08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Başka Kapımız Yok...
Saat hangi dakikada durur?
Günlerden hangi gündür?
Mevsim kış mıdır, bahar mı?
Yer yerindedir de benim yerim kaymıştır ayaklarımın altından
Son denilen andır
Neyle kalakaldım?
Elimde avucumda ne var?
Şükür mü, sabır mı, kanaat mi?
Kulluk mu, isyan mı?
Andan ana değişir haller ömür sürdükçe
Saat bir sabrı vurur, bir isyanı&
Bugün bilir, duyarım acizliğimi
Yarın büyür büyür de yer üzerinde kibirle yürürüm
O, tevbeleri çokça kabul eden, bağışlaması bol olandır
Ve göklerin kapıları açıktır hâlâ, yer ayaklarımızın altındadır
Son pişmanlıktan önce pişman olmak için belki son fırsattır
Başka kapımız yok
Aciziz, kusurluyuz, hatalıyız Ya Rabbi!
Ya tevbeleri çokça kabul eden olmasaydın!
Ya tevbeyi yaratmasaydın!
Halimiz nice olurdu?
Layık değiliz kapına, lakin gidecek başka kapımız yok
Kime varalım?
Rasulün haber verdi:
Bir adam günah işlemişti Bildi günahını, yalvarıp yakardı:
- Ya Rab! Hatalıyım, kusurluyum Bağışla, affet, merhamet et!
Allah Tealâ şöyle buyurdu:
- Kulum bir günah işledi ve günahını affedecek ya da cezalandıracak bir Rabbi olduğunu bildi
Şu halde ben de kulumu affettim
Sonra bu adam bir müddet Allah ın dilediği halde yaşadı
Ve bir gün yine bir günah işledi Günahını bildi, acizliğine sığındı, Rabbine yalvardı: Pişmanım! Allah Tealâ buyurdu:
- Kulum bir günah işledi ve kendisini günahından dolayı affedecek ya da cezalandıracak bir Rabbi olduğunu bildi Ey kulum! Ne yapsan da ben seni affettim
Günahımı bildikçe acizliğimi biliyorum
Acizliğimi bildikçe kendimi biliyorum
Kendimi bildikçe Rabbimi biliyorum
|
|
|