Prof. Dr. Sinsi
|
Osmanlı Devletinde Tımar Sistemi
II MALİKANE SİSTEMİNİN YAYGINLAŞMASIYLA BİRLİKTE SONU
Ayanlık dönemi, ayanların taşradan başkente kadar aşama aşama ulaştıkları ve genelde sosyal, mali, iktisadi, askeri, idari ve siyasi güçlerini bir araya getirdikleri ve bu konumlarını aile fertlerinin arasında tutarak sonraki nesillere aktardıkları dönemdir Ayanlık dönemini başlatan en önemli Osman beyleri başında merkezi yönetimin gücünü önemli ölçüde kaybetmesi gelmektedir Bu sebeplerden dolayı Anadolu ve Rumeli’de ayanlık, giderek yaygınlaşmaya ve güçlenmeye başladı Aynı sebepten ötürü Cezayir ile Tunus ve Trablus garp’ta ise kadılar ve beyler dönemi yaşandı
Ayanlık düzeninin ve döneminin başladığını gösteren ve en belirgin özellikler, resmi ayan seçimi ile tayini başlaması ve malikane sistemine gelmesidir Ayanlar 1683’ten 1718’e kadar cephelerde uğradığı yenilgiler ve maruz kaldığı mali kurumlardan dolayı, vergi tahsil etmek ve maliye’ye borç para vermek emriyle daha da önem kazandılar Ayrıca silahlı kuvvetleri toplayıp kumanda etmek hakkına da sahip oldular Böylece taşra idaresinin yanına savaş ve askerlik bakımından da önem kazanan devam eden iman…… savaşlarının arasında 1726 yılında n itibaren Bab-ı Ali tarafından beylerbeylik ve sancak beylik ve sancak beylik gibi önemli görevlere getirildiler Böylece toplumun raiyet kesiminden çıkarak askeri zümre kısmına dahil oldular ve ayanlık sıfatını kaybettiler Ayanlık mücadele ve çatışmalarının arttırmağa başladığı XVIII yüzyıl ortalarında doğru Babî Ali, İstanbul dışındaki kadı ve naiplerin rüşvet ve yolsuzluklarını da ayanlar vasıtasıyla takip etmeye başladı Ayanların başlıca görevleri idari, iktisadi, maliye ve askeriye ile ilgili olarak, asayişi sağlamak, eşkıya ve asileri yakalayıp cezalandırmak, İstanbul’a erzak, koyun göndermek, ordu toplamak, orduya asker sağlamak, ordu tayinat ve mühimmatın taşınması için araba ve hayvan tedarik etmek, gemi yapmak gibi görevleri vardı5
Malikane sisteminin gayesi, kısa vadeli miri mukataaya sisteminde görülen mültezimlerin zulümlerinden halkı korumak ve himaye etmekti Bu yüzden serbestiyet üzerine hayatta oldukça tasarruf olunmak şartıyla verilen malikaneye idari salahiyeleri haiz bulunan kadılar hariç hiçbir devlet memurunun korumasına müsaade edilmiyordu Bu sebepten malikane sahibi aslında ve devlet tarafından reayayı korumakla görevlendirilmiş gibi idi Hatta malikane sistemi ile birlikte, her mukataanın kaderine menfaatlerin bağlı bir şahıs ortaya çıkmış bulunuyordu Ekseriya saray ve hükümet çevrelerinde mensup olduğu için nüfuzu fazla olan bu şahıs malikanenin sahibi olarak mültezimini atadığı şartlar da seçebilir, beğenmediğinde azledebilir ve yerine bir başkasını tayin ederdi Mukataalar ve malikaneler devlette toplamak, rejimine temel oluşturur Mukataaların ve malikanelerin yaygınlaştırılması Osmanlı tarafından iktisadi menziller güçlendirmiş Bunda da en önemli olan Osmanlı devletinde şahsi kişilerin servet sahibi olmasına, iktisadi teşebbüsü ve tefecilik yoluyla servet arttırmaya elverişli şartlar yaratılmış olmasıdır Malikane satışlarından sağlanan muaccele gelirine, aynı gelirin muayyen nispetleri olarak tahsil edilmekte olan diğer bazı kalemleri de eklemek