Yalnız Mesajı Göster

Osmanlı Barışı Bir Rüya Mı?

Eski 08-02-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Osmanlı Barışı Bir Rüya Mı?




OSMANLI BARIŞI BİR RÜYA MI?

M İsmail Çolak

Osmanlı'yı en ilgi çekici kılan hususların başında, farklı etnik-dinî kimliğe mensup sayısız millete, uçsuz bucaksız bir coğrafyaya yüzyıllarca nasıl hükmettiği ve sağladığı barışın hangi temellere dayandığı gelmiştir Etnik milliyetçiliğin revaçta olduğu günümüzde, dünyaya düzen vermeye kalkışan batılı güçlerce dahi bu durum, halen mucize olarak vasıflandırılır Kendisine itaat ve sadakat gösteren bütün tebasına hiçbir ayrım yapmadan "vedi'atullâh", yani Allah'ın emaneti yaklaşımını sergilemesi, demokrasinin beşiği olarak gösterilen çağdaş batı ülkelerinde bile henüz erişilememiş bir merhaledir

Dünya jandarmalığına soyunan batılı devletlerle, güdümlerindeki piyon devletçiklerin her türlü baskı, şiddet ve terör yöntemini denemelerine rağmen beceremediklerini, Osmanlı kılıç zoru ve kaba kuvvete fazlaca başvurmadan asırlar boyunca gerçekleştirmeyi başarmıştı Zira Osmanlı'nın mucizevi düzeninin temelinde, kaynağını İslâm'ın cihanşumûl hoşgörü ve adaletinden alan, karşılıklı güven ve gönül rızasına yaslanan, gerçek insan haklarının geçerli olduğu adil bir yönetim bulunmaktaydı

Barış ve Huzur Ülkesi
Avusturyalı Türkolog Schaendinger bu konuda şu isabetli tespitleri yapar: "İskender, Batıdan Doğuya ve Hind'e kadar yayıldı Dârâz, Doğudan Batıya uzandı Cengiz Han, Avrupa ortalarına kadar at koşturdu Lakin hiçbirisi Osmanlı gibi diğer insanların kültür ve din özgürlüğüne saygı göstermediler Osmanlılar harikulâde bir nizam ve düzende asırlarca kendilerinden olmayan insanlarla barış içinde yaşadılar Onun içindir ki, Avrupa'da dört asır boyunca kalabildiler"
Ünlü Tarihçi Gibbons da aynı mevzûda şu ifadeleri sarfeder: "Osmanlılar'ın hoşgörüsü ister siyaset, ister halis insanlık, isterse başka bir şey olsun; şu bir gerçektir ki, Türkler yeni zaman içinde milliyetlerini tesis ederken, din hürriyetini temeltaşı olarak koymuş bir millettir Sürekli Yahudi ve Hıristiyan baskılarına mukabil, Türkler'in Balkanlar'a girmesinden sonra, yerli gayri müslimlerle yeni gelen Müslümanlar yüzyıllarca ahenk içinde yaşamışlardır"
Tunuslu Profesör Abdülcelil Temimi ise, Osmanlı'nın asırlar süren hakimiyetinin sırrını; büyük bir hoşgörü ahengi içerisinde, halen tartışması yapılan demokrasi, özgürlük, adil yönetim gibi modern kavramları doruk seviyede tatbik etme maharetine bağlar

İltica ve Selamet Cenneti
Osmanlı'nın hükmettiği topraklarda, tarihimize kara bir leke olarak geçecek herhangi bir ırkî asimilasyona, kültür emperyalizmine, din değiştirme baskısına, hele de etnik temizlik uygulamalarına rastlamak kesinlikle söz konusu değildir Tarihçi Malet'in şu enfes tahlili, bu konuyu hiç bir şüpheye mahal bırakmayacak kesinlikte ispatlamaktadır: "Osmanlı fütuhatı zamanında bir Sırp, Bulgar, Yunan Hükümetleri olmamıştır Ama Osmanlılar milletlerin sosyal varlıklarına hiç dokunmadıkları içindir ki, bağımsızlıklarını kazanınca kolayca millî devlet haline gelebilmişlerdir"
Ünlü Fransız düşünür Voltaire, Osmanlı'nın aleyhindeki iftiralara cevap verdikten sonra gerçeği şu şekilde itiraf ediyor: "Ulusların mal ve canlarıyla topyekûn padişahın kölesi sayıldığı iddia ediliyor Böyle bir idare kendiliğinden çökerdi Sultanlar müstebid değildir Türk Devleti özgürlükçüdür Hiçbir Hıristiyan Devleti, kendi topraklarında bir cami bulunmasına müsade etmezken, Osmanlılar kiliseleri hoş görürler"
Osmanlı'nın himayesinde tuttuğu gayri müslim tebaya hiçbir zaman haçlı taassubuna benzer bir tutumla yaklaşmadığına, EAlexander Powell tarihi misaller eşliğinde şöyle işaret etmekte: "Aslında Osmanlı Devleti tarihinde, dinî nefretten kaynaklanan katliam ve dinî taassub, Avrupa devletlerinin l3 asırdan l6 asra kadarki tarihlerine kıyasla çok daha azdır Haçlılar Filistin'de Müslüman esirleri keserken, İspanya'da Engizisyon'un dehşeti had safhada iken, Kromvel'in askerleri İrlandalı Katolikleri katlederken, Fransa'da Protestanların kökü kazınırken, bütün Avrupa ülkelerinde Musevîler hesapsız zulüm ve vahşete tabi tutulurken, Anadolu’da müslüman, hıristiyan ve musevîlerin yanyana, tam bir dostluk içinde yaşadıklarını hatırlamak yerinde olur"
Batı aleminde din baskısı ve mezhep çatışmasının yaygınlaştığı zorbalık ve barbarlık dönemlerinde değişik din ve mezhebe mensup pek çok millet için yegane sığınak ve iltica cenneti olarak Osmanlı ülkesinin tercih edildiği hakikatine Felix Valyi şu görüşleriyle temas ediyor: "Müslüman yönetimin hoşgörüsü konusunda en mühim tanıklık, takibe uğrayan Hıristiyanların ve diğer mezhep mensuplarının kendi dinlerini serbestçe yaşayabildikleri Müslüman topraklarına iltica edişleridir l5 asır sonlarında takibata uğrayan İspanya musevîleri büyük bir topluluk olarak Türkiye'ye iltica etmiştir"



Alıntı Yaparak Cevapla