Yalnız Mesajı Göster

Osmanlı Başkentleri

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Başkentleri




Edirne, Osmanlı'nın 2 Başkenti

KENTİN TARİHİ
Odrysler
Ainos (Enez) yakınlarında MÖ 5500-5000 yıllarına rastlayan dönemde, Anadolu özellikleri taşıyan çanak çömleği ve sur duvarlarıyla bir koloni niteliğinde olan ve Balkanlar'da bilinen en eski neolitik kültürlerden de eski bir yerleşim yeri vardı
Sonraları Trakya'ya yerleşen, cesaret ve savaşçılıktaki büyük becerileri pek çok ülkeyi korkutan Traklar'ı, bu niteliklerinden dolayı Atinalılar da, Romalılar da ordularında ücretli asker olarak görevlendirdiler Traklar'da, mağaradan, güçlü kalelere, çiftliklerden, kazıklar üzerinde inşa edilmiş balıkçı köylerine ve açık kentlere kadar çok çeşitli yerleşme biçimlerine rastlanırdı
Apsintiler; Ainos'un (Enez) doğusunda, Drugeriler; orta Hebros (Meriç) bölgesinde, Tynler; Salmydessos (Midye) bölgesinde, Kalopothaklar; Ainos'un (Enez) güneyinden Kallipolis (Gelibolu) Yarımadası'na kadar olan alanda yerleşmiş Trak kabilelerinden bazılarıydı Bunların içinde en ünlüsü Tonzos (Tunca) vadisinden sahile uzayan bölgede oturan ve güçlerinin zirvesinde olan Odrysler'di
Trakya'da böyle geniş bir alana yayılmış olan Odrys halkının en önemli kasabalarından biri Odrysai idi Odrysai, Hebros (Meriç) ile Tonzos'un (Tunca) birleştiği yerde ve bu nehirlerin oluşturduğu kavisin içinde kurulmuş bir yerleşim ve pazar bölgesiydi
Geçiş yolu Bölge, Güneydoğu Avrupa'nın Anadolu'ya zorunlu geçiş yolu üzerinde bulunması nedeniyle, göç, istila, ticaret ve kültür alışverişi konularında etki altındaydı Özellikle göçler ve geçişler nerede ise hiç durmadı
MÖ 513'te Pers kralı Darius İskit seferine, önce İstanbul Boğazındaki Anadolu ve Rumeli'den geçtikten sonra, Trakya'nın içlerine doğru kıyıdan çok uzak olmayan bir yerden devam etti Ordunun ilk durak yeri Odrysler'in memleketi oldu Artık Trakya Pers egemenliğine giriyordu
MÖ 492'de Mardonius'un seferi Persler'in egemenliğini sağlamlaştırdı Daha sonra da MÖ 480'de Traklar, Kral Kserkses'in ordusuna asker vermek zorunda kaldılar Kserkses, Melas Körfezi'nde (Saros Körfezi) Kallipolis (Gelibolu) Yarımadası'ndan hareket etti, Ainos (Enez) şehrinden geçti ve böylece Hebros (Meriç) Nehri'nin bütün ovası Persler tarafından alındı
Persler'in ülkedeki egemenliğine son verilmesinden sonra, dağınık Trak kabilelerinin birleşmesi gerektiğine inanılarak, önderlik kral Teres'in idaresi altındaki Odrysler kabilesine verildi Böylece Odrysler, Hebros (Meriç) ve Kypsela'dan (İpsala) Varna'ya kadar olan toprakların sahibi oldular Odrysler aristokratik, feodal bir devlet olarak kurulup, örgütlendiler
Roma dönemi MÖ 342-341'de Makedonya kralı Philip'le yaptıkları savaşı kaybeden Odrysler, giderek zayıflamaya başladılar MÖ 336'da Philip'in öldüıülmesinden sonra, huzursuzluk çıkacağın- dan korkan Büyük İskender, MÖ 335'de Trakya içine uzun bir sefere kalktı Sahil boyunca devam edip, kralsız kalan Traklar ülkesinden ve Nestos (Mesta) Nehri'nden geçerek on gün içinde Balkanlar'ın eteğine ulaştı Doğu Trakya'da sahile yakın bir yerden ilerleyip, Odrysia ve Hebros'dan (Meriç) sonra Tonzos (Tunca) boyunca ilerleyerek bir dağ geçidinden geçti İskender'in ölümünden sonra Trakya başlıbaşına satraplık oldu
