Konu: Müminler
Yalnız Mesajı Göster

Müminler

Eski 08-01-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Müminler




PEYGAMBERİN SÜNNETİNE UYARLAR

Onlar ki, yanlarındaki Tevrat’ta ve İncil’de (geleceği) yazılı bulacakları ümmi haber getirici (Nebi) olan elçiye (Resul) uyarlar; o, onlara marufu (iyiliği) emrediyor, münkeri (kötülüğü) yasaklıyor, temiz şeyleri helal, murdar şeyleri haram kılıyor ve onların ağır yüklerini, üzerlerindeki zincirleri indiriyor Ona inananlar, destek olup savunanlar, yardım edenler ve onunla birlikte indirilen nuru izleyenler; işte kurtuluşa erenler bunlardır (A’raf Suresi, 157)
ŞEYTANIN ETKİSİNE GİRMEZLER

Eğer sana şeytandan yana bir kışkırtma (vesvese veya iğva) gelirse, hemen Allah’a sığın Çünkü O, işitendir, bilendir (Allah’tan) Sakınanlara şeytandan bir vesvese eriştiğinde (önce) iyice düşünürler (Allah’ı zikredip-anarlar), sonra hemen bakarsın ki görüp bilmişlerdir (A’raf Suresi, 200-201)
Dedi ki: “Rabbim, beni kışkırttığın şeye karşılık, andolsun, ben de yeryüzünde onlara, (sana başkaldırmayı ve dünya tutkularını) süsleyip-çekici göstereceğim ve onların tümünü mutlaka kışkırtıp-saptıracağım” “Ancak onlardan muhlis olan kulların müstesna” (Allah) Dedi ki: “İşte bu, bana göre dosdoğru olan yoldur” “Şüphesiz, kışkırtılıp-saptırılmışlardan sana uyanlar dışında, senin benim kullarım üzerinde zorlayıcı hiç bir gücün yoktur” (Hicr Suresi, 39-42)
Öyleyse Kur’an okuduğun zaman, kovulmuş şeytandan Allah’a sığın Gerçek şu ki, iman edenler ve Rablerine tevekkül edenler üzerinde onun (şeytanın) hiç bir zorlayıcı-gücü yoktur (Nahl Suresi, 98-99)
ŞEYTANI VE YANDAŞLARINI DÜŞMAN EDİNİRLER

Gerçek şu ki, şeytan sizin düşmanınızdır, öyleyse siz de onu düşman edinin O, kendi grubunu, ancak çılgınca yanan ateşin halkından olmağa çağırır (Fatır Suresi, 6)
Şeytan sakın sizi (Allah’ın yolundan) alıkoymasın Gerçekten o, sizin için açıkça bir düşmandır (Zuhruf Suresi, 62)
Ey Ademoğulları, şeytan, anne ve babanızın çirkin yerlerini kendilerine göstermek için, elbiselerini sıyırtarak, onları cennetten çıkardığı gibi sakın sizi de bir belaya uğratmasın Çünkü o ve taraftarları, (kendilerini göremeyeceğiniz yerden) sizleri görmektedir Biz gerçekten şeytanları, inanmayacakların dostları kıldık (A’raf Suresi, 27)
Andolsun, insanlar içinde, mü’minlere en şiddetli düşman olarak yahudileri ve müşrikleri bulursun Onlardan, iman edenlere sevgi bakımından en yakın olarak da: “Hristiyanlarız” diyenleri bulursun Bu, onlardan (birtakım) papaz ve rahiplerin olması ve onların gerçekte büyüklük taslamamaları nedeniyledir (Maide Suresi, 82)
Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur (Mümtehine Suresi, 1)
SADECE ALLAH’I VE İNANANLARI DOST EDİNİRLER

Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku’ ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir Kim Allah’ı, Resûlü’nü ve iman edenleri dost (veli) edinirse, hiç şüphe yok, galip gelecek olanlar, Allah’ın taraftarlarıdır (Maide Suresi, 55-56)
Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz (Al-i İmran Suresi, 118)
Ey iman edenler, mü’minleri bırakıp kafirleri veliler (dostlar) edinmeyin Kendi aleyhinizde Allah’a apaçık olan kesin bir delil vermek ister misiniz? (Nisa Suresi, 144)
Ey iman edenler, eğer imana karşı inkârı sevip-tercih ediyorlarsa, babalarınızı ve kardeşlerinizi veliler edinmeyin Sizden kim onları veli edinirse, işte bunlar zulmeden kimselerdir (Tevbe Suresi, 23)
Yoksa siz, içinizden cihad edenleri ve Allah’tan ve Resûlü’nden ve mü’minlerden başka sır-dostu edinmeyenleri Allah ‘bilip (ortaya) çıkarmadan’ bırakılıvereceğinizi mi sandınız? Allah yaptıklarınızdan haberdardır (Tevbe Suresi, 16)
Allah’a ve ahiret gününe iman eden hiç bir kavim (topluluk) bulamazsın ki, Allah’a ve elçisine başkaldıran kimselerle bir sevgi (ve dostluk) bağı kurmuş olsunlar; bunlar, ister babaları, ister çocukları, ister kardeşleri, isterse kendi aşiretleri (soyları) olsun Onlar, öyle kimselerdir ki, (Allah) kalplerine imanı yazmış ve onları kendinden bir ruh ile desteklemiştir Onları, altlarından ırmaklar akan cennetlere sokacaktır; orda süresiz olarak kalacaklardır Allah, onlardan razı olmuş, onlar da O’ndan razı olmuşlardır İşte onlar, Allah’ın fırkasıdır Dikkat edin; şüphesiz Allah’ın fırkası olanlar, felah (umutlarını gerçekleştirip kurtuluş) bulanların ta kendileridir (Mücadele Suresi, 22)
Ey iman edenler, benim de düşmanım, sizin de düşmanınız olanları veliler edinmeyin Siz onlara karşı sevgi yöneltiyorsunuz; oysa onlar haktan size geleni inkâr etmişler, Rabbiniz olan Allah’a inanmanızdan dolayı elçiyi de, sizi de (yurtlarınızdan) sürüp-çıkarmışlardır Eğer siz, Benim yolumda cihad etmek ve Benim rızamı aramak amacıyla çıkmışsanız (nasıl) onlara karşı hâlâ sevgi gizliyorsunuz? Ben, sizin gizlediklerinizi ve açığa vurduklarınızı bilirim Kim sizden bunu yaparsa, artık o, elbette yolun ortasından şaşırıp-sapmış olur (Mümtehine Suresi, 1)
Allah, ancak din konusunda sizinle savaşanları, sizi yurtlarınızdan sürüp-çıkaranları ve sürülüp-çıkarılmanız için arka çıkanları dost edinmenizden sakındırır Kim onları dost edinirse, artık onlar zalimlerin ta kendileridir (Mümtehine Suresi, 9)
İnkâr edenler birbirlerinin velileridir Eğer siz bunu yapmazsanız (birbirinize yardım etmez ve dost olmazsanız) yeryüzünde bir fitne ve büyük bir bozgunculuk (fesat) olur (Enfal Suresi, 73)
DİĞER MÜMİNLERLE BİRARADADIRLAR

