Yalnız Mesajı Göster

İstemenin Esrarı 2 İstekleri Reddedilenler

Eski 08-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İstemenin Esrarı 2 İstekleri Reddedilenler







Giriş


Bazen insan o kadar inatla ve gururla yanlışların ardından koşar ki, sonunda hayatının en büyük cezasına çarptırılır: Kalbi kilitlenir, bağışlanma dileyebilme, yolunu değiştirebilme becerisi yok edilir Öylesi insanlara kendinizi dinletemezsiniz Çünkü Kaderin Sahibi onların akıllarının ve kalplerinin kendilerini aydınlatacak ufuklara açılmalarına izin vermemektedir Onlar inatla öyle yaşadılar ve artık öyle yaşayacaklar

Ancak bir grup insan vardır ki, kalpleri hâlâ açıktır; vicdanları hâlâ sağlamdır Kendilerini ve geleceklerini sorgulayabilirler Bu tür insanların bir gün güçlü bir vicdan muhasebesiyle kendilerine gelmeleri ve iradelerini ellerine alarak hayatlarında devrimsel değişimler yapabilmeleri mümkündür

Bu durumda olan kimi insanların isteklerinin ve dualarının kabul edilmemesinin bazı sebepleri vardır Yaratıcı Rahmet, kendisine yönelen kalplerin belli kriterleri karşılamalarını, böylece sonsuz Merhamete uygun davranmaya çabalamalarını bekler Bu kriterleri karşılamayanların kalpleri belli anlarda duygusuzlaştınlır; rahmet, vicdanlarını kuşatmaz ve istekleri reddedilir

Başkalarının başarılarını kıskananlar, zulümlerden ve haksızlıklardan kaçınmayanlar, insanların gizli kusurlarını açıklayanlar, görev ve sorumluluklarını ihmal ederek, başkalarına acı çektirenler, bu grupta yer alıyorlar Aynı şekilde, özel projelerini hesapsızca açıklayanlar, kazanımlarına şükretmeyenler, istemekten vazgeçenler, ölümü hiç dikkate almayanlar, pişmanlık duymaksızın kalplerinin kirletilmesine izin verenler, Yaratıcıya güvenmeyenler, doğa yasalarını dikkate almayanlar ve sabır diliyle istemeyenler de dualarına olumlu cevap atamayabilirler

Bu bölümde isteklerin ret sebepleri üzerinde durulacak, bunlara karşı neler yapabileceğimiz tartışılacaktır: "Red sebeplerini" hayatlarının alışkanlığına dönüştürenlerin, ruhlarını huzura taşıyacak istekleri reddedilecektir Bir insanın hayatında "red sebepleri" ne oranda toplanmışsa, o insan ruhsal korumalardan, sevgiden ve destekten o oranda uzaklaşmıştır

DrMuhammed Bozdağ



1- Kazanımlarına Şükretmeyenler


İsteklerimiz kabul edilerek bize sunulduğunda, onları çok önemsememiz ve değerlerini şükürle takdir etmemiz gerekir Elde ettikten sonra unuttuklarımız geri alınacaktır



iklerimizi almaya lâyık olmak istiyorsak, bize verilmiş olanları kaybetmeyi hak etmemiş olmalıyız Şükürsüzlüğümüz yüzünden elimizdekiler tek tek geri alınacaksa, yeni isteklerimiz de reddedilecektir "Alamıyorum, yapamıyorum, kazanamıyorum, başaramıyorum" diyenler Zaten almış oldukları nedeniyle sevinç duyuyorlar mıydı; şükrediyorlar mıydı?

Evrenin Sahibi istediklerimizi verirse, aldıktan sonra değerlerini bilecek miyiz? Bilmeyeceksek, büyük ihtimalle alamayacağız Şaşkın işçiye benzemeyelim: Patron tembel elemanını işten atmaya karar vermiş; eleman ise maaşına zam niyetiyle patrondan randevu istiyor

İki kişinin evlenmek istekleri kabul olur; yıllar sonra bu iki kişi kavga etmeye başlar Başkaları, peşinden koştukları işe kavuştuktan sonra, işlerinden kaytarmanın yollarını aramayı düşünür Diğerleri ise, susuzlukları giderilinceye kadar iki büklüm muhtaçtır Bir de kana kana içtikten sonra, bilinçlerinde suyun değeri kalmaz

Şerife-Naim ailesi, çocukları Kaan'la birlikte büyük bir süper-markette geziniyordu Aradan uzun dakikalar geçtikten sonra, Şerife bir an Kaan'ın elinden tutmadığını fark etmişti Anî bir kalp çarpıntısıyla, kendisini korkudan bayılacak gibi hissetmişti Öteye beriye koşarak aradığı Kaan'ı bulamayınca telâşa kapılmıştı

Ne dediğini, nasıl yalvardığını bilemeden, dakikalar boyunca can havliyle bir uçtan bir uca gidip gelerek Kaan'ı aradı Kaan'la birlikte bütün geçmişi gözlerinin önünde canlandı Kaan'ın bebeklik günlerine geri gitti

