Prof. Dr. Sinsi
|
Bartın Gelenek Ve Görenekleri
Doğum Gelenekleri
İnsan yaşamının üç önemli döneminden “Doğum” ve “Evlenme”; sevinç ve mutluluk kaynağıdır “Ölüm” ise, yaşamın sonu ve hiçbir canlının istemediği bir olgudur
Geleneksel yaşamda Doğum, mutluluğun başlangıcı olarak kabul edilir Çocuk doğduğu zaman çevresine mutluluk saçar; coşkulu eğlencelerle kutlanır ve “İyi ki Doğdun” şarkıları söyletir Ailenin, doğumla başlayan sorumluluğu ve desteği yaşam boyunca sürer
Günümüzde, doğumla başlayan ve uzun yıllar süren kutlamalar dışında farklı bir gelenek bulunmamaktadır
Sünnet Gelenekleri
Bartın’da çocuk sünnetleri, eski yıllardaki gibi çok eğlenceli ve görkemli olmasa bile geleneksel törenler, bugün hala yaşatılmaktadır Sünnet Düğünleri, bir küçük düğün gibi önceden yapılan büyük hazırlıklarla başlar
Sünnet olacak çocuklara özel sünnet elbisesi giydirilir ve mahalle arkadaşları ile birlikte süslenmiş atlara, arabalara, otomobillere bindirilerek şehirde gezdirilir
Atlı gezintide; sünnet olacak çocuğun bindirildiği atı, bir seyis yedeğine alır ve çocuklar sokak sokak mahallelerde dolaştırılır Sünnet çocukları gezdirme sırasında, geçilen her mahallenin bütün çocuklarının bu eğlenceye katılması ile “Sünnet Alayı” büyük bir kalabalık çocuk grubunu oluşturur
Bu gezi sırasında müzisyenler ve köçek grubu eşliğinde çok güzel oyunlar oynanır, eğlenceler yapılır
Askerlik- Gurbetlik
Bartın’da, Askerlik çağına gelmiş bir genç Arkadaşları için kendi evinde Asker yemeği de denilen büyük bir ziyafet verir, yemekte toplanan gençler çeşitli eğlencelerle hoşça vakit geçirirlerdi
Eski dönemlerde uğurlama, yine davul zurna eşliğinde ve bir şölen havasında olurdu Tren veya Vapurla Askere uğurlanan genç; giydiği “Camadan” denilen bir tür yelekten tanınırdı
Yolcunun arkasından bir tas veya kova su dökülür, “Sular gibi akıp gelsin” anlamına gelir Bu, Askerlik ve Gurbetlikle ilgili olarak sürdürülen en yaygın gelenektir
Ölümle ilgili Adetler
Bartın ve çevresinde doğum- ölüm gelenekleri, yurdun birçok yöresi ile benzerlik taşır Ölmek üzere olduğu hissedilen bir kimsenin başucunda kuran okuması için Hoca veya bir yakını davet edilir Ölüm gerçekleştiğinde Cenazenin başı kıbleye dönük yatırılır Ayak başparmakları birbirine, çenesi alttan başı üstünde bir bezle bağlanır Ölüm akşam saatlerinde gerçekleşmiş ise sabaha kadar beklenir
Cenaze yıkanmadan hiçbir dini görev yapılmaz Din görevlisine haber verilierek cenaze yıkanması evde yapılır
Defin işlemi sonrasında Cenaze evine ev halkı ve Taziyeye gelenler için komşular tarafından yemek getirilir Ailesince, ölen kişinin hayrına ölümün 7 nci, 40 ncı ve 52 nci günlerinde yemek verilir
Ölen kişinin vasiyetini yerine getirmek aile fertleri için bir görev kabul edilir Önemli günlerde, Onu saygıyla anma ve ardından hayır duaları etme, birkaç nesil devam eder