Sen de sabah akşam O’nun rızasını isteyerek Rablerine dua edenlerle birlikte sabret Dünya hayatının (aldatıcı) süsünü isteyerek gözlerini onlardan kaydırma Kalbini bizi zikretmekten gaflete düşürdüğümüz, kendi ‘istek ve tutkularına (hevasına)’ uyan ve işinde aşırılığa gidene itaat etme (Kehf Suresi, 28)
Ey iman edenler, Allah’tan sakının ve doğru (sadık)larla birlikte olun (Tevbe Suresi, 119)
Bununla birlikte, onların ikisi (annen ve baban) hakkında bir bilgin olmayan şeyi bana şirk koşman için, sana karşı çaba harcayacak olurlarsa, bu durumda onlara itaat etme ve dünya (hayatın) da onlara iyilikle (ma’ruf üzere) sahiplen (onlarla geçin) ve bana ‘gönülden-katıksız olarak yönelenin’ yoluna tabi ol Sonra dönüşünüz yalnızca banadır, böylece ben de size yaptıklarınızı haber vereceğim (Lokman Suresi, 15)
Ey iman edenler, sizden olmayanları sırdaş edinmeyin Onlar size kötülük ve zarar vermeye çalışıyor, size zorlu bir sıkıntı verecek şeyden hoşlanırlar Buğz (ve düşmanlıkları) ağızlarından dışa vurmuştur, sinelerinin gizli tuttukları ise, daha büyüktür Size ayetlerimizi açıkladık; belki akıl erdirirsiniz (Al-i İmran Suresi, 118)
NAMAZA TİTİZLİK GÖSTERİRLER

Namazları ve orta namazını (üstlerine düşerek, titizlik göstererek) koruyun ve Allah’a gönülden boyun eğiciler olarak (namaza) durun (Bakara Suresi, 238)
Onlar, namazı dosdoğru kılarlar ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak ederler (Enfal Suresi, 3)
Mü’minler gerçekten felah bulmuştur; Onlar namazlarında hûşû içinde olanlardır; (Mü’minun Suresi, 1-2)
Onlar, namazlarını da (titizlikle) koruyanlardır (Mü’minun Suresi, 9)
(Öyle) Adamlar ki, ne ticaret, ne alış-veriş onları Allah’ı zikretmekten, dosdoğru namazı kılmaktan ve zekatı vermekten ‘tutkuya kaptırıp alıkoymaz’; onlar, kalplerin ve gözlerin inkılaba uğrayacağı (dehşetten allak bullak olacağı) günden korkarlar (Nur Suresi, 37)
Ancak namaz kılanlar hariç; Ki onlar, namazlarında süreklidirler (Mearic Suresi, 22-23)
GECELERİ DE İBADET EDERLER

Gece-boyunca da pek az uyurlardı Onlar, seher vakitlerinde istiğfar ederlerdi (Zariyat Suresi, 17-18)
ALLAH’TAN BAĞIŞLANMA DİLERLER

Onlar, seher vakitlerinde istiğfar ederlerdi (Zariyat Suresi, 18)
“Rabbimiz, biz: “Rabbinize iman edin” diye imana çağrıda bulunan bir çağırıcıyı işittik, hemen iman ettik Rabbimiz, bizim günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi de iyilik yapanlarla birlikte öldür” (Al-i İmran Suresi, 193)
Allah, hiç kimseye güç yetireceğinden başkasını yüklemez (Kişinin nefsinin) Kazandığı lehine, kazandırdıkları aleyhinedir “Rabbimiz, unuttuklarımızdan veya yanıldıklarımızdan dolayı bizi sorumlu tutma Rabbimiz, bize, bizden öncekilere yüklediğin gibi ağır yük yükleme Rabbimiz, kendisine güç yetiremeyeceğimiz şeyi bize taşıtma Bizi affet Bizi bağışla Bizi esirge, Sen bizim mevlamızsın Kâfirler topluluğuna karşı bize yardım et” (Bakara Suresi, 286)
“Rabbim, beni, annemi, babamı, mü’min olarak evime gireni, iman eden erkekleri ve iman eden kadınları bağışla Zalimlere yıkımdan başkasını arttırma” (Nuh Suresi, 28)
Ve ‘çirkin bir hayasızlık’ işledikleri ya da nefislerine zulmettikleri zaman, Allah’ı hatırlayıp hemen günahlarından dolayı bağışlanma isteyenlerdir Allah’tan başka günahları bağışlayan kimdir? Bir de onlar yaptıkları (kötü şeylerde) bile bile ısrar etmeyenlerdir (Al-i İmran Suresi, 135)
Onlar: “Rabbimiz şüphesiz biz iman ettik, artık bizim günahlarımızı bağışla ve bizi ateşin azabından koru” diyenler; Sabredenler, doğru olanlar, gönülden boyun eğenler, infak edenler ve ‘seher vakitlerinde’ bağışlanma dileyenlerdir (Al-i İmran Suresi, 16-17)
Onların söyledikleri: “Rabbimiz, günahlarımızı ve işimizdeki aşırılıklarımızı bağışla, ayaklarımızı (bastıkları yerde) sağlamlaştır ve bize kafirler topluluğuna karşı yardım et” demelerinden başka bir şey değildi (Al-i İmran Suresi, 147)
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: “Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin” (Haşr Suresi, 10)
HEM KENDİ GÜNAHLARI, HEM DE DİĞER MÜMİNLERİN GÜNAHLARI İÇİN BAĞIŞLANMA DİLERLER

Şu halde bil; gerçekten, Allah’tan başka ilah yoktur Hem kendi günahın, hem mü’min erkekler ve mü’min kadınlar için mağfiret dile Allah, sizin dönüp-dolaşacağınız yeri bilir, konaklama yerinizi de (Muhammed Suresi, 19)
Bir de onlardan sonra gelenler, derler ki: “Rabbimiz, bizi ve bizden önce iman etmiş olan kardeşlerimizi bağışla ve kalplerimizde iman edenlere karşı bir kin bırakma Rabbimiz, gerçekten sen, çok şefkatlisin, çok esirgeyicisin” (Haşr Suresi, 10)
ALLAH’A YAKINLAŞMAK İÇİN GAYRET EDERLER

