Konu
:
Neccârzâde Muhammed Sıddık
Yalnız Mesajı Göster
Neccârzâde Muhammed Sıddık
08-02-2012
#
1
Prof. Dr. Sinsi
Neccârzâde Muhammed Sıddık
NECCÂRZÂDE MUHAMMED SIDDIK
Anadolu’da yetişen büyük velîlerden
1719 (H
1131) senesinde İstanbul’da doğdu
Büyük velî Neccârzâde Mustafa Efendinin oğludur
Küçük yaşta ilim tahsiline başlayan Muhammed Sıddık, ilim ve tasavvuf yolunu babasından ve Mustafa Fenciyi Efendiden öğrendi
Nakşibendiyye ve Halvetiyye yollarının büyüklerindendi
Tasavvuf yolunda icâzet aldıktan sonra Hüdâî Dergâhında talebe yetiştirmeye, ilim ve feyz vermeye başladı
Babasının vefâtından sonra yerine geçerek Rumelihisarı’ndaki yalısında talebe yetiştirmeye devâm etti
Muhammed Sıddık Efendi bir ara Aziz Mahmûd Hüdâî Dergâhına şeyh tâyin edildi
Tâyin edildiğinde Aziz Mahmûd Hüdâî’nin türbesine girip bir müddet içerde kaldı
Biraz sonra dışarıya çıkınca; “Hazret-i Hüdâî efendimiz bize bir salkım üzüm verdi
Bizim bu dergâhda şeyhlik müddetimiz on bir ay olsa gerektir, fazla değildir
” buyurdu
On bir ay burada vazîfe yaptıktan sonra tekrar kendi yalısına döndü
Muhammed Sıddık Efendi 1794 (H
1208) senesinde Rumelihisarı’ndaki dergâhında vefât etti
Sinan Paşa Câmiinin kuzey duvarı üzerindeki mescidinde babasının yanına defnedildi
Talebelerinden birisi şöyle anlatır: “Dört oğlum tâûn hastalığından arka arkaya vefât etmişti
Hem oğullarımın vefât acıları hem de ben ve hanımım yaşlı olduğumuz için artık çocuğumuz olmayacağını da düşünerek üzgün ve perişan bir haldeydik
Gerçi Şeyh Muhammed Sıddık Efendinin tesellileri ile biraz rahatlıyordum
Fakat yaşlılığımız sebebiyle artık çocuğumuz olmayacağı hatırıma geldikçe bir hayli üzülüyordum
Şeyh Muhammed Sıddık Efendi benim bu hâlimi anlayıp bir gün yine huzûrunda mahzûn mahzûn dururken; “Sen evlâd acısıyla ve bundan sonra daha çocuğun olmayacağını düşünerek kendini perişan ediyorsun
İnşâallah Allahü teâlâ sana çocuk verir
” buyurdu
Gerçekten bir müddet sonra hanımım yaşlı olmasına rağmen hocamın duâsı ile bir çocuğumuz oldu
Talebelerinden birinin çocuğu üç yaşına gelmesine rağmen henüz yürümüyordu
Bu duruma babası çok üzülüyordu
Bir gün bu çocuğunu hocası Muhammed Sıddık’ın huzûruna getirdi ve durumunu arz etti
Muhammed Sıddık hemen çocuğun elinden tutup, besmele çekerek yürütmeye başladı
Çocuk, Allahü teâlânın izniyle yürür oldu
Sevenlerinden birisi çok hastalanmıştı
Durumunu arz etmek ve duâ istemek için Muhammed Sıddık Efendiye bir haberci gönderdi
Biraz sonra gönderdiği haberci içeri girerek; “Muhammed Sıddık Efendi hâlinizi sormak için birini göndermiş
” dedi
O zât bu duruma çok şaşırdı
Gelen kişi; “Hoca Efendi size selâm söyledi
Hastalığınızın zamânının tamam olduğunu bildirmemi emretti
” dedi
O zât Allahü teâlânın izniyle o gün iyileşti
Bir gün Eyüp’teki Kaşgarî Mescidinden biri gelip, hocaları Îsâ Efendinin şifâ bulması için duâ istedikte; “Selâmet-i hâtimesi için Fâtiha okuyalım
” buyurdu
Îsâ Efendinin o saatte vefât ettiği anlaşıldı
Sevenlerinden biri ziyâret etmek maksadıyla huzûruna gelmişti
Mustafa Sıddık Efendi o zâtı görünce; “Arkadaşın falan zât üç güne kadar makam sâhibi olacak
Git kendisine müjdele
" buyurdu
O da gidip durumu müjdeledi
Üç gün sonra Allahü teâlânın izniyle dediği gibi oldu
Muhammed Sıddık Efendinin şiirlerinin toplandığı bir Dîvân’ı ve Esfâr-ı Erbaa isimli bir eseri vardır
1) Sicillî Osmânî; c
4, s
429
2) Esmâ-ül-Müellifîn; c
2, s
350
3) Muhtasar-ül-Velâ Tercümesi; s
144
4) Eshâb-ı Kirâm; (6
Baskı); s
366
Prof. Dr. Sinsi
Kullanıcının Profilini Göster
Prof. Dr. Sinsi Kullanıcısının Web Sitesi
Prof. Dr. Sinsi tarafından gönderilmiş daha fazla mesaj bul