Yalnız Mesajı Göster

İman Etmeyenler

Eski 08-01-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İman Etmeyenler




SALDIRGAN VE ACIMASIZDIRLAR

Oysa onu, ‘sınır tanımaz, saldırgan’, günahkar olandan başkası yalanlamaz (Mütaffifin Suresi, 12)
Yine bunun gibi onların ortakları, müşriklerden çoğuna çocuklarını öldürmeyi süslü gösterdiler Hem onları helake düşürmek, hem kendi aleyhlerinde dinlerini karmakarışık kılmak için Allah dileseydi bunu yapmazlardı; sen onları ve düzmekte oldukları iftiraları bırak (En’am Suresi, 137)
Gerçek şu ki, Firavun yeryüzünde (Mısır’da) büyüklenmiş ve oranın halkını birtakım fırkalara ayırıp bölmüştü; onlardan bir bölümünü güçten düşürüyor, erkek çocuklarını boğazlayıp kadınlarını diri bırakıyordu Çünkü o, bozgunculardandı (Kasas Suresi, 4)
Firavun kavminin önde gelenleri, dediler ki: “Musa ve kavmini bu toprakta (Mısır’da) bozgunculuk çıkarmaları, seni ve ilahlarını terketmeleri için mi (serbest) bırakacaksın?” (Firavun) Dedi ki: “Erkek çocuklarını öldüreceğiz ve kadınlarını sağ bırakacağız Hiç şüphesiz biz, onlara karşı kahir bir üstünlüğe sahibiz” (A’raf Suresi, 127)
SAPKIN İNANÇLARINI ASLA TERK ETMEZLER

Onlara: “Allah’ın indirdiğine ve elçiye gelin” denildiğinde, “Atalarımızı üzerinde bulduğumuz şey bize yeter” derler (Peki,) Ya ataları bir şey bilmiyor ve hidayete ermiyor idilerse? (Maide Suresi, 104)
Onlar, ‘çirkin bir hayasızlık’ işlediklerinde: “biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk Allah bunu bize emretti” derler De ki: “Şüphesiz Allah, ‘çirkin hayasızlıkları’ emretmez Bilmediğiniz bir şeyi Allah’a karşı mı söylüyorsunuz?” (A’raf Suresi, 28)
ALLAH’IN AYETLERİNİ ÇARPITMAYA ÇALIŞIRLAR

Ayetlerimiz konusunda acze düşürücü çabalar harcayanlar, alevli ateşin halkıdır (Hac Suresi, 51)
Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler Allah’ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler (veya onda çarpıklık ararlar) İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler (İbrahim Suresi, 3)
“O’na iman edenleri tehdit ederek, Allah’ın yolundan alıkoymak için ve onda çarpıklık arayarak (böyle) her yolun (başını) kesip-oturmayın Hatırlayın ki siz azınlıkta (ve güçsüz) iken O, sizi çoğalttı Bozgunculuk çıkaranların nasıl bir sona uğradıklarına bir bakın” (A’raf Suresi, 86)
İnsanlara, şiddetli bir sıkıntı dokunduktan sonra, bir rahmet dokundurduğumuz zaman, ayetlerimiz konusunda hileli bir düzen kurmak (bir entrika çevirmek) onlar için (bir alışkanlık ve kötü bir edinim)dir De ki: “Düzen kurmada (karşılık vermede) Allah daha hızlıdır Şüphesiz, bizim elçilerimiz, sizin ‘geliştirmekte olduğunuz düzenleri’ yazmaktadırlar” (Yunus Suresi, 21)
Bunlar Allah’ın yolundan engelleyenler ve onda çarpıklık arayanlardır Onlar, ahireti tanımayanlardır (Hud Suresi, 19)
YALAN YERE YEMİN EDERLER

Ve eğer antlaşmalardan sonra, yine yeminlerini bozarlarsa ve dininize hınç besleyip-saldırırlarsa, bu durumda küfrün önderleriyle çarpışın Çünkü onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar (Tevbe Suresi, 12)
ALLAH VE DİN HAKKINDA BİLGİLERİ OLMADIĞI HALDE TARTIŞIRLAR

