Yalnız Mesajı Göster

Mevlana Halid-İ Bağdadi

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Mevlana Halid-İ Bağdadi




Bir gün Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, Şeyh İsmâil Gazzî'ye buyurdular ki: "Bütün kitaplarımı vakfettim" O esnâda içeriye Şeyh Muhammed Nâsih Efendi girdi ve; "Efendim Seyyid Hüseyin Efendi ve berâberinde bâzı âlim zâtlar, size tâziyeye geldiler" dedi Daha sonra onları karşılayıp, oturmalarına müsâade ettiler Oğlu Abdurrahmân için tâziyelerini kabûl etti Ziyâretçiler gidince, Şeyh İsmâil Efendi de izin alıp ayrılmak istedi Mevlânâ hazretleri: "Bugün burada kalınız" buyurdu Sonra da; "İnsanların; "Mevlânâ Hâlid kerâmet izhar ediyor" demelerinden korkmasaydım, bütün arkadaş ve dostlarımla vedâlaşırdım Bu Cumâ gecesi gideceğimizi zannediyorum" buyurdu Daha sonra kendisine yemek getirildiğinde; "Bu ve bundan başka yemeklerden yiyemeyeceğim, ölümü isteyen hem de yemek yiyen hiç bir kimse gördünüz mü?" buyurdu Uzun bir müddet dünyâ yemeklerinden yemedi Sonra; "Dünyâ yemeklerine doymuş olduğum hâlde, Rabbime kavuşmayı arzu etmem" diyerek, evlâdı ile şakalaşan bir baba gibi, ayaklarını evin içinde yere vurdu Bundan önce böyle bir hâl kendilerinden görülmemişti Sonra kitapların bulunduğu yere gitti Emânet aldığı kitapları sâhiplerine göndermeye başladı Çoluk-çocuğuna teker teker nasîhat ve vasiyet ederek vedâlaştıktan sonra; "Biz bu Cumâ gidiyoruz" buyurduSonra mescide vardı İkindi namazını kıldıktan sonra, medresenin olduğu tarafa yöneldi Kapısına geldiklerinde, sevdiklerinden İsmâil Gazzî'yi yanına çağırıp iltifât ettiKütüphânesinin önünde oturdu Önceki vasiyetini ve nasîhatı tekrar etti Çoluk-çocuğuma hoş nazarla bakınız Seçtiğim vasîm Şeyh İsmâil Enârenî'dir Benden sonra irşâd vazifesinde bulunacak seçtiğim talebemdir Bu husûsu hiç kimse hatırından çıkarmasın" buyurup, İsmâil Gazzî'ye: "Bana kalemi ver, vakıf şartlarını yazayım" buyurdu ve mübârek ellerine kalem alıp; "Bu kitapları Allah için vakfettim Vakfımın şartları şunlardır" diyerek şartlarını yazdı Sonunda da; "Bu yazılan şartlarla vakfettiğim kitaplarımın küçük bir tânesini de olsa değiştiren, noksanlaştıran kimseler üzerine; Allah'ın, meleklerinin ve bütün insanların lâneti yağsın" buyurdular O esnâda talebelerinden olan Hanefî mezhebi fıkıh âlimlerinin büyüklerinden Seyyid Muhammed Emîn ibni Âbidîn içeri girdi ve bâzı sorular sordu Mevlânâ Hâlid hazretleri, her soruya cevap verdikten sonra da, hangi kitaplarda olduğunu söyledi ve bu arada; "Şu kitabı getirin" buyurdu O kitaptaki delîllerini de gösterdi O zaman İbn-i Âbidîn hazretleri; "Efendim! Dün gece rüyâmda hazret-i Osman'ın vefât etmiş olduğunu gördüm Çok büyük bir kalabalık oldu Cenâze namazını ben kıldırdım" diyerek rüyâsını anlattı Mevlânâ Hâlid hazretleri de; "Ey İbn-i Abidîn! Yakında ben vefât ederim Sen de kalabalık bir cemâat ile cenâze namazımızı kıldırırsın, çünkü ben, hazret-i Osman'ın evlâdındanım" buyurdu İbn-i Âbidîn bunu duyunca çok üzüldü ve rüyâsını anlattığına çok pişmân oldu