Geçmişte, Ölüm olaylarının duyurulması tellallar aracılığı ile olurdu Tellallar; belli merkezlerden ölen kişinin ve yakınlarının ismini, cenazenin ne zaman ve nerede defnedileceğini yüksek sesle söyleyerek duyulmasını sağlardı Günümüzde ise, Bartın merkezinde Belediye ve kırsalda Cami hoparlörü anonslarıyla duyurulur
Gemi Atması
Bartın’da, Yalı Caddesi ve Bartın Irmağı kenarında bulunan yıllık 40–50 gemi kapasiteli tersanelerin, 1970 yıllarına kadar üretimlerini sürdürdükleri bilinmektedir Gemi Atması; bu tersanelerde yapımı tamamlanan gemilerin suya indirilmesi törenidir Geçmişi, 300-400 yıl öncesine dayanan ve Gemi yapımcılığı kadar eski bir gelenektir
O gün adeta kentin bayramıdır Meydan ve gemiler Bayraklarla süslenmiştir Bugünkü Yalı caddesinde toplanan Halk, bir yandan kesilen kurbanları pişirirken bir yandan da çeşitli oyun ve gösterilerle eğlenirler Eğlence, gemilerin alkışlar arasında mandalarla çekilerek ırmağa indirilmesiyle tamamlanırdı
Günümüzde, buradaki gemi yapımcılığı ile birlikte Gemi Atması da hafızalarda yaşamaktadır
Hıdrellez
6 Mayıs Hıdrellez, takip eden ilk pazar günü ise eğlence günüdür Hıdrellez, bir şeylerin başlangıcı veya sonudur insan yaşamında  Hıdrellez gelmeden sobalar kalkmaz, Hıdrellez gelmeden kışlıklar sandıklara konmaz, Hıdrellez gelmeden bahar başladı sayılmazdı
Hıdrellez hazırlığı günler önce başlardı Hıdrellez kuzuları, Nisan ortalarında çayır ve bahçelerde koşardı … Kimi güvendiği ve tanıdığı köylere siparişi erkence verir, kimi de Çarşı içinde küme küme Hıdrellez kuzularının satılmasını beklerdi…
Pazar günü sabahı, tüm hazırlıklar tamamlanmıştır Hıdrellez eğlencelerinin vazgeçilmezleri, başta fırından daha yeni çıkmış kuzular, yanında içli pilav, su böreği, daha bu sabah yapılıp tencerelere basılan peynirli fincan börekleri, tatlı börek veya fincan böreği tatlısı 
Hıdrellez, sözlü veya nişanlılar için de tatlı bir telaşın yaşandığı gündür Oğlan evinin alıp, allı pullu süsleyerek Kız evine gönderdiği kuzu da ailece gidilecek Hıdrellez için hazırlanmıştır…
Artık hareket zamanıdır Öğlene doğru aile ve arkadaş grupları ister sandalla, ister karadan Hıdrellez'in merkezi Yirmibeşkuyusu mevkiine doğru yola çıkarlar Yirmibeşkuyusu, sandal sefalarının, eğlencenin, sazın ve türkünün nağme nağme yükseldiği, kalabalığın yoğun olduğu yerdir Ancak, o gün Kaynarca ve Boğaz’a kadar tüm ırmak sahili de dolar taşardı
Ünü, civar il ve ilçelerde de dilden dile dolaşan Hıdrellez eğlencelerinin buralardan da misafirleri olurdu Misafirler, seyyar satıcılar, oyuncakçılar… Kimler yok ki…
Sofralar kurulur, yemekler yenir… İçkili, içkisiz sofralarda sazlı sözlü eğlenceler, sohbet ve söyleşiler akşama kadar sürer… Bazen de bu ortamı, Boğaz üzerinde farkedilen kara bulutlar ve düşmeye başlayan iri iri dolu taneleri bozardı
Şimdi o da yok… Hıdrellez, ya birkaç soluk siyah-beyaz resimde veya Yirmibeşkuyusu, Kaynarca ve Boğaz sahillerinin terkedilmiş yalnızlığında…
|