MÖ 280-279'da Trakya, Galatlar'ın istilasına uğradıysa da tekrar güçlenen Odrysler, kralları Kotys sayesinde Makedonya ile dostluklarını sağlamlaştırdılar MÖ 171-168 yıllarında Roma'ya karşı yapılan savaşta Perseus'un tek yandaşı Kotys'di Makedonya Krallığı'nı ortadan kaldıran Romalılar Trakya'yı etkileri altına aldılar
Caligula, Rhaimetalkes'i Trakya'ya MS 37-38'de kral yaptı Rhaimetalkes'in öldürülmesinden sonra İmparator Claudius zamanında 45'te Trakya'nın bağımsızlığına son verildi Artık Trakya bir eyalet olarak tam anlamıyla Roma İmparatorluğu'na dahil edilmişti
Hadrianopolis
123-124 yıllarında Doğu'ya bir gezi yapan İmparator Hadrianus (117-138), Uscudama veya Odrysai adıyla çağrılan yerleşim yerinin üzerinde yeni yapılar inşa edilmesini buyurdu Kasaba gelişip kent durumuna yükselmeye başlamıştı Roma İmparatorluğu'nun en önemli yerleşim yerlerinden biri haline getirilen Odrysai, onu bu konuma yücelten imparatorun adını yaşatmak üzere "Hadrianus'un Kenti" anlamına gelen Hadrianopolis/Adrianopolis diye adlandırıldı
Hadrianus'un kente kazandırdığı en önemli yapı kaleydi Tümüyle bir Roma Castrum'u planına sahip olan kalenin dört köşesinde dört yuvarlak burç vardı Burçların arasında dört köşeli on ikişer küçük kule ve dokuz kapı dizilmişti Surların önüne de bir hendek inşa edilmişti Roma İmparatorluğu'nun altın devrini yaşadığı 2 yy ve 3 yy'ın ilk yarısında Trakya şehirleri çok gelişti Hadrianopolis de, askeri alanda, ticaret ve ziraat konularında bu altın dönemden nasibini aldı ve sürekli olarak gelişme gösterdi
Önemli bir Roma kalesi durumunda olan Hadrianopolis, Diocletianus'un (284-305) 297'de yaptığı yeni bir yönetim bölünmesinde, Trakya eyaletinin altı vilayetinden birini oluşturan Haemimontus'un başkenti oldu Diocletianus'un çekilmesinden sonra iç kavgalar başladı
324'de Hadrianopolis yakınında yapılan savaştan Licinius yenilgi alarak çıktı Savaşın galibi ise, Constantinus oldu Constantinus Bizantion'a kadar çekilen Licinus'u önce yenilgiye uğratıp sonra da katlettikten sonra imparatorluğa egemen oldu İmparatorluğun başkentini de Roma'dan Bizantion'a taşıdı O artık bu yeni kentteki İmparator I Constantinus'du (324-337) Önceleri Nea Roma adı ile anılan kent, I Constantinus'un adıyla özdeşleştirilerek, Constantinopolis oldu (11 Mayıs 330)
378'de İmparator Valens (364-378) döneminde Hadrianopolis'in kuzeyinde Gotlar ile yapılan savaş Roma ordusunun yenilgisi ile bitti
İmparator I Theodosius (379-395) Trakya'daki karışıklıkları önlemek için Gotlar'a karşı daha ılımlı bir politika izleyerek bir anlamda göç tehlikesini de uzaklaştırmayı amaçladı I Theodosius, 381 yılının Eylül ayını Hadrianopolis'te geçirdi
441-447 yılları arasında bu defa da Hunlar Trakya'ya akınlar düzenleyerek bölgeyi kırıp geçirip yağmaladılar