Daha sonra Mevlânâ Hâlid-i Bağdadî hazretleri, sevdiklerine şöyle vasiyette bulundu: "Muhammed aleyhisselâmın sünnetine uyunuz Üzerinde bulunduğumuz doğru yol üzere olunuz Karşılaşacağınız güçlüklere sabr ve tahammül gösteriniz Bizim vefâtımızdan daha büyük musîbet size ulaşmaz Şekil ve şemâilimi sayarak, bağırıp çağırarak ağlamak sûreti ile, rûhuma zahmet vermeyiniz Etrafa mektuplar yazarak, vefâtıma hiçbir kimsenin üzülmemesini ve ağlamamasını tenbih ediniz Beni seven ve bana muhabbet eden, Allah rızâsı için kurban kesip sevâbını benim rûhuma göndersin Rûhuma Kur'ân-ı kerîm ve Fâtihalar, kıymetli duâlar göndersin Dünyâ sevgisi ile gönülleri dolanlar gibi sakın siz de; "Sadakaya muhtaç değilim Ancak Fâtiha ve İhlâs-ı şerîflere muhtâcım" demeyiniz Benim için iyiliklerde bulununuz Sadaka veriniz Sizi bize yaklaştıracak işler işleyiniz Ömrümüz elliye ulaşmıştır Otuz beş senelik farzları iskat edersiniz Ömrümüzde kuşluk ve teheccüd namazlarını diğer beş vakit farz namazlar gibi hiç terk etmedik Ey İsmâil, talebe ve arkadaşlarımın kıymetini biliyorsun Onlara sıkıntı verecek şeylerden sakın Zannederim ki, yakın zamanda talebelerim için bir dergâh inşâ edilir"

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri bu nasîhatleri yaptığında, sıhhatleri ve âfiyetleri yerindeydi Sonra evlerine girdiler Uzun zaman evden çıkmadıkları görülünce, talebeler, evinin hizmetçisinden haber sorup, içeri girmek ve mübârek cemâlini görmek arzularını bildirdiler İçeri girmemeleri hakkında haber gelince, talebeleri bir hüzün ve elem kapladı Bir daha yanlarına girmemek şartı ile tekrar izin istediler O zaman içeri girilmesine müsâade ettiler İsmâil Efendi berâberlerinde olduğu hâlde, yirmi kişi huzurlarına girip, ziyârette bulundular Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, sağ yanlarına yatmış bir vaziyette murâkabe hâlindeydi Hâl ve hatırları sorulunca, teşekkür ve iltifât olarak gözlerini açıp, fazla kalmamalarını ve fazla konuşmamalarını işâret ettiler Talebelerinden İsmâil Efendi; "Efendim zât-ı âlileriniz su isterler mi?" dedi Mevlânâ Hâlid hazretleri hâl ile; "Dünyâ ve içindekilerden vazgeçtim Şu anda Hak ile meşgûlüm" demek istediler Bu hâllere şâhid olanların hepsi, mübârek ellerini öpüp, titreyerek ve büyük bir şaşkınlık içinde dışarı çıktılar Dışarıda başka talebeler ve sevenleri, Mevlânâ Hâlid hazretlerinin hâlinin nasıl olduğunu haber almak için bekleşiyorlardı Onlara gördüklerini anlattılar

