08-02-2012
|
#4
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Batı Kaynaklarında Osmanlı Ordusu
İman ve "İ'lây-ı Kelimetullah" ahlâkı
Osmanlı ordusunun muvaffakiyetinin altında yatan en önemli unsur; dinî ve millî motivasyondur Osmanlı Türkleri, dünya nizamını temin etmek üzere, Allah tarafından vazifelendirilmiş olduklarına inanıyorlardı Bununla ilgili olarak Babinger: "Türk ordusunda hâkim olan maneviyat, muhakkak ki, herhangi bir düşman ordusununkinden çok üstündü " der
Aynı şekilde 2 Murad devrinde Anadolu'ya gelip Türk ordusunu gören De la Brocqiere de şunları yazar: "Ordudaki büyük emirler ve kumandanlar; öyle basit bir kıyafette idiler ki, onları, alayların içinde alelâde neferlerden ayırmak imkânsızdır Padişahı (2 Murad'ı) camide namazını kılarken görmeye muvaffak olabildim Ne tahta benzer bir koltukta ne bir iskemledeydi; yere serilmiş bir seccadede ibadet ediyordu Çevresinde, arkasında veya başı üzerinde, mevkiini işaret eden hiçbir şey yoktu "
Osmanlı ordusunun sahip olduğu İ'lây-ı kelimetullah mefkûresi, onu soygunculuktan ve yağmacılıktan korurdu Kanunî, ordusunu güzel bir bahar mevsiminde sefere çıkarmış ve Belgrad önlerine kadar gelmişti Ordu mola verdi Önce namaz kılacaklar, sonra da yemek yiyeceklerdi Atlarından inen askerler, hemen çevredeki çeşmelerin başlarına yığıldı Mola verilen yerde bir manastır vardı Manastırın başrahibi bu manzarayı görünce, aklına şeytanî bir düşünce geldi Bu fırsattan istifade ederek, Osmanlı'nın ruh kumaşını deneyecekti Bakalım bu askerin kalitesi ne kadardı? Hemen manastırdaki genç rahibe kızları, o devre göre açık saçık sayılabilecek giyimlerle çeşmelere yolladı Güya manastıra su getireceklerdi Kendisi de durumu gözetlemeye ve askerlerin nasıl davranacaklarını anlamaya çalışacaktı Ancak gördükleri karşısında hayretten hayrete düşmüş, tabiatıyla da çok üzülmüştü Çünkü bu genç rahibeleri açık saçık vaziyette çeşme başında gören askerler, hemen geriye çekildiler ve arkalarını dönerek onları görmemeye çalıştılar Rahibeler çeşme başlarında oyalandıkları müddetçe de, asla dönüp bakmadılar Ancak el ayak çekilince, tekrar çeşme başına geldiler Rahip bütün bunları hayretler içinde gördükten sonra, daha önce duyduklarına da inanmak zorunda kaldı Bu asker, sıcakta ve susuz olduğu hâlde, kenarından geçtiği bağlardan bir salkım üzüm koparmamıştı Hattâ üzüm koparan birkaç asker de, yerine değerinden çok fazla edecek altın paralar bırakmıştı Bunun üzerine rahip, Haçlı komutanlarına bir mektup yazdı Onlara şunları söyledi: "Osmanlı ordusunun kalbinde müthiş bir Allah korkusu ve sevgisi vardır Bunlar dünya malına itibar etmezler Kadına, kıza dönüp bakmazlar Ancak Allah yolunda ve padişah buyruğunda severek savaşırlar Kendilerinden çok, din ve vatanı düşünürler Adaletlidirler Zulümden çekinirler Allah için ölmeyi şeref ve nimet bilirler "
|
|
|