Yarışıp öne geçenler de, öne geçmiş öncülerdir İşte onlar, yakınlaştırılmış (mukarreb) olanlardır (Vakıa Suresi, 10-11)
Ey iman edenler, Allah’tan korkup-sakının ve (sizi) O’na (yaklaştıracak) vesile arayın; O’nun yolunda cihad edin, umulur ki kurtuluşa erersiniz (Maide Suresi, 35)
Ve onların içinden, sabrettikleri zaman emrimizle doğru yola iletip-yönelten önderler kıldık; onlar bizim ayetlerimize kesin bilgiyle inanıyorlardı (Secde Suresi, 24)
Ve onlar: “Rabbimiz, bize eşlerimizden ve soyumuzdan, gözün aydınlığı olacak (çocuklar) armağan et ve bizi takva sahiplerine önder kıl,” diyenlerdir (Furkan Suresi, 74)
İşte onlar, hayırlarda yarışmaktadırlar ve onlar bundan dolayı öne geçmektedirler (Mü’minun Suresi, 61)
Sonra Kitabı kullarımızdan seçtiklerimize miras kıldık Artık onlardan kimi kendi nefsine zulmeder, kimi orta bir yoldadır, kimi de Allah’ın izniyle hayırlarda yarışır öne geçer İşte bu, büyük fazlın kendisidir (Fatır Suresi, 32)
ALLAH’A ŞÜKREDERLER

Ey iman edenler size rızık olarak verdiklerimizin temiz olanlarından yiyin ve yalnızca O’na kulluk ediyorsanız, (yine yalnızca) Allah’a şükredin (Bakara Suresi, 172)
Andolsun, Lukman’a “Allah’a şükret” diye hikmet verdik Kim şükrederse, artık o, kendi lehine şükreder Kim inkâr ederse, artık şüphesiz, (Allah,) Gani (hiç kimseye ve hiç bir şeye muhtaç olmayan)dır, Hamiddir (hamd yalnızca O’na aittir) (Lokman Suresi, 12)
Ona (Süleyman'a) dilediği şekilde kaleler, heykeller, havuz büyüklüğünde çanaklar ve yerinden sökülmeyen kazanlar yaparlardı "Ey Davud ailesi, şükrederek çalışın" Kullarımdan şükredenler azdır (Se'be Suresi, 13)
“Rabbiniz şöyle buyurmuştu: “Andolsun, eğer şükrederseniz gerçekten size arttırırım ve andolsun, eğer nankörlük ederseniz, şüphesiz, benim azabım pek şiddetlidir” (İbrahim Suresi, 7)
(Ey) Nuh ile birlikte taşıdıklarımızın çocukları! Şüphesiz o, şükreden bir kuldu (İsra Suresi, 3)
Allah, sizi annelerinizin karnından hiç bir şey bilmezken çıkardı ve umulur ki şükredersiniz diye işitme, görme (duyularını) ve gönüller verdi (Nahl Suresi, 78)
Eğer şükreder ve iman ederseniz, Allah azabınızla ne yapsın? Allah şükrün karşılığını verendir, bilendir (Nisa Suresi, 147)
İki deniz bir değildir Şu, tatlı, susuzluğu keser ve içimi kolay; şu da, tuzlu ve acıdır Ancak her birinden taze et yersiniz ve takınmakta olduğunuz süs eşyalarını çıkarırsınız O’nun fazlından aramanız ve umulur ki şükretmeniz için gemilerin onda (denizde) suları yara yara akıp gittiğini görürsün (Fatır Suresi, 12)
TÜM GÜÇLERİYLE ALLAH YOLUNDA MÜCADELE EDERLER

Onlarla çarpışınız Allah, onları sizin ellerinizle azablandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü’minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun (Tevbe Suresi, 14)
Ey iman edenler, sizi acı bir azabdan kurtaracak bir ticareti haber vereyim mi? Allah’a ve O’nun Resulü’ne iman edersiniz, mallarınızla ve canlarınızla Allah yolunda cihad edersiniz Bu, sizin için daha hayırlıdır; eğer bilirseniz (Saf Suresi, 10-11)
Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır (Tevbe Suresi, 41)
Ama Resul ve onunla birlikte olan mü’minler, mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler; işte bütün hayırlar onlarındır ve kurtuluşa erenler onlardır (Tevbe Suresi, 88)
İman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenlerin Allah katında büyük dereceleri vardır İşte ‘kurtuluşa ve mutluluğa’ erenler bunlardır (Tevbe Suresi, 20)
Mü’min olanlar, ancak o kimselerdir ki, onlar, Allah’a ve Resûlü’ne iman ettiler, sonra hiç bir kuşkuya kapılmadan Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad ettiler İşte onlar, sadık (doğru) olanların ta kendileridir (Hucurat Suresi, 15)
Size ne oluyor ki, Allah yolunda ve: “Rabbimiz, bizi halkı zalim olan bu ülkeden çıkar, bize katından bir veli (koruyucu sahib) gönder, bize katından bir yardım eden yolla” diyen erkekler, kadınlar ve çocuklardan zayıf bırakılmışlar adına savaşmıyorsunuz? (Nisa Suresi, 75)
Allah adına gerektiği gibi cihad edin O, sizleri seçmiş ve din konusunda size bir güçlük yüklememiştir, atanız İbrahim’in dini(nde olduğu gibi) O (Allah) bundan daha önce de, bunda (Kur’an’da) da sizi “müslümanlar” olarak isimlendirdi; elçi sizin üzerinize şahid olsun, siz de insanlar üzerine şahidler olasınız diye Artık dosdoğru namazı kılın, zekatı verin ve Allah’a sarılın, sizin Mevlanız O’dur İşte, ne güzel mevla ve ne güzel yardımcı (Hac Suresi, 78)
Kim cihad ederse, yalnızca kendi nefsi için cihad etmiş olur Şüphesiz Allah, alemlerden müstağnidir (Ankebut Suresi, 6)
ZORLUKLAR İMANLARINDAN DÖNDÜREMEZ

Kendilerine yara isabet ettikten sonra, Allah ve elçisinin çağrısına icabet edenler, içlerinden iyilik yapanlar ve sakınanlar için büyük bir ecir vardır Onlar, kendilerine insanlar: “Size karşı insanlar topla(n)dılar, artık onlardan korkun” dedikleri halde imanları artanlar ve: “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” diyenlerdir (Al-i İmran Suresi, 172-173)
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir Ama iyilik, Allah’a, ahiret gününe, meleklere, Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda, hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır) İşte bunlar, doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır (Bakara Suresi, 177)
ALLAH’IN DİNİNİ TEBLİĞ EDERLER

