Prof. Dr. Sinsi
|
İslam Sevgi Dinidir
Recep ŞENTÜRK
Prof Dr , Fatih Üniversitesi
İslam sevgiye en fazla önem veren dindir Bundan dolayı İslam medeniyeti sevgi medeniyetidir; Müslüman toplum da sevgi toplumudur Çünkü İslam, (1) sevgi olmadan imanı kabul etmez; (2) insanın varlıkla tüm ilişkilerini sevgiye dayalı olarak yeniden kurar; (3) insanın bütün davranış ve ilişkilerinde sevgiyi ve rahmeti yansıtmasını zorunlu kılar Fert ve toplum seviyesinde sevgi ve İslam ilişkisinin en güzel tezahürü Sahabe döneminde ortaya çıkmıştır Daha sonraki dönemler ise bu altın çağa yakınlıkları nispetinde sevginin aynası olmuşlardır Materyalizm ve bencilliğin hakim olduğu günümüz dünyasında ise Müslümanlar, fert ve toplum olarak sevgiyi en mükemmel şekliyle yeniden öğrenmek ve insanlığa öğretmek, böylece İslam’ın tüm insanlığa rahmet olduğu göstermek gibi önemli bir yükümlülükle karşı karşıyadırlar
Bir Müslüman Yaratan’ı da yaratılanı da sever Yaratan’dan ötürü yaratılanı sevdiği gibi yaratılandan ötürü de Yaratan’ı sever Bu sevgiler arasında bir tezat olmadığı gibi her iki sevgi de birbirini besler: Ehl-i hakikat katında, Mevla’yı sevmek Leyla’yı sevmektir; Leyla’yı sevmek de Mevla’yı sevmektir1 Çünkü Halık mahlukunun sevilmesinden memnun olur Mahluku seven de ister istemez Halık’ı da sever Bunun neticesinde ortaya sevgi toplumu ve sevgi medeniyeti çıkar
İslam’da sevgi veya muhabbet yerine daha çok “rahmet” kelimesi kullanılır; çünkü rahmet sevginin fiiliyata yansımış, lutuf ve ihsana dönüşmüş halidir2 Allah’ın kullarına ve annenin çocuğuna olan sevgisi veya muhabbeti soyut kalmayıp fiiliyata dönüştüğü, davranış ve ilişkileri şekillendirdiği için rahmet adını alır Başka bir ifadeyle, rahmet, sevgi ve hizmetin bileşimidir; varlıklara sevginin somut alameti onlara hizmettir Hizmet yoksa sevgi soyuttan somuta geçememiş demektir
İslam’ın Müslümanlara öğrettiği sevgi, bütün varlığı kuşatan mutlak bir sevgidir Mutlak rahmet, mutlak şefkat ve mutlak tevazu bu sevginin meyvalarıdır Varlık deyince önce Allah, Peygamberler, Müslüman ve Müslüman olmayan diğer insanlar, melekler, hayvanlar ve bitkiler akla gelir Bunların dışında da varlıklar vardır ama özel vurgu bu gruplar üzerindedir; çünkü insanın bunlarla yoğun ilişkisi vardır Bu yazıda söz konusu ilişkilerin sevgiyle nasıl kurulduğunu kısaca göstermeye çalışacağım
İslam, insanın varlıkla veya onun bir kısmıyla ilişkisini kesmesini asla tasvip etmez Aksine İslam ilişkileri daha sıhhatli bir içerikle sevgiyle yeniden tanımlamayı gerektirir Hıristiyanlık ve Budizm gibi bazı dinler, zühd adına, erkeklerin kadınlarla veya genel olarak insanların dünyayla alakasını kesmesini emrettiği halde, İslam karşı cinsle veya dünya ile ilişkiyi kesmek yerine, Yaratıcı’nın rızasına uygun, iyi niyet, sevgi, rahmet ve şefkate dayalı bir ilişki emreder
Durum böyle olduğu halde, günümüzde İslam karşıtı global medya İslam imajını bir terör dini olarak yeniden kurgulamaya çalışmakta ve böylece Batı tarafından İslam’a karşı uygulanacak şiddet meşrulaştırılmaya çalışılmaktadır Bu çabanın arkasındaki temel düşünce basit bir şekilde şöylece ifade edilebilir: İslam terör dinidir; öyleyse bizim Müslümanlara karşı terör uygulamamız veya onların en temel insan haklarını çiğnememiz meşrudur Eğer İslam’ın geleneksel otantik imajı devam ederse böyle bir tez öne sunulamaz ve Müslümanlara karşı uygulanan şiddet ve haksızlıklar meşru gösterilemez
Halbuki sevgi sadece İslam’ın değil bütün ilahi dinlerin evrensel özüdür İslam’ın sevgi dini olması, başka dinlerin nefret dini olmasını gerektirmez İlahi kaynaktan gelen bütün dinler İslam’dır ve mutlaka sevgiyi özlerine sadık kaldıkları derecede yansıtırlar Bazı dinlerde Tanrı’nın sonsuz sevgisi, o dinin şeriatını devre dışı bırakma aracı gibi kullanılmıştır Çağdaş Hıristiyanlık buna en güzel örnektir; çünkü günümüzdeki Hristiyanların çoğu Tanrı’nın “sevgi” olduğuna güvenerek O’na itaatsizlik etmekten ve günah işlemekten çekinmiyorlar Bunun bir sonucu olarak, Hıristiyan söyleminde artık Cehennem azabından hiç bahsedilmemektedir Halbuki Allah’a duyulan sevgi, iman ve itaati beraberinde getirir; itaat olmadan Allah sevgisinden bahsetmenin anlamı kalmaz
Ancak, tahrife uğramış dinler çoğu zaman sevgiyi yanlış tanımlama hatasına düşmektedirler Mesela Hıristiyanlık, Tanrı’nın sevgi olduğunu söyleyerek, insanların