İnsanlardan kimi, hiç bir bilgisi, yol göstericisi ve aydınlatıcı kitabı olmaksızın Allah hakkında tartışır-durur (Hac Suresi, 8)
Dediler ki: “(Bütün olup biten,) Bu dünya hayatımızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz; bizi “kesintisi olmayan zaman’ (dehrin akışın)dan başkası yıkıma (helake) uğratmıyor” Oysa onların bununla ilgili hiç bir bilgileri yoktur; yalnızca zannediyorlar (Casiye Suresi, 24)
Onlar, ‘çirkin bir hayasızlık’ işlediklerinde: “biz atalarımızı bunun üzerinde bulduk Allah bunu bize emretti” derler De ki: “Şüphesiz Allah, ‘çirkin hayasızlıkları’ emretmez Bilmediğiniz bir şeyi Allah’a karşı mı söylüyorsunuz?” (A’raf Suresi, 28)
İşte sizler böylesiniz; (diyelim ki) hakkında bilginiz olan şeyde tartıştınız, ama hiç bilginiz olmayan bir konuda ne diye tartışıp-duruyorsunuz? Oysa Allah bilir, sizler bilmezsiniz (Al-i İmran Suresi, 66)
Bu konuda ne kendilerinin, ne atalarının hiç bir bilgisi yoktur Ağızlarından çıkan söz ne (kadar da) büyük Onlar yalandan başkasını söylemiyorlar (Kehf Suresi, 5)
Görmüyor musunuz ki, şüphesiz Allah, göklerde ve yerde olanları emrinize amade kılmış, açık ve gizli sizin üzerinizdeki nimetlerini genişletip-tamamlamıştır (Buna rağmen) İnsanlardan öyleleri vardır ki, hiç bir ilme dayanmadan, bir yol gösterici ve aydınlatıcı bir kitap olmadan Allah hakkında mücadele edip durur (Lokman Suresi, 20)
ALLAH’IN AYETLERİNE KARŞI BÜYÜKLENME İÇİNDEDİRLER

Vicdanları kabul ettiği halde, zulüm ve büyüklenme dolayısıyla bunları inkar ettiler Artık sen, bozguncuların nasıl bir sona uğratıldıklarına bir bak (Neml Suresi, 14)
Onlara: “Rahman (olan Allah)a secde edin” denildiği zaman, “Rahman da neymiş? Biz senin bize emrettiğine mi secde edecek mişiz?” derler ve (bu,) onların nefretini arttırır (Furkan Suresi, 60)
Ayetlerimizi yalanlayanlar ve onlara karşı büyüklenenler, işte onlar ateşin arkadaşlarıdır; onda sonsuzca kalacaklardır (A’raf Suresi, 36)
Kavminin önde gelenlerinden büyüklük taslayanlar (müstekbirler), içlerinden iman edip de onlarca zayıf bırakılanlara (müstaz’aflara) dediler ki: “Salih’in gerçekten Rabbi tarafından gönderildiğini biliyor musunuz?” Onlar: “Biz gerçekten onunla gönderilene inananlarız” dediler Büyüklük taslayanlar (müstekbirler de şöyle) dedi: “Biz de, gerçekten sizin inandığınızı tanımayanlarız” (A’raf Suresi, 75-76)
Mesih ve yakınlaştırılmış (yüksek derece sahibi) melekler, Allah’a kul olmaktan kesinlikle çekimser kalmazlar Kim O’na ibadet etmeye ‘karşı çekimser’ davranırsa ve büyüklenme gösterirse (bilmeli ki,) onların tümünü huzurunda toplayacaktır (Nisa Suresi,172)
Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: “Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?” Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar (Furkan Suresi,21)
Kendisine Allah’ın ayetleri okunurken işitir, sonra müstekbirce (inatla büyüklük taslayarak) sanki işitmemiş gibi ısrar eder Artık sen onu acı bir azabla müjdele (Casiye Suresi,8)
Onlara karşı apaçık olan ayetlerimiz okunduğu zaman, sen o inkâr edenlerin yüzlerindeki ‘red ve inkarı’ tanıyabilirsin Neredeyse, kendilerine karşı ayetlerimizi okuyanın üzerine çullanıverecekler De ki: “Size, bundan daha kötü olanını haber vereyim mi? Ateş Allah, onu inkâr edenlere va’detmiş bulunmaktadır; ne kötü bir duraktır” (Hac Suresi, 72)
Ona: “Allah’tan kork” denildiğinde, büyüklük gururu onu günaha sürükler, kuşatır Böylesine cehennem yeter; ne kötü bir yataktır o (Bakara Suresi, 206)
ALLAH YOLUNDAN SAPTIRMAYA ÇALIŞIRLAR