Dedi ki: “Rabbim, gerçekten kavmimi gece ve gündüz davet edip-durdum” “Fakat davet etmem, bir kaçıştan başkasını arttırmadı” “Doğrusu ben, onları bağışlaman için her davet edişimde, onlar parmaklarını kulaklarına tıkadılar, örtülerini başlarına çektiler ve büyüklük tasladıkça büyüklük gösterip-direttiler’ “Sonra onları açıktan açığa davet ettim” “Daha sonra (davamı) onlara açıkça ilan ettim ve kendilerine gizli gizli yollarla yanaşmak istedim” (Nuh Suresi, 5-9)
Hani onlara kardeşleri Hud: “Sakınmaz mısınız?” demişti “Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim” “Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin” “Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir” (Şuara Suresi, 124-127)
Hani onlara kardeşleri Nuh: “Sakınmaz mısınız?” demişti “Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim” “Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin” “Buna karşılık ben sizden bir ücret istemiyorum; ücretim yalnızca alemlerin Rabbine aittir” “Artık Allah’tan korkup-sakının ve bana itaat edin (Şuara Suresi, 106-110)
“(Benim görevim,) Yalnızca Allah’tan olanı ve O’nun gönderdiklerini tebliğ etmektir Kim Allah’a ve O’nun elçisine isyan ederse, içinde ebedi kalıcılar olmak üzere onun için cehennem ateşi vardır” (Cin Suresi, 23)
ALLAH YOLUNDA MÜCADELEDE GEVŞEKLİK GÖSTERMEZLER

Nice peygamberle birlikte birçok Rabbani (bilgin)ler savaşa girdiler de, Allah yolunda kendilerine isabet eden (güçlük ve mihnet)den dolayı ne gevşeklik gösterdiler, ne boyun eğdiler Allah, sabredenleri sever (Al-i İmran Suresi, 146)
(Düşmanınız olan) Topluluğu aramakta gevşeklik göstermeyin Siz acı çekiyorsanız, şüphesiz onlar da, sizin acı çektiğiniz gibi acı çekiyorlar Oysa siz, onların umud etmediklerini Allah’tan umuyorsunuz Allah, bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Nisa Suresi, 104)
Öyleyse sen sabret; şüphesiz Allah’ın va’di haktır; kesin bilgiyle inanmayanlar sakın seni telaşa kaptırıp-hafifliğe (veya gevşekliğe) sürüklemesinler (Rum Suresi, 60)
Gevşemeyin, üzülmeyin; eğer (gerçekten) iman etmişseniz en üstün olan sizlersiniz (Al-i İmran Suresi, 139)
ALLAH YOLUNDA MÜCADELE İÇİN HAZIRLIK YAPARLAR

Onlara karşı gücünüzün yettiği kadar kuvvet ve besili atlar hazırlayın Bununla, Allah’ın düşmanı ve sizin düşmanınızı ve bunların dışında sizin bilmeyip Allah’ın bildiği diğer (düşmanları) korkutup-caydırasınız Allah yolunda her ne infak ederseniz, size ‘eksiksiz olarak ödenir’ ve siz haksızlığa uğratılmazsınız (Enfal Suresi, 60)
Eğer (savaşa) çıkmak isteselerdi, herhalde ona bir hazırlık yaparlardı Ancak Allah, (savaşa) gönderilmelerini çirkin gördü de ayaklarını doladı ve; “(Onlara) Siz de oturanlarla birlikte oturun” denildi (Tevbe Suresi, 46)
Hafif ve ağır savaşa kuşanıp çıkın ve Allah yolunda mallarınızla ve canlarınızla cihad edin Eğer bilirseniz, bu sizin için daha hayırlıdır (Tevbe Suresi, 41)
Ey iman edenler, Allah yolunda adım attığınız (savaşa çıktığınız) zaman gerekli araştırmayı yapın ve size (İslam geleneğine göre) selam verene, dünya hayatının geçiciliğine istekli çıkarak: “Sen mü’min değilsin” demeyin Asıl çok ganimet, Allah katındadır, bundan önce siz de böyle idiniz; Allah size lütufta bulundu Öyleyse iyice açıklık kazandırın Şüphesiz Allah, yaptıklarınızdan haberi olandır (Nisa Suresi, 94)
BİRBİRLERİNİ MÜCADELE İÇİN DESTEKLERLER

Artık sen Allah yolunda savaş, kendinden başkasıyla yükümlü tutulmayacaksın Mü’minleri hazırlayıp-teşvik et Umulur ki Allah, küfredenlerin ağır-baskılarını geri püskürtür Allah, ‘kahredici baskısıyla’ daha zorlu, acı sonuçlandırmasıyla da daha zorludur (Nisa Suresi, 84)
Ey Peygamber, mü’minleri savaşa karşı hazırlayıp-teşvik et Eğer içinizde sabreden yirmi (kişi) bulunursa, iki yüz (kişiyi) mağlub edebilirler Ve eğer içinizden yüz (sabırlı kişi) bulunursa, kâfirlerden binini yener Çünkü onlar (gerçeği) kavramayan bir topluluktur (Enfal Suresi, 65)
MÜCADELEYİ ZAMANINDA YAPARLAR

Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir Allah, yaptıklarınızdan hâberdardır (Hadid Suresi, 10)
GEREKİRSE MÜCADELEDE İMANLARINI GİZLEYEBİLİRLER

Firavun ailesinden imanını gizlemekte olan mü’min bir adam dedi ki: “Siz, benim Rabbim Allah’tır diyen bir adamı öldürüyor musunuz? Oysa o, size Rabbinizden apaçık belgelerle gelmiş bulunuyor Buna rağmen o eğer bir yalancı ise yalanı kendi aleyhinedir; ve eğer doğru sözlü ise, (o zaman da) size va’dettiklerinin bir kısmı size isabet eder Şüphesiz Allah, ölçüyü taşıran, çok yalan söyleyen kimseyi hidayete erdirmez” (Mümin Suresi, 28)
İNKAR EDENLERİN İLERİ GELENLERİYLE MÜCADELE EDERLER

Ey iman edenler, inkâr edenlerden size en yakın olanlarla savaşın; sizde ‘bir güç ve caydırıcılık’ görsünler Ve bilin ki gerçekten Allah takva sahipleriyle beraberdir (Tevbe Suresi, 123)
Fitne kalmayıncaya ve dinin hepsi Allah’ın oluncaya kadar onlarla savaşın Şayet vazgeçecek olurlarsa, şüphesiz Allah, yaptıklarını görendir (Enfal Suresi, 39)
Ve eğer antlaşmalardan sonra, yine yeminlerini bozarlarsa ve dininize hınç besleyip-saldırırlarsa, bu durumda küfrün önderleriyle çarpışın Çünkü onlar, yeminleri olmayan kimselerdir; belki cayarlar (Tevbe Suresi, 12)
Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık) İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık” Dediler ki: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin” “Çünkü onlar üzerinize çıkıp gelirlerse, sizi taşa tutarlar veya dinlerine geri çevirirler; bu durumda ebedi olarak kurtuluş bulamazsınız” (Kehf Suresi, 19-20)
İNKAR EDENLERE KARŞI ZORLU VE ONURLUDURLAR