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, o gece yatsıdan sonra çoluk-çocuğunu yanlarına çağırdılar Onlara hitâben; "Hepinize hakkımı helâl ettim Birbirinizden ayrılmayınız Vefâtınıza kadar bu evde kalınız" buyurdular Abdest alıp bir mikdâr namaz kıldıktan sonra; "Şu anda tâuna tutuldum" buyurdular Mübârek yüzleri sarardı Sabahleyin de çoluk-çocuğuna dönerek tekrar; "Bundan sonra beni meşgûl edip benden bir şey istemeyiniz Bir şey isterseniz vekîlimden isteyiniz Beni Hak'la meşgûl olmaktan alıkoymayınız Hiçbir kimse ile sohbet etmek istemiyorum Rabbim ile meşgûlüm Yanımda hiç kimse bulunmasın"Göz uçları ile kıbleye yönelip sağ yanı üzere yatarak, murâkabe ve Allahü teâlânın kudretini tefekkürle meşgûl olmaya başladı Hastalığının şiddetinden; "Ah! vah!" gibi sesler aslâ duyulmayıp, her azâsından, hattâ mübârek saçlarından Hakk'ın zikrinin belirtileri görülüyordu 1826 (H 1242) senesi Şevvâl ayının yirmi altıncı günü müezzin ezân okumağa başladığında, Mevlânâ Hâlid hazretleri Fecr sûresinin son âyetlerini okudu Meâlen; "(Sonra Allah mümin kimselere şöyle buyurur): "Ey (îmânda sebât gösteren Allah'ı anmakta huzûra kavuşan) mutmainne olan nefs, dön rabbine (Cennet'le sana hazırladığı nîmetlere) sen O'ndan (sana verdiklerinden ötürü) râzı, O da senden (îmânın sebebiyle) râzı olarak Haydi gir (sâlih) kullarımın içine Gir Cennet'ime" Bu âyet-i kerîmeleri okuyup bitirdikten sonra, mübârek rûhları Cennet-i âlâya uçtu ve Allahü teâlâya kavuştu

Kapısında bulunan âbidler, talebeleri, sevdikleri, vefâtlarını işitince, müteessir olarak kendilerinden geçtiler Talebelerinden İsmâil Efendi, oradakilere; "Evliyânın vefâtı, bir evden öteki eve gidişi gibidir" hadîs-i şerifini naklederek, nasîhatte bulundu Talebelerinin önde gelenlerinden İsmâil Efendi, Muhammed Nâsih, Ahmed Efendi,Ahmed Mekkî Efendi, Muhammed Sâlih Efendi ve Şeyh Abdülkâdir Efendi berâberce Mevlânâ Hâlid hazretlerinin vefât ettiği odasına girdiler Onu sâf ve temiz, ebedî istirahata çekilmiş bir şekilde görünce, mübârek ayaklarından öpüp göz yaşı döktüler Daha sonra Şeyh İsmâil Efendi; "Kendimi, öldükten sonra dirileceğimiz yer olan haşr meydanında sanmıştım Mevlânâ Hâlid Efendimizin yüzleri, gözleri kamaştıracak derecede nûrluydu Her hâli ile nûr saçışları, velîliğine işâret ediyordu" dedi Şeyh İsmâil sözlerine devamla; "Elini öptüğüm zaman, mübârek terlerinin misk gibi koktuğuna şâhid oldum Böyle hoş koku şimdiye kadar koklamış değildim O güzel kokuyu yüzüme ve gözüme sürmeye başlamıştım Cân ve gönlüm, şeker lezzeti bularak hayat buldu" diyerek o günkü hâllerini anlattı

Cenâze namazını, talebesi olmakla şereflenen ve; "Beş vakit namazda Ettehiyyâtü okurken Resûlullah efendimizi baş gözüyle görmezsem, o namazımı iâde ederim" diyen, Hanefî mezhebinde büyük fıkıh âlimi Seyyid Muhammed Emîn İbn-i Âbidîn kıldırdı

Mevlânâ Hâlid hazretleri; uzuna yakın boylu, iri yapılı, buğday tenli, burnunun ortası yüksekçe, gözleri iri ve siyah, sakalı sünnete uygun olup, siyahı beyazından fazlaydı Güleryüzlü, kolları uzunca, geniş göğüslü, vakarlı ve çok heybetliydi

