Yalnız Mesajı Göster

Fudayl Bin İyâd

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Fudayl Bin İyâd




Kendisine bedbahtlık alâmetleri nedir? dediler Bunun üzerine; "Şu beş husus şekâvet, bedbahtlık alâmetidir: Kalp katılığı, ağlamayan göz, hayânın azlığı (yokluğu), dünyâya rağbet etmek, ihtiras ve tûlu emel arzusu"

"Fütüvvet nedir?" dediler O; "Dostların kusurlarını hoş görmektir" buyurdu

İyilik ve ihsân husûsunda ise; "İnsan, ihsân ve iyiliğin her şeklini yerine getirse, fakat sâdece kümesindeki tavuğa kötülük etse, yine de muhsin denilen iyi insanlardan olamaz" buyurdu

Kötü huylu kim olursa olsun, onun zararından sakındırır, iyi kimselerle görüşmeye teşvik için; "Kötü huylu birinin bana arkadaş olmasından ziyâde, güzel huylu günahkâr birisinin arkadaş olmasını arzu ederim" derdi

Fudayl bin İyâd hazretleri mahallesindeki satıcılardan alış-veriş ederdi Kendisine; "Çarşıya gitsen ihtiyaçlarını daha ucuz alabilirsin" dediler O zaman; "İyi ama bunlar bizden faydalanmak ve sebeplenmek ümidi ile yakınlarımızda dolaşmaktadırlar" buyurdu

Kendisi ve başkaları hakkında duâsı makbuldü Hizmetçisi Ebü'l-Abbâs anlatır: "Bir zaman Fudayl bin İyâd hazretlerinin oğlu idrarını yapamazdı Büyük bir ızdırap içinde kaldı O zaman ellerini kaldırıp; "Yâ Rabbî! Sen biliyorsun Muhabbetim sana ziyâdedir" buyurdu Çok geçmeden duâsının kabûl olduğu, oğlunun şifâya kavuştuğu görüldü

İlim sâhibi bir kimsenin dünyâ peşinde koşmasını iyi görmez ve ona acırdı Bu hususta; "Bir âlimin dünyânın oyuncağı olduğunu gördüğüm zaman, kendisine acır ve ağlarım "Nafakası falanca tüccara âid olmak üzere hacca gitti" denilmesi ne kadar acıdır" buyurdu

İlim öğrenmeye teşvik eder, niyetin hâlis olmasının önemini belirtir, bu hususta; "İlim tahsîli doğru bir niyet ve temiz bir gâye ile olursa, bundan daha yüksek amel olmaz Fakat çokları ilmi, gereğini yapmak için tahsîl etmiyor Bilakis ilmi dünyâlık elde etmek için bir ağ gibi kullanıyor" buyurdu

Fudayl bin İyâd hazretleri, hazret-i Ebû Bekr ve hazret-i Ömer'in yüksek derecelerini anlatır ve ağlardı Hazret-i Muâviye için de; "O, dünyâyı âhirete vesîle kılmak için uğraşırdı" buyurdu

Yolda giderken insanların neşe ve sevinç içinde olduklarını görünce; "Nice neşeli ve sevinçli kimseler vardır ki, onlara nasib olacak kefenlikler dokunup satışa çıkarılmıştır bile" buyurdu

Kendisine; "Belâ ve musîbete uğramış kimseler hakkında ne yapmamız uygundur?" denildi O zaman; "Onların acılarını paylaşarak ağlayınız Sizin de onlar gibi, belki de daha şiddetli bir şekilde, günahlarınızın karşılığı olarak belâ ve cezâya çarpılmanız muhtemeldir" buyurdu Fudayl hazretleri çoğu zaman yanında bulunan yemek ve paradan hapishânedekilere gönderir ve onlar için; "Bunlar muhtaç ve çâresiz kimselerdir" der, merhâmet ederdi