İnsanlardan öyleleri vardır ki, bilgisizce Allah’ın yolundan saptırmak ve onu bir eğlence konusu edinmek için sözün ‘boş ve amaçsız olanını’ satın alırlar İşte onlar için aşağılatıcı bir azab vardır (Lokman Suresi, 6)
Allah, tevbelerinizi kabul etmek ister; şehvetleri ardınca gidenler ise, sizin büyük bir sapma ile sapmanızı isterler (Nisa Suresi,27)
Bunlar Allah’ın yolundan engelleyenler ve onda çarpıklık arayanlardır Onlar, ahireti tanımayanlardır (Hud Suresi, 19)
Eğer sizi ele geçirecek olurlarsa, size düşman kesilirler, ellerini ve dillerini kötülükle size uzatırlar Onlar sizin inkâr etmenizi içten arzu etmişlerdir (Mümtehine Suresi, 2)
“Ki onlar Allah’ın yolundan alıkoyanlar, onda çarpıklık arayanlar ve ahireti tanımayanlardır” (A’raf Suresi, 45)
Kıyamet gününde kendi günahlarının tümünü ve bilgisizce saptırdıklarının günahlarının bir kısmını yüklenmeleri için Bak, ne kötü yük yükleniyorlar (Nahl Suresi, 25)
De ki: “Bize yararı ve zararı olmayan Allah’tan başka şeylere mi tapalım? Allah bizi hidayete erdirdikten sonra, şeytanların ayartarak yerde şaşkınca bıraktıkları, arkadaşlarının da: “Doğru yola, bize gel” diye kendisini çağırdığı kimse gibi topuklarımız üzerinde gerisin geri mi döndürülelim?” De ki: “Hiç şüphesiz Allah’ın yolu, asıl yoldur Ve biz alemlerin Rabbine (kendimizi) teslim etmekle emrolunduk” (En’am Suresi, 71)
İnkâr edip de Allah’ın yolundan alıkoyanlar; biz, işledikleri bozgunculuğa karşılık, onlara azab üstüne azab ilave ettik (Nahl Suresi, 88)
Allah’ın ayetlerine karşılık az bir değeri satın aldılar, böylece O’nun yolunu engellediler Onların yaptıkları gerçekten ne kötüdür (Tevbe Suresi, 9)
Bir de yurtlarından refahtan şımarıp-azıtarak, insanlara gösteriş yaparak çıkanlar ve (halkı) Allah’ın yolundan alıkoyanlar gibi olmayın Allah, onların yaptıklarını çepeçevre kuşatandır (Enfal Suresi,47)
Ey iman edenler, eğer inkâr edenlere itaat ederseniz, sizi topuklarınız üzerinde gerisin-geri çevirirler, böylece büyük hüsrana uğrayanlara dönersiniz (Al-i İmran Suresi, 149)
İMAN ETMEK İÇİN MUCİZE GÖRMEK İSTERLER