Ey Peygamber, kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı ‘sert ve caydırıcı’ davran Onların barınma yeri cehennemdir Ne kötü bir dönüş yeridir o (Tahrim Suresi, 9)
Allah katında canlıların en kötüsü, şüphesiz inkâr edenlerdir Onlar artık inanmazlar Bunlar, içlerinden antlaşma yaptığın kimselerdir ki, sonra her defasında ahidlerini bozarlar Onlar sakınmazlar Bundan dolayı, savaşta onları yakalarsan, öyle darmadağın et ki, onlarla arkalarından gelecek olanlar(ı caydır) Umulur ki ibret alırlar (Enfal Suresi, 55-57)
Ey iman edenler, içinizden kim dininden geri döner (irtidat eder)se, Allah (yerine) kendisinin onları sevdiği, onların da kendisine sevdiği mü’minlere karşı alçak gönüllü, kafirlere karşı ise ‘güçlü ve onurlu,’ Allah yolunda cihad eden ve kınayıcının kınamasından korkmayan bir topluluk getirir Bu, Allah’ın bir fazlıdır, onu dilediğine verir Allah (rahmetiyle) geniş olandır, bilendir (Maide Suresi, 54)
İNKAR EDENLERE KARŞI TEDBİRLİDİRLER

Ey iman edenler, (düşmanlarınıza karşı) tedbirinizi alın da savaşa bölük bölük çıkın ya da topluca çıkın (Nisa Suresi, 71)
Ve dedi ki: “Ey çocuklarım, tek bir kapıdan girmeyin, ayrı ayrı kapılardan girin Ben size Allah’tan hiç bir şeyi sağlayamam (gideremem) Hüküm yalnızca Allah’ındır Ben O’na tevekkül ettim Tevekkül edenler de yalnızca O’na tevekkül etmelidirler” (Yusuf Suresi, 67)
İçlerinde olup onlara namazı kıldırdığında, onlardan bir grup, seninle birlikte dursun ve silahlarını (yanlarına) alsın; böylece onlar secde ettiklerinde, arkalarınızda olsunlar Namazlarını kılmayan diğer grup gelip seninle namaz kılsınlar, onlar da ‘korunma araçlarını’ ve silahlarını alsınlar Küfredenler, size apansız bir baskın yapabilmek için, sizin silahlarınızdan ve emtianız (erzak ve mühimmatınız)dan ayrılmış olmanızı isterler Yağmur dolayısıyla bir güçlüğünüz varsa veya hastaysanız, silahlarınızı bırakmanızda size bir sorumluluk yoktur Korunma tedbirlerinizi alın Şüphesiz, Allah kafirler için aşağılatıcı bir azab hazırlamıştır (Nisa Suresi, 102)
Böylece, aralarında bir sorgulama yapsınlar diye onları dirilttik (uyandırdık) İçlerinden bir sözcü dedi ki: “Ne kadar kaldınız?” Dediler ki: “Bir gün veya günün bir (kaç saatlik) kısmı kadar kaldık” Dediler ki: “Ne kadar kaldığınızı Rabbiniz daha iyi bilir; şimdi birinizi bu paranızla şehre gönderin de, hangi yiyecek temizse baksın, size ondan bir rızık getirsin; ancak oldukça nazik davransın ve sakın sizi kimseye sezdirmesin” (Kehf Suresi, 19)
İNKARCILARA TUZAK KURARLAR

Dediler ki: “Ey İbrahim, bunu ilahlarımıza sen mi yaptın?” “Hayır” dedi “Bu yapmıştır, bu onların büyükleridir; eğer konuşabiliyorsa, siz onlara soruverin” Bunun üzerine kendi vicdanlarına başvurdular da; “Gerçek şu ki, zalim olanlar sizlersiniz (biziz)” dediler Sonra, yine tepeleri üstüne ters döndüler: “Andolsun, bunların konuşamayacaklarını sen de bilmektesin” Dedi ki: “O halde, Allah’ı bırakıp da sizlere yararı olmayan ve zararı dokunmayan şeylere mi tapıyorsunuz?” “Yuh size ve Allah’tan başka taptıklarınıza Siz yine de akıllanmayacak mısınız?” (Enbiya Suresi, 62-67)
Hani sen, mü’minleri savaşmak için elverişli yerlere yerleştirmek için evinden erkenden ayrılmıştın Allah işitendir, bilendir (Al-i İmran Suresi, 121)
Erzak yüklerini kendilerine hazırlayınca da, su kabını kardeşinin yükü içine bıraktı, sonra bir münadi (şöyle) seslendi: “Ey kafile, sizler gerçekten hırsızsınız” Onlara doğru yönelerek: “Neyi kaybettiniz?” dediler Dediler ki: “Hükümdarın su tasını kaybettik, kim onu (bulup) getirirse, (ona armağan olarak) bir deve yükü vardır Ben de buna kefilim” “Allah adına, hayret” dediler “Siz de bilmişsiniz ki, biz (bu) yere bozgunculuk çıkarmak amacıyla gelmedik ve biz hırsız değiliz” “Öyleyse” dediler “Eğer yalan söylüyorsanız (bunun) cezası nedir?” Dediler ki: “Bunun cezası, (su tası) yükünde bulunanın kendisidir İşte biz zulmedenleri böyle cezalandırırız” Böylece (Yusuf) kardeşinin kabından önce onların kablarını (yoklamaya) başladı, sonra onu kardeşinin kabından çıkardı İşte biz Yusuf için böyle bir plan düzenledik (Yoksa) Hükümdarın dininde (yürürlükteki kanuna göre) kardeşini (yanında) alıkoyamazdı Ancak Allah’ın dilemesi başka Biz dilediğimizi derecelerle yükseltiriz Ve her bilgi sahibinin üstünde daha iyi bir bilen vardır (Yusuf Suresi, 70-76)
İNKARCILARIN MÜMİNLERE KURDUĞU TUZAKLAR BOŞA ÇIKAR