Birçok peygamberin, âlim ve evliyânın kabrinin bulunduğu Kâsiyûn Dağı eteğindeki kabristana defnedilen Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin kabri üzerine daha sonra türbe yaptırıldı Bu türbesi sevenleri tarafından ziyâret edilmektedir

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin dört oğlu vardı Bunlardan Şihâbüddîn Efendi babasının sağlığında ikenBağdât dönüşü sırasında Urfa'da vefât etti Muhammed Behâüddîn ve Abdurrahmân Efendi ismindeki iki oğlu da babalarının vefât ettiği sene tâun hastalığından Şam'da vefât ettiler Dördüncü oğlu Necmeddîn Efendi babasının vefâtından sonra dünyâya geldi Uzun müddet yaşadı Onun da iki oğlu olup, Mevlânâ Hâlid hazretlerinin nesli bunlardan devâm etti

Ömrünü İslâmiyeti öğrenmek ve öğretmekle geçiren Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri pekçok talebe yetiştirip, İslâm memleketlerine gönderdi Onun sohbetlerinde ve ilim meclislerinde yetişen âlim ve velîlerden bâzıları şunlardır: Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin medrese arkadaşı Seyyid Abdullah-ı Şemdînî, Şeyh Muhammed Hâfız Urfalı, Şeyh Ahmed Eğribozî, FeyzullahErzurûmî, Kuzey Afrika'dan gelip feyzlerine kavuşan Şeyh MuhammedMağribî, Şeyh Seyyid EsadSadrüddîn, Müftî Hayderî Bağdâdî, Şeyh Abdurrahmân Rûzbehânî, AbdullahCeselî, Şeyh MuhammedKudsî Bozkırî, Osman-ı Kürdî Tavîlî, Ubeydullah Hayderî, İbrâhim Fasih Hayderî, Muhammed-iCedîd, Seyyid Abdülgafûr Efendi, Mûsâ Cûbûrî, İsmâil Enârenî, Abdullah-ı Herâtî, Abdülfettâh-ı Akrî, Abdullah Erzincânî Mekkî, İsmâil Şirvânî, İsmâil Berzencî, MollaEbû Bekr-i Bağdâdî, Abdülgafûr Kürdî, Muhammed Meczûb İmâdî, Şeyh Hasan HâfızKozânî, Şeyh Hâlid-i Cezîrî, Seyyid Tâhâ-yıHakkârî, Ahmed Hatîb Erbilî, İsmâil-i Basrî, Şeyh Yûsuf-i İslâmbolî, Muhammed Hânî Şeyh Fırakî, Tâhir-i Akrî, Şeyh Tekrîtî, Mûsâ Bendenîhî, Âşık-ı Mısrî, Hasan-ı Kudsî, Hüseyin Vâiz Malâtî, Ahmed Hicâr Halebî, Sâlih Kazzâz-ı Dımeşkî, Ahmed Bikâî, Ahmed bin Süleymân Trablûsî Ervâdî, Şeyh Ahmed Tevzeklî, ilim ve fazîlet sâhibi Mücâhid Şeyh Şâmil-i Dağıstânî, Abdurrahîm Bustânî Hamevî, Ahmed Kürdî Zemlikânî, Ahmed Kürdî, Şeyh Ali Palurî, Şeyh İsrâil Ezrâî

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin icâzet ve hilâfet verdiği bu zâtlar Mekke, Medîne, Kudüs, Şam, Haleb, Irak, Bağdât, Basra, Kerkük, Erbil, İmâdiye,Cezîre, Şemzîn (Şemdinli), Mardin, Ayıntab, Urfa, Diyarbakır, Anadolu'nun birçok şehirleri, İstanbul, Hindistan, Afganistan, Dağıstan (Kafkasya), Mâverâünnehr, Mısır, Umman, Mağrib, Girit ve diğer İslâm memleketlerine gidip İslâmiyetin emir ve yasaklarını anlattılar İnsanlar bu zâtların vesîle olmasıyla dünyâ ve âhiret saâdetine kavuştular