Olanca yeminleriyle, eğer kendilerine bir ayet gelse, kesin olarak ona inanacaklarına dair Allah’a yemin ettiler De ki: “Ayetler, ancak Allah katındadır; onlara (mucizeler) gelse de kuşkusuz inanmayacaklarının şuurunda değil misiniz? (En’am Suresi, 109)
Bir de derler ki: “Rabbinden üzerine bir ayet (mucize) indirilse ya!” De ki: “Gayb yalnızca Allah’ındır, siz bekleyedurun; ben de sizlerle birlikte bekleyenlerdenim” (Yunus Suresi, 20)
Ve derler ki: “Ona bir melek indirilmeli değil miydi?” Eğer bir melek indirilseydi, elbette iş bitirilmiş olurdu da sonra kendilerine göz açtırılmazdı (En’am Suresi, 8)
Bize kavuşmayı ummayanlar, dediler ki: “Bize meleklerin indirilmesi ya da Rabbimizi görmemiz gerekmez miydi?” Andolsun, onlar kendi nefislerinde büyüklüğe kapıldılar ve büyük bir azgınlıkla baş kaldırdılar (Furkan Suresi, 21)
Andolsun, bu Kur’an’da her örnekten insanlar için çeşitli açıklamalarda bulunduk İnsanların çoğu ise ancak inkarda ayak direttiler Dediler ki: “Bize yerden pınarlar fışkırtmadıkça sana kesinlikle inanmayız” “Ya da sana ait hurmalıklardan ve üzümlerden bir bahçe olup aralarından şarıl şarıl akan ırmaklar fışkırtmalısın” “Veya öne sürdüğün gibi, gökyüzünü üstümüze parça parça düşürmeli ya da Allah’ı ve melekleri karşımıza (şahid olarak) getirmelisin” “Yahut altından bir evin olmalı veya gökyüzüne yükselmelisin Üzerimize bizim okuyabileceğimiz bir kitap indirinceye kadar senin yükselişine de inanmayız” De ki: “Rabbimi yüceltirim; ben, elçi olan bir beşerden başkası mıyım?” (İsra Suresi, 89-93)
“Bu durumda (eğer doğruysa), üzerine altından bilezikler atılmalı ya da yakınında yer almış vaziyette onunla birlikte melekler gelmeli değil miydi?” (Zuhruf Suresi, 53)
Bilgisizler, dediler ki: “Allah bizimle konuşmalı veya bize de bir ayet gelmeli değil miydi?” Onlardan öncekiler de onların bu söylediklerinin benzerini söylemişlerdi Kalbleri birbirine benzedi Biz, kesin bilgiyle inanan bir topluluğa ayetleri apaçık gösterdik (Bakara Suresi, 118)
“Ona Rabbinden bir ayet indirilmeli değil miydi?” dediler De ki: Şüphesiz Allah, ayet indirmeye güç yetirendir” Ama onların çoğu bilmezler (En’am Suresi, 37)
İMANA KARŞI İNKARI SEVİP TERCİH EDERLER

Ey iman edenler, eğer imana karşı inkârı sevip-tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin Sizden kim onları veli edinirse, işte bunlar zulmeden kimselerdir (Tevbe Suresi, 23)
MUCİZE GÖRSELER BİLE İMAN ETMEZLER

Eğer kendisiyle dağların yürütüldüğü, yerin parçalandığı veya ölülerin konuşturulduğu bir Kur’an olsaydı (yine bu Kur’an olurdu) Hayır, emrin tümü Allah’ındır İman edenler hâlâ anlamadılar mı ki, eğer Allah dilemiş olsaydı, insanların tümünü hidayete erdirmiş olurdu İnkâr edenler, Allah’ın va’di gelinceye kadar, yaptıkları dolayısıyla ya başlarına çetin bir bela çatacak veya yurtlarının yakınına inecek Şüphesiz Allah, verdiği sözden dönmez (Veya miadını şaşırmaz) (Ra’d Suresi, 31)
Biz Kitabı üzerine yazılı bir kağıtta göndersek ve onlar elleriyle dokunsalar bile, inkâr edenler, tartışmasız: “Bu apaçık bir büyüden başkası değildir” derler (En’am Suresi, 7)
ALLAH’IN DİNİNE KARŞI SAVAŞ AÇARLAR

Bilmiyorlar mı, kim Allah’a ve elçisine karşı koymaya çalışırsa, gerçekten onun için, onda ebedi kalmak üzere cehennem ateşi vardır? İşte en büyük aşağılanma budur (Tevbe Suresi, 63)
Kendilerine zulmedilmesi dolayısıyla, onlara karşı savaş açılana (mü’minlere, savaşma) izni verildi Şüphesiz Allah, onlara yardım etmeye güç yetirendir (Hac Suresi, 39)
KALPLERİ İMANA KARŞI DUYARSIZDIR

