Prof. Dr. Sinsi
|
Ankara Gelenek Ve Görenekleri
GELENEKSELLEŞMİŞ YÖRESEL HALK GİYSİ TÜRLERİ - 1 (Erkek Giysi Türleri)
Ankara yöre giysilerinin büyük bir bölümünü halk oyunlarına koşut olarak değerlendirilmiş olup, genellikle de halk giysilerinde yöresel halk oyun giysileri ön plana çıkmıştır
(Bilgi Kaynağı : Ankara Rehberi - Gelenekler ve Görenekler)
Erkek Giysileri
Genel olarak erkek giyimi, ayakta yemeni, diz kapağına kadar çekilen yün veya tiftikten çorap, şalvar, şal, kadife yelek ve üstüne giyilen içlikten ibarettir Başa ise bir takke giyilir, çevresine poşu bağlanır
II Abdülhamit Devrinden önce Ankara'da "çarlık dizlik" denilen beyaz patiskadan diz kapağının hemen altında bir tür kısa şalvar giyerlerdi Bu dizliklerin "paçalık" olarak adlandırılan kısımları (üst bacak boyunda olan kısım) sarı ipekle işli olur ve sim karışık, yünden uzun, beyaz "Sivrihisar diz çorapları" ile giyilirdi Sonraları Sivrihisar'da işlenip örülen bu dizlik ve çoraplar terk edilerek II Abdülhamit devrinin ilk yarısına kadar bunların işlemesiz, düz patiskadan olanları ile düz beyaz yünden diz çorapları giyilmiştir Beyaz dizlikler ile sırta "çarlık işlik" denilen beyaz patiskadan parmak yakalı, önden iri sedef düğmeli, uzun bilezikli kollu bir işlik ve onun üzerine kırmızı beyaz yollu "Osmaniye işlik" giyilir, bele genişçe şal, kuşak ile silahlık takılırdı Bu takımlar ile ayağa kesinlikle kırmızı diz bağlı, uzun, beyaz ajurlu diz çorabı ve kırmızı cimcime veya yemeni, sırta da Osmaniye işlik üzerine sırmalı, camdan veya sırmalı cepken, bunlar yoksa sırmalı yelek giyilirdi Sadece seğmen günlerine özgü olan bu dizliklere sırmalı takımlar giyilmesi koşuldu İsteyenler bu elbiseler üzerine boyundan atma gümüş köstekli saat, gümüş hamail, kola "pazvant" takarlardı
Osmaniye işlikleri: Osmaniye topu denilen, kırmızı beyaz yollu kalın ipekli kumaştan yapılan bu işlikler haydari yakalı ve önü açıktır Her iki yönünde birer peş bulunur Bel hizasından, yandan küçük bir bağla bağlanarak iki ön birbiri üzerine kavuşur Kolları uzun bilek hizasından yırtmaçlı istenildiği zaman kapanabilmek üzere düğmelidir Yaka kenarı, kol yerleri iki santimetre genişliğinde sarı veya siyah ipek kaytanla çevrelenmiş olup içi beyaz astarlıdır
Camadanlar: Seğmen alayı gibi önemli günlerde dizlik veya zıvgalarla beraber Osmaniye işlikleri üzerine giyilen camadanlar boyu belden yukarı, göğüs hizasında kalacak şekilde kısa ve önü de bir biri üzerine kavuşmayacak derecede dardır Uzun olan kolları bilek hizasında hafifçe yırtmaçlı, bir parmak yakalı, üstü baştan başa sim işlemeli ve içi astarlıdır
Cepkenler: Çuhadan, baştan başa sim işlemeli ve sarkık kollu olurlar Camadanlar gibi bunlarda ancak önemli günlerde dizlik veya zivgelerle beraber giyilir
Sarmalı yelekler: Camdan veya cepken gibi sırmalı takımları bulunmayanlar Osmaniye işlik üzerine "sırmalı yelek" giyerler Bu yeleklerin boyu göğüs hizasında kalacak biçimde kısa ve önünde birbiri üzerine kavuşmayacak derecede dar vücuda sıkıca oturmuş durumdadır Sırmalı yelek, camadan ve cepkenler Ankara'da yapılmaz dışardan gelirdi
Diz çorapları: Çorabı beyaz dizlikleri ile kesinlikle beyaz yün veya tiftikten ajurlu "diz çorapları" giyilir Önce çorap koncuna merbut bulunan ince bağ ile sıkıca dize bağlanır, sonra üzerine süsü olarak "kırmızı diz bağı" takılır
Diz Bağları: Çorap tutmak için çoraba bağlanan bu bağlar kırmızı renkte bir - bir buçuk parmak genişliğinde yarım metre boyda tor (dokuma) dan ve uçları püsküllü olur Püskülün diz bağına merbut kısmında mürver ağacından bir santimetre uzunluğunda ibrişim ve geverse ile işli sigara zıvanası gibi bir süs bulunur ve püskül bunun ucundan sarkar Diz bağları sadece beyaz dizliklere özgüdür Daha sonraları giyilen ne yarım dizlik ne de zıvgalar ile bunlar kullanılmamıştır
Hamailler: İçinde muska gibi ayetler veya enam gibi küçük din kitabı bulunan gümüşten, dört köşe kutucuklardır
Seğmen alayı gibi önemli günlerde efeler tarafından boyunlarına takılır Yaşlıca kimselerle, nazara fazla inananlar bunun çuhadan kaplı olanını elbiseleri altından gizlice takarlar