lazımdır Bunlarda be   yani bir sultan tahta geçtiği yıllarda bütün malikane sahiplerinden, üzerlerine kayıtlı bulunan mukaatalara yatırmış oldukları muaccele toplamının %25’inin hesaplanarak alınmakta olan “culus resni” dir İkinci mühim gelir kalemi, savaş yıllarına münhasır olmak üzere muaccele tutarı üzerinden, genellikle %10-15 arasında değişen nispetlerden alınmakta olan “cebolu bedeliye” sidir Malikaneden sağlanan gelirler, özellikle giderlerin arttığı saltanat değişmesi veya harp gibi fevkalade yıllarda ve tam lüzumlu bulunduğu arada önemi küçümsenmeyecek meblağa ulaşmıştır6
Malikane sisteminde 18 yüzyıl boyunca başlangıçtan çok hızlı ve yüzyılın ortalarından itibaren yavaşlayan bir tempo içinde devamlı ve karlı bir genişlemenin olduğu görünmektedir Malikane sahiplerinin zengin bir bundurat sınıfı kalmaları sonucunda başlangıç döneminde olumlu etkisi görülen malikane sisteminin etkileri tersine işlemeye başlamıştır Malikaneler ikinci ve üçüncü elden mültezimlere devredilmeye başlanmış ve mali sistem üzerindeki vergi yükü hızla artış eğilimi içine girmiştir Malikane artık hem halka hem de hazineye zarar verecek bir konumda idi Bütün kesimlerde malikane sistemi tımar sistemi güvenliğini diriltmediği gibi iltizam sakıncalarını da sürdürmüştür Nizam-ı Cedid hareketi ile başlayan ilk müdahaleler ile devlet malikanelerinin söz konusu olduğu mukataaları yeniden satışa çıkarmayarak (hükulü rejime uygun olarak) bütün amacı güçleri ve taşradaki ikinci elden intizam sahibi ayanları ortadan kaldırarak bunları tekrar bölge yöneticilerine iltizama vermek suretiyle devletin gücünün temsilciler aracılığı ile artmasını amaçlamaktaydı7
Merkezi hükümetin kuvvet ve kudretinden çok şeyler kaybetmesi sebebiyle ülkedeki ayanlık mücadeleleri zaman zaman kanlı çatışmalara dönüşüp yaygınlaşınca Bab-i Ali, 1786’da son verdi ve yerine şehir kethudalığı getirdi Ancak şehir kethüdarı, ayanlar kadar güçlü muteber ve iş gören kimseler olmadıklarından Bab-i Ali’nin emirlerini gereği gibi uygulamadılar ve devlet işlerini yerine getirirken bazen de ayanların muhalefeti sebebiyle görevlerinde tam anlamıyla başarılı olamadılar 1787’de başlayan Rus harbinde sefer hazırlıklarında görülen aksaklıklar üzerine durumun düzeltilmesi için 1790’da çıkarılan bir hükümle her azanın önceki düzeni üzerine halk tarafından seçilmiş ayenlerin sosyal,mali,ekonomik, askeri ve siyasi yönden ne kadar çok güçlü olduklarının onaylanması demekti
Ayanlığın yeniden resmen ihdas edilmesiyle Anadolu ve Rumeli’de ayanlık mücadelesi yeniden alevlendiği gibi merkeze karşı ayanların giderek güçlendiği de görüldü Öyle ki, Rumeli’de Tirsiniklioğlu İsmail- Yılıkoğlu Süleyman mücadelesi arasında ayanlar Silistre valisini eyalet merkezine saklamayacak kadar kuvvetli idiler Böylesine güçlü olunca da halkı sayma işni yine sürdürdüler Savaş yılları içinde (1787-1792) seferi için istenen zahire ve mühimmatı iki misli fazla toplayıp kadılar ile paylaşan ve memleket işleri için masraf olan bir akçenin yanına beş akçe daha katıp toplayarak halka zulüm eden ayanlar vardı