Ve onların kalbleri üzerine, onu kavrayıp anlamalarını engelleyen kabuklar, kulaklarına da bir ağırlık koyduk Sen Kur’an’da sadece Rabbini “bir ve tek” (ilah olarak) andığın zaman, ‘nefretle kaçar vaziyette’ gerisin geriye giderler (İsra Suresi, 46)
Kendisine Rabbinin ayetleri öğütle hatırlatıldığı zaman, sırt çeviren ve ellerinin önden gönderdikleri (amelleri)ni unutandan daha zalim kimdir? Biz gerçekten, kalpleri üzerine onu kavrayıp anlamalarını engelleyen bir perde (gerdik), kulaklarına bir ağırlık koyduk Sen onları hidayete çağırsan bile, onlar sonsuza kadar asla hidayet bulamazlar (Kehf Suresi, 57)
Şimdi sen, kendi hevasını ilah edinen ve Allah’ın bir ilim üzere kendisini saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği ve gözü üstüne bir perde çektiği kimseyi gördün mü? Artık Allah’tan sonra ona kim hidayet verecektir? Siz yine de öğüt alıp-düşünmüyor musunuz? (Casiye Suresi, 23)
KALPLERİ DÜNYA HIRSIYLA DOLUDUR

Şu halde sen, Bizim zikrimize sırt çeviren ve dünya hayatından başkasını istemeyenden yüz çevir (Necm Suresi, 29)
Onlar, dinlerini bir eğlence ve oyun (konusu) edinmişlerdi ve dünya hayatı onları aldatmıştı Onlar, bu günleriyle karşılaşmayı unuttukları ve bizim ayetlerimizi ‘yok sayarak tanımadıkları’ gibi, biz de bugün onları unutacağız (A’raf Suresi, 51)
Onlar, dünya hayatını ahirete tercih ederler Allah’ın yolundan alıkoyarlar ve onu çarpıtmak isterler (veya onda çarpıklık ararlar) İşte onlar, uzak bir sapıklık içindedirler (İbrahim Suresi, 3)
Kendisini tek olarak (ve yapayalnız) yarattığım (şu adam)ı Bana bırak; Ki Ben ona, ‘alabildiğine geniş kapsamlı bir mal’ (servet) verdim Göz önünde-hazır çocuklar (verdim) Ve sayısız imkan ve fırsatları önüne serdim Sonra, daha arttırmam için tamah eder (doyumsuz istekte bulunur) (Müddessir Suresi, 11-15)
(Hacc) ibadetlerinizi bitirdiğinizde, artık (cahiliye döneminde) atalarınızı andığınız gibi, hatta ondan da kuvvetli bir anma ile Allah’ı anın İnsanlardan öylesi vardır ki: “Rabbimiz, bize dünyada ver” der; onun ahirette nasibi yoktur (Bakara Suresi, 200)
De ki: “Eğer babalarınız, çocuklarınız, kardeşleriniz, eşleriniz, aşiretiniz, kazandığınız mallar, az kâr getireceğinden korktuğunuz ticaret ve hoşunuza giden evler, sizlere Allah’tan, O’nun Resûlü’nden ve O’nun yolunda cihad etmekten daha sevimli ise, artık Allah’ın emri gelinceye kadar bekleyedurun Allah, fasıklar topluluğuna hidayet vermez (Tevbe Suresi, 24)
“Bunun nedeni şudur: Çünkü siz Allah’ın ayetlerini alay konusu edindiniz; dünya hayatı da sizi aldattı” Böylece ne ordan (ateşten) çıkarılırlar, ne (Allah’tan) hoşnutluk dilekleri kabul edilir (Casiye Suresi, 35)
BATIL İNANÇLARI VARDIR

Allah Bahriye’den Saibe’den Vasiyle’den ve Ham’dan hiç birini (meşru) kılmamıştır Ancak inkâr edenler, Allah’a karşı yalan düzüp-uyduruyorlar Onların çoğu akıl erdirmez (Maide Suresi, 103)
İşte-böyle; şüphesiz Allah, O, Hak olandır ve şüphesiz O’nun dışında taptıkları (tanrılar) ise, batıldır Şüphesiz Allah, yücedir, büyüktür (Lokman Suresi, 30)