Size bir iyilik dokununca tasalanırlar, size bir kötülük isabet ettiğindeyse buna sevinirler Eğer siz sabreder ve sakınırsanız, onların ‘hileli düzenleri’ size hiçbir zarar veremez Şüphesiz, Allah, yapmakta olduklarını kuşatandır (Al-i İmran Suresi, 120)
Gerçek şu ki, onlar hileli-düzenler kurdular Oysa onların düzenleri, dağları yerlerinden oynatacak da olsa, Allah katında onlara hazırlanmış düzen (kötü bir karşılık) vardır (İbrahim Suresi, 46)
Şüphesiz Allah, (müşriklerin saldırı ve sinsi tuzaklarını) iman edenlerden uzaklaştırmaktadır Gerçekten Allah, hain ve nankör olan kimseyi sevmez (Hac Suresi, 38)
Hani o inkâr edenler, seni tutuklamak ya da öldürmek veya sürgün etmek amacıyla, tuzak kuruyorlardı Onlar bu tuzağı tasarlıyorlarken, Allah da bir düzen (bir karşılık) kuruyordu Allah, düzen kurucuların (tuzaklarına karşılık verenlerin) hayırlısıdır (Enfal Suresi, 30)
Onlardan öncekiler, hileli-düzenler kurmuşlardı da, Allah(ın azab emri) onların kurdukları yapıların temellerine geldi, böylece üstlerindeki tavan tepelerine çöktü; azab onlara şuurunda olmadıkları yerden gelmişti (Nahl Suresi, 26)
Böylece, o, katımızdan kendilerine bir hak ile geldiği zaman, dediler ki: “Onunla birlikte iman edenlerin erkek çocuklarını öldürün; kadınlarını ise sağ bırakın” Ancak kafirlerin hileli-düzeni boşa çıkmakta olandan başkası değildir (Mümin Suresi, 25)
Böylece Rabbi, duasını kabul etti ve onların hileli düzenlerini kendisinden uzaklaştırdı Çünkü O, işitendir, bilendir (Yusuf Suresi, 34)
(Yusuf aracıya şunu söyledi “Bu, (itiraf Vezirin) yokluğunda gerçekten kendisine ihanet etmediğimi ve gerçekten Allah’ın ihanet edenlerin hileli-düzenlerini başarıya ulaştırmadığını kendisinin de bilip öğrenmesi içindi” (Yusuf Suresi, 52)
Dediler ki: “Onun için (yüksekçe) bir bina inşa edin de onu çılgınca yanan ateşin içine atın” Böylelikle ona bir tuzak hazırlamak istediler Oysa biz, onları alçaltılmışlar kıldık (Saffat Suresi, 97-98)
Rabbinin fil sahiplerine neler yaptığını görmedin mi? Onların ‘tasarladıkları planlarını’ boşa çıkarmadı mı? (Fil Suresi, 1-2)
İNKARCILARA KARŞI CAYDIRICIDIRLAR

Allah katında canlıların en kötüsü, şüphesiz inkâr edenlerdir Onlar artık inanmazlar Bunlar, içlerinden antlaşma yaptığın kimselerdir ki, sonra her defasında ahidlerini bozarlar Onlar sakınmazlar Bundan dolayı, savaşta onları yakalarsan, öyle darmadağın et ki, onlarla arkalarından gelecek olanlar(ı caydır) Umulur ki ibret alırlar (Enfal Suresi, 55-57)
Ey Peygamber, kafirlere ve münafıklara karşı cihad et ve onlara karşı ‘sert ve caydırıcı’ davran Onların barınma yeri cehennemdir Ne kötü bir dönüş yeridir o (Tahrim Suresi, 9)
İNKARCILARDAN YÜZ ÇEVİRİRLER

Onlar bunu (tarih boyunca) birbirlerine vasiyet mi ettiler? Hayır; onlar, ‘azgın ve taşkın (tağiy)’ bir kavimdirler Öyleyse sen, onlardan yüz çevir; artık kınanacak değilsin (Zariyat Suresi, 53-54)
İNKARCILARIN ZORBALIKLARINA ENGEL OLURLAR

Onlardan Allah’ın elçisine verdiği “fey’e” gelince, ki siz buna karşı (bunu elde etmek için) ne at, ne deve sürdünüz Ancak Allah, elçilerini dilediklerinin üstüne musallat kılar Allah, her şeye güç yetirendir (Haşr Suresi, 6)
Onlarla çarpışınız Allah, onları sizin ellerinizle azablandırsın, hor ve aşağılık kılsın ve onlara karşı size zafer versin, mü’minler topluluğunun göğsünü şifaya kavuştursun Ve kalblerindeki öfkeyi gidersin Allah dilediğinin tevbesini kabul eder Allah bilendir, hüküm ve hikmet sahibidir (Tevbe Suresi, 14-15)
Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve şehirde kışkırtıcılık yapan (yalan haber yayan)lar (bu tutumlarına) bir son vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız, sonra orada seninle pek az (bir süre) komşu kalabilirler Lanete uğratılmışlar olarak; nerede ele geçirilseler yakalanırlar ve öldürüldükçe (sürekli) öldürülürler (Bu,) Daha önceden gelip-geçenler hakkında (uygulanan) Allah’ın sünnetidir Allah’ın sünnetinde kesin olarak bir değişiklik bulamazsın (Ahzab Suresi, 60-62)
De ki: “Siz bizim için iki güzellikten (şehidlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz de, Allah’ın ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azab dokunduracağını bekliyoruz Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz (Tevbe Suresi, 52)
MÜNAFIKLARLA MÜCADELE EDERLER

Ey iman edenler, inkâr edenlerden size en yakın olanlarla savaşın; sizde ‘bir güç ve caydırıcılık’ görsünler Ve bilin ki gerçekten Allah takva sahipleriyle beraberdir (Tevbe Suresi, 123)
Ey Peygamber, kafirlerle ve münafıklarla cihad et ve onlara karşı sert ve caydırıcı davran Onların barınma yerleri cehennemdir, ne kötü bir yataktır o! ( Tevbe Suresi, 73)
MÜNAFIK KARAKTERLİLERİ ARALARINDA BARINDIRMAZLAR

Onlara geri döndüğünüzde kendilerinden vazgeçmeniz için Allah’a and içecekler Artık siz onlara sırt çevirin Onlar gerçekten pistirler Kazanmakta olduklarının bir cezası olarak, barınma yerleri cehennemdir (Tevbe Suresi, 95)
Bundan böyle, Allah seni onlardan bir topluluğun yanına döndürür de, (yine savaşa) çıkmak için senden izin isterlerse, de ki: “Kesin olarak benimle hiç bir zaman (savaşa) çıkamazsınız ve kesin olarak benimle bir düşmana karşı savaşamazsınız Çünkü siz oturmayı ilk defa hoş gördünüz; öyleyse geride kalanlarla birlikte oturun” (Tevbe Suresi, 83)
(Savaştan) Geride bırakılanlar, siz ganimetleri almaya gittiğiniz zaman diyeceklerdir ki: "Bizi bırakın da sizi izleyelim" Onlar, Allah'ın kelamını değiştirmek istiyorlar De ki: "siz, kesin olarak bizim izimizden gelemezsiniz Allah, daha evvel böyle buyurdu" Bunun üzerine: "Hayır, bizi kıskanıyorsunuz" diyecekler Hayır, onlar pek az anlayan kimselerdir (Fetih Suresi, 15)
MÜNAFIKLARI CEZALANDIRIRLAR

Özür belirtmeyiniz Siz, imanınızdan sonra inkâra saptınız Sizden bir topluluğu bağışlasak da, bir topluluğunuzu gerçekten suçlu-günahkar olmaları nedeniyle azablandıracağız (Tevbe Suresi, 66)
(Musa) Dedi ki: “Ya senin amacın nedir ey Samiri?” Dedi ki: “Ben onların görmediklerini gördüm, böylece elçinin izinden bir avuç alıp atıverdim; böylelikle bana bunu nefsim hoşa giden (bir şey) gösterdi” Dedi ki: “Haydi çekip git, artık senin hayatta (hakettiğin ceza: “Bana dokunulmasın”) deyip yerinmendir” Ve şüphesiz senin için kendisinden asla kaçınamayacağın (azab dolu) bir buluşma zamanı vardır Üstüne kapanıp bel bükerek önünde eğildiğin ilahına bir bak; biz onu mutlaka yakacağız, sonra darmadağın edip denizde savuracağız” (Taha Suresi, 95-97)
İNFAK EDERLER

