Yalnız Mesajı Göster

Xv Ve Xvi. Asirlarda Osmanlilarda İlmi Hayat

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Xv Ve Xvi. Asirlarda Osmanlilarda İlmi Hayat




Astronomi:
Tarihimizde "Hey'et" veya "Ilm-i Hey'et" ismi ile anilan astronomi, riyazî ilimler cümlesinden oldugundan Osmanli medreselerinde matematik ve geometri ile birlikte okutulmaktaydi Osmanlilarda astronomi, esasli olarak Ali Kusçu'nun ülkeye gelmesiyle baslar Ali Kusçu'dan sonra Osmanli ülkesinde astronomi ve matematik ilimlerinin ilerlemesi için en çok çalisanlardan biri de Mirim Çelebi diye söhret bulan Mahmud b Mehmed'dir Kadizâde-i Rumî ile Ali Kusçu'nun torunudur Hocazâde ile Sinan Pasa'dan ders görmüstür Matematik, astronomi ve usturlaba dair eserler yazan bu bilgin astronom, Sultan II Bâyezid'in emriyle Ulug Bey Zic'ine "Düstûru'l-Amel ve Tashihu'l-Cedvel" adiyla Farsça bir serh yazmistir Yazar, eserde didaktik bir yol takip etmistir Nitekim bir derecelik bir yayin sinüsünü hesab etmek için çok açik misallerle bes sistem göstermistir
Mirim Çelebi, kendisini çok seven ve takdir eden Yavuz Sultan Selim (bu dönemde Anadolu kadiaskerligine kadar yükselmisti) adina Ali Kusçu'nun Fethiye'sine bir serh yazmistir
Ali Kusçu ve yetistirmis oldugu astronomlardan sonra bu ilimde ilk ciddi gelisme hamlesine 1577 senesinde tesadüf edilmektedir Zira bu yilda Takiyüddin Mehmed b Maruf'un gayretiyle Osmanli Devleti'nde ilk rasathane kurulmustur Takiyüddin'in bu rasathânesi, Tycho Brahe'nin Uranniborg (XVI yüzyil),Ulug Bey'in Semerkand (XV yüzyil) ve Nâsiruddin Tûsî'nin Meraga (XIII yüzyil) rasathâneleriyle karsilastirilabilecek nitelikte mühim bir rasathânedir Osmanlilarin ilk rasathânesinin bilimsel seviyesinin ortaya konulmasi, bilim tarihimiz bakimindan ayri bir önem tasimaktadir Bu sebeple, o dönemin çagdas bir rasathânesiyle Takiyuddin'in kurdugu rasathânenin mukayesesi degerlendirmeye katkida bulunacaktir Gerçekten, Avrupa'nin ilk ortaçag rasathanesi Tycho Brahe'ninkidir Ayrica, büyük bir tesadüf eseri olarak her iki rasathâne de hemen hemen ayni yillarda kurulmustur
Dönemin, bu ilimdeki gelismisligini ortaya koyabilmek için iki rasathâneyi mukayese etmek gerekir Takiyüddin'in rasathânesi ile ilgili bilgi, III Sultan Murad'in Sehnâmesi'nde ve "Âlat-i Rasadiye li zic-i Sehinsahiye"de bulunmaktadir Tycho Brahe ise 1598'de yayinladigi "Astronomiae Instauratae Mecanicae" adli eserinde aletlerini, gözlemlerini ve astronomiye katkisini ayrintilari ile açiklar Bir rasathânenin bilimsel seviyesi, orada insa edilen ve kullanilan âletlerin mükemmelligine, yapilan gözlemlerin niteligine ve ayrica mevcud astronomlarin evrensel çalismalarina baglidir Sehnâmedeki resimden anlasildigina göre 16 astronom veya görevlinin çalistigi rasathânedeki bütün aletler, bizzat Takiyüddin tarafindan imal edilmislerdi Osmanli dönemindeki astronomi ile ilgili bu kisa malumattan sonra, XV ve XVI asirlarda yetisip eser yazmis olan astronomlarindan birkaçini buraya alabiliriz:
Astronom Eseri
1 Abdülvacib b Mehmed
a Manzume fi'l-Usturlâb
b Meâlimu'l-Evkat
2 Hüsameddin Tokadî Kavs-i Kuzeh (Gökkusagi hakkinda)
3 Ali Kusçu
a Hallu Eskâli'l-Kamer
b Meserretu'l-Kulûb
c Risâletu'l-Fethiyye
4 Sinan Pasa
a Fethu'l-Fethiyye
b Risâle fî halli Eskâl-i Muaddili Utarid
5 Hüseyin b Hasan el-Konevî Ravzatu'l-Müneccimîn
6 Bedreddin Mehmed Mardinî
a ed-Dürrü'l-Mensûr
b el-Fethiyye fî Ameli'l-Ceybiyye
7 Hoca Ataullah Acemî
a Risâle fî Ilmi'l-Evzân
b Usturlab
8 Mehmed b Kâtib Sinan
a Hediyetu'l-Mülûk (II Bâyezid için kaleme alinmistir)
b Mizânu'l-Kevâkib (Kanunî'ye takdim)
c Muvazzihu'l-Evkat fî Marifeti'l-Mukantarat
9 Sinaneddin Yusuf Serhu'l-Fethiyye
10 Müeyyedzâde Abdurrahman Ef Risâle fî Küreti'l-Müdahrece
11 Sinaneddin Yusuf Acemî Risâle fi'l-Hey'e
12 Mirim Çelebi
a Düstûru'l-Amel
b Risâletu'l-Ceyb
c Risâle fi'l-Kible
d Risâle fi'l-Usturlâb
13 Mirim Kösesi Mehmed Ef Kitab fî Ilmi'l-Hey'e
14 Muslihiddin Larî
a Serhu Risâle fi'l-Hey'e
b Tezkire fî Ilmi'l-Hey'e
15 Muvakkit Mustafa b Ali
a A'lamu'l-Ibâd fî Ahbari'l-Bilâd
b A'mal-i Usturlâb
c Risâletu'l-Mikat fî Ilmi'l-Evkat
16 Perviz Efendi Mirkau's-Semâ
17 Takiyuddin Mehmed
a Âlâtu'r-Rasadiye li Zic-i Sehinsahiye
b Behcetu'l-Fikr fî Haleti's-Sems ve'l-Kamer
c Cedavilu Rasadiye
d Gurubu Semsin Sebebi ve Teahhuru
e Hülasetu'l-A'mal fî Mevakiti'l-Eyyam ve'l-Leyâl
Tip:
Osmanli ülkesinde gerek sivil, gerekse askerî hayatta büyük ragbet görerek gelisen ilim subelerinden biri de tiptir Osmanli padisah ve idarecilerinin baska ülkelerden gelen hekimlere olan iltifatlari ile onlara sagladiklari imkhanlar ve Müslüman hekimlerin yetisip çogalmasina hasredilmis hastahânelerin kurulmasi (vakfiye sartlarina göre gayr-i müslim hekim tayin edilemez) tabâbetin inkisafina sebep olmustur Osmanli tabâbetine hem hastahâne, hem de tip medresesi olarak hizmet eden Bursa Dâru't-Tibbi, Osmanli Devleti'nin ilk saglik tesisidir Uludag eteklerinde, havadar ve genis bir arazide iki katli olarak insa edilen hastahânenin genis bir bahçesi vardi Hücre ve salonlarin kapilari bu bahçeye açilirdi Bu ilk Türk tip müessesesi, kisa zamanda öyle bir söhret kazandi ki, meshur tabiblerden bir çogu buranin kadrosuna dahil olabilmek için gayret sarf ediyordu
Bilinen kadari ile Anadolu'da Türkçe yazilmis en eski tip kitaplari ancak XIV yüzyila kadar çikabilmektedir Eski Anadolu türkçesi döneminde XIII yüzyildan baslayarak dinî ve edebî ürünlerin yazilmis oldugu gözönüne alindiginda tipla ilgili eserlerin oldukça geç bir tarihte yazilmaya baslandigi görülür Bunun en önemli sebebi Anadolu Selçuklu Devleti zamaninda bilim dilinin Arapça olmasidir Anadolu Beylikleri döneminde Türkçe'ye verilen önem artinca dinî ve edebî sahalarda oldugu gibi tip konusunda da Türkçe eserlerin yazildigi görülür Bu bakimdan burada Aydinoglu Beyligi'nin adini zikretmek gerekir
