Prof. Dr. Sinsi
|
Harman Sonunu Bekle.......
Rivayete göre, Hz Musa (a s ) bir köyden geçerken, harmanı süren âleti çeken öküzün yanına câzibeli bir zencinin koşulduğunu görür Bu zencinin yanına yaklaşır, tesellide bulunur Onun yanından ayrılacağında şöyle der:
– Eh! Sabır et bakalım Harman sonunu bekle, der Sonra da zencinin yanından ayrılarak yoluna devam eder
Aradan zaman geçer Köle, harman sonunu bekler Fakat daha ağır işlere mâruz bırakılır Kendi kendine:
– Musa Peygamber harman sonunu bekle, dedi Kurtulacağım hakkında keramet gösterdi zannettim, diye şüpheye düşer
Birkaç mevsim sonra Hz Musa (a s ) o köye tekrar uğrar Zenciyi sorar Derler ki:
– O zencinin efendisi öldü Hanım da köle ile evlendi Şimdi konakta yaşıyor İşin de başına geçti, diye cevap verirler
Hz Musa (a s ) zenciyi bulur Zenci kendisini itibarla karşılar Hz Musa’ya der ki:
– Ya Musa! Sen bana harman sonunu bekle, dedin Fakat ben, kaç harman sonu zahmetleri çektim Bilsen ki, ne zahmetler çektim Ancak kurtulalı üç-beş ay oldu, der Hz Musa (a s ) zenciye şu cevap ile mukabelede bulunur:
– Ben sana harman sonu, dedim Bu senin öküzle çift sürüp harmanı dövelediğin o mevsimin sonu değildi ki!
Her toplumun, her insanın hayatının bir devresi vardır Orada harman olmuş gerçekler ve hâdiseler yığılır
Harman sonu; bâzı insan ve toplumlarda acı ve ıstırap hâlinde, bâzılarında saltanat hâlinde gelir
Sana gelince  Şimdi harmanın idaresini ele almışsın Dikkat et! Harman sonu kaybedenlerden değil kazananlardan ol! der
Kıssadan hisse denir ya! Bizim de bundan alacağımız hisse olsun
İnsan, harmanın başına geçtiği zaman sorumluluğunu bilmeli, kazanç budur Dünya bir harmandır İnsan için bu harman yeri imtihan sahnesidir Asıl mesele, bu imtihanı kaybetmemektir Peygamberimizin şu beyanı meseleyi net ifade eder:
“Âhireti için onda rızık hazırlayıp Rabb’ini memnun eden için dünya ne güzel yurttur ”
Söz buraya gelmişken, Aziz Mahmud Hüdâyî rahmetu’llahi aleyh hazretlerinin Yalan Dünya” başlıklı dörtlüklerini buyrun birlikte okuyalım:
Yalancı dünyaya aldanma yâhû
Bu dernek dağılır divan eğlenmez
İki kapılı bir viranedir bu,
Bunda konan göçer, konuk eğlenmez
Bakma bunun karasına ağına,
Gönül verme bostanına bağına,
Benzer hemân çocuk oyuncağına,
Burda aklı olan insan eğlenmez
Varını isâl et Mevla yoluna,
Bunda ne eylersen onda buluna,
Bir gün sefer düşer berzah iline,
Otağı kalkacak sultan eğlenemez
Sen ey gafil ne sandın rûzigârı,
Durur mu anladın leyl-ü nehârı,
Yükün yeynildi gör evvelden bârı,
Yoksa yolcu gider kervan eğlenmez
Doğrusuna gidegör bu yolların,
Geçegör sarpını yüce bellerin,
Dünya zindanıdır, mü’min kulların,
Zindandan olan kul kolay eğlenmez
Ömür tamam olup defter dürülür,
Sırat köprüsü ve mizan kurulur,
Hakkın dergâhında elbet durulur,
Buyruğu tutulur, ferman eğlenmez
Rivayete göre, Hz Musa (a s ) bir köyden geçerken, harmanı süren âleti çeken öküzün yanına câzibeli bir zencinin koşulduğunu görür Bu zencinin yanına yaklaşır, tesellide bulunur Onun yanından ayrılacağında şöyle der:
– Eh! Sabır et bakalım Harman sonunu bekle, der Sonra da zencinin yanından ayrılarak yoluna devam eder
Aradan zaman geçer Köle, harman sonunu bekler Fakat daha ağır işlere mâruz bırakılır Kendi kendine:
– Musa Peygamber harman sonunu bekle, dedi Kurtulacağım hakkında keramet gösterdi zannettim, diye şüpheye düşer
Birkaç mevsim sonra Hz Musa (a s ) o köye tekrar uğrar Zenciyi sorar Derler ki:
– O zencinin efendisi öldü Hanım da köle ile evlendi Şimdi konakta yaşıyor İşin de başına geçti, diye cevap verirler
Hz Musa (a s ) zenciyi bulur Zenci kendisini itibarla karşılar Hz Musa’ya der ki:
– Ya Musa! Sen bana harman sonunu bekle, dedin Fakat ben, kaç harman sonu zahmetleri çektim Bilsen ki, ne zahmetler çektim Ancak kurtulalı üç-beş ay oldu, der Hz Musa (a s ) zenciye şu cevap ile mukabelede bulunur:
– Ben sana harman sonu, dedim Bu senin öküzle çift sürüp harmanı dövelediğin o mevsimin sonu değildi ki!
Her toplumun, her insanın hayatının bir devresi vardır Orada harman olmuş gerçekler ve hâdiseler yığılır
Harman sonu; bâzı insan ve toplumlarda acı ve ıstırap hâlinde, bâzılarında saltanat hâlinde gelir
Sana gelince  Şimdi harmanın idaresini ele almışsın Dikkat et! Harman sonu kaybedenlerden değil kazananlardan ol! der
Kıssadan hisse denir ya! Bizim de bundan alacağımız hisse olsun
İnsan, harmanın başına geçtiği zaman sorumluluğunu bilmeli, kazanç budur Dünya bir harmandır İnsan için bu harman yeri imtihan sahnesidir Asıl mesele, bu imtihanı kaybetmemektir Peygamberimizin şu beyanı meseleyi net ifade eder:
“Âhireti için onda rızık hazırlayıp Rabb’ini memnun eden için dünya ne güzel yurttur ”
Söz buraya gelmişken, Aziz Mahmud Hüdâyî rahmetu’llahi aleyh hazretlerinin Yalan Dünya” başlıklı dörtlüklerini buyrun birlikte okuyalım:
Yalancı dünyaya aldanma yâhû
Bu dernek dağılır divan eğlenmez
İki kapılı bir viranedir bu,
Bunda konan göçer, konuk eğlenmez
Bakma bunun karasına ağına,
Gönül verme bostanına bağına,
Benzer hemân çocuk oyuncağına,
Burda aklı olan insan eğlenmez
Varını isâl et Mevla yoluna,
Bunda ne eylersen onda buluna,
Bir gün sefer düşer berzah iline,
Otağı kalkacak sultan eğlenemez
Sen ey gafil ne sandın rûzigârı,
Durur mu anladın leyl-ü nehârı,
Yükün yeynildi gör evvelden bârı,
Yoksa yolcu gider kervan eğlenmez
Doğrusuna gidegör bu yolların,
Geçegör sarpını yüce bellerin,
Dünya zindanıdır, mü’min kulların,
Zindandan olan kul kolay eğlenmez
Ömür tamam olup defter dürülür,
Sırat köprüsü ve mizan kurulur,
Hakkın dergâhında elbet durulur,
Buyruğu tutulur, ferman eğlenmez
Hüdâyî n’oldu bu kadar peygamber;
Ebû Bekr u Ömer Osman u Haydar,
Hani Habibullah, Sıddık-ı Ekber,
Bunda gelen gider bir can eğlenmez
Hüdâyî n’oldu bu kadar peygamber;
Ebû Bekr u Ömer Osman u Haydar,
Hani Habibullah, Sıddık-ı Ekber,
Bunda gelen gider bir can eğlenmez
|