Bazubent veya Pazvantlar: Farsça kol manasında olan "Bazu" ile bağlama manasına gelen "bent" den meydana gelen bu değimin anlamı "kol bağı" demektir ve halk arasında buna kısaca "pazvant" denir Üzeri kabartma veya telkari süslü dört köşe kutucuklardan ibaret olan bu bazubentler içine muska konarak pazuya kuvvet vermek üzere seğmen alaylarında efeler tarafından kollarına takılır
II Abdülhamit devrinin ortalarına kadar giyilen bu beyaz dizlikler sonraları davulcu dizlikleri ile karşılaştırıldığında terkedilmiş, yerine yarım dizlik denilen ve bunların renkli çuhadan olanları giyilmeye başlanmıştır
Yarım Dizlikler: Aynı beyaz dizlikler biçiminde olmakla beraber lacivert kurşuni veya siyah renkte kalın çuhadan yapıldıklarından onlar kadar fazla bol ve döküntülü değildirler Paçalarında beyaz dizliklerden farklı olarak siyah ipek harçtan ufak bir motif ile dikiş yerlerinde kaytan süsleri bulunur
Yarım dizliklerden sonra efeler tarafından Cumhuriyet devrine kadar "zıvga" denilen uzun ve dar paçalı arkası fazlaca kabarık bir tür şalvar giyilmiştir
Zıvgalar: Genellikle lacivert veya kurşuni çuhadan yapılır Bileğe kadar uzun ve dar paçalı, arkası bir kuyruk oluşturacak derecede bol ve dökümlü olur ve parçaları diz çorabı üzerinden baldıra kadar özenli kıvrımlar oluşturacak derecede sıvanarak adeta kısa bir şalvar giyilmiş hissi verilir Bunların ilk örneklerini paçalık kısmı işlemeli ise de sonralarını bu işlemeleri sadece paça ve dikiş yerlerindeki birkaç sırta patiska, keten veya pazenden haydari veya parmak yakalı, uzun bilezikli kollu iç işliği giyilir, onun üzerinde yollu kumaştan (Hama Humus topundan) önü harçlı bir yelek, harçlı yeleği olmayanlar kadife bir yelek ve yelek üzerine osmaniye işlik giyer, bele genişçe şal kuşak ile silahlık takarlar Bu kıyafetle başa poşulu fes, ayaklara uzun diz çorapları ile yemeni veya buna benzer bir ayakkabı, sırta da Osmaniye işlik üzerine İzmir Yeleği bulunanlar ayrıca İzmir yeleği olmayanlar doğrudan doğruya fer mani, cumadan veya cepkenden birini giyer
Önü harçlı yelekler: Bu yelekler daha çok alttaki iç çamaşırına veya iç işliğini kapatarak üzerine giyilecek Osmaniye işliklerin yakasından güzel görünmek için giyilir Kapalı yakalı, kolsuz ve önü üç dört santimetre genişliğinde ipek harç ve ibrişim düğmeli olur, ve genellikle Osmaniye işlikleri ile takım olabilmesi için Osmaniye topundan yapılırdı
Kadife veya Çuha Yelekler: Harçlı yelek bulunmadığı zaman Osmaniye işlik altına giyilen bu yelekler kolsuz, kapalı yakalı, önden birbiri içine girecek biçimde kapaklı ve iki sıra düğmelidir Genellikle siyah veya lacivert çuha veya kadifeden yapılırsa da bordo, nefti, mor renk kadifeden olmak üzere arzu ettikleri renkte giyenlerde bulunur
İzmir yelekleri: Osmaniye işlikleri üzerine bazen "İzmir Yeleği" denilen çuha veya kadifeden çaprazvari, üzeri harçlı kolsuz bir yelek giyilir Bu yeleklerin önü mailen karşılıklı bir sıra harç ve ilik düğmeli ise de düğmeleri iliklemeden bırakılır Bu suretle yeleğin Harçlı uçlarının silahlık üzerinde kulak gibi dik durması efenin "Fiyakası" sayılır İzmir Yelekleri ve kuşağın altında ya da üstünde kalmak üzere giyilir Bu yeleklerin sırmalı olanları da vardır
Efe Kuşakları: Efeler bellerine ekonomik durumlarına göre kıymetli lahuri şal "bademli" dedikleri bir cins acem şalı veya bunların taklitlerini sararlar Düzgün durması için bir de keçe kemer takarlar Çok kalın olan bu keçe kemerler uçlarından sahtiyan ile iliklerin ve kurşun geçmesine de engel olurdu
Bir buçuk iki metre uzunluğunda ve dikdörtgen şeklinde olan şallar beldeki kemer veya çarşaf üzerine kasıklardan göğse kadar olmak üzere genişçe ve sıkıca sarılır ve bel bu suretle büsbütün bir heybet ve haşmet kazanırdı Bu kuşaklar içerisine mendil, para kesesi ve tütün kesesi konur, üzerine de silahlık takılır
Silahlıklar:Efelerin şal kuşaklarına taktıkları silahlıklar meşinden ve yedi, sekiz gözlü olur Yanlarda bulunan kayış kemer ve tokaları aracılığı ile bele sıkıca bağlanır ve içine de bıçak, kama, tabanca ve para konur Ankara efelerinin silahlıklarında üzeri deri ile hasır örgüsü süslemeli Anadolu’nun diğer bölgelerine ait silahlıklar ise genellikle isim işlemelidir
Çorap ve ayakkabılar: Efeler ayaklârına genellikle beyaz renkli ajurlu veya nakışlı diz çorapları giyerler Ayakkabı olarak genellikle ayağa yeneni, kundura veya kalçın giyilir
|