| 
			
 
Prof. Dr. Sinsi
 
		
	
		
	
	 | 
	
	
	
	
		
		
			
			
				 
				Kastamonu Gelenek Ve Görenekleri
			 
			 
			
		
		
		
		
             
							Dokuma El Sanatları  
 
Kastamonu ve yöresi geleneksel el sanatları yönünden çeşitlilik ve zenginlik gösterir Her ne kadar son yıllarda şehirlere sürekli göçler , teknolojik gelişmeler , hızlı ve ucuz üretim el sanatlarının giderek azalmasına karşın yine de Kastamonu ve çevresinde geleneksel el sanatlarının yaşadığını görmekteyiz İşte bunlardan birkaçı:  
Kastamonu ve İlçelerinin en yaygın gelir getirici olan el sanatı Çarşaf Bağı özellikle yerli dokuma "sarı kıvrak" yatak çarşaflarının iki uzun kenarına veya dört kenarına pamuk ipliğinden alet kullanılmaksızın kadınların parmak uçları tırnakları marifetiyle düğümler atılarak yapılan süslemelerdir   
Cide,Şenpazar,Küre,Azdavay,Pınarbaşı ilçelerinde keten dokumalarına rastlanılmaktadır  üz ve renkli dokuma olarak yatak çarşafı,en böze (kadın iş önlüğü,başörtüsü peşkir, göynek) dokumalarına sık olmasa da rastlanmaktadır  Tosya ilçemizdeki tela imali giyim sektörünün ihtiyacı için yaşamaktadır Düz, beyaz tiftikten iç kuşağı ve renkli üç dilim kuşağı, hamam kesesi Türkiye çapında aranmaktadır  
Kastamonu Merkez , Daday ve Devrekani ilçelerinde düz beyaz patiska bez üzerine , ıhlamur ağacı üzerine elle oyma veya kabartma olarak yapılmış bitkisel , geometrik motif işli , değişik boyutlarda ki ahşap kalıpların özel hazırlanmış tek renkli boyaya batırılıp basılması suretiyle Sofra Bezi "sini bezi" yapılmaktadır  
 
 
Çağımızdaki gelişmeler nedeni ile pek çok sanat dalı kaybolmaktadır  Bunlardan biri de oya sanatıdır  Kastamonu'da iğne oyacılığını geçim kaynağı olarak kullanan sanatkârlar hayatta iken bilgi ve görgülerini belgelemek amacıyla, bu araştırmaya başlanmıştır  Kastamonu merkez ilçesi Topcuoğlu, İsfendiyarbey, Aşağıİmaret, Kırkçeşme, Hisarardı, Beyçelebi, Ayalar mahallelerinde yaşamakta olan, 45-80 yaşları arasındaki 42 oya ustasına ulaşılmıştır  Yapılan görüşmeler sonunda, eserleri incelenmiş, örnekler alınmıştır   
 
İğne oyası, mendil, yazma, göynek yakası üzerine ipek İpliği ve iğne kullanılarak örülen veya örüldükten sonra dikilen düğümlü örgü sanatıdır   
Kastamonu'da hatıra iğne oyaları gelenek olarak, kutular içinde ve sandıklarda saklanıp nesilden nesile aktarılmaktadır  80 yaşındaki oyacının anneannesinin annesinden kalma oya örneği, en az 150-200 yıllık oyadır  Kastamonu'da oyacılığın daha eski yıllardan bu yana var olduğu tahmin edilmektedir, iğne İle yapılan örgülerin XII  yüzyılda Anadolu'dan Yunanistan'a, oradan da Avrupa'ya geçtiği belirtilmektedir (Özben, 1948:4)  Ulaşılan canlı kaynaklardan sağlanan bilgilere göre, Osmanlı'nın son döneminde de erkekleri savaşa giden kadınların tüccarlar aracılığı ile Avrupa'ya oya sattığı ve geçimini sağladığı öğrenilmiştir  Günümüzde az da olsa bu sanatı devam ettirenler bulunmaktadır   
Kadının önem verdiği bir konu da süslenmektir  İpeğin üretimi, oyanın yapılması tamamen kendi eseri olduğundan, daha ucuz bir şekilde süslenmesini sağlamakta; aynı zamanda sanat yönünü ortaya çıkardığından, ona toplumda bir statü kazandırmaktadır  Ayrıca, kadının ekonomik bağımsızlığını da sağlamaktadır 
 