Öyleyse güç yetirebildiğiniz kadar Allah’tan korkup-sakının, dinleyin ve itaat edin Kendi nefsinize hayır (en büyük yarar) olmak üzere infakta bulunun Kim nefsinin bencil-tutkularından (ya da cimri tutumundan) korunursa; işte onlar, felah (kurtuluş) bulanlardır (Teğabun Suresi, 16)
Sizden birinize ölüm gelip de: “Rabbim, beni yakın bir süreye (ecele) kadar geciktirsen ben de böylece sadaka versem ve salihlerden olsam” demezden önce, size rızık olarak verdiklerimizden infak edin (Münafikun Suresi, 10)
Sevdiğiniz şeylerden infak edinceye kadar asla iyiliğe eremezsiniz Her ne infak ederseniz, şüphesiz Allah onu bilir (Al-i İmran Suresi, 92)
Mallarını Allah yolunda infak edenler, sonra infak ettikleri şeyin peşinden başa kakmayan ve eziyet vermeyenlerin ecirleri Rableri katındadır, onlara korku yoktur ve onlar mahzun olmayacaklardır (Bakara Suresi, 262)
Yalnızca Allah’ın rızasını istemek ve kendilerinde olanı kökleştirip- güçlendirmek için mallarını infak edenlerin örneği, yüksekçe bir tepede bulunan, sağnak yağmur aldığında ürünlerini iki kat veren bir bahçenin örneğine benzer ki ona sağnak yağmur isabet etmese de bir çisintisi (vardır) Allah, yaptıklarınızı görendir (Bakara Suresi, 265)
Onlar, bollukta da, darlıkta da infak edenler, öfkelerini yenenler ve insanlar (daki hakların)dan bağışlama ile (vaz) geçenlerdir Allah, iyilik yapanları sever (Al-i İmran Suresi, 134)
Küçük, büyük infak ettileri her nafaka ve (Allah yolunda) aştıkları her vadi, mutlaka Allah’ın yaptıklarının daha güzeliyle onlara karşılığını vermesi için, (bunlar) onlar adına yazılmıştır (Tevbe Suresi, 121)
Allah’a ve Resûlü’ne iman edin “Sizi kendilerinde halifeler kılıp harcama yetkisi verdiği’ şeylerden infak edin Artık sizden kim iman edip infak ederse, onlara büyük bir ecir vardır (Hadid Suresi, 7)
Size ne oluyor ki, Allah yolunda infak etmiyorsunuz? Oysa göklerin ve yerin mirası Allah’ındır İçinizden, fetihten önce infak eden ve savaşanlar (başkasıyla) bir olmaz İşte onlar, derece olarak sonradan infak eden ve savaşanlardan daha büyüktür Allah, her birine en güzel olanı va’detmiştir Allah, yaptıklarınızdan hâberdardır (Hadid Suresi, 10)
GİZLİ YA DA AÇIK İNFAK EDERLER

Ve onlar-Rablerinin yüzünü (hoşnutluğunu) isteyerek sabrederler, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiklerimizden gizli ve açık infak ederler ve kötülüğü iyilikle savarlar İşte onlar, bu yurdun (dünyanın güzel) sonucu (ahiret mutluluğu) onlar içindir (Ra’d Suresi, 22)
ZEKATI GEREĞİ GİBİ VERİRLER

Bize bu dünyada da, ahirette de iyilik yaz, şüphesiz ki biz Sana yöneldik Dedi ki: “Azabımı dilediğime isabet ettiririm, rahmetim ise her şeyi kuşatmıştır; onu korkup-sakınanlara, zekatı verenlere ve bizim ayetlerimize iman edenlere yazacağım” (A’raf Suresi, 156)
Namazı dosdoğru kılın, zekatı verin; önceden kendiniz için hayır olarak neyi takdim ederseniz, onu Allah katında bulacaksınız Şüphesiz Allah, yaptıklarınızı görendir (Bakara Suresi, 110)
Sizin dostunuz (veliniz), ancak Allah, O’nun elçisi, rüku’ ediciler olarak namaz kılan ve zekatı veren mü’minlerdir (Maide Suresi, 55)
Onlar, zekata ilişkin (söz ve görevlerini mutlaka) yerine getirenlerdir; (Mü’minun Suresi, 4)
GEREKİRSE TOPLU OLARAK YER DEĞİŞTİRİRLER

Sonra gerçekten Rabbin, işkenceye uğratıldıktan sonra hicret edenlerin, ardından cihad edip sabredenlerin (destekçisidir) Şüphesiz senin Rabbin, bundan sonra da gerçekten bağışlayandır, esirgeyendir (Nahl Suresi, 110)
Gerçek şu ki, iman edenler, hicret edenler ve Allah yolunda mallarıyla ve canlarıyla cihad edenler ile (hicret edenleri) barındıranlar ve yardım edenler, işte birbirlerinin velisi olanlar bunlardır İman edip hicret etmeyenler, onlar hicret edinceye kadar, sizin onlara hiç bir şeyle velayetiniz yoktur Ama din konusunda sizden yardım isterlerse, yardım üzerinizde bir yükümlülüktür Ancak, sizlerle onlar arasında anlaşma bulunan bir topluluğun aleyhinde değil Allah, yaptıklarınızı görendir (Enfal Suresi, 72)
Allah yolunda hicret edip öldürülen veya ölenlere gelince muhakkak Allah, onları güzel bir rızıkla rızıklandıracaktır Şüphesiz Allah, rızık verenlerin en hayırlısıdır Onları, kendisinden gerçekten hoşnut kalacakları bir yere sokacaktır Şüphesiz Allah, bilendir, halimdir (Hac Suresi, 58-59)
Melekler kendi nefislerine zulmedenlerin hayatına son verecekleri zaman derler ki: “Nerde idiniz?” Onlar: “Biz, yeryüzünde zayıf bırakılmışlar (müstaz’aflar) idik” derler (Melekler de “Hicret etmeniz için Allah’ın arzı geniş değil miydi?” derler İşte onların barınma yeri cehennemdir Ne kötü yataktır o?21 (Nisa Suresi, 97)
Allah yolunda hicret eden, yeryüzünde barınacak çok yer de bulur, genişlik (ve bolluk) da Allah’a ve Resûlü’ne hicret etmek üzere evinden çıkan, sonra kendisine ölüm gelen kişinin ecri şüphesiz Allah’a düşmüştür Allah, bağışlayıcıdır, esirgeyicidir (Nisa Suresi, 100)
Zulme uğratıldıktan sonra, Allah yolunda hicret edenleri dünyada şüphesiz güzel bir biçimde yerleştireceğiz; ahiret karşılığı ise daha büyüktür Bilmiş olsalardı (Nahl Suresi, 41)
EMANETE RİAYET EDERLER