Fudayl hazretleri bir zaman hastalanmıştı Arkadaşları ziyâretine geldiler ve ona; "Bir arzunuz var mı?" diye sordular O; "Evet! Çok sevdiğim din kardeşim Yûsuf binEsbât'ı ölmezden önce bir defâ daha görmek istiyorum" buyurdu Din kardeşini unutmamak lâzım geldiğini yanındakilere göstermek istedi

Kendisine mümin ve münâfığın hâli soruldu O; "Mümin, tatlı tatlı meyvesini versin diye hurma diker, fakat onun diktiği hurmada diken bitmesinden de korkusu vardır Münâfık ise, hurma yerine dikenli bir ot diker ve bundan tâze hurma bitmesini bekler" buyurdu

Fudayl bin İyâd hazretlerinin kalbi yufka, gözleri yaşlıydı "Ağlamak, gözün ağlaması değil, kalbin ağlamasıdır Adam var ki gözleri ağlar, fakat kalbi hastadır Çünkü münâfıkların ağlaması, kalpten ve içten değil, sâdece baştaki gözden gelir" buyurdu

Bir arefe günü Arafat'ta vakfe yaptı Öğleden akşama kadar ağladı Hem de günâhları düşünüp; "Şu günde bağışlanmış olsa bile vah yaptığım çirkin işlere, vah günâhlarıma" deyip dururdu

Kendisinden kötü âlimlerden soruldu Buyurdu ki: "Ümmetlerin herbiri, Rahmânın yolu üzerine oturmuş kötü âlimler yüzünden helâk olurlar Onlar habis amelleri ile Allahü teâlânın yolunu kesmiş, insanlara engel olmuş olurlar"

Ona; "Şeytan insanı ne ile tuzağa düşürür?" dediler O; "İblis, üç şeyden biri ile âdemoğlunu tuzağına düşürür Birincisi kendini beğenmesi, ikincisi amelini gözünde büyütmesi, üçüncüsü günahlarını unutmasıdır"

İbâdetlerin, farzlarına, vâciplerine ve sünnetlerine uygun olarak yerine getirilmesini söylerdi Bu hususta; "Kulun amelini güzelce edâ etmesi kadar şeytanın belini kıran bir şey yoktur Zîrâ Allahü teâlâ meâlen; "Hanginizin daha güzel amel edeceğini imtihan etmek için" (Mülk sûresi: 2) buyurdu Kul, kırk yaşına bastığı zaman bütün isyân ve günahlardan tövbe etmezse, şeytan onun alnını sığar durur ve; "Felah ve kurtuluştan uzak kalan bir yüze feda olayım" der" buyurdu

İnsanları haram ve şüphelilerden sakındırırdı Bu hususta; "Sakın şüpheli bir şeyle Mekke yoluna koyulayım demeyiniz Biliniz ki haram ve şüpheli şeylerden bir dirhemin altıda biri kadar bir hakkı sâhibine iâde etmek, içinde şüpheli kazanç bulunan malla yapılacak beş yüz nâfile hacdan Allah yanında daha kıymetlidir" buyurdu

Bir gün sevdiklerine şu hikmetli sözleri söyledi: "Azarlaması çok olanın arkadaşı az olur Kim fâcir, zâlim kimseye yardım ederse, onu günahlara karşı kamçılamış olur Kim alçak kişiden meded umarsa, kendisine ihânet etmiş olur Kim ilmiyle âmil olmayandan ilim öğrenmek isterse, câhilliğini arttırmış olur Kim ahmak adama ilim öğretmeye çalışırsa, şüphesiz ömrünü faydasız bir şeyle geçirmiş olur Kim nanköre iyilik ederse, nîmeti zâyi etmiş olur" buyurdu

Bir zaman mücâhidler savaşa gitmek istediklerinde ona uğrayıp duâ istediler O; "Ey Allah yolunda cihâda çıkanlar! Günahlarınızdan tövbe edinizÇünkü bu elinizdeki kılıçlardan daha çok size siper olur" buyurdu

Ona; "Ey Allah'ın veli kulu! Kişinin estağfirullah demesinin mânâsı nedir?" diye sordular O; "Yâ Rabbî! Beni günahlarımın yükünden kurtar demektir" buyurdu