  
Ağaç El Sanatları  
 
  
            AĞAÇ EL SANATLARI 
 
            Eski çağlardan beri başta örtünmek ve korunmak amacı ile El sanatlarının ilk örnekleri ortaya çıkmıştır  El sanatları, ortaya çıktığı toplumun duygularını, sanatsal beğenilerini ve kültürel özelliklerini  yansıttığı için zaman içerisinde yaygınlık kazanarak geleneksel hale gelmiştir  
 
 
                                
 
 
 
                                   
 
 
         
Geleneksel Türk El Sanatlarınına örnek olarak ; halıcılık, kilimcilik, cicim zili, sumak, kumaş dokumacılığı, yazmacılık, çinicilik, seramik-çömlek yapımcılığı, işlemecilik, oya yapımcılığı, deri işçiliği, müzik aletleri yapımcılığı, taş işçiliği, bakırcılık, sepetçilik, semercilik, maden işçiliği, keçe yapımcılığı, örmecilik, ahşap ve ağaç işçiliği, arabacılık vb  sıralanabilir  
Günümüzde başta endüstrileşme olmak üzere değişen yaşam şartları ve değer yargılarına bağlı olarak üretimleri hemen hemen kaybolmaktadır  Fakat bununla birlikte el sanatlarının en önemli yanı emeğin sonunda ortaya çıkması ve seri olarak üretilmediğinden belli bir değere sahip olmasıdır  
 
                              
 
 
 
                   
 
  
Bakırcılık  
 
Orta Karadeniz Bölgesi'nin en zengin bakır yataklarına sahip Küre'nin 68 km güneyinde bulunan Kastamonu, Küre'den çıkarılan bakırın işlendiği, en önemli kültür ve ticaret kentlerinden bir başkasını oluşturmaktaydı  Yazılı belgelerin eksikliği yüzünden bakırcı ve kazancıların oluşturduğu iş kolunun Ortaçağ'dan beri üretim yapıp yapmadıklarım şimdilik kesin olarak bilemiyoruz  Ancak çok büyük bir İhtimalle Beylikler döneminden beri üretim yapıldığı bilinen Küre yataklarından elde edilen bakırın bir kısmı, Kastamonu'da bulunan atölyelerde işlenmiş olmalıydı   
 
 
16  yüzyılın İkinci yarısında Küre madenlerinden elde edilen bakır, hem Orta Karadeniz ve Orta Anadolu Bölgesi şehirlerindeki kazancıların İhtiyacını, hem de Kuzeybatı İran ve Mezopotamya bölgesindeki şehirlerin bakır ihtiyacını karşılamıştır  1568 yılında Kastamonu ve Küre kadılarına gönderilen bir fermanda özetle şunlar yazılıdır;  
 
 
"    İran tarafından 400-500 tüccarın gelip büyük miktarda bakır satın aldıkları haber alınmakta, ancak hiçbir kimseye bir dirhem bile bakır verilmemesi   "Kastamonu'daki bakırcı ve kazancıların çok faal bir şekilde üretim yaparak, çevre illerdeki esnafın bile ihtiyacını karşılamış oldukları anlaşılmaktadır  1568 yılında Kastamonu Kadısı'na yazılan bir fermanda özetle şunlar yazılıdır:  
"    Sivas, Tokat ve Amasya bakırcı esnafı Kastamonu'da bakır eşya satın almak istediklerinde engellenmemesi, ancak tetikte bulunup, memleket haricine bakır eşyanın götürülmesine müsade edilmemesi   "  
1573 yılında Kastamonu Beyi'ne gönderilen bir hükümde özetle şunlar yazılıdır:  
"    Erzurum'da yapılan baruthane için gerekli olan kazan ve diğer aletlerin hemen hazırlanarak gönderilmesi   "  
1578 yılında Kastamonu Kadısı'na gönderilen diğer bir fermanda ise, özetle şunlar yazılıdır:  
"    Bağdat'ta işlenecek barut için yapılacak kazanlarla kullanılmak üzere Küre madeninden 1000 kantar (56 408 ton) bakırın gönderilmesi   "  
Bakırcı ve kazancıların oluşturduğu iş kolu, Kastamonu'nun en büyük sanayi üretimini yapmaktaydı  Küre'den elde edilen bakır madeninin büyük bir kısmı, Kastamonu'da bulunan kalhanelerde ergitiliyordu  Kastamonu'daki bakırcılık ve kazancılığın çok canlı kazançlı bir iş kolu haline dönüşmesinde, kentte bulunan kalhanelerin bu iş koluna ucuz, bol ve kaliteli hammadde sağlamasının büyük payı vardı   
1783 yılma ait bir belgeden, Kastamonu'daki kazancılarının Küre madenlerinden elde edilen bakırı kullandıklarını öğrenmekteyiz   
"    Küre-i nühas madenlerinden elde edilen bakır eskiden beri Kastamonu'da bulunan kazancı ve tüccarlara her bir batmanı dokuz kuruşa satılırken, Tokat ve başka yerlerden gelen bakır satılmaya başlanıldığında araya anlaşmazlıklar girmiştir  Bu yüzden başka yerden gelen bakırın sattırılmaması   "  
Kastamonu kalhanelerinin diğer şehirlerinde bulunan kalhanelerden ayrılan en önemli özelliği, son 40 yıl öncesine  
 