Osmanlı Devletin de kuruluştan yıkılışa kadar süren uzun dönemde taşra yönetiminde ayan ve eşraf etkin bir biçimde söz sahibiydi Ayan olmak için kuvvetli olmak lazımdı Çünkü ne halkın siyaseti ne de devletin bu kimseler hakkında almış olduğu tedbirler ve müteadit defalar sancaklarının dışına sürülmeleri bunların ayan olmalarında engel teşkil etmiştir Osmanlı tarihinde ilk defa ve son defa olarak bir ayanın kendi gücü ile ssaderete kadar yükselmesi demek olan ruscuk ayanı Alemdar Mustafa Paşanın Sadrazam olması önemli bir durumdur Kabakçı Mustafa ayaklanmasında canını zor kurtarabilen bir kısım Nizam-ı Cedid ricali,Rumeli’deki, Ruscuk ayanlığında bulunmuş olan Alemdar Mustafa Paşaya sığındı Bunlar II Edirne vakasında Nizam-ı Cedid’e destek vermemiş olan alemdarı söz konusu yenileşme hareketinin gerekliliğine ikna etmeyi başardılar Ordusu ile İstanbul’a gelen Alemdar Mustafa Paşa, 28 Temmuz 1808’de IV Mustafa’nın yerine II Mahmut’u tahta çıkarmış Böylece daha önceleri kapıkuluları ulemanın yaptığı iş olan taht değişikliğini şimdi ayan kökenli Alemdar ile bazı Rumeli ayanları gerçekleştirince ayanların gücü kanıtlanmış oldu
Saltanatından emin olmak için genç padişah kendisini tahta çıkan ve kuvvetleriyle İstanbul’a hakim olan Ruscuk ayanı alemdar Mustafa Paşayı sadrazamlığa tayin etti Alemdar, memleketin iç ve dış meselelerine çare bulunabilmesi için hükümet ile ayan güçleri karşılıklı güven içinde birleşerek hareket etmesi gerektiğine inandığından ayan ve asilleri ile başkent ricalini İstanbul’da yapılacak bir toplantıya davet etti Az sayıdaki ayanın katıldığı toplantı sonunda Sened-i İttifak adlı belge imzalandı
II Mahmut, saltanatına gölge düşüren Sened- İttifak’ın hazırlanmasında ayanların rollerini çok iyi bildiği gibi Nizam-ı Cedid’e son verilmesinde nların faaliyetlerini de unutmamıştı Bu bakımda o, hem Sened-i İttifak’a benzer belgelerle bir daha karşılaşmamak, hem de yenileşme hareketleri karşısında muhalif bir kuvvet olarak gördüğü ayanları her bakımdan kendisine bağlamak ve onların taşradaki üstünlüklerine son vermek üzere medeniyetlik siyasetine yöneldi Bütün bu olumsuz gelişmeleri önlemek üzere padişah 1812 Bükreş Antlaşması sonucunda merkeziyetçi bir politika uygulayarak harekete geçti Onun bu siyaseti başta Halef Efendi olmak üzere sanayi, ulema ve Bab-ı Ali bürokrasisi de desteklendi Çünkü bu siyasetin başarısı merkezin vilayetlere hakim olması ve adı geçen zümre mensupların nüfuzlarının taşrada artarak geçerli olması demektir8
II Mahmut, ayanları birer hükümet mensubu olarak kullandı Mesela 1834’te ihdas edilen redif askeri teşkilatın kurulup yaygınlaşmasında kendilerinden faydalandı Bununla beraber bazı ayanlar yeni görevlerinde de kendilerine has menfaat sağlamayı bildiler 1833 yılından itibaren memleketin bu yerlerinde ayanlık seçimi yerine muhtarlık seçimine geçilerek “halkı ayan kurtarmak amacıyla ayanlık teşkilatı yerine” muhtarlık örgütü kuruldu9
Padişah asi ayan üzerine ordu göndermek ve bazen de onları birbirine düşürmek suretiyle merkezi otoriteyi hakim kılmayı başardı Uygulanan merkezileştirme politikası sonunda ayanlar genel olarak siyasi, idari ve askeri güçlerini kaybetmiş görülmektedirler Ancak II Mahmud’un 1829-1930’da Aydın’da ayaklanan Afolu Kel Mehmet ‘e karşı Karaosmanoğulları ve İlyaszadeler ile Tarsuslu Osman Ağa’yı kullanması bazı ayanların askeri ve idari gücünü kaybetmediğini ortaya koymaktadır Askeri yönden idari güçlerini kaybeden ayanlar ise taşradaki sosyal ve iktisadi nüfuzlarını devam ettirmeğe imkanı ellerinden bırakmadılar Bu bakımdan pek çok ayan iltizam işlerini yine sürdürdü