Allah, bir adamın kendi (göğüs) boşluğu içinde iki kalp kılmadı ve kendilerini annelerinize benzeterek yemin konusu yaptığınız (zıharda bulunduğunuz) eşlerinizi sizin anneleriniz yapmadı, evlatlıklarınızı da sizin (öz) çocuklarınız saymadı Bu, sizin (yalnızca) ağzınızla söylemenizdir Allah ise, hakkı söyler ve (doğru olan) yola yöneltip-iletir (Ahzab Suresi, 4)
O’nun dışında, hiç bir şeyi yaratmayan, üstelik kendileri yaratılmış olan, kendi nefislerine bile ne zarar, ne yarar sağlayamayan, öldürmeye, yaşatmaya ve yeniden diriltip-yaymaya güçleri yetmeyen bir takım ilahlar edindiler (Furkan Suresi, 3)
Allah’tan başka, kendisine ne zararı dokunan, ne yararı olan şeylere yakarır İşte bu, en uzak bir sapıklıktır (Hac Suresi, 12)
Onlar, Allah’ı bırakıp da (Allah’ın) kendisine bir delil indirmediği ve haklarında (hiç bir) bilgileri olmayan şeylere tapıyorlar Zulmedenler için hiç bir yardımcı yoktur (Hac Suresi, 71)
Allah’ı bırakıp kendilerine zarar vermeyecek ve yararları dokunmayacak şeylere kulluk ederler ve: “Bunlar Allah katında bizim şefaatçilerimizdir” derler De ki: “Siz, Allah’a, göklerde ve yerde bilmediği bir şey mi haber veriyorsunuz? O, sizin şirk koştuklarınızdan uzak ve yücedir” (Yunus Suresi, 18)
ZAN VE TAHMİNLERLE HAREKET EDERLER

Onların çoğunluğu zandan başkasına uymaz Gerçekten zan ise, haktan hiç bir şeyi sağlayamaz Şühesiz Allah, onların işlemekte olduklarını bilendir (Yunus Suresi, 36)
Kahrolsun, o ‘zan ve tahminle yalan söyleyenler’; (Zariyat Suresi, 10)
Haberiniz olsun; şüphesiz göklerde kim var, yerde kim var tümü Allah’ındır Allah’tan başkasına tapanlar bile, şirk koştukları varlıklara ve güçlere (gerçekte) uymazlar Onlar yalnızca bir zanna uyarlar ve onlar ancak ‘zan ve tahminde bulunarak yalan söylemektedirler’ (Yunus Suresi, 66)
Dediler ki: “(Bütün olup biten,) Bu dünya hayatımızdan başkası değildir, ölürüz ve diriliriz; bizi “kesintisi olmayan zaman’ (dehrin akışın)dan başkası yıkıma (helake) uğratmıyor” Oysa onların bununla ilgili hiç bir bilgileri yoktur; yalnızca zannediyorlar (Casiye Suresi, 24)
Şirk koşanlar diyecekler ki: “Allah dileseydi ne biz şirk koşardık, ne atalarımız ve hiç bir şeyi de haram kılmazdık” Onlardan öncekiler de, bizim zorlu-azabımızı tadıncaya kadar böyle yalanladılar De ki: “Sizin yanınızda, bize çıkarabileceğiniz bir ilim mi var? Siz ancak zanna uymaktasınız ve siz ancak “zan ve tahminle yalan söylersiniz” (En’am Suresi, 148)
BÜYÜK BİR ALDANIŞ İÇİNDEDİRLER

Eğer Allah, onların hayra ulaşmak için çarçabuk davrandıkları gibi, insanlara şerri de çabuklaştırsaydı, mutlaka ecellerine hüküm verilirdi İşte bize kavuşmayı ummayanları biz böylece taşkınlıkları içinde şaşkınca dolaşır bir durumda bırakırız (Yunus Suresi, 11)
Rahmana karşı size yardım edecek olan kimmiş? Şu sizin ordunuz mu? Kafirler yalnızca bir gurur (kesin bir aldanış) içindedirler (Mülk Suresi, 20)
Yoksa sen, onların çoğunu (söz) işitir ya da aklını kullanır mı sayıyorsun? Onlar, ancak hayvanlar gibidirler; hayır, onlar yol bakımından daha şaşkın (ve aşağı) dırlar (Furkan Suresi,44)
Gerçek olan va’d yaklaşmıştır, işte o zaman, inkâr edenlerin gözleri yuvalarından fırlayacak: “Eyvahlar bize, biz bundan tam bir gaflet içindeydik, hayır, bizler zalim kimselerdik” (diyecekler) (Enbiya Suresi, 97)
HAKKI GÖREMEZLER