1783 yılma ait bir belgeden, Kastamonu'daki kazancılarının Küre madenlerinden elde edilen bakırı kullandıklarını öğrenmekteyiz   
"    Küre-i nühas madenlerinden elde edilen bakır eskiden beri Kastamonu'da bulunan kazancı ve tüccarlara her bir batmanı dokuz kuruşa satılırken, Tokat ve başka yerlerden gelen bakır satılmaya başlanıldığında araya anlaşmazlıklar girmiştir  Bu yüzde  
n başka yerden gelen bakırın sattırılmaması   "  
Kastamonu kalhanelerinin diğer şehirlerinde bulunan kalhanelerden ayrılan en önemli özelliği, son 40 yıl öncesine kadar faal bir şekilde çalışmış olmasıdır  Bu kalhanelerden biri şehrin en yüksek tepelerinden biri üzerine yaptırılan Yakup Ağa Camii'nin altında yer almaktaydı  Bakır cevheri yüzlerce yıldan beri aynı teknikle kalhanelerde ergitilerek kömürüyle birlikte ocakta körük yardımıyla ergitilmekte ve daha sonra kalıplara dökülmektedir   
Kalıplar oldukça farklı biçim ve büyüklüklerdedir  İki parçadan oluşan kalıplar, tuğladan yapılmıştır  Demirden yapılan tek parça kalıpların bir kısmı 10 cm çapındadır  Üstü açık kalıplardan 2 5 kiloluk külçe elde edilmektedir  45x30 cm boyutunda ve 5 cam derinliğinde olan bir başka demir kalıptan ise 35x45 kilo arasında değişin külçe bakırlar elde denilmektedir  Kalıplardan çıkarılan külçe bakırlar, ocaklarda kızdırıldıktan sonra yedi kişiden oluşan bir dövülerek farklı ağırlıklara sahip levhalar haline getirilmektedir  Külçe halindeki bakırın çekiçlenerek levha haline getirilmesi işlemi, tıpkı Surname-i Hü-mayun ve Surname-i Vehbi'deki minyatürlerde zanaatkarların külçe bakırı çekiçleyerek levha haline getirmeleri gibi yapıl-maktadır  Kastamonu'da artık bu işlem ortadan kalkmış olmasına karşın, Anadolu'da yalnızca Muğla-Kavaklıdere'de külçe bakır çekiçlerle levha haline getirilmektedir  Kastamonu'da bakırcı ve kazancılıkla uğraşan zanaatkarların büyük bir kısmı hem de İstanbul'daki atölyelerde çalışmaktaydılar  Bu konuda yazılı kaynaklar oldukça ayrıntılı bilgi vermektedir  Gerek Anadolu, gerekse İstanbul'daki atölyelerde Kastamonulu zanaatkarların elinden çıkan ve Kastamonu üslubunu yansıtan çeşitli eşya ve mutfak kapları, açık bir şekilde belli olmaktadır  1934 - 1936 yılları arasında Kastamonu'da bakırcılık mesleğiyle ilgili olarak 50 usta, 35 kalfa ve 48 çırak dükkanlarda çalışmaktaydı  1942 yılında Bakırcılar Çarşısı'ndaki atölye sayısı 22 iken, bugün ancak 3 bakırcı atölyesi üretimi sürdürmektedir  Yüzlerce yıldan kapaklı sahan, hamamtası, güğüm ve ibrikler, Kastamonu atölyelerinin karakteristik kaplarını oluşturmaktadır   
Kastamonu Bakırcılığının yaşayan ustası Ahmet Ortaakarsu, Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın tertip ettiği festivallere katılmakta ve devamlı derecelere girmektedir   
 
  
Çarşafbağı  
 
        Kastamonu ve ilçelerinde en yaygın ve gelir getirici olan el sanatıdır  Özellikle, yerli dokuma "sarı kıvrak" yatak çarşaflarının iki uzun kenarlarına veya dört kenarına, pamuk ipliğinden, alet kullanılmaksızın, kadınların parmak uçları tırnakları marifetiyle düğümler atılarak yapılan süslemedir   
 
                             
 
         
                                  