Bu dönemde emaren metodu zaman zaman denenmekle birlikte esas itibariyle iltizam usulü egemen vergilendirme formu olarak kaldı Bu form merkezileştirmenin bir aracı olarak kullanıldı 1837’de bir çeşit ayalık sayılabilen Bosna’daki kaptanlık kaldırıldı Daha sonra da ayanlığın güçlenmesinde etkileri büyük olan malikane sistemi ile mütesellimğe Tanzimat devrinde son verildi10 
SONUÇ
Osmanlı tımar sisteminin belirli ihtiyaçları ve tarihi şartların neticesinde ortaya çıkmış ve uyguladığı bölgelerde mahalli şartlara göre birbirinden farklı görünümler almıştır Bizans İmparatorluğundan alınan bölgelerde ve Bizans tarihinin bulunduğu Balkan ülkelerinde tımar benzeri aile mülkü olan malikanelerde mevcuttur Osmanlı bu aile mülkü olan malikanelerin çoğunu aynen devralmış ve uzunca bir müddet kendi bünyelerinde devam ettirmelerine müsaade etmişler, ancak zaman içinde bir organizasyona girmişlerdi
Osmanlı devletinde kuruluşundan itibaren askeri, idari, mali düzenin temelini oluşturan tımar sistemi 16 yüzyılın sonlarına doğru çeşitli sebeplerle bozulmaya başlamıştır İlk bozulma alametleri düşen birliklerin sipahiliği yener kimselere verilmeyerek, Haşarı Hümayuma katılması veya saray halkı ümera gibi yüksek zümreye has olarak verilmesi şeklinde başlamıştı 1530’larda tımar erbabı eski refahını kaybetmişti Özellikle kanuni devrinden sonra pek çok müesseselerde olduğu gibi dirlik sisteminde de bozulmalar başlamıştır
Osmanlı Devleti ilk Avrupa da ki değişiklikler sonucu gücünü kaybetmişti Coğrafi keşiflerle Akdeniz, dünya ticaret merkezi olma özelliğini yitirmeye başlamıştı Osmanlı ülkesi ilerleyen yıllarda çok hızlı bir fiyat artışına, kaçakçılığa, zemaatların duraklamasına, yiyecek sıkıntısına,transit ticaret gelirlerinin azalmasına bu dönem madde noktasında rekabetin bozulmasına neden oldu bozulan merkezi yerel yönetim Osmanlının gücünü kaybettirmiştir 1500’lü yıllarda başlayan mali buhranlar çok önemli sorunlara karşı karşıya bırakılmış ortaya çıkan duruma göre esnemeyen yapı akçedeki değer kaybını dolayısıyla enflasyonu ve devlet bütçesini zorlamıştır Söz konusu bunalım sonucu Osmanlı Devleti en kolay yola başvurmuştur Toprak gelirini satmaktı
Devşirme Rüstem Paşa zamanında ilk kez olmak üzere başlayan çeşitli nedenlerle toprak üzerindeki hakkını kaybedenlerin yerine yenisinin atanmaması ve gelirin mültezimlere ihale edilmesi usulü zamanla daha da sertleşerek sipahilerin ellerinden tımarların alınması anlamına geliyordu 18 yüzyılda uzun süren harplerin bir kısmının başarısızlıkla sonuçlanması dolayısıyla giderek artış gösteren masrafların neticesi olarak yeni gelir kaynaklarının bulunması gerekiyordu Sikke tağşişleri müsadereler ve yeni vergiler konulması veya mevcut vergilerin arttırılması açığı kapamaya yetmeyince iltizamların kaydı hayat şartıyla satılması yolu denendi Bu sisteme malikane sistemi adı verilmişti Yeni cereyan eden, Osmanlı ekonomisinin uygulama malikane sistemi 1695’ten başlayarak100-150 yıllık Osmanlı mali hukukunda önemli bir kurum haline gelmiştir