Eğer onların yüz çevirmeleri sana ağır geldiyse, onlara bir ayet getirmek için yerde bir tünel açmaya veya göğe bir merdiven dayamaya gücün yetiyorsa (yap) Eğer Allah dileseydi, onların tümünü hidayet üzere toplardı Öyleyse sakın cahillerden olma (En’am Suresi, 35)
Dedi ki: “İlim ancak Allah katındadır Ben size gönderildiğim şeyi tebliğ ediyorum; ancak sizi cahillik eden bir kavim olarak görüyorum” (Ahkaf Suresi, 23)
Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi “Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur;” “Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler” ‘Biz ise uyanık bir toplumuz” (dedi) (Şuara Suresi, 53-56)
Ve (yine) kendilerine: “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denildiğinde: “Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler (Bakara Suresi, 13)
AKILSIZDIRLAR

Yoksa onlar: “Bir şairdir, biz ona zamanın (getireceği) felaketleri gözlüyoruz” mu diyorlar? De ki: “Siz gözetleyedurun; çünkü ben de sizinle birlikte gözetleyenlerdenim” Yoksa bunu kendilerine saçma-akılları mı emrediyor? Yoksa onlar azgın bir kavim midir? (Tur Suresi, 30-32)
Öfkesinin-şiddetinden neredeyse patlayıp parçalanacak Her bir grup içine atıldığında, bekçileri onlara sorar: “Size bir uyarıcı gelmedi mi?” Onlar: “Evet” derler “Bize gerçekten bir uyarıcı geldi Fakat biz yalanladık ve: “Allah hiç bir şey indirmedi, siz yalnızca büyük bir sapmışlık içindesiniz, dedik” Ve derler ki: “Eğer dinlemiş olsaydık ya da akıl etmiş olsaydık, şu çılgınca yanan ateşin halkı arasında olmayacaktık” Böylece kendi günahlarını itiraf ettiler Çılgınca yanan ateşin halkına (Allah’ın rahmetinden) uzaklık olsun (Mülk Suresi, 8-11)
Allah’ın izni olmaksızın, hiç kimse için iman etme (imkanı) yoktur O, akıl erdiremeyenlerin üzerine iğrenç bir pislik kılar (Yunus Suresi, 100)
Onlardan seni dinleyecekler vardır Ama hiç duymayan -sağırlara -üstelik hiç akılları ermiyorsa- sen mi duyuracaksın? Ve sana bakacak olanlar vardır Ama kör olanları -üstelik basiretleri de yoksa- sen mi doğru yola ulaştıracaksın? (Yunus Suresi, 42-43)
Bir sûre indirildiğinde, bazısı bazısına bakar (ve): “Sizi bir kimse görüyor mu?” (der) Sonra sırt çevirir giderler Gerçekten onlar, kavramayan bir topluluk olmaları dolayısıyla, Allah onların kalblerini çevirmiştir (Tevbe Suresi, 127)
Andolsun, cehennem için cinlerden ve insanlardan çok sayıda kişi yarattık (hazırladık) Kalbleri vardır bununla kavrayıp-anlamazlar, gözleri vardır bununla görmezler, kulakları vardır bununla işitmezler Bunlar hayvanlar gibidir, hatta daha aşağılıktırlar İşte bunlar gafil olanlardır (A’raf Suresi, 179)
Onlar, siz birbirinizi namaza çağırdığınızda onu alay ve oyun (konusu) edinirler Bu, gerçekten onların akıl erdirmeyen bir topluluk olmalarındandır (Maide Suresi, 58)
Gerçek şu ki, Allah katında, yerde debelenenlerin en kötüsü, (bir türlü) akıl erdirmez olan sağırlar ve dilsizlerdir (Enfal Suresi,22)
KENDİLERİNİ AKILLI ZANNEDERLER

Bunun üzerine Firavun şehirlere (asker) toplayıcılar gönderdi “Gerçek şu ki bunlar azınlık olan bir topluluktur;” “Ve elbette bize karşı da büyük bir öfke beslemektedirler” ‘Biz ise uyanık bir toplumuz” (dedi) (Şuara Suresi, 53-56)
Ve (yine) kendilerine: “İnsanların iman ettiği gibi siz de iman edin” denildiğinde: “Düşük akıllıların iman ettiği gibi mi iman edelim?” derler Bilin ki, gerçekten asıl düşük-akıllılar kendileridir; ama bilmezler (Bakara Suresi, 13)

Alıntı Yaparak Cevapla