        Kastamonu'da evlenecek her genç kızın ve erkeğin "çeyiz sandığında bağlı çarşaf bulunması" mahalli gelenek halindedir  Önceki yıllarda, benzer bağlama, havlu, peştemal, perde uçlarında yapılmıştır   
 
 
                                  
 
 
        KalitEli pamuk ipliğinden yapılan çarşaf bağları, yapılışında gösterdiği şekle göre; kuş dili, katip defteri, yürek    gibi (50)den fazla isimle adlandırılmıştır  Bağ süslemesinde, bağ düğümlerinin sıklığı, süslemenin girift olması, kullanılan pamuk ipliğinin kalitesi ile kıymeti değerlendirilmektedir   
 
 
                                 
 
                        
 
 
 
                              
 
 
 
Çakıcılık ve Bıçakcılık  
 
        Tosya İlçemizin merkezinde elde yapılan, bir yüzü düz, diğer yüzü testere dişli, değişik ebatlarda çakılar halk arasında "tosya çakısı" olarak isimlendiril inektedir  Tosya çakısının bir yüzünün testere dişli olması nedeniyle, çifçinin küçük bağ işlerinde ve ziraat alanında kullanım imkanı çok olmaktadır   
        Tosya  eski çakı ustaları; resim ve isimleri    
 
                       
       ALİ BAYRAK        HACI HAFIZ HASAN ÇELİK   İSMAİL YANIK        ŞERİF ORUÇ 
 
 
        Çakının sapı, manda boynuzundan önce kesilir, sonra demir törpü ile biçimlendirilir  Kesici yüzleri ise krom çelikten Özel yapıldığından paslanma yapmamakta ve çok kesici olmaktadır  Aynı zamanda, mutfaklar için yüzü krom çelikten, sapı kemik veya sert ağaçtan olan değişik boyuttaki bıçaklar aranmaktadır   
  
Sofrabezi Baskıcılığı  
 
     Kastamonu Merkez ve Daday, Devrekani ilçelerinde yapılmış olan bölgeye has önemli ürünlerden biridir   
  
                            
    Düz beyaz patiska bez üzerine, ıhlamur ağacı üzerine elle oyma veya kabartma olarak yapılmış bitkisel, geometrik motif işli, değişik boyutlardaki ahşap kalıpların, Özel hazırlanmış tek renkli boyaya batınlıp basılması suretiyle meydana getirilmektedir   
    Beyaz bez Üzerinde siyah olarak meydana getirilmiş olan "sini bezi", sofra örtüsü, masa Örtüsü, kadın baş örtüsü olarak kullanılmıştır  Son yıllarda Kastamonu'nun en sevilen hediyelik eşyası olan sini bezine değişik uyarlamalar yapılarak, etek, perde, örtü olarak kullanıldığı görülmek 
 
 
                            
                        
 
 
                                                  
  
Sepetçilik  
 
     
 
    Kastamonu'da üretilen sepetler, söğüt dallarından, Daday ve Araç ilçelerinde üretilen sepetler ise fındık ağacı dallarından örülmektedir   
    Kastamonu Sepeti olarak bilinen bu sepetler ince söğüt dallarının yine özel işlemelerle hazırlandıktan sonra elle değişik biçimlerde örülmesi ile yapılır   
                               
 
 
    Yaş fındık ağacı dallarının özel aletlerle ince dar çübuk'ır haline getirilmesinden sonra yine elle değişik biçimlerde, kullanım fonksiyonuna göre elle örülmesiyle meydana getirilen diğer bir çeşidi vardır ki; kullanımına göre, halk arasında, kapaklı pazar sepeti, yumurta sepeti, saman çit sepeti olarak isimlendirilirler   
 
 
          
 
  
  
Fanilacılık  
 
 Fanila Nedir?  
Fanila; Kastamonu’nun yöresel el dokuma sanatlarından biridir  Geçmişi hakkında bilinen en önemli bilgi Kurtuluş Savaşı esnasında ordunun iç giyim eşyasının Kastamonu fanilalarından karşılandığıdır  Geçmişte sadece iç giyim olarak kullanılan fanilalar günümüzde hem iç hem de dış giyim olarak kullanılmaktadır  
Fanilanın Özellikleri  
Kastamonu fanilasının en önemli özelliği sadece %100 pamuk iplikten üretilmesidir  Bu sayede fanila dört mevsim giyilebilme özelliği kazanır  Kışın vücudu sıcak tutmasından; yazın ise ter emme özelliğinden dolayı tercih edilmektedir  Dikiş ve dantelleri ev hanımları tarafından yapılmaktadır  
 
						
         
		
	
		
		
		
        
		
		
		
		
		
	
	
	 |