Prof. Dr. Sinsi
|
İbrâhim Bin Edhem
Bir kimse kendisinden nasîhat isteyince: "Bağlı olanı aç, açık olanı kapa " buyurdu O kimse;"Bunu anlamadım " deyince; "Kesenin ağzını aç, cömert ol, açık olan dilini de tut konuşma " diyerek izah buyurdular
Birisiyle arkadaş oldu Bu arkadaşlıkları bir müddet devam edip, zaman gelip ayrılmaları icâb edince, arkadaşı: "Uzun zaman arkadaşlık ettik bir ayıbımı gördünse söyle bir daha yapmayayım " dedi İbrâhim bin Edhem cevâbında: "Kardeşim sende bir ayıp görmedim Ben sana dâima sevgi gözü ile baktım Onun için seni hep iyi buldum Senden gördüklerim hep iyi şeylerdi Ayıp arıyorsan başkalarına sor " buyurdular
Kendisine; "Sen kimin kulusun?" dediler Titredi, yere düştü ve kendinden geçip yerde çırpınmaya başladı Bir müddet sonra kendine geldi, kalktı ve bir âyet-i kerîme okudu "Niçin cevap vermedin?" dediler İbrâhim bin Edhem; "Korktum, eğer O'nun kuluyum desem, benden kulluk haklarını ister, değilim desem, bunu da diyemem " buyurdu
Vefât ettiği gün; "Yer yüzünün emânı ölmüştür " diye gizliden bir ses duyuldu Bunu herkes işitti Fakat mânâsını anlayamadılar Acaba ne olacak diye merak ettiler Ne zaman ki İbrâhim binEdhem'in vefât haberi duyuldu, herkes bu sözün İbrâhim bin Edhem için olduğunu o zaman anladılar
Buyurdular ki: "Öbür dünyâda terâzide en ağır amel, burada bedene en zor gelenidir "
"İşittiğime göre, kıyâmet günü insan, daha çok utansın diye tanıdıklarının yanında hesâba çekilir "
"İlmi, amel için öğreniniz Çokları bunda yanıldı İlimleri dağlar gibi büyüdü, amelleri ise zerre gibi küçüldü "
"Borcu olan kimse, borcunu ödemedikçe, yağlı ve sirkeli taam yememelidir "
Her zaman şöyle duâ ederdi: "Yâ Rabbî! Beni günah alçaklığından, sana tâat ve ibâdet lezzetine ulaştır "
HİÇ UYUMAZDI
Ramazân-ı şerîfte ekin biçer, aldığı ücreti muhtaç olanlara verirdi Gece sabaha kadar ibâdet eder, hiç uyumazdı "Hiç uyumadan nasıl durabiliyorsunuz?" diyenlere; "Nasıl uyuyabilirim ki, ağlamaktan bir an kesilemiyorum Bu halde gözüme uyku girmesi mümkün müdür?" derdi Namazını bitirdikten sonra ellerini yüzüne kapar; "Yaptığım ibâdet doğru ve makbûl olmaz da, eski bir paçavra gibi yüzüme çarparlar diye çok korkuyorum " buyururdu
Bir defasında, ıssız bir yerde, harâbe bir binâda şiddetli soğuk ve ayazın olduğu bir gece, üç kişi ibadet ediyorlardı Arkadaşları uyuduktan sonra İbrâhim bin Edhem kalkıp, sabaha kadar kapıda bekledi "Niye böyle yaptın?" dediklerinde; "Arkadaşlarım uyurken bir tehlike meydana gelirse, onu ben karşılayayım Arkadaşlarım üzülmesinler diye böyle yaptım " buyurdu Bir defâsında sefere çıkmıştı Azığı bitti; "Benim yüzümden bir kardeşim sıkıntıya, zahmete girmesin " düşüncesiyle uzun müddet kimseden bir şey istemedi
GÖNÜL HUZÛRU İLE İBÂDET