Dünyâdan ve dünyâ malından nefret ederdi Bu sebeple; "Dünyâ bütün her şeyiyle bana arz olunsa, hiç düşünmeden rahat ve kolay bir şekilde dünyânın murdarlığına hükmederim" buyurdu

Birisi ona; "Nasıl sabahladın?" diye sordu O; "Hayır üzere sabahladım" dedi Adam tekrar; "Nasılsın?" dedi Fudayl hazretleri; "Hangi hâlimi soruyorsun? Dünyevî hâlimi soruyorsan, dünyâ bize meyletti de biz onun bütün yollarını geçtik Âhireti soruyorsan, günâhı çok, ameli az, ömrü tükenmek üzere, âhirete ve ölüme hazırlığı olmayan birinin hâli nasıl olur ki!" diye cevap verdi

Fudayl bin İyâd hazretleri üzüntülü birini gördü ona; "Senin için Allahü teâlânın dediğinden başka bir şeyin olmasından mı korkuyorsun?" dedi O; "Hayır efendim" dedi Bunun üzerine; "Öyleyse neye üzülüyorsun? Dünyâ insanı kendine kul yapmadıkça veya insan dünyâya kul olmadıkça yol kolaydır" buyurdu

Lânet etmekten sakındırırdı "Her kim bir binek ve yük hayvanına, lânet olsun, derse, o hayvan (hâl diliyle) der ki: Âmin, lâkin yüceAllah'a hangimiz daha fazla âsi ise, lânet onun üzerine olsun!" der buyurdu

Hikmetli sözlerinden bir kısmı da şöyledir:

"Yüce Allah'ı seviyor musun?" diye sana sorsalar, sükût et Zîrâ eğer, hayır, dersen kâfir olursun Evet, dersen, hareketlerin O'nu sevenlerin hareketlerine benzememektedir Onun için sahtekâr olursun"

"Allah'ın öyle kulları vardır ki, Allah'ın azametinden kalpleri parça parça olur, sonra biter; yine pârelenip tekrar biter Ve bu hâl yaşadıkları müddetçe devam eder Kulun, azâmet-i ilâhiye karşısındaki korku ve saygısı, ilâhî mârifetten nasîbi mikdarında olur!"

"Kim, din kardeşi için diliyle sevgi ve hulûs gösterir de içinden ona düşmanlık ve kin beslerse, Allah ona lânet eder, dilsiz yapar ve kalp gözünü köreltir"

"Rızâ hâlindeki kişinin dostluğuna inanmam, kızdırdığım bu kişinin gazab hâlindeki dostluğuna inanırım"

"Hakka boyun eğ, hakkı tâkib et, kim söylerse söylesin hakkı kabûl et"

"Her şeyin bir zekâtı vardır, aklın zekâtı da uzun uzadıya hüzünlenmek ve derin derin düşünmektir Bu yüzdendir ki, Resûlullah efendimizin hüznü aralıksız ve kesintisizdi"

"Amellerin en iyisi, en gizli yapılanıdır"

"Allah korkusu, dilin lüzumsuz şey söylemesine mâni olur Allahü teâlâdan korkanın dili söylemez olur"

"Allahü teâlâdan korkandan, her şey korkar olur Allah'tan korkmayan, her şeyden korkar"

"Tevekkül, Allahü teâlâdan başkasına güvenmemek ve O'ndan başkasından korkmamaktır"

"Akıllılarla kavga etmek, akılsızlarla oturup tatlı yemekten kolaydır"

"Bir kimsenin kalbine Allah korkusu yerleşti mi, dilinde işe yaramaz bir söz bulunmaz Bu korku dünyâ sevgisini ve arzusunu yakar, dünyâya rağbet etme hâlini gönülden dışarı atar"

"Her kim dünyâyı dost edinse, iki cihânın şerrini, kötülüğünü başına alır Zîrâ iki cihânın saâdeti dünyâyı sevmemekte, felâketi de dünyâyı sevip tapmaktadır"