Kaan ağlıyor, gürültü koparıyor, strese giren Şerife, Kaan'ı öfkeyle susturmaya çalışıyordu Kaan hemen her gün azar işitiyordu Hele babası her akşam eve geldiğinde, Kaan korkudan bir köşeye çekilip susuyordu Şerife ve Naim Kaan'ı kucaklarına alıp, ona gökteki yıldızların Sahibini anlatmamışlardı Ona kış geldiğinde, çiçeklerin ve böceklerin nereye gittiğinden hiç söz etmemişlerdi

Bu olay, anne Şerife için bir rüyaydı Ancak her anne böylesi büyük uyarıları sadece rüyalarında almayı hak etmeyebilir Bazılarının imtihanı çok çetindir İslâm Peygamberinin (asm) şu uyarısını dikkate alalım: "Dikkat edin! Şükredilmeyen nimetler öldürücü ve yok edicidir" 55

Bir annenin küçük kızı 20 santim derinliğindeki su kanalında boğuldu Bir başka annenin candan evlâdı, mahalledeki kuyuya düşerek vefat etti Bir babanın çocukları gecekondularını kuşatan yangına kurban gittiler Bir ailenin sevimli çocuğu, zalim bir savaşçının kurşunlarına hedef oldu

Kaderin Sahibinden, hayatımızı ışıklandıracak güzellikler isteriz; O, ikram eder Ruhumuzu teskin edecek eşler isteriz; O, verir Adımızı onurlandıracak evlâtlar dileriz; O, bağışlar / Rahat bir geçim dileriz; O, cömertçe sunar; ama, biz nankörlük ederiz

"İşim var, yoğunum!" diyerek evlâtlarının kalplerini mahzun bırakan insanlar nankördürler Her gecenin uykusuna yatmadan önce, Evrenin Sahibinin kendilerine sunduğu rahat geçimi, temiz çocukları, huzurlu evlerini düşünerek içtenlikle teşekkür edemeyen insanlar nankörlük yapıyorlar

Nihayet Şerife süpermarketin dışına çıktı Hemen kapının önünde yarısı kaldırıma çıkmış bir otomobil duruyordu Yanında toplanmış polisleri, ambulansı ve birbirlerine bir şeyler anlatan insanları gördü Yerde kan vardı Sonra Kaan'a geçen hafta aldıkları ayakkabılardan tekini gördü

Şiddetli, titretici bir çığlıkla kanlı ayakkabıya koşuyordu ki, film kopuverdi Terler içerisinde yatağından fırladı; kendine gelince de Kaan'ın odasına koştu Kaan uyuyordu

Ertesi sabah zekâtlarını hesaplayıp verecek fakir aramaya başladılar Kaan için bir kurban kestiler O günün akşamına kadar bütün bir geçmişin muhasebesiyle meşgul oldular

Bize cömertçe sunulan güzellikleri hak ediyor muyuz? Eşimizin değerli bir yardımcımız olduğunu bilmemiz için, ıssız kış gecelerinde kimsesiz kalmak zorunda mıydık? Hayatın değerini hissetmemiz için, savaşın kapılarını çaldığı toplumlar gibi, can güvenliğinden yoksun gecelerle mi eğitilmeliydik? Evlerimiz bombalarla başımıza mı yıkılmalıydı?

Aradığımızı elde edinceye kadar dualar dilimizden düşmüyor; ama, istediğimiz verilince de şükrü de unutuveriyoruz Oysa mahrumken nasıl da dua ederdik Kazanmak zorunda olduğumuz bir sınavın öncesinde nasıl da yalvarırdık! Sevdiğimize kavuşmak için nasıl da ağlayışlarla geçirdiğimiz uykusuz geceler yaşardık

İstediğimiz bize sunulmuştu yıllar önce İşte eşimiz, işte işimiz, işte evlâdımız, işte makamımız, işte sınavımız İşte yalvarıp isteyip durduğumuz her şey Peki yıllardan beri nerede teşekkürümüz? Nerede memnuniyetimiz? Nerede bunları bağışlayana sevgimiz ve bağlılığımız? Ne oldu o eski isteklerimize? Artık istemiyor muyuz? Şerife annenin rüyasında yaşadıklarını kim gerçek hayatta yaşamayı hak etmek ister?

Biz böyleyiz işte Yaratıcı nankörlüğümüzü yüzümüze şöyle vuruyor: "Biz insana nimet verdiğimizde, şükürden yüz çevirir, başını alır, uzaklaşır Fakat kendisine sıkıntı dokununca, bir de bakarsın, uzun uzun yalvarır durur" 56 Sonra

şöyle diyor: "Kullarımdan gereği gibi şükredenler çok azdır"57

Eğer istediklerimiz bize sunulursa, bir zamanlar onlar için yalvardığımızı unutacak mıyız? İçtenlikle teşekkür etmeyi ihmal edecek miyiz? Yoksa elimizdeki emanetlere duyarsızlaşarak, onları değersizleştirecek miyiz? Bize sunulan her değer, Evrenin Sahibinin birer aziz eseridir Aziz bir eserinizi nankör bir insanın emanetine verir misiniz? Yaratıcı bize neden versin? Gereğini yerine getirmeyeceğimiz sorumluluğu istememiz doğru olur mu?



55 Age, Hadis no: 7197

56 Kur'an; 41: 51 Kur'an; 34: 13



DrMuhammed Bozdağ

Alıntı Yaparak Cevapla