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri, çeşitli ilimlerde eserler yazdı Bilhassa İrâde-iCüz'iyye Risâlesi'nin bir benzeri o zamâna kadar yazılmamıştı Râbıta Risâlesi'nin bir çok şerh, tetimme ve tâlikleri vardır Hele Fârisî dil ile yazdığı, ince rûhunun terennümlerini bildiren Dîvân'ı, bir şâheserdir Okuyanlar, zekâsının kuvvetini, görüşünün keskinliğini, aklının üstünlüğünü, kalbinin temizliğini, sanatkârâne üslûbunu, evliyâlıktaki derecesini ve muhabbetinin çokluğunu görür Eserlerinden biri de Îtikâdnâme olup bu kitap, İslâmın beş şartını ve îmânın altı şartını bildirmektedir Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri bu eserini Farsça olarak yazıp, Îtikâdnâme adını verdi Mevlânâ Hâlid hazretlerinin kardeşi, büyük velî Mevlânâ Mahmûd Sâhib'in talebelerinden Kemahlı Hâcı Feyzullah Efendi de, bu kitabı Türkçe'ye tercüme ederek, Ferâid-ül-Fevâid ismini verdi Her müslümanın okuması ve çoluk-çocuğuna okutması gerekli olan bu eser, İhlâs Holding AŞ yayınları arasında, Herkese Lazım Olan Îmân ismiyle neşredilmiştir Ayrıca bunun Almanca, Fransızca, İngilizce ve Arapça tercümeleri de yapılarak bastırılmış, İhlâs Vakfı tarafından bütün dünyâya dağıtılmıştır

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerinin bir de Câliyet-ül-Ekdâr adında, salevât-ı şerîfe kitabı vardır Okunması, keder ve üzüntüleri giderir Bundan başka; Cem'ul-Fevâid min Câmi'il-Usûl ve Mecmeu'z-Zevâid, Hayâlî Hâşiyesi, Şerh-ur-Remlî Hâşiyesi, Risâletün fil-İbâde, Arabî ve Fârisî Mektûbât, Risâletün fi Isbât-ır-Râbıta, Risâletün fî Âdâb-il-Mürîd Maaşşeyhihî, Risâletün fit-Tarîk, Makâmât-ı Harîrî Hâşiyesi (tam değil), Zemahşerî'nin Etbâk-üz-Zeheb'i üzerine Fârisî bir şerh, Siyâlkûtî Hâşiyesi, Şerh-i Akâid-i Adudiyye, El-Ikd-ül-Cevherî fil-Farkı Beyne Kesbey il-Mâtürîdî vel-Eş'arî vbdir

İNCE MESELELER

Süleymâniye'nin meşhûr âlimlerinden bâzısı, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretlerini, aklî ve naklî ilimlerin en zor ve ince meseleleri ile mağlub etmek istediler ise de, kendileri yenildiler Yanlarında câhil gibi kaldılar Çâresiz kalıp, Irak'ın her bakımdan en büyük âlimi olan ve hüccet-ül-İslâm denen Şeyh Yahyâ Mazûrî İmâdî'ye mektup yazıp; "Süleymâniye âlimleri tarafından, din ve dünyâ ilimlerinin allâmesi, müslümanların hücceti, efendimiz, üstâdımız Yahyâ Mazûrî İmâdî hazretlerinedir Hak teâlâ müslümanları uzun hayâtınızla bereketlendirsin Şehrimizde,Hâlid isminde bir zât zuhûr eyledi Hindistan'a gidip geldikten sonra, vilâyet-i kübrâ ve insanları irşâd dâvâsında bulunuyor Bu zât, din ilimlerini mükemmel bir sûrette tahsîl ettikten sonra, terk eyledi Yanlış yollara saptı Bizler onu ilimde yenemedik Büyüğümüz sizsiniz! Bu tarafa gelip, yanlışlığını ve zararlarını def edip, onu yenmeniz, üzerinize vâcibdir Gelmeyecek olursanız, bu fikirleri bütün insanlara ve diğer şehirlere yayılacaktır" dediler