"İnsanın, yanında bulunanlarla tatlı tatlı sohbet etmesi, onlara güzel ahlâk ile davranması, geceleri sabaha kadar ibâdet ile, gündüzleri hep oruçlu geçirmesinden hayırlıdır"

"Duâmın kabûl olacağını bilsem, yalnız devlet başkanı için duâ ederdim Çünkü, devlet başkanı iyi olursa, şehirler ve insanlar kötülüklerden ve belâlardan emin olur"

Fudayl bin İyâd hazretleri talebelerinden birinin vefâtı yaklaşınca, onun yanına giderek Yâsîn-i şerîf okumaya başladı Talebe; "Ey hocam! Bunu bana okuma" deyince, Fudayl hazretleri sustu Sonra o talebeye kelime-i tevhîdi telkîn ettiTalebe; "Ben o mübârek sözü söyleyemiyorum Çünkü ondan uzağım" dedi ve vefât etti Fudayl bin İyâd hazretleri evine dönerek evden çıkmaksızın bir müddet mahzûn oldu, ağladı Sonra rüyâsında talebeyi Cehennem'e götürürlerken gördü ve; "Ey oğul! Sen talebelerimin en iyilerindendin Neden Allahü teâlâ senden mârifet nûrunu aldı?" diye sordu Talebe; "Üç şey sebebiyle Allahü teâlâ benden mârifet nûrunu aldı Birincisi, nemîme Çünkü ben size başka, arkadaşlarıma başka söyler, söz taşırdım İkincisi hased Ben arkadaşlarıma hased ederdim Üçüncüsü, içki Bir defâsında hastalanmıştım Hastalığımı tedâvî ettirmek için hekîme gittim Hekim bana; "Her sene bir kadeh şarap içeceksin, yoksa iyi olmazsın" dedi Ben de böylece alışıp gittim" dedi

Âhirette hesaba çekilmekten çok korkardı Bu hususta; "İsmâil ve Îsâ aleyhisselâm gibi sâdıkların sadâkatından sorguya çekildikleri zaman, bizim gibi kâziblerin, yalancıların hâli nice olur?" derdi

Fudayl bin İyâd hazretlerinin yazdığı en önemli eseri Hicâb-ül-Aktâr kitabı olupParis'tedir

YAHÛDÎYİ MÜSLÜMAN YAPAN TÖVBE

Fudayl bin İyâd tövbesinden önce, hangi kervandan bir mal gasbetmişse, onların üzerine o kâfiledekilerin isimlerini yazar ve mallarını saklardı Tövbe ettikten sonra o malları sâhiplerine götürüp helallaştı ve affını diledi

Yalnız Ebîverd şehrinde bir yahûdî hakkını helâl etmiyordu Hiçbir teklifi de kabûl etmiyor, Fudayl bin İyâd'ı zor durumda bırakmak için olmayacak şartlar ileri sürüyordu Ona; "Eğer hakkımı helâl etmemi istiyorsan, filân yerde kayalık bir tepe var O tepeyi kazarak oradan kaldır Oralar dümdüz olsun!" dedi

Fudayl bin İyâd hakkını helâl ettirmek için buna râzı oldu ve kazmaya başladı Hazret-i Fudayl'ın bu gayreti sebebiyle Allahü teâlânın ihsânıyla, bir seher vakti rüzgâr çıktı ve orayı dümdüz etti Yahûdî bunu görünce hayretten dona kaldı Bu sefer de; "Benden aldığın malımı iâde etmedikçe hakkımı helal etmeyeceğim" diye yemin etmiştim Benim yastığımın altında altınlar var Sana hakkımı helâl edebilmem için oradan altınları alıp bana vermen lâzım" dedi Yahûdî yastığın altına çakıl taşları koymuştu Fudayl elini yastığın altına soktu Allahü teâlânın izniyle, çakıl taşları altın olmuştu Bir avuç altını yahûdîye verdi Yahûdî hayret içindeydi "Sana hakkımı helâl etmeden önce bana İslâmı anlat!" dedi Fudayl; "Bu ne haldir?" diye sorunca yahûdî şöyle anlattı: "Ben Tevrat'ta; "Tövbesinde sâdık ve samîmî olanın elinde çakıl taşları altın olur" diye okudum Aslında yastığın altında çakıl taşları vardı ve ben seni imtihân için öyle söylemiştim Elinde, çakıl taşlarının altın olduğunu görünce anladım ki, senin dînin haktır ve tövbende sâdıksın" dedi ve îmân edip, müslüman oldu

