Yalnız Mesajı Göster

Üstad Mehmet Akif Ersoy

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Üstad Mehmet Akif Ersoy




Okuduğu kitaplar- yazarlar

Kendi anlatışına göre, Âkif, ilk şiirlerinde örnek aldığı şairlerin başında Ziya Paşa gelir Muallim Naci’nin nazmı da çok hoşuna gider, adeta onu taklit etmeye çalışır Namık Kemâl’den, Abdülhak Hamid’den de fikren çok müstefid olur Eski şairleri, eski edipleri de çok okur Bütün bunların ilk eserlerinde büyük izleri görülür Yine kendi ifadesine göre, okuduğu şark ve Garp kaynakları arasında Sadi’nin eserleri kadar onun üzerinde hiç bir şey etkili olmaz Sadi’ye karşı derin bir tutkunluğu, bağlılığı vardır Bazı yazılarının altına, müstear olarak Sadi imzasını atar Onun kudretine hayran: “Sadi, şarkımızın ruh-ı kemâlidir” der Sadi için Farsçaya büyük emek verir

Sarf ve nahvini, çok kuvvetli olarak, babasından öğrendiği Arapçayı ilerletmeye çalışır Daha sonraları merhum şevket ve Ahmet Naîm Beylerle senelerce Arapça okurlar, müteakiben birbirlerinden istifade ederler Âkif, Hersekli Ali Fehmi Efendi’den Allame Müberrid’in “Kitabü’l-Kamil”ini okur Arap edebiyatı ile iştigali, gerek Arapların, gerek diğer islâm ulemasının Arapçaya verdikleri kıymet ve ehemmiyet onda anlatılır Bu tesirle, Âkif nazarında dil, din gibi mukaddes olur Ona göre, “Dil ve dili teşkil eden kelimeler, kudsi duyguların ve düşüncelerin mümkün olduğu kadar tebliğ vasıtasıdır” Arapçayı çok ilerletir Kur’ân’ı çok okur O belagat ona tesir eder O ilâhî hitaplar ona başka ufuklar açar Matbuatta ise ilk neşrettiği şiir, “Kur’ân’a Hitap”tır

irfanına meftun olduğu Emrullah Efendi de onun eğitiminde çok etkili olur Nitekim Âkif, Emrullah Efendi’den doya doya istifade için pılıyı pırtıyı toplar ve onun oturduğu Bakırköy’e taşınır Arap ve Fars edebiyatındaki engin bilgisine hayran olduğu meşhur Hicri Hoca’dan da ders alır Onun sohbetinden, fazlından faydalanmak için bazı arkadaşlarıyla beraber istanbul’un en ücra köşesinden kalkarak üsküdar’da ta Nuhkuyusu’na kadar zahmetli ve meşakkatli yolculuklar yapar

Mehmed Âkif, Fransızcayı da kendi kendine ilerletir Genellikle cebinde Fransızca bir eser bulunur Birçok Fransızca şiirleri de ezberler Fransız şairlerinden Victor Hugo ve Lamartin ile, klasiklerle çok uğraşır Dandet ile Emile Zola’yı fazlaca okur Bilhassa Lamartin’i çok sever, ona büyük bir hürmet besler Onun şiirlerinden mest olur Sadî gibi ufak konulardan büyük neticeler çıkaran Dumafis’in kudretine hayran olur ingilizlerin Shakespeare’ini, Milton’unu, Byron’unu, daha başka büyük simalarını, Fransızların Anatole France kadar bütün sanatkârların eserlerini okur Kendisine tavsiye olunan her eseri inceden inceye tetkik eder

Kısacası, dört lisanın -Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca- edebiyatını iyice süzer; en güzel parçalarını ezberler Ezberindeki beyit sayısı on binden fazladır Darbımesellere de çok meraklı olan Mehmed Âkif’in hemen hepsi ezberindedir Divan edebiyatını, onu takip eden edebi gelişmeleri tetkik eder, çağdaş edibleri okur Nerde bir üstad işitirse koşar, dersinden, sohbetinden istifade eder

Memuriyeti sebebiyle Rumeli’nin ve Anadolu’nun birçok yerlerinde köylülerle temas ettiği için onların ihtiyaçlarına, dertlerine vakıf olur çocuklarını okutmak vesilesiyle ileri gelen tabaka ile de temasa geçer Direklerarasındaki toplantı merkezinde memleketin hamiyetli ve faziletli evlatlarıyla tanışır

Tahsil yılları

Âkif, ilk tahsiline Fatih civarında Emir Buharî mahalle mektebine başlar 1879 yılının sonlarında Fatih ibtidâsi’ne geçer Bu okulda Abdülhamid devrinin hürriyetperver şahsiyetlerinden, Mısır’da “Kanun-i Esasî” gazetesini çıkaran, daha sonra Paris’e giden, meşhur Hoca Kadri Efendi de vardır Âkif’in ifadesine göre, bu zat bilhassa lisan itibariyle onun üzerinde çok etkili olur

Bir taraftan da evde babasından Arapça dersi okur Âkif, babası için “O benim, hem babam, hem hocamdır; ne biliyorsam onları babamdan öğrendim” der Gezerken bile babasından çok şeyler öğrenir Okuldan çıkınca da boş durmaz Fatih Camii’nde “Hafız”, “Gülistan”, “Mesnevî” gibi Farsça eserler okutan Esad Dede’nin derslerine devam eder Ortaokul sıralarında daha çok lisan derslerine temayül gösterir şiiri de çok sever ilk okuduğu manzum eser, Fuzuli’nin “Leyla ve Mecnun”udur şiire karşı meftuniyeti onu nazma özendirir Orta mektepte iken, vezinsiz, kafiyesiz uzun nazım parçaları yazmaya başlar

Âkif’in dinî terbiyesinde bilhassa evin tesiri büyüktür Annesi çok abid ve zahid bir kadındır Babası da annesinden geri kalmaz Her ikisinin de dinî metanet ve sebatları oldukça gelişmiştir ibadetin vecdini, zevkini, heyecanını tatmış kimselerdir Bu açıdan Âkif’in dinî heyecanında şüphesiz büyük tesirleri vardır Babası Tahir Efendi Nakşî tarikatına mensuptur Fakat oğluna tasavvufu telkin etmez Münevver bir zat olan Tahir Efendi, babalık nüfuzunu çocuğunun serbest inkişafına engel olacak derecede ileri götürmez Bu yüzden Âkif’in şiirlerinde mutasavvıfane eda, sofiyane neşve pek seyrektir Onun yazılarının, şiirlerinin mevzuu, daha fazla iş, hareket ve faaliyettir Âkif, hayatında farzları ifaya çok itina eder, fakat dervişçe bir züht sahibi değildir Ancak Mısır’da inziva hayatının son senelerinde kendisini bütünüyle ibadete verir Mesnevî’ye çok dalar

üç yıllık ilkokulu bitiren Âkif Fatih Merkez Rüştiyesine devam eder Rüştiyeyi de bitirdikten sonra mektep ve meslek tercihini babası Âkif’e bırakır O da Mülkiye Mektebi’ni tercih eder Mülkiye’nin üç yıllık lise kısmını bitirir, diplomasını alır ve Mülkiye’nin yüksek kısmına başlar

Âkif Mülkiye’ye başladığı sırada (1888) babası vefat eder çok geçmeden evleri de yanar(1889) Aile zaruret içinde kalır, geçim derdi Âkif’in omuzlarına çöker, bu nedenle Âkif bir an evvel mektebi bitirip maaşa geçmeyi düşünür O sırada Mülkiye Baytar Mektebi açılır Bu mektep yenidir; mezun olanlara hemen memuriyet verilir, diye bir kaç arkadaşıyla birlikte Mülkiye’den ayrılarak Baytar Mektebine girer iki senelik gündüz kısmını bitirince Halkalı’daki gece bölümüne devam eder

Lisede, Mülkiye’de ve Baytar Mektebi’nde yine en çok lisan derslerine önem verir Türkçe, Arapça, Farsça ve Fransızca derslerinde en başarılı öğrencidir Bu derslerin yanı sıra diğer derslerde de okul birincisidir şiirle haşir neşir olması Baytar Mektebi’nin son iki senesinde hızlanır Birçok manzum parçalar yazar ve sonra da bunların hepsini imha eder şiirle alakasını artırmak için orta ve yüksek tahsilde yeni bir müessir çıkmaz, eski temayülü inkişaf eder Baytar Mektebi’nde hocalarının çoğunluğu doktordur Bunlar hem mesleklerinde yüksek şahsiyetler, hem dini bağlamda metanet ve sebatlı ehil kimselerdir Bunların telkinleri de Âkif’in ahlâkı ve dini terbiyesi üzerinde oldukça etkili olur

2

Alıntı Yaparak Cevapla