Bu mektup, Şeyh Yahyâ'nın eline geçince, bâzı talebesi ile birlikte, Süleymâniye yolunu tuttu Şehre yaklaşınca, bütün âlimler, karşılamağa çıkıp, eline yüz sürüp, herbiri kendi evine dâvet ettiyse de, kabûl etmedi ve; "Bu saatte o zâtla görüşmem lâzımdır" deyip, Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî'nin hânekâhına gitti O devlethâneye girince, Mevlânâ Hâlid hazretleri kalkıp kapıda karşıladı ve müsâfeha ettikten sonra, yanlarına oturttu Şeyh Yahyâ'nın kalbinde, bir takım ince ve zor meseleler vardı Bunları sorup imtihan edecekti Daha ağzını açmadan, hazret-i Mevlânâ, Şeyh'e hitâben; "Din ilimlerinde çok müşkil meseleler vardır İşte biri şudur ve cevâbı budur; diğeri şudur, cevâbı budur" buyurup, Şeyh'in kalbindeki bütün suâlleri ve cevaplarını söyledi

Şeyh Yahyâ bu mübârek zâtın evliyânın büyüklerinden olduğunu anladı Tövbe edip talebelerinden oldu İftirâcılar bunu duyunca perişân oldular Mevlânâ hazretleri, Şeyh Yahyâ'yı çok severdi

EMÂNETİMİZİ VERİN

Hacı Halîl Efendi, Sultan Mahmûd Hanın saray hizmetçisiydi Halil Efendi hacca gitmeye niyet etti İstanbul'dan Üsküdar'a geçtiğinde, Üsküdar mezârlıklarının içinden bir zât, elinde bir mektup olduğu hâlde hızlı adımlarla ona doğru koşarak geldi ve:

"Aman HacıHalîl Efendi şu mektubumu al! Lütfen Şam'a vardığınızda, velîlerin önderi, âriflerin büyüğü Mevlânâ Hâlid-iBağdâdî hazretlerine ver Buyurduklarını ve mektubu verdiğiniz târihi de unutmayınız Döndüğünüzde cevâbı alırız" dedi ve yine kabristanlığa doğru yürüyüp uzaklaştı

Halîl Efendi Şam'a gidip, vâlinin konağına misâfir oldu O akşam Mevlânâ Hâlid hazretleri, hizmetçisine feneri hazırlamasını emredip, vâlinin konağına gideceklerini bildirdiKonağı teşriflerinde vâli hürmetle karşılayıp; "Efendim, teşrifinizden çok memnun olduk Bunun bu gecede olmasının bir hikmeti olsa gerek" dedi Halîl Efendi de orada idi Mevlânâ Hâlid hazretleri bir müddet oturup sonra ayağa kalktılar ve; "Gidelim" buyurdular Vâli ve HacıHalîl Efendi de saygıyla kalktı Mevlânâ Hâlid hazretleri gitmekten vazgeçip durdu Az sonra tekrar kalktılar Bu hâl üç defâ tekrar etti Mevlânâ Hâlid hazretleri son defâ kalktıklarında, HacıHalîl Efendiye dönerek; "HacıHalîl Efendi! Bizim sizde bir emânetimiz vardır" buyurdu Halîl Efendi de; "Efendim böyle bir emânet yoktur" dediMevlânâ Hâlid hazretleri tekrar; "Elbet olacak Cebinize ve eşyânıza baksanız" buyurdu Halîl Efendinin hatırına mektup gelmeyince; "Halîl Efendi! Üsküdar kabristanlığından geçerken, şöyle şöyle bir zât size bir mektup vermişti" buyurdu Hacı Halîl Efendi hatırladı ve derhal mektubu çıkarıp verdi O zaman Mevlânâ Hâlid hazretleri buyurdu ki: "Hacı Halîl Efendi bizimdir (bizim misâfirimizdir)" Vâli de; "Biz köleniz deEfendimindir" dedi Mevlânâ Hâlid hazretleri; "O başka" buyurdular ve birkaç defâ; "Hâcı Halîl Efendi bizimdir" buyurunca, Hacı Halîl Efendi: "İnşâallahü teâlâ hacdan sonra efendimizin ayaklarının toprağına yüz sürerim (ziyâret edip misâfir olurum)" dedi O zaman Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri; "Hacdan sonra gelirseniz bizi bulamazsınız" buyurdu Hacı Halîl Efendi de; "İnşâallah buluruz" dedi Mevlânâ Hâlid hazretleri; "Nasîb!" buyurdu Daha sonra mektubu açıp okudu ve; "Bize hüsn-i zan etmişler Zannettikleri gibi olsun" buyurdu