(Yine) Onlar, emanetlerine ve ahidlerine riayet edenlerdir (Mü’minun Suresi, 8)
Şüphesiz Allah, size emanetleri ehline (sahiplerine) teslim etmenizi ve insanlar arasında hükmettiğinizde adaletle hükmetmenizi emrediyor Bununla Allah, size ne güzel öğüt veriyor! Doğrusu Allah, işitendir, görendir (Nisa Suresi, 58)
Kitap Ehlinden öylesi vardır ki, bir kantar emanet bıraksan onu sana geri verir; öylesi de vardır ki, ona bir dinar emanet bıraksan, sen, onun tepesine dikilip durmadıkça onu sana ödemez Bu onların “ümmiler (zayıf ve bilgisizler veya Ehl-i Kitap olmayanlar) konusunda üzerinizde bir yol (sorumluluk) yoktur” demiş olmalarındandır Oysa kendileri (gerçeği) bildikleri halde Allah’a karşı yalan söylemektedirler (Al-i İmran Suresi, 75)
(Bir de) Onlar, kendilerine verilen emanete ve verdikleri ahde (harfiyyen) riayet edenlerdir (Mearic Suresi, 32)
GÜVENİLİR İNSANLARDIR

“Gerçek şu ki, ben size gönderilmiş güvenilir bir elçiyim” (Şuara Suresi, 178)
Hükümdar dedi ki: “Onu bana getirin, onu kendime bağlı kılayım” Onunla konuştuğunda da (şöyle) dedi: “Sen bugün bizim yanımızda (artık) önemli bir yer sahibisin, güvenilir (bir danışman-yönetici)sin” (Yusuf Suresi, 54)
Andolsun, biz kendilerinden önce, Firavun’un kavmini de denedik Onlara kerim bir elçi gelmişti; “Allah’ın kullarını bana teslim edin; gerçekten ben, sizin için güvenilir bir elçiyim” (demişti) (Duhan Suresi, 17-18)
(Hud “Ey kavmim” dedi “Bende ‘akıl yetersizliği’ yoktur; ama ben gerçekten alemlerin Rabbinden bir elçiyim” dedi “Size Rabbimin risaletini tebliğ ediyorum Ben sizin için güvenilir bir öğütçüyüm” (A’raf Suresi, 67-68)
Çok geçmeden, o iki (kadın)dan biri, (utana utana) yürüyerek ona geldi “Babam, bizim için sürüleri sulamana karşılık sana mükafaat vermek üzere seni davet etmektedir” dedi Bunun üzerine ona gelip de olup bitenleri anlatınca o: “Korkma” dedi “Zalimler topluluğundan kurtulmuş oldun” O (kadın)lardan biri dedi ki: “Ey babacığım, onu ücretli olarak tut; çünkü ücretle tuttuklarının en hayırlısı gerçekten o kuvvetli, güvenilir (biri)dir” (Kasas Suresi, 25-26)
Şüphesiz o (Kur’an), üstün onur sahibi bir elçinin gerçekten (Allah’tan getirdiği) sözüdür; (Bu elçi,) Bir güç sahibidir, arşın sahibi katında şereflidir Ona itaat edilir, sonra güvenilirdir (Tekvir Suresi, 19-21)
GÜÇLÜ KİŞİLİKLERİ OLUR

Gerçek şu ki, İbrahim (tek başına) bir ümmetti; Allah’a gönülden yönelip itaat eden bir muvahhiddi ve o müşriklerden değildi (Nahl Suresi, 120)
Kitap’ta Meryem’i de zikret Hani o, ailesinden kopup doğu tarafında bir yere çekilmişti (Meryem Suresi, 16)
CESUR VE KARARLIDIRLAR

De ki: “Herkes gözetlemektedir; siz de gözleyip durun Sonunda, dümdüz (dosdoğru) yolun sahipleri kimlermiş ve doğru yola ulaşan kimlermiş, pek yakında öğreneceksiniz” (Taha Suresi, 135)
Onlara Nuh’un haberini oku Hani kavmine demişti ki: “Ey kavmim, benim makamım ve Allah’ın ayetleriyle hatırlatmalarım eğer size ağır geliyorsa ben, şüphesiz Allah’a tevekkül etmişim Artık siz ortaklarınızla toplanıp yapacağınız işi karara bağlayın da işiniz size örtülü kalmasın (veya tasa konusu olmasın), sonra hakkımdaki hükmünüzü -bana süre tanımaksızın- verin (Yunus Suresi, 71)
Onların yürüyecek ayakları var mı? Ya da tutacakları elleri mi var? Veya görecek gözleri mi var? Yoksa işitecek kulakları mı var? De ki: “Ortak koştuklarınızı çağırın, sonra bir düzen (tuzak) kurun da bana göz bile açtırmayın” (A’raf Suresi, 195)
Artık sana gelen bunca ilimden sonra, onun hakkında seninle ‘çekişip-tartışmalara girişirlerse’ de ki: “Gelin, oğullarımızı ve oğullarınızı, kadınlarımızı ve kadınlarınızı, kendimizi ve kendinizi çağıralım; sonra karşılıklı lanetleşelim de Allah’ın lanetini yalan söyleyenlerin üstüne kılalım” (Al-i İmran Suresi, 61)
İman etmeyenlere de ki: “Yapabileceğinizi yapın; elbette biz de yapacağız” (Hud Suresi, 121)
De ki: “Siz bizim için iki güzellikten (şehidlik veya zaferden) birinin dışında başkasını mı bekliyorsunuz? Oysa biz de, Allah’ın ya kendi katından veya bizim elimizle size bir azab dokunduracağını bekliyoruz Öyleyse siz bekleyedurun, kuşkusuz biz de sizlerle birlikte bekleyenleriz (Tevbe Suresi, 52)
“Allah bizi ondan kurtardıktan sonra, bizim tekrar sizin dininize dönmemiz Allah’a karşı yalan yere iftira düzmemiz olur Rabbimiz olan Allah’ın dilemesi dışında, ona geri dönmemiz bizim için olacak iş değildir Rabbimiz, ilim bakımından her şeyi kuşatmıştır Biz Allah’a tevekkül ettik ‘Rabbimiz, bizimle kavmimiz arasında ‘Sen hak ile hüküm ver,’ Sen ‘hüküm verenlerin’ en hayırlısısın” (A’raf Suresi, 89)
“Ve doğrusu ben, sizin taşa tutmanızdan benim de Rabbim, sizin de Rabbiniz olan (Allah)a sığındım” “Eğer bana inanmıyorsanız, bu durumda benden kopup-ayrılın” (Duhan Suresi, 20-21)


Alıntı Yaparak Cevapla