ASIL BAKILACAK ŞEY

Fudayl bin İyâd hazretlerinin yanında birisinden sitâyişle bahsettiler; "O zât ağzına helva koymaz" dediler Bunun üzerine Fudayl hazretleri; "Helva yemeyi bırakmak bir mürüvvet mi sanki? Siz onun akrabâsını gözetip gözetmediğine, öfkesini yenip yenmediğine, komşularına, dul kalmış kadınlara ve yetimlere karşı nasıl davrandığına bakınız Din kardeşleri ile arkadaşlarına karşı huy ve edebi nedir? İşte hükmünüzü verirken asıl bunlara dikkat edin" buyurdu

HAYIRLI VASİYYET

Fudayl bin İyâd hazretlerinin iki kızı vardı Vefâtı yaklaşınca hanımına şöyle vasiyet etti: "Vefâtımdan sonra iki kızımı al ve Ebû Kubeys Tepesine çık Ellerini açarak şöyle niyazda bulun: Yâ Rabbî! Fudayl bana vasiyetinde dedi ki: "Ben hayatta iken bu iki emânete gücümün yettiği kadar baktım Ama ben ölüp de kabre girdikten sonra bu emânetleri sana iâde ettim"

Fudayl bin İyâd hazretleri vefât edip, defn işleri tamamlandıktan sonra, hanımı vasiyeti yerine getirmek üzere bildirilen yere kızlarını götürdü ve bildirdiği gibi duâ edip çok ağladı Bu sırada Yemen hükümdârı, yanında iki delikanlı oğlu ile beraber oradan geçiyordu Hanımların ağlayıp sızladıklarını görünce, yanlarına gidip; "Bu hal nedir!" diye sordu Hanım hâdiseyi anlatınca, Yemen hükümdârı dedi ki: "Bu kızları, her biri için bin altın mehir ile oğullarıma nikâhlıyalım" Fudayl bin İyâd'ın hanımı; "Râzıyım" dedi Kızların ve oğulların da rızâsı alındı Hep berâber Yemen'e gittiler İleri gelenler toplandı ve nikâhları kıyıldı, düğün yapıldı

1) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s1078
2) Risâle-i Kuşeyrî; s52, 57, 58, 59, 298
3) Nefehât-ül-Üns; s91
4) Tabakât-ül-Kübrâ; c1, s68
5) Tezkiret-ül-Evliyâ; s56
6) Eshâb-ı Kirâm; s340
7) Câmiu Kerâmât-il-Evliyâ; c2, s235
8) Tabakât-üs-Sûfiyye; s6
9) Hilyet-ül-Evliyâ; c8, s84
10) Vefeyât-ül-A'yân; c4, s47
11) Şezerât-üz-Zeheb; c1, s316
12) Sıfat-us-Safve; c2, s159
13) Rehber Ansiklopedisi; c6, s93, 94
14) Hadîkât-ül-Evliyâ; s196
15) Firdevs-il-Mürşidiyye; s49, 142, 271
16) Tabakât-ı Ensârî; s28
17) Ravd-ül-Fâik; s19, 142
18) Ravd-ür-Reyyâhîn; s32, 124
19) Tabakât-ül-Evliyâ; s266
20) Fudayl bin İyâd; (Abdülhakîm Mahmûd, Kâhire-1972)
21) Müsâmeret-ül-Ahyâr; c1, s191
22) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c2, s177

Alıntı Yaparak Cevapla