550'de Avarlar'la yapılan savaşta Bizans ordusu Hadrianopolis önlerinde ağır bir bozguna uğradı ve çok sayıda askerini esir verirken, Büyük Constantine'in kutsal sancağı da Avarlar'ın eline geçti Savaş sonrasında Anastasios suruna kadar dayanarak etrafı talan eden Avarlar'a bir baskın yapıldı ve kutsal sancakla birlikte bazı esirler kurtarıldı
Heraklius (610-641) sülalesi döneminde Hadrianopolis'in ruhani idaresinde beş metropolitlik vardı
807'de İmparator I Nicephorus (802-811), Bulgarlar'a karşı bir sefer düzenleyip Hadrianopolis'i geri aldı ancak kendisine karşı bir ayaklanma hazırlandığını anlayarak, Constantinopolis'e döndü
1018'den sonra Bizans için en büyük tehlike Peçenekler'den gelmeye başladı Constantine IX Monomachus (1042-1055) zamanında birleşip büyük bir güç oluşturan Peçenekler, Hadrianopolis önüne gelerek burada ordugâh kurup etrafı yağmalamaya başladılar Hadrianopolis, Bizans devleti parçalandığı sırada en büyük toprakları alan Venedik'in hissesine düştü
1336'da Hadrianopolis'te III Andronicus'un (1328-1341) kızlarından biri Bulgar Prensi Mikhael ile evlendi III Andronicus, 1341'de öldüğünde devleti, dokuz yaşındaki oğlu Ioannes'e (1341-1391) bıraktı Naib olarak da güvenilir bir yönetici olan Cantacuzenos'u gösterdi Bu güvenilir yönetici, 26 Ekim 1341'de kendini Didymoteikhos'da (Dimetoka) imparator ilan ediverdi (1341-1354) İki imparatorlu ülkede başlayan çekişmeler bir taht kavgasının ötesine geçerek, büyük toprak sahipleri, asiller ve kentin ileri gelenleri ile halk arasında bir sınıf çatışmasına dönüştü Hadrianopolis'te başlayan bu ayaklanma hızla Trakya'ya yayıldı Hadrianopolis'i Cantacuzenos aldı ve 1347'de Constantinopolis'e girerek bu kentte hüküm sürmekte olan V Ioannes Palaiologos'a (1341-1391) karşın kendini VI Ioannes olarak bir defa daha imparator ilan etti Cantacuzenos'un Hadrianopolis kenti için 1352'de yeniden ve bu defa V Ioannes Palaiologos'la savaşması gerekiyordu Palaiologos Sırp ve Bulgarlar'dan büyük yardımlarla birlikte 4000 süvari de almıştı Cantacuzenos ise bu büyük güç karşısında galip gelebilmek için, dostu ve damadı Orhan Gazi'nin (1326-1360) yardımına başvurdu Süleyman Bey idaresinde 10000 kadar Türk savaşçısı savaşı Cantacuzenos adına zaferle bitirdiler
OSMANLI DÖNEMÎ
Adı Edirne
1354'de bir gece Süleyman Bey Kallipolis (Gelibolu) kalesini aldı ve Osmanlı kuvvetleri Trakya'ya akınlara başladı Artık Trakya'da Türkler'in ayak sesleri duyuluyordu 1360'da Didymotheikos (Dimetoka) fethedildi I Murad (1359-1389), tahta çıkışından başlayarak Rumeli'nin ele geçirilmesi için yapılan girişimlere büyük önem ve hız verdi Sultan, Çorlu ile Keşan'ın da Osmanlı yönetimine geçmesinin ardından, Lala Şahin Paşa'yı Hadrianopolis'in fethi ile görevlendirdi Lala Şahin Paşa, Hacı İlbeyi ile birlikte bu görevi yerine getirerek ken- ti Bizanslılar'dan aldı 1362'nin Temmuz ayında I Murad döneminde Hadrianopolis artık Türkler'indi I Murad'ın Celayirli hükümdarı Üveys Han'a gönderdiği fetihnamede kentin adı Edirne olarak yer aldı Fethedilen bu yeni kenti