1837’de bir çeşit ayanlık sayılabilen Bosna’daki kaptanlık aldırıldı Daha sonra da ayanlığın güçlenmesinde etkileri büyük olan malikane sistemi ile mütesellimliğe Tanzimat devrinde son verildi BİBLİYOGRAFYA1 AKTAN, Coşkun Can; “Osmanlı Tımar Sisteminin Mali Yüzü”, Türk Dünyası Araştırmaları, S 52, İstanbul, 1988, s 69-772 ACUN, Fatma; “Klasik Dönem Eyalet İdare Tarzı Olarak Tımar Sistemi ve Uygulanması”, Türkler Ansiklopedisi, C IX, Ankara, 2002, s 899-908 3 BARKAN, Ömer Lütfi; “Tımar” İslam Ansiklopedisi”, C XII/ I, İslam, 1970, s 286-320 4 GENÇ, Mehmet; “Osmanlı Maliyesinde Malikanesi Sistemi”,Türkiye İktisat Tarihi Semineri, (Derleyen: Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000 5 HALAÇOĞLU, Yusuf; “XIV-XVII Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı”, Ankara, 1991 6 HALAÇOĞLU, Yusuf; “Osmanlı Devlet Teşkilatı” Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C XII, İstanbul, 1990 7 KILIÇ,Orhan; “18 yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devletinin İdari Teşkilatı-Eyalet ve Sancak Tevcihatı, Elazığ, 1997 8 KÜÇÜKKALAY, Abdullah Mesud; “Osmanlı Toprak Sistemi- Miri Rejim”, Osmanlı Ansiklopedisi, C III, Ankara, 1999, s 53-59 9 KÜÇÜKKOLAY, Abdullah Mesut, “Osmanlı Vergi Sistemi ve Bir Vergi Tahsil Yöntemi Olarak İltizam”,Türkler Ansiklopedisi, C X, Ankara, 2002, s 878-890 10 MERT, Özcan; “Osmanlı Devleti Tarihinde Ayânlık Dönemi”,Osmanlı Ansiklopedisi, C VI, Ankara, 1999, s 174-182 11 OFLAZ, Mustafa; “Osmanlı Dirlik Sistemi” Türkler Ansiklopedisi, C X Ankara, 2002, s 695-700 12 ÖZ, Mehmet; “XVI yüzyılda Ladik Kazasında Malikane- Divani Sistemi” Vakıflar Dergisi, S XXVI, Ankara, 1997 13 ÖZKAYA,Yücel; “XVIII yüzyılın İlk Yarısında Yerli Ailelerin Ayânlıkları Ele Geçirişleri ve Büyük Hanedanlıkların Kuruluşu, “Belleten, C XIII S 168, Ankara, 1978, s 667-725 14 SOYER,Yılmaz; “Osmanlı Malikanesinde Bunalım Ve Değişim Dönemi” Türk Dünyası Araştırmaları, S 58, İstanbul, 1989, s 137-140 15 ÜNAL, Mehmet Ali; Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta, 1999
[1] Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi İstanbul 2000, s 99
[2] Ömer Lütfi Barkan, “Timar” İslam Ansiklopedisi c 12/1 İstanbul 1970, s 286-287
[3] Mehmet Genç, “İltizam” Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, İstanbul 2000, s 99
[4] Fatma Acun, “Klasik Dönem Eyalet İdare Tarzı Olarak Tımar Sistemi ve Uygulanması”, Türkler Ansiklopedisi, C V, Ankara, 2002, s 901
[5] Ömer Lütfi Berker, “Tımar” İslam Ansiklopedisi”, C XII/ I, İslam, 1970, s 286-287
[6] Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 99
[7] Mehmet Genç, “Osmanlı Maliyesinde Malikanesi Sistemi”,Türkiye İktisat Tarihi Semineri, (Derleyen: O Okyar, Ü Nalbantoğlu), Ankara, 1977, s 231-233
[8] Mehmet Öz, “XVI yüzyılda Ladik Kazasında Malikane- Divani Sistemi” Vakıflar Dergisi, S XXVI, Ankara, 1997, s 65
[9] Coşkun Can Aktan, “Osmanlı Tımar Sisteminin Mali Yüzü”, Türk Dünyası Araştırmaları, S 52 İstanbul, 1988 s 78
[10] Mustafa Oflaz, “Osmanlı Dirlik Sistemi” Türkler Ansiklopedisi, C X Ankara, 2002, s 698
[11] Ömer Lütfi Berker, “Tımar” İslam Ansiklopedisi”, C XII/ I, İslam, 1970, s 286-287
[12] Yusuf Halaçoğlu, “XIV-XVII Yüzyıllarda Osmanlılarda Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı”, Ankara, 1991, s 88
