08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Son Seferde
SON SEFERDE
Muzaffer Taşyürek
Dünya tarihine adını altın harflerle yazdırmış büyüklerimizi gerçekten tanıyor muyuz? Onların hayatlarında en sade yaşayanımızdan devlet adamlarımıza kadar, alabileceğimiz pek çok örnek bulunduğunun ne kadar farkındayız? Çocuklarımız bile bir başka kültürün film kahramanlarının hayalî dünyasında yaşarken, örnek olabilecek gerçek kahramanlar bizde Elini tutan Avrupalı kralın, “dünyanın en mutlu adamı benim!” dediği büyük hükümdarlar bizde Oysa şimdi  
Yetmişüç yaşındaydı Ayaklarındaki rahatsızlıktan dolayı yürüyemiyordu Kendisine dinlenmeyi tavsiye eden hekimlere ve nedimlerine:
“Benim gibi bir padişah rahat döşeğinde ölmemelidir Biz, gazâ meydanlarının hakanıyız ” diyordu
26 Ağustos 1521’de Belgrad’ın fethi ile açılan şan ve şeref dolu dönem, 1 Mayıs 1566’da başlayan Zigetvar seferleriyle devam ediyordu
Kırkbeş yıllık bir zaman dilimine, Belgrad, Roma, Mohaç, Viyana, Bağdad, Korfo, Budin, Estergon, Tebriz ve Nahcivan seferlerini sığdırmış ve şimdi onüçüncü seferine çıkıyordu
Mohaç’ta sadece Macar ordusunu değil, Macar devletini de yıkmış, Avrupa’da kendine denk hükümdar tanımamış, Avrupa kralları ancak Osmanlı’nın vezir-i azamına denk sayılmıştı
Budapeşte’nin alınması ile Avrupa’da nice uzun süre kalmanın sırrına kavuşmuştu
Viyana Osmanlı’nın Avrupa’da ikiyüz yıl daha kalmasının kilit noktasıydı
Avrupalı tarihçiler bu fetihler için şu tespitleri yapıyorlardı:
“Osmanlılar, fütühatlarını son derece zekice bir program içerisinde planlamışlardır Gereksiz bir şehir, gerekli olan bir kaleden önce asla zabt ve fethedilmemektedir İstanbul’un fethedilmesi için öncelikle Niğbolu, Varna ve Kosova noktalarında tampon güvenlik noktaları tesis edilmiş ve bunu Avrupalılar ancak 17 asrın ortasına doğru anlayabilmişlerdir
Buralar zabtedildikten sonra İstanbul ele geçirilmiş ve bir merkez etrafında dönen pergel gibi, Osmanlı, sağ adımlarla Afrika’ya, Güney Rusya’ya, Akdeniz’e ve Avrupa’ya hakim olabilmiştir ”
Ve Kanuni, 34 yaşında genç bir padişah olarak dedelerinin izinden giderek aynı stratejiyi uygulamış, Viyana’yı kuşatmış fakat alamamıştı Biliyordu ki, Viyana’nın alınmasındansa, baskı altında tutulması daha önemliydi
İki ay Avrupa’da Orduyu Hümayunla gezinmesine rağmen, karşısına hiçbir Avrupa kralı çıkamamıştı
Şimdi 70 yaşın üzerinde, beyaz elbiseler içerisinde, çavuşların methiyeleri, mehter ve tiyek sesleri arasında, sancak ve tuğların gölgesinde atının üzerinde dimdik yeni bir sefere çıkıyordu
Bütün İstanbul yollara dökülmüş:
“- Padişahım çok yaşa!” diye, tezahüratta bulunuyorlardı Onu böyle at üstünde dimdik sefere giderken gören halk, coşku içerisinde padişahlarını yolcu ediyordu Oysa hekimler bir kaç gün evvel:
“- Efendimiz, sarayın kapısından bir arabayla çıksan  ” diye yalvarmışlardı Fakat Sultan Süleyman bunu reddederek:
“- Tebam beni hep at üstünde gördüler Şimdi araba içerisinde görürlerse yürekleri yanar ” cevabını vermişti
|
|
|