büyük bir onurla ziyarete gelen I Murad, kalenin yönetimini Lala Şahin Paşa'ya bıraktı Bundan sonra Edirne Türkler'in Rumeli'yi fethetme hareketlerinde çok önemli bir askeri üs oldu 1363'de Lala Şahin Paşa Filibe'yi ele geçirmek amacıyla buradan harekete geçti Ertesi yıl, Sırp, Eflak ve Macar birliklerinden oluşan haçlı ordusuna karşı Sırpsındığı Savaşı, Edirne'nin 25 km batısında gerçekleşti Sultan Murad bir gece düşünde, ak sakallı, nur yüzlü bir kimseyle yarenlik ederken, o kişi ona Edirne'de bir saray yaptırmasını söylediğinden, Edirne'de büyük bir saray inşa ettirildi
Osmanlı'nın "Dar--ül Mülk'ü
Edirne fetholunduktan sonra büyük bir hızla Türkleşmeye başladı Osmanlılar'ın kenti 1365'de başkent yapmaları Edirne için yepyeni bir devrin başladığını gösteriyordu I Bayezid (1389-1403) İstanbul'u kuşatma hareketlerini buradan yönetti
Yıldırım Bayezid'in ölümünden sonra taht kavgası nedeniyle şehzadeleri birbirlerine düştüler Bu Fetret Devri'nde (1403-1413) kent daha büyük bir önem kazandı Bayezid'in büyük şehzadesi Emir Süleyman Çelebi, devlet hazinesini Bursa'dan Edirne'ye taşıyarak burada tahta çıktı Daha sonra şehzadelerden Musa Çelebi, Eflak Voyvodası'nın da yardımı ile ağabeyi ile mücadeleye girerek 1411'de kenti ele geçirdi ve burada kendi adına para bastırdı 1413'de I Mehmed Çelebi (1413-1421) Osmanlı Devleti'ni yeniden toparlayarak Edirne'yi kardeşinin elinden aldı
1419'da bu defa da I Bayezid'in Ankara Savaşı'nda kaybolan oğlu olduğunu ileri süren Mustafa Çelebi (ya da Düzmece Mustafa) sahneye çıktı Taht üzerinde hak iddia ederek Edirne'yi ele geçirdi Bir sultan olduğu inancı ile de burada kendi adına para bastırdı Ardından güçlü bir orduyla Edirne'den Anadolu'ya geçtiyse de, Bursa yakınlarında II Murad'a (1421-1451) yenildi Edirne'de bıraktığı hazinesini aldıktan sonra Eflak'a giderken yakalanan Mustafa Çelebi, 1442'de yeniden Edirne'ye getirilerek öldürüldü Edirne'de ilk şenlik, işte bu olayın ardından yapıldı Halk da büyük bir coşku ile bu şenliklere katıldı
II Murad, Edirne'de şehzadeleri Alaeddin ile Mehmed'e çok görkemli sünnet düğünleri de düzenletti Sultan, 1444'de tahtı oğlu II Mehmed'e bırakarak Manisa'ya çekildi Edirne başkent olduktan sonra tahta çıkan ilk sultan olduğu için, Edirne Sarayı'nda yapılan ilk culüs töreni de II Mehmed için gerçekleştirildi Bu ilk tahta çıkışında 12 yaşında olan çocuk sul- tanın adı, İstanbul'u fethettikten sonra şanına yakışır biçimde Fatih Sultan Mehmet olarak anılacaktı Manisa'ya çekilen II Murad, bir haçlı ordusunun harekete geçmesi üzerine yeniden Edirne'ye gelmek zorunda kaldı Bu haçlı ordusu Varna'da kesin bir yenilgiye uğrayacaktı
II Murad zaferin ardından yönetimi yine oğluna bırakmasına karşın, yeniçerilerin ayaklanması üzerine Edirne'ye gelerek üçüncü kez tahta çıkmak zorunda kaldı II Mehmed (1451-1481), II Murad'ın 5 Şubat 1451'de ölümüyle kesin olarak tahta çıktı Artık onun önünde çok önemli bir hedef vardı Constantinopolis'i almak Bu amacına yönelik harekatı Edirne'den başlattı

Alıntı Yaparak Cevapla