İbrâhim bin Edhem buyurdu ki: "Bir gece Mescid-i Aksâ'da kalmak istedim Câmi vazifelilerinin beni görmemeleri için içeride bulunan hasırların arasına gizlendim Görünce içeride kalmama izin vermezlerdi Gece, geç vakit olunca kapı açıldı ve içeriye tanımadığım bir zât girdi Yanında derviş kıyâfetli kırk kişi daha vardı O yaşlı zât mihrâba geçti, iki rekat namaz kıldıktan sonra öbürlerine döndü İçlerinden biri; "Bu gece, burada tanımadığımız, bizden olmayan biri var " dedi Mihrâbda bulunan, tebessüm etti ve"Evet İbrâhim bin Edhem var, kırk gündür kalb huzûru ile ibâdet yapamamaktadır " dedi Bunları duyunca ben açığa çıktım Mihrâbda bulunana; "Evet doğru söylüyorsunuz Lütfen bunun sebebini de bildiriniz " dedim O zât şöyle anlattı: "Filân zaman Basra'da hurma satın almıştın Bu sırada yere bir hurma tanesi düştü Sen o hurmayı kendi hakkın zannederek aldığın hurmaların içine koydun Onu yediğin için kırk gündür ibâdetlerinden tad alamıyorsun "dedi
Ertesi gün hurmayı satın aldığım zâtın yanına gittim Olanları anlatıp kendisinden helâllık diledim O da hakkını helâl etti ve; "Mâdem ki bu iş bu kadar hassastır O halde ben şimdiden sonra hurma satmayı bıraktım " dedi Sonra dükkânını kapattı Vakitlerini ibâdetle geçirmeye başladı, nihâyet o da Allahü teâlânın sevgililerinden oldu
DAHA NE İSTERLER
Kendisine şöyle sordular: Allahü teâlâ; "Ey kullarım, benden isteyiniz, kabûl ederim, veririm " (Mü'min sûresi: 60) buyuruyor Halbuki istiyoruz vermiyor? Cevâben buyurdular ki: "Allahü teâlâyı çağırırsınız O'na itâat etmezsiniz Kur'ân-ı kerîmi okursunuz, gösterdiği yolda gitmezsiniz Cenâb-ı Hakk'ın nîmetlerinden faydalanırsınız O'na şükretmezsiniz Cennet'in ibâdet edenler için olduğunu bilirsiniz, hazırlıkta bulunmazsınız Cehennem'i âsiler için yarattığını bilirsiniz, ondan sakınmazsınız Babalarınızın, dedelerinizin ne olduklarını görür, ibret almazsınız Ayıbınıza bakmayıp başkalarının ayıplarını araştırırsınız Böyle olan kimseler, üzerine taş yağmadığına, yere batmadıklarına, gökten ateş yağmadığına şükretsinler Daha ne isterler? Duâlarının neticesi, yalnız bu olursa yetmez mi "
İŞTE GERÇEK SULTANLIK
İbrâhim bin Edhem bir gün deniz kenarında oturmuş, elbisesini dikiyordu Memleketin vâlisi yanındakilerle birlikte oradan geçerken İbrâhim bin Edhem hazretlerinin başında durdu Vâli onu seyrederken şöyle düşündü: "Bak şu dünün hükümdârına! Böyle yapmakla eline ne geçti?" İbrâhim bin Edhem vâlinin aklından geçenleri anlamıştı Kaldırıp iğnesini denize fırlattı Sonra; "Balıklar iğnemi getirin " deyince, bir balık, ağzında İbrâhim Edhem'in denize attığı iğneyi getirdi İbrâhim bin Edhem iğneyi balığın ağzından aldıktan sonra vâliye döndü: "Elime bu iğne geçti!" buyurdu "Yâni; ben Allahü teâlâdan gayri olanları bırakıp, bütün varlığımla O'na döndüğüm için, bu balıkları bana hizmetçi etti ve bana bu kerâmeti verdi!" demek istedi
NASÎHATLERİN ÖZÜ
Kendisinden bir zât nasîhat istediğinde buyurdu ki:
Altı şeyi kabûl edip yaparsan, hiçbir işin sana zarar vermez Dünyâda ve âhirette rahat edersin O altı şey şunlardır:
1 Günah yapacağın zaman Allahü teâlânın sana verdiği rızkı yeme
2 O'na âsî olmak istersen, O'nun mülkünden çık Mülkünde olup da ona isyân etmek uygun olur mu?
3 O'na isyân etmek istersen, gördüğü yerde günah yapma Görmediği yerde yap O'nun mülkünde olup, verdiği rızkı yiyip, gördüğü yerde günah yapmak uygun değildir
4 Can alıcı melek, rûhunu almaya geldiği zaman tövbe edinceye kadar izin iste O meleği kovamazsın Şimdi kudretin var, güç kuvvetin yerinde iken tövbe et Tövbe edilecek zaman bu zamandır Zîrâ ölüm çok âni gelir
5 Mezarda Münker ve Nekir ismindeki iki melek, suâl için geldiklerinde, onları kov seni imtihân etmesinler Soran kimse; "Buna imkân yoktur " dedi İbrâhim Edhem buyurdu ki; "Öyle ise şimdiden onlara cevap hazırla "
6 Kıyâmet günü Allahü teâlâ; "Günâhı olanlar Cehennem'e gitsin " diye emir edince ben gitmem de Soran kimse dedi ki: "Bu sözümü dinlemezler " Nasîhatları dinleyen kimse tövbe etti ve ölünceye kadar tövbesinden vazgeçmedi
HELAL LOKMA
İbrâhim bin Edhem hazretleri helal lokma yemeye çok dikkat eder ve herkese tavsiye buyururlardı Bir gün kendisine falanca yerde bir genç var Gece gündüz ibâdet ediyor, kendinden geçiyor, dediler Gencin yanına gidip üç gün misâfir kaldı Dikkat etti, söylediklerinden daha çok şeyler gördü Kendinin soğuk, hâlsiz, habersiz, gencin ise, böyle uykusuz ve gayretli hâline şaşırıp kaldı Genci, şeytan aldatmış mıdır, yoksa hâlis ve doğru mudur anlamak istiyordu Yediğine dikkat etti Lokması helâldan değildi "Allahü ekber, bu hâlleri hep şeytandandır " deyip, genci evine dâvet etti Kendi lokmalarından bir tane yedirince, gencin hâli değişip, o aşkı, o arzusu, o gayreti kalmadı Genç, İbrâhim'e sorup; "Bana ne yaptın?" deyince; "Lokmaların helâlden değildi Yemek yerken, şeytan da midene giriyordu O hâller, şeytandan oluyordu Helâl yiyince şeytan giremedi Asıl, doğru hâlin meydana çıktı " dedi
1) Hilyet'ül-Evliyâ; c 7, s 367, c 8, s 3
2) Tezkiret-ül-Evliyâ; c 1, s 47
3) Nefehât-ül-Üns; s 95 (Lâmiî Tercümesi)
4) Tam İlmihâl Seâdet-i Ebediyye; (49 Baskı) s 1094
5) Tabakât-üs-Sufiyye; s 27-38
6) Sıfat-us Safve; c 4, s 134
7) Vefeyât-ül-A'yân; c 1, s 31
8) Ravdur-Reyâhîn; s 58, 68, 87, 124,
9) Nevâdir-ül-Âlem; s 3, 44, 116
10) İslâm Âlimleri Ansiklopedisi; c 2, s 226
11) Menâkıb-ı İbrâhim binEdhem
12) Yanlış doğruya götürmez, Ebubekir Sifli, Milli Gazete, 19 02 2007
|