Konu
:
Hurafe Ve Çarpıtmaların Odağında Osmanlı'da Harem
Yalnız Mesajı Göster
Hurafe Ve Çarpıtmaların Odağında Osmanlı'da Harem
08-02-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Hurafe Ve Çarpıtmaların Odağında Osmanlı'da Harem
HURAFE VE ÇARPITMALARIN ODAĞINDA OSMANLI'DA HAREM
İsmail ÇOLAK
"Padişahın Harem'ine dâhil kadınlar¸ çok sıkı bir disiplin altında yaşarlardı
Dairelerinde böyle yaşadıkları gibi¸ gezinti ve göçlerde de bu hususlara çok dikkat ederlerdi
Durum böyle iken bazı romanlarda¸ bilhassa son zamanlarda çevrilen filmlerde Kadın Efendi ve Sultanların hayatlarını ifade etmek için onları açık saçık göstermek tarihi hakikate uyar mı?"
Harem deyince yıllarca yerli ve yabancı kimi tarihçi¸ yazar¸ araştırmacı ve gazeteciler ile bazı toplum kesimlerinin aklına hep müstehcenlik gelmiştir
Şimdiye kadar harem bağlamında çekilen iç ve dış kaynaklı birçok film¸ dizi ve belgeselde¸ güya sanat adına alabildiğince cüretkâr ve pervasız bir teşhirci sunumla olaya yaklaşılmıştır
Bu tür basılı ve görsel yapımlarda daha çok Osmanlı padişahlarının saraydaki mahrem hayatlarını ve cismanî yönlerini ön plana çıkaran pespaye bir magazinci ve röntgenci anlayışın benimsendiği dikkatlerden kaçmamıştır
Bunlarda¸ içerik itibariyle okuyucunun ve seyircinin cismanî duygularına seslenen ve şehevî dürtülerini harekete geçiren fantastik bir dil¸ senaryo ve kurgu geçerli olunca da sık sık yüz kızartıcı ve utanç verici manzaralarla karşılaşmak kaçınılmaz olmuştur
Tarihimizin¸ bu cinsellik avcısı ve istismarcısı paparazzici insanların ve pozitivist-sekülerist tarihçi-yazarların ecdada reva gördüğü muamele karşısında büyük bir tehdit ve tahribata maruz kaldığı ise acı bir vakıadır
Bu nitelikteki eserler ve yapımlar aracılığıyla oluşturulmak istenen şayia ve zihin bulandırma girişimleri¸ toplumdaki olumlu Osmanlı imajına hasar vermesi bakımından ciddi bir tehdit unsuru olarak önümüzde durmaktadır
Harem'e Yabancı(lar) Gibi Bakmak
Harem örneğinden hareketle Osmanlı'ya ve padişahlara yönelik oluşturulmak istenen bu çirkin imajın¸ karalama edebiyatının¸ menfî algı ve sinsi düşmanlığın altyapısında ne vardır? Söz konusu tarihî kişilik Osmanlı padişahları olunca neden mahremiyet ve aile hayatının özelliği ve gizliliği rahatça ayaklar altına alınmaktadır? Şüphesiz bunun altında Osmanlı'dan Cumhuriyet'e geçişte yaşanan sert ve radikal dönüşüm sürecinde yeni devlet ve rejimin¸ Osmanlı'ya matuf ihdas ettiği ve yıllarca takipçisi olduğu kırmızıçizgiler¸ ideolojik kalıplar ve siyasî yaklaşımın mahsulü menfî bakış açısı ve tutum yatmaktadır
Bu da Cumhuriyet döneminde Osmanlı'ya düşman olan¸ Osmanlı mirasını ve padişahları reddeden nesiller türetmiş; ne ekilmişse o biçilmiştir
On yıllarca resmî ideoloji ve tedrisatın imalatından geçmiş¸ Osmanlı fobisi aşıları ve ninnileri ile yetiştirilmiş haramzade bir nesilden bundan daha başka ne beklenebilirdi ki? Tarihte Osmanlı kadar övülen; ama kendi milletinin kimi "yabancılaşmış evlatları" tarafından da bir o kadar yerilen ikinci bir devlet herhalde yoktur
Tarihine ve atalarına yabancılaşmanın¸ kendi tarihî kıymet ve şahsiyetlerine bir yabancı gözüyle dışarıdan bakmanın ve küçük düşürmenin başka bir örneğine dünya üzerinde Türkiye dışında herhalde nadiren rastlanabilir
Batılılardaki Bitmeyen Merak ve Fantastik Harem Algısı
Harem ile alakalı içerde ve dışarıda yapılan menfî tezvirat ve neşriyat daha çok Batı kökenlidir
İzinsiz herhangi bir kimsenin gizlice bile girmesinin imkânsız olduğu kaleden farksız olduğu bir yere yabancı bir seyyahın (17-18
yüzyıllarda uydurma seyahatname yazmak Avrupa'da revaçtaydı)¸ tüccarın¸ tarihçi ya da bir yazarın adeta girmiş ve görmüş gibi "kendi krallarının gayrı meşru hayatlarından ilhamla" haremle ilgili yalan-yanlış¸ kulaktan dolma malumat¸ anı¸ müşahede ve tasvirlere yer vermeleri; üstelik bunların doğruymuş gibi referans alınması ve kullanılması ilmî ve tarihî bakımdan tamamen sakat bir durumdur
Mesela I
Ahmed dönemi Venedik elçisi Ottavinano gibilerinin eserlerinde¸ Batılı devletlerin saraylarında olduğu gibi Osmanlı sarayının koridorları ve en kuytu köşelerinde de kol gezen tek hâkim cereyan sanki cismanîyetmiş¸ sere serpe bir ahlaksızlıkmış gibi gösterilmiştir
Zaten konunun ehli tarihçiler ve otoriteler tarafından bu¸ sözde kaynaklar ve sağlıksız metinler tenkit edilmiş ve çürütülmüştür
Haremle ilgili sık sık yayınlanan çıplak resimlerin aslı esası olmayan Batılı yazar ve çizerlerin fantezilerinden ibaret olduğunu ülkemizdeki uzman tarihçi ve araştırmacılar da teyit etmektedirler
Dünya çapında otorite tarihçimiz Prof
Dr
Halil İnalcık¸ Batılıların harem hakkındaki tasvirlerini "hayal ve fantezilerle dolu" olarak tavsif etmesi bu tezimizin en kuvvetli dayanaklarındandır
Haremle ilgili yirmiden fazla ilmî eser veren Prof
Dr
Çağatay Uluçay ise konuyla ilgili şu tespiti serdetmektedir: "Yabancıların yazdıkları eserler çok kere hayal mahsulüdür
Kulaktan kulağa gelenlerin yazı ve resimle ifadesinden başka bir şey değildir
Bu eserlerin hiçbirisi¸ haremi hayal yuvası olmaktan¸ karanlık ve sırlar âleminden kurtaramamıştır Türkiye'yi ziyaret eden seyyahlardan çoğunun Türkçeyi bilmemeleri¸ Hıristiyan oldukları için azınlıklarla düşüp kalkmaları ve onların verdikleri çok zaman hakikate uymayan malumatları en ufak tetkik süzgecinden geçirmeden kitaplarına kaydetmeleri¸ onları fahiş hatalar yapmaya sürüklemiştir
Seyyah ve ressamların bizler hakkında verdikleri hükümlerin¸ yaptıkları resimlerin¸ yazdıkları kitapların ne dereceye kadar doğru olacağını siz düşünün¸ hükmünüzü verin
"1
Meşhur tarihçi ve devlet adamımız Ahmed Cevdet Paşa'nın eşi Seniha Sultan'ın¸ bir Fransız diplomatının hanımı olan Madama Simon de La Cherte'ye yazdığı 30 Aralık 1910 ve 12 Ocak 1911 tarihli mektubunda geçen şu sözler¸ içerden birisi olarak Batılıların muhayyilesindeki Osmanlı haremi ve saray kadınları hakkındaki bilgisizlik ve hurafelerden beslenen sağlıksız algılardan duyulan rahatsızlığa çok güzel bir misaldir:
"Biz Türk kadınları¸ Avrupa'da hiç tanınmayız
Hatta diyebilirim ki¸ Çin ve Japon kadınları kadar bile tanınmayız
Hâlbuki Pekin ve Tokyo¸ Paris'e çok uzaktır
İstanbul ise çok yakındır
Bizim hakkımızda akla hayale gelmeyecek şeyler uyduruyorlar
Ne ehemmiyeti var? Bizim esir olduğumuzu¸ diri diri odalara kapatıldığımızı¸ kafes içinde yaşadığımızı¸ neredeyse zincirlere bağlı olduğumuzu ve tepeden tırnağa kadar silahlı¸ vahşi zenci ve başka köleler tarafından gözaltında tutulduğumuzu¸ bunların zaman zaman bizleri torbalara koyup denize attığını sanıyorlar
Bizim¸ birbirine rakip sayısız zevceler topluluğu hâlinde yaşadığımızı¸ her Türk kocasının kendisine mahsus bir haremi bulunduğunu¸ yani en azından 8-10 karısı olduğunu sanıyorlar Bütün Türk kadınlarının¸ gece gündüz hiç ara vermeden "boyunduruğumuzdan" kurtulmayı¸ "hürriyetimizi ve itibarımızı ve kadınlık haklarımızı" elde etmeye çalıştığımızı sanıyorlar Biz de sizin kadar hürüz
Bizim evde oturduğumuz müddet¸ sizin oturduğunuz müddetten daha fazla değildir
Canımız istediği zaman çıkar¸ yürüyerek veya arabayla dolaşırız
Misafirlerimizi dilediğimiz gibi kabul eder¸ dilediğimiz kitapları okuruz
Sevdiğimiz musiki aletini çalabiliriz Türkiye'mizde kadınlar tasavvur edemeyeceğiniz kadar demokratik anlayışlıdır"2
Ülkemizdeki Çarpık Harem Tasvirinin Mazisi
Osmanlı Devleti'nde yerli tarihçi¸ yazar ve gazeteciler tarafından¸ II
Meşrutiyet sonrasına kadar -Topkapı¸ saray teşkilatı ve devlet yönetimini konu alan hadsiz eser yazılmasına rağmen- haremle ilgili kayda değer bir kitap ve makale çalışması kaleme alınmamış ya da alınamamıştır
Zira bu bahsin padişahların özel/mahrem hayatlarına girdiği düşünülmüş; ahlak¸ terbiye ve nezaketin bir gereği¸ hürmetin ifadesi olarak merak edip ilgi duyma ve öğrenme (kurcalama) ihtiyacı hâsıl olmamıştır
Osmanlı yazarları içinde hareme ilk giren ve en sağlam bilgileri veren son Osmanlı vakanüvisti Abdurrahman Şeref Bey'dir
Bu yazar¸ Sultan II
Abdulhamid'in tahtan indirilmesinden sonra Harem'i tetkik imkânı bulmuş¸ burayla ilgili makalelerini 1910-1911 arasında "Topkapı Saray-ı Hümayunu" başlığı altında Tarih-i Osmanî Encümeni mecmuasında yayımlamıştır
Bunun yanında Mecelle yazarı¸ tarihçi-hukukçu Ahmed Cevdet Paşa'nın harem ve padişahlar hakkında verdiği bilgiler de kayda değerdir
Ahmed Refik Bey'in dört cilt olarak 1923 yılında neşrettiği "Kadınlar Saltanatı" isimli eser ise bu sahada ilmî-tarihî kıymeti haiz ilk çalışmalardandır
3
Cumhuriyet Türkiye'sinde¸ haremle ilgili içerdeki menfî propaganda Cumhuriyet'in ilk yıllarından itibaren baş gösteren Osmanlı fobisi ve ecdat düşmanlığından¸ hatta gizli "İslâm düşmanlığından" kaynaklanmıştır
Bu dönemde hareme ve padişahların özel hayatına ilişkin yazılan eserlerde Batılı ve Oryantalist bir bakış ve yaklaşımın egemen olduğu sarih bir gerçektir
Sahih ve muteber olmayan Batılı tarihçi¸ yazar ve seyyahların haremle ilgili tarihî gerçeklikten uzak¸ hayal ürünü kurgu ve fantastik safsataları¸ bu eserlerin başlıca esin kaynağı olmuştur
Bunların müellifi olan resmî ideoloji yanlısı tarihçi¸ yazar¸ araştırmacı ve gazeteciler¸ belgelere ve tarihî gerçeklere dayalı ilmî bir yaklaşım sergilemek yerine¸ Batılıların kaynak niteliği taşımayan uyduruk kitap ve makalelerini mehaz gösterip taklit ederek¸ bire bin katan mübalağalı ve kasıtlı bir üslupla harem gerçeğini aslından saptırmayı tercih etmişlerdir
Ekseriyeti¸ içerik itibariyle ilmî ve tarihî bir kıymete sahip olamayan dedikodu¸ yalan¸ ahlakî süfliyat¸ cinsel sapkınlık ürünüdür
haremi¸ görmeden¸ bilmeden¸ araştırmadan yazılıp çizilmiş içi boş malzemelerdir
Bunlar da harem¸ dine ve ahlâka mugayir¸ cismanîyetin ve sefahatin hâkim olduğu bir mekân olarak tasvir edilmiştir
Harem'deki kadınlar¸ tesettüre riayet etmeyen¸ avret yerlerini hemcinslerine göstermekten sakınmayan ahlaken düşük¸ edep ve terbiyeden nasibini almamış¸ padişahların zevk ve eğlence aracı olan "hafif meşrep" kadınlar gibi takdim edilmiştir
Harem'de yer yer görülen bazı münferit hadiseler ve kimi mensuplarının şahsî zaaf¸ kusur ve suiistimalleri¸ maksatlı bir biçimde umumileştirilerek sanki harem hayatı bütün zamanlarda bundan ibaretmiş¸ "günah ve sefahat yuvası" imiş gibi gösterilmek suretiyle¸ padişahlar ve Osmanlı¸ toplum ve genç nesiller nazarında karalanıp küçük düşürülmek ve itibarlarına leke sürülmek amaçlanmıştır
4
Sultan Reşad döneminde haremde 10 yıl muallimelik yapan Safiye Ünüvar'ın haremle ilgili Cumhuriyet'in ilk zamanlarından yapılan neşriyatın sıhhatten ne denli uzak olduğu hakkındaki şu tespiti oldukça önemlidir: "Osmanlı Sultanlarının hâkim olduğu zamanlara ait pek çok neşriyat yapıldı
Hepsini dikkat ve alaka ile okudum
Diyebilirim ki¸ bunların çoğu hele son devirlere ait olanları uzaktan tutulmuş objektifin titrek¸ bulanık akislerinden ibaret kalmıştır
Bir kısmı da hayal mahsulü olan romantik maceraları ihtiva eder
"5
Niyazi Ahmet Banoğlu'nun Cumhuriyet döneminde zuhur eden ve uzun yıllar revaç bulan sapkın harem algısı ve ilgisinin geçirdiği kısa tarihî serüven ve bunun altında yatan siyasî-ideolojik sebepler hakkındaki tahlil ve tespitleri kayda değerdir:
"Kesin olarak söyleyelim ki¸ harem hayatı hakkında yazılanların pek çoğu Avrupa ve Türkiye'de ya tamamen uydurma ya yakıştırma yahut çok eksiktir
Çünkü harem¸ yabancı değil¸ o hareme sahip olandan başka bir erkeğin hiçbir surette giremeyeceği bir kadınlar dairesidir
Topkapı Sarayı Müzesi Müdürü Tahsin Öz¸ harem hakkındaki bir hatırasını bize şöyle nakletti: "Abdülhamid'in hal'i üzerine toplar atılmaya başladığı zaman¸ saray harem dairelerinin kafesleri açılmış ve birçok başlar uzanmıştı
O güne kadar harem dairesinden bir baş değil¸ bir gölge bile gören olmamıştı
" Birçok hükümdarlıklar ve imparatorluklarda görülmüş olan fuhuş ve entrikalar¸ harem hayatında olmamıştır
Böyle olsaydı¸ Osmanlı harem rezaletleri yüzünden yıkılırdı
Harem¸ 1923'te Türkiye Cumhuriyet'i doğuncaya kadar resmen mevcuttu ve o tarihe kadar Türkiye'de hareme dair hiçbir eser neşredilemezdi
Cumhuriyet kurulduktan sonra Türkiye'de harem hayatı hakkında gazeteler ve yazarlar yarışırcasına tefrikalar ve romanlar yayınladılar
Bunlar daha önceleri Avrupa'da yayınlanan uydurma roman ve tefrikalardan farksızdır; çünkü Avrupalı yazarlar¸ okuyucunun merakını tahrik etmek için uyduruyorlardı
Türk yazarları ise yıkılan saltanatı halkın nazarında kötülemek için bire bin katarak yazıyorlardı
Bu¸ 1923'ten sonra bir on sene kadar sürdü
Bundan sonradır ki¸ saltanat devrinde harem hayatı hakkında bilgileri olanlar hatıralarını yazdılar¸ arşivlerdeki vesikalar eserlere geçmeye başladı
"6
Türkiye'de konuyla ilgili en çok araştırma yapıp¸ kitap ve makale neşreden Prof
Çağatay Uluçay¸ daha 1950'li yıllarda haremle ilgili yapılan gerçek dışı yayınların ve çekilen filmlerin meydana getirdiği tahrifatlara kamuoyunun dikkatini şöyle çekmişti: "Padişahın haremine dâhil kadınlar¸ çok sıkı bir disiplin altında yaşarlardı
Dairelerinde böyle yaşadıkları gibi¸ gezinti ve göçlerde de bu hususlara çok dikkat ederlerdi
Durum böyle iken bazı romanlarda¸ bilhassa son zamanlarda çevrilen filmlerde Kadın Efendi ve Sultanların hayatlarını ifade etmek için onları açık saçık göstermek tarihî hakikate uyar mı? Bu¸ hakikaten yaşanan bir tarihin akisleri veya uydurma şekilleri midir? Bunun üzerinde insafla ve izanla durmak ve düşünmek icap eder
Biz¸ var olan bir tarihi¸ milletimize yaşatmıyor¸ onu yıkıyor¸ tahrif ediyoruz Yerli eserlerin noksan ve çok kere yanlış izahları¸ ne harem teşkilatını¸ ne de haremde mevcut olan Kadın Efendi¸ İkbal¸ Usta¸ Kalfa ve Cariyelerin hususiyetlerini¸ vazife ve hayatlarını anlatacak durumda değildir
"7
1 Çağatay Uluçay¸ Harem'den Mektuplar¸ İstanbul¸ 1956¸ s
10-11; Ahmed Akgündüz¸ Osmanlı'da Harem¸ İstanbul¸ 1997¸ s
58-61
2 Claude Farrere¸ Türklerin Manevi Gücü¸ Çev: Orhan Bahaeddin¸ İstanbul (tarihsiz)¸ Tercüman 1001 Temel Eser¸ s
97-98¸ 103-104
3 Bkz
Abdurrahman Şeref¸ Topkapı Saray-ı Hümayunu¸ Tarih-i Osmanî Encümeni Mecmuası¸ c
1¸ Cüz: 5-12¸ İstanbul¸ 1329/1911; Ahmed Refik¸ Kadınlar Saltanatı¸ İstanbul¸ 1923; Akgündüz¸ age¸ s
28
4 Bkz
Akgündüz¸ age¸ s
33¸ 47
5 Safiye Ünüvar¸ Saray Hatıralarım¸ İstanbul¸ 1964¸ s
3
6 Niyazi Ahmet Banoğlu¸ Altın Kafesteki Kadınlar¸ (yayımlanmamış); Ali Seydi Bey¸ Teşrîfat ve Teşkilât-ı Kadîmemiz (Teşrifat ve Teşkilatımız)¸ Yayına Hazırlayan: N
Ahmet Banoğlu¸ İstanbul (tarihsiz)¸ Tercüman 1001 Temel Eser¸ s
185¸ 187¸ 190-191
7 Uluçay¸ age¸ s
6-10
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul