Prof. Dr. Sinsi
|
Zenbilli Ali Efendi
Yavuz Sultan Selim Hân bir defâsında Edirne’ye gidiyordu Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendi de pâdişâhı uğurlamak üzere gelmişti Pâdişâhı uğurlayıp dönerken dört yüz kişinin elleri bağlı îdâm edilmek üzere götürüldüklerini gördü Bunların niçin îdâm edileceklerini sordu Pâdişâh, ülkesinde ipek alınıp satılmasını yasaklamıştı Bunlar bu yasağa uymadıkları için yakalandılar ve îdâm edilecekler dediler Zenbilli Ali Efendi derhal geri dönüp, Yavuz Sultan Selim Hâna yetişti “Bu elleri bağlı dört yüz kişinin öldürülmesi helâl değildir Bu hususta Allah indinde sorumlu olursun Sakın bunları îdâm ettirme!” dedi Pâdişâh bu sözler karşısında kızıp; “Halkın üçte birinin ahvâlini düzeltmek için üçte ikisinin bile öldürülmesi câiz iken, böyle bir avuç kimsenin kanının dökülmesini çok görmek yersiz değil midir?” dedi Zenbilli Ali Efendi; “Bu iş büyük bir kargaşada mübahdır, yapılabilir ” deyince, Pâdişâh; “Hükümdârın emrine karşı gelmekten daha büyük kargaşa olur mu?” dedi Zenbilli Ali Efendi şöyle cevap verdi: “Bunlar senin emrine karşı gelmemişlerdir Zîrâ senin ipek emîni tâyin etmen, ipeğin alınıp satılmasını gösterir Bu bir ruhsattır, açıkça izin vermen demektir İpek alınıp satılmayacaksa niye ipek emîni tâyin ettiniz, onun vazifesi nedir?” dedi Pâdişâh ona; “Senin saltanat işlerine âit bu gibi şeylerde söz söylemen vazifen değildir!” dedi
Zenbilli Ali Efendi; “Bu husus âhiret işlerindendir Buna karışmak benim vazifemdir ” diyerek selâm vermeden pâdişâhın yanından ayrılıp gitti Bu durum pâdişâhı son derece kızdırdı Bir müddet atının üstünde sessiz ve hareketsiz kalıp, derin bir düşünceye daldı Sonra yürüdü Yanında bulunanlar, pâdişâhın bu hâline şaşdılar Pâdişâhın yanına toplanıp onu tâkib ettiler Neticenin nereye varacağını düşünüyorlardı
Pâdişâh Yavuz Sultan Selim Hân yolda meâlen; “Eğer affedersen, bu, takvâya daha yakındır ” buyurulan âyet-i kerîmeyi düşünerek, elleri bağlı dört yüz îdâm mahkumunu affetti Edirne'ye varınca da Şeyhülislâm Zenbilli Ali Efendiye bir ferman gönderdi Bu fermanda şöyle diyordu: “Dînî ve tıynî (yaratılış), istikâmetin (doğruluğun) mâlûmum olup, kazâ-yı tarafeyni cem ettim (Anadolu ve Rumeli kadıaskerliğini birleştirdim ) ve kelâm-ı Hakkı işitip uydum ve dahî seni oraya (bu iki kadıaskerliğe) nasbettim (tâyin ettim) ” Böylece o dört yüz kişiyi affedip îdâm etmekten vazgeçtiğini ve Zenbilli Ali Efendiyi takdir edip, ayrıca ilmiye sınıfı için, şeyhülislâmlıktan sonra en yüksek makâm olan kadıaskerlik vazifesine, hem de her iki kadıaskerliği birleştirerek onu tâyin ettiğini bildirdi
Zenbilli Ali Efendi bu teklifi önce nezâketen kabûl etti Sonra da şöyle bir cevap yazıp gönderdi: “Velâkin hazret-i Hak ile ahdim vardır ki: Söz veya kaleminden (Hükmettim! ) kelimesi çıkmaya  Ol ahdimizi korumak yüzünden, vukû bulan kusurumuzu af buyurmak, bu duâcınızın sonsuz recâlarıdır  ” Yavuz Sultan Selim Hân, Zenbilli Ali Efendinin dünyâya, dünyâ malına ve mevkiine rağbet etmediğini, âhirette kurtuluşu istediğini görerek çok sevindi ve ona beş yüz altın hediye gönderdi
Zenbilli Ali Efendi, Kânûnî Sultan Süleymân Hân devrinde de vazifesinde kalıp Rodos Seferine katıldı Rodos’un fethinden sonra orada imâmlık ve hatîplik yapıp, İslâm müesseseleri kurdu
Zenbilli Ali Efendi; İkinci Bâyezîd Hân, Yavuz Sultan Selim Hân ve Kânûnî Sultan Süleymân Hân devrinde olmak üzere 24 sene şeyhülislâmlık yaptı Ömrünü, ilme, talebe yetiştirmeye ve İslâma hizmete harcamış, kıymetli hizmetler yapmıştır Üstün hâlleri, ahlâkı, başarılı hizmetleriyle meşhûr olup, tasavvufta da kemâle ermiştir Kendisine “Mevlânâ Sûfî Ali Cemâlî” de denilmiştir
Şakâyık müellifi şöyle kaydetmiştir: “Zenbilli Ali Efendi ölüm döşeğinde iken, babamla birlikte ziyâretine gittik Babamla gizli bir şeyler konuştular ve babam ağlamaya başladı Ziyâretinden ayrıldıktan sonra babama, ağlamasının sebebini sordum Vefât edeceğini, Mûsâ aleyhisselâmın rûhâniyetinin sabahleyin gelip, kendisini âhirete dâvet ettiğini söyledi ” dedi Babam böyle deyince, ben de dayanamayıp gayri ihtiyâri ağladım ”
Zenbilli Ali Efendinin El-Muhtârât adlı eseri, bir fıkıh kitabı olup, çok kıymetlidir Bundan başka; Muhtasar-ul-Hidâye, Âdâb-ül-Evsiyâ ve Risâle fî Hakk-ıd-Deverân adlı eserleri vardır
KARINCA VE SÜLEYMÂN
Kânûnî Sultan Süleymân Hân, meyva ağaçlarını karıncaların sarması üzerine, karıncaları kırmak için meseleyi Zenbilli Ali Efendiye güzel bir beyitle sorar ve şöyle der:
“Dırahtı (ağacı) sarmış olsa eğer karınca
Zarar var mı karıncayı kırınca ”
Zenbilli Ali Efendi zarîf bir ifâde ile sorulan bu suâlin altına şu beyti yazarak cevap vermiştir:
“Yarın divânına Hakk’ın varınca
Süleymân’dan alır hakkın karınca ”
1) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s 1166
2) Şakâyık-ı Nu’mâniyye Tercümesi (Mecdî Efendi); s 302
3) Mu’cem-ül-Müellifîn; c 7, s 25
4) Devhat-ül-Meşâyıh; s 15
5) Kâmûs-ul-A’lâm; c 4, s 3178
6) Esmâ-ül-Müellifîn; c 1, s 742
7) Keşf-üz-Zünûn; s 1624
8) Tâc-üt-Tevârih; c 2, s 549
9) Rehber Ansiklopedisi; c 18, s 289
10) Osmanlı Müellifleri; c 1, s 320
11) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 15, s 106
|