Osmanli döneminin ilk Türkçe telif tib kitabi olarak kabul edilen "Havâsu'l-Edviye"yi te'lif eden Ishak b Murad ile Amasya Hastahânesi bashekimi Sabuncuoglu Serafeddin ve Sultan II Murad adina 841 (m 1437)'de "Zahire-i Muradiye" adli büyük tip kitabini yazan Sinoplu Mü'min b Mukbil, sonradan Osmanli Devleti'ne gelip hizmet eden tabiblerdir
Fâtih Sultan Mehmed devri, tibbî faaliyet ve gelismeler bakimindan önemli bir devirdir Fâtih, saglik islerini organize eden ve o günün sartlarina göre çok ileri bir zihniyetin anlayisi oldugu anlasilan Hekimbasilik (Reisu'l-Etibba) müessesesini kurarak, basina Kutbeddin Ahmed'i getirmisti
Musikî, su sesi ve çiçeklerle de tedavi sistemini gelistiren Osmanli tip dünyasinda yeni metodlarla bazi hastaliklara tedavi uygulandigi görülmektedir Arastirma alanimizin disinda kalan bu konuda daha fazla teferruata girmeden sadece bazi tabiblerimizin hangi eserleri nasil meydana getirdikleri ve hangi hastaliklara çare bulduklarina kisaca temas edecegiz
873 (m 1468)'de Amasya'li Sabuncu oglu Serafeddin b Haci Ilyas'in, okudugu kitaplarla tecrübelerine dayanarak onyedi bâb üzerine te'lif ettigi tib kitabi dahilî ve haricî tedavi yollarini göstermektedir Ahmedî'nin "Tervihu'l-Ervah" adli manzum tib kitabi XV yüzyilin ortalarina dogru yazilmistir Bu eserde, anatomiye ait kisa bilgiler verildikten sonra birer birer hastaliklarin tedavisinden bahsedilmektedir XV asir sonlari ve XVI asir baslarinda yazildigi tahmin edilen "Yadigâr-i Ibn Serif" adli tibbî eser, havadan, sudan, yiyecek, içecek, spor ve hastaliklarin arâzindan bahseder Halka göre yazildigi için pek çok nüshasi bulunan bu eserde, özellikle Gelibolu'dan bahsedilmektedir Bu da müellifin Gelibolu'lu veya oraya yerlesmis bir kimse oldugunu göstermektedir Eserde, hastaliklarin belirti ve ilaçlarindan bahsedilmektedir Eser, Ibn Sina'nin Kanunu ile Ibn Baytar'in Müfredat'indan da istifade edilerek kaleme alinmistir
Daha önce kisaca temas edildigi gibi Osmanli Devleti, dis ülkelerden kendisine iltica eden veya herhangi bir sekilde gelen tabiblere fazlasiyla ragbet gösteriyordu Nitekim Timurlulardan, Ebu Said'in tabibi Kutbeddin Ahmed (öl 903 H = 1497 M), efendisinin, Uzun Hasan'a esir düsüp öldürülmesinden sonra Osmanlilara iltica etmisti Osmanlilar, kendisine büyük bir ilgi göstererek yevmî (günlük) besyüz akça üzerinden maas baglamislardi Bunun disinda ayrica her ayda 20 bin akça gibi gayet yüksek bir meblag vermislerdi Böyle bir ragbet, disaridan bir hayli tabibin gelmesine vesile olmustu Nitekim, Sirvan'li Hekim Sükrullah, Hoca Ataullah, Hekim Lâri, Hekim Arap, Tebriz'li Kemal gibi isimler, burada ilk akla gelenler olarak zikredilebilir Böylece Osmanli bir mânâda disardaki beyin göçünü ülkesine dogru hizlandirmak suretiyle bu bransin kendi topraklarinda inkisaf edip gelismesini sagliyordu