[13] Mehmet Ali Ünal, Osmanlı Müesseseleri Tarihi, Isparta, 1999, s 198-201
[14] Mustafa Oflaz, “Osmanlı Dirlik Sistemi” Türkler Ansiklopedisi, C X Ankara, 2002, s 698
[15] Coşkun Can Aktan, “Osmanlı Tımar Sisteminin Mali Yüzü”, Türk Dünyası Araştırmaları, S 52 İstanbul, 1988 s 75
[16] Abdullah Mesud Küçükkolay, “Osmanlı Toprak Sistemi- Miri Rejim”, Osmanlı Ansiklopedisi, C III, Ankara, 1999, s 56
[17] Coşkun Can Aktan, “Osmanlı Tımar Sisteminin Mali Yüzü”, Türk Dünyası Araştırmaları, S 52
[18] Yusuf Halaçoğlu, “Osmanlı Devlet Teşkilatı” Doğuştan Günümüze Büyük İslam Tarihi, C XII, İstanbul, 1990, s 375-376
[19] Orhan Kılıç, “18 yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devletinin İdari Teşkilatı-Eyalet ve Sancak Tevcihatı, Elazığ, 1997, s 33
[20] Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 102
[21] Murat Çizokço, “Osmanlı İmparatorluğunda İç Borçlanmanın Evrimi (XV yüzyıl’dan XIX yüzyıla)”, Osmanlı Ansiklopedisi, C III, Ankara, 1999, s 224
[22] A Mesut Küçükkolay; Abdullah Mesut, “Osmanlı Vergi Sistemi ve Bir Vergi Tahsil Yöntemi Olarak İltizam”,Türkler Ansiklopedisik, C X, Ankara, 2002, s 885
[23] Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 102
[24] Orhan Kılıç, “18 yüzyılın İlk Yarısında Osmanlı Devletinin İdari Teşkilatı-Eyalet ve Sancak Tevcihatı, Elazığ, 1997, s 34
[25] Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 104
1 Yücel Özkaya, “XVIII yüzyılın İlk Yarısında Yerli Ailelerin Ayânlıkları Ele Geçirişleri ve Büyük Hanedanlıkların Kuruluşu, “Belleten, C X Ankara, 2002, s 886
2 A Mesut Küçükkolay; Abdullah Mesut, “Osmanlı Vergi Sistemi ve Bir Vergi Tahsil Yöntemi Olarak İltizam”,Türkler Ansiklopedisik, C X, Ankara, 2002, s 886
3 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 107-110
4 Yücel Özkaya, “XVIII yüzyılın İlk Yarısında Yerli Ailelerin Ayânlıkları Ele Geçirişleri ve Büyük Hanedanlıkların Kuruluşu, “Belleten, C XVII S 168, Ankara, 1978, s 66
5 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 108-112
6 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 108-112
1 Yılmaz Soyer, “Osmanlı Malikanesinde Bunalım Ve Değişim Dönemi” Türk Dünyası Araştırmaları, S 58, İstanbul, 1989, s 138
2 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 110-113
3 Özcan Mert, “Osmanlı Devleti Tarihinde Ayânlık Dönemi”,Osmanlı Ansiklopedisi, C VI, Ankara, 1999, s 174
4 Özcan Mert, “Osmanlı Devleti Tarihinde Ayânlık Dönemi”,Osmanlı Ansiklopedisi, C VI, Ankara, 1999, s 174
5 Mehmet Genç, “Osmanlı Maliyesinde Malikanesi Sistemi”,Türkiye İktisat Tarihi Semineri, (Derleyen: O Okyar, Ü Nalbantoğlu), Ankara, 1977, s 246
6 Mehmet Genç, Osmanlı İmparatorluğunda Devlet ve Ekonomi, İstanbul, 2000, s 114-117
7 A Mesut Küçükkolay; Ali Çelikkaya, “Osmanlı Vergi Sistemi ve Bir Vergi Tahsil Yöntemi Olarak İltizam”,Türkler Ansiklopedisik, C X, Ankara, 2002, s 887
8 Özcan Mert, “Osmanlı Devleti Tarihinde Ayânlık Dönemi”,Osmanlı Ansiklopedisi, C VI, Ankara, 1999, s 176-177
9 Özcan Mert, “Osmanlı Devleti Tarihinde Ayânlık Dönemi”,Osmanlı Ansiklopedisi, C VI, Ankara, 1999, s 178
10 Mehmet Genç, “İltizam” Türk Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi, C XII, İstanbul, 1988, s 157
|