Halîl Efendi hacdan sonra bizi bulamazsınız buyurmasının hikmetini anlayamayıp Hicaz yoluna koyuldu Mekke-i mükerremeye geldi Kalabalık bir topluluğun cenâze namazı kıldığını gördü Onlara; "Ortada cenâze yok Kimin namazını kılıyorsunuz?" diye sordu Onlar da: "Şam-ı şerîfte Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî hazretleri vefât etti Onun namazını kılıyoruz" cevâbını verdiler Bu vefât haberini alınca, Halîl Efendi kendine geldi Mevlânâ Hâlid-iBağdâdî hazretlerinin kerâmetini anladı Haccı edâdan sonra, Şam'a oradan da İstanbul'a gitti Üsküdar'a geldiğinde kabristanlığın kenarında mektubu veren zâtı gördü O zât Halîl Efendiye; "Efendim! Siz mektubu verdiniz, bizim de işimiz oldu" deyip, kabristanlığa doğru uzaklaştı

EN SEVGİLİ OLANINIZ

Mevlânâ Hâlid-i Bağdâdî, bir sohbeti sırasında talebelerine ve sevenlerine buyurdu ki:

"Size önemle sünnet-i seniyyeye yapışmanızı; câhiliye âdetlerinden ve pek aşağı olan bid'atlerden sakınmanızı; gösterişe kapılmamanızı; halktan, bedeni beslemeye çok ehemmiyet verenlere, kendilerinden bir şey beklemek sûretiyle makam ve mevkî sâhipleri ile görüşmeyi terk etmenizi tavsiye ederim Çünkü bu şekilde onlarla görüşmek, onların lekelendiği şeylerle sizin de lekelenmenize sebeb olur Yapmak mecburiyetinde olduğunuz iki bozuk işle karşılaştığınızda en hafif olanını yapmak lâzımdır Devlet reislerine dil uzatmayınız, onların iyilikleri için duâ ediniz Çünkü onların iyiliği, sizin iyiliğinize vesîle olur Şunu iyi biliniz ki, sizin bana en sevgiliniz; dünyâ ehline alâkası en az olanınız, başkasına yük olmayanınız, fıkıh ve hadîsle meşgûl olanınızdır"

1) Reşehât Aynü'l-Hayât; s160
2) Hadâikü'l-Verdiyye; s223
3) İrgâmü'l-Merîd; s78
4) Şemsü'ş-Şümûs Tercümesi
5) Mecd-i Tâlid Tercümesi
6) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s1081
7) Hadîkatü'l-Evliyâ; s155
8) Sefînetü'l-Evliyâ; c2, s162
9) Eshâb-ı Kirâm; (14 Baskı) s165
10) Herkese Lâzım Olan Îmân
11) Osmanlı Müellifleri; c1, s66
12) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c18, s77-125
13) Rehber Ansiklopedisi; c7, s54
14) Esâvirü'l-Ascediyye fil-Meâsiri'l-Hâlidiyye; SüleymâniyeKütüphânesi, Bağdatlı VehbiKısmı, 1659; Esad Efendi Kısmı, 2516
15) Asfa'l-Mevarid min Selsâl-i Ahvâl-i İmâm-ı Hâlid; Süleymâniye Kütüphânesi,Abülganî Ağa Kısmı

Alıntı Yaparak Cevapla