Bu tabiblerden baska, nebatî tipla mesgul olan Altunîzâde (öl XV yüzyil sonlari) ayni zamanda operatörlük yapabilecek bilgi ve beceriye sahipti Bunun, idrar darligi çekenlere sonda ameliyati yaparak muvaffak oldugunu Sakaik-i Numaniye'den ögrenmekteyiz Bu arada, XVI asir baslarinda Necmeddin Mahmud'un "el-Hâdî fî ilmi'z-Zâdî"adli eseri, "Mecmau'l-Mücerrebât" adiyla ve ilavelerle Türkçe'ye çevrilmistir
Izmitli Muhyiddin Mehmed (öl 910 H = 1504 M), Amasya'li Tabib Mehmed b Lütfullah ile Haci Hekim (öl 913 H = 1507 M), lugat ilminde Bahru'l,Garaib ve tiptan Kasimiyye müellifi Amasya'li Halimî (öl 882 H = 1478 M'den sonra), tip, matematik ve edebiyatta söhret sahibi olup teshil adli eserini yazan Perviz b Abdullah (öl 978 H = 1570 M) ve Tabib Tebriz'li Kemal'in oglu olup mesanedeki taslara dair Türkçe bir eser yazmis olan Ahi Ahmed Çelebi (öl 930 H = 1523 M) bu tarihlerde yetismis olan belli basli tabiblerdendi Bunlardan Muhyiddin Mehmed, Haci Hekim, Kaysunîzâde, Sinaneddin Yusuf ve Ahi Çelebi hekimbasilikta da bulunmuslardi
Ibn Kemal'in, "Rücûu's-Seyh ile's-Sabâ fi'l-Kuvveti ale'l-Bâ" isimli eseri, Arapça olup Yavuz Sultan Selim'in emri ile kaleme alinmistir Ihtiyarlarin kuvve-i bahiyyesinin artirilmasina dairdir Âli Çelebi tarafindan tercüme edilmistir yukarida adi geçen Mehmed b Lütfullah'in, II Bâyezid'in oglu ve Amasya Valisi Sehzâde Ahmed adina "Müfredât-i Tip" tarzinda Arapça bir eseriyle, kendisini himaye eden Müeyyedzâde Abdurrahman Efendi nâmina yine Arapça onyedi fasil üzerine mafsal hastaliklarina dair diger bir eseri vardir 911 H (1505 M)'de Cerrah Ibrahim b Abdullah tarafindan Yunanca aslindan tercüme edilmis olan "Alaim-i Cerrahîn" ve 967 H (1559 M)'de vefat eden Ilyas b Isa'nin "Müfredât" isimli eserleri de XVI yüzyilin ilk yarisina aittirler Bu arada Atûfî Hayreddin'in (öl 948 H = 1541 M)de "Hifzu'l-Ebdân" isimli bir eseri oldugunu belirtmek gerekir Bu dönemin tibbî eserlerinden birisi de Yahudi Dotor adinda bir tabibin olup takriben 951 H (1544 M)'de ve Hekimbasi Kaysunîzâde zamaninda Kitab-i Asây-i Pirân isimli eseridir Hekim Dotor'un dede ve babasinin Ispanya'da doktor olduklari belirtilmektedir
Ele aldigimiz asirlarda, Osmanli dünyasinda tip, eczacilik ve hastahânelerle ilgili büyük bir gelisme görülmektedir Ser'iyye Sicili kayitlarinda da mesane ve ameliyatlarla ilgili bilgiler bulunmakla beraber biz, konuyu daha fazla uzatmamak için üzerinde fazla durmadik Bununla beraber Osmanli dönemi Dâru's-Sifalari ve buralarda çalisanlar hakkinda kisaca bilgi vermek ihtiyacini duydugumuzu belirtmek isteriz Böylece, nazarî tibbin yaninda amelî tibbin gerçeklestirildigi hastahaneler hakkinda da bilgi sahibi olmus olacagiz
Klasik Osmanli hastahaneleri olan Dâru's-Sifalarin mimarî özellikleri birçok arastirici tarafindan incelenmis olmakla birlikte buralarda yürütülen faaliyetler üzerinde yeterince çalisma yapilmadigi anlasilmaktadir Osmanli Dâru's-Sifalarinin vakfiyeleri dikkatle incelendiginde bu vakfiyelerde klasik Osmanli hastahanelerinin yönetiminin yanisira hekim ve diger saglik mensuplari ile ilgili degerli bilgiler bulundugu görülür Vakfiyelerde Dâru's-Sifadaki görev dagilimi, görevlilerde aranan nitelikler, sorumluluklari ve beklenen bilgi ve beceri seviyesi ile ilgili olarak bütün hizmetliler için ayri ayri teferruatli sartlar kosulmasinin, özellikle XV ve XVI yüzyillarda bir Osmanli gelenegi oldugu anlasilmaktadir Gerçekten Bursa Yildirim Dâru's-Sifasi (802/1400), Fâtih Dâru's-Sifasi (875/1470), Edirne II Bâyezid Dâru's-Sifasi (889-893 / M 1484-1488), Manisa Hafsa Sultan Dâru's-Sifasi (H 946/M 1539), Haseki Sultan Dâru's-Sifasi (H 957/M 1550), Süleymaniye Dâru's-Sifasi (H 961/M 1553-1559), Atik Valide Dâru's-Sifasi (H 990/M 1582) ve Sultanahmet Dâru's-Sifasi (H 1018-1026/M 1609-1617) gibi Dâru's-Sifalarin vakfiyeleri üzerinde yapilan bir arastirmaya göre Dâru's-Sifalarda hizmet etmek üzere tayin edileceklerde aranan nitelikler, sorumluluklari ve görevlileri tesbit edilmistir Buna göre Dâru's-Sifa görevlileri, tabib, kehhal, cerrah ve yardimci saglik mensuplari, assab, edviye-kûb, tabbah, kayyum, kâse-kes ile ferras, âb-rîzî, câme-suy, dellak gibi temizlik hizmetlileri ve nâzir, vekilharç, kâtip gibi idarî yetkililer ile mahzenci, bevvâb, gassal ve imamdan olusurdu*
Müellif (tabib, doktor) Eseri
Ahmedî
a Tervihu'l-Ervah
b Müntehab-i Sifa
2 Haci Pasa
a Kitabu'l-Feride
b Kitabu's-Saade ve'l-Ikbal
c Kitabu't-Ta'lim
d Sifau'l-Eskam ve Devau'l-Âlâm
e Müntehab-i Sifa
3Seyhî
Kenzu'l-Menafi'
4 Mü'min b Mukbil
a Kitabu't-Tib
b Miftahu'n-Nur ve Hazainu's-Surûr
c Zahire-i Muradiye
5 Aksemseddin
a Kitabu't-Tib
b Maddetu'l-Hayat
6 Serafeddin Sabuncuoglu
a Cerrahiye-i Ilhaniye
b Mücerrebnâme
7 Bedr-i Dilsad
a Kehhalnâme
b Kemalnâme
c Muhtasaru't-Tib
8 Ibn-i Serif Yhadigâr-i Ibn-i Serif
9 Mehmed b Lütfuullah
a Müfredat-i Tib
b Mafsal Hastaliklari
10 Sükrullah Sirvanî Ilyasiye fi't-Tib
11 Kaysunîzâde Mehmed Tib Mecmuasi
12 Halimî Lütfullah Efendi Kasimiyye
13 Hekimsah Mehmed Kazvinî
a Asbabu Sitteti'z-Zaruriyye
b Mucez Serhi
c Nasihatnâme
14 Ahi Çelebi
a Risâle-i Hassatu'l-Kilye ve'l-Mesâne
b Mucez Tercümesi
15 Kaysunîzâde Mehmed b Mehmed
a ed-Dürretu'l-Muntahab
b Düsturu'l-Bimâristan
c Düsturu't,Tibbi'l-Misbah
d Zâdu'l-Mesir fî Ilaci'l-Bevâsir
16 Atufî
a Hifzu'l-Ebdân
b Ravzu'l-Insan fî Tedabir-i Sihhati'l-Ebdân
17 Ilyas b Isa Müfredât
18 Nidaî
a Baytarnâme
b Manzume-i Tib
c Menafi'n-Nâs
d Tababet-i Beseriye ve Baytariyye
19 Hekim Dotor Asay-i Pirân
20 Takiyüddin Sirazî Enisu'l-Etibba fi't-Tib
21 Mehmed Efendi Menbau'l-Hayat
22 Davud Antakî
a Bugyetu'l-Muhtac
b ed-Durretu'l-Muntahab
c Elfiye fi't-Tib
d Letaifu'l-Minhac
e Mecmau'l-Menafii'l-Bedeniyye

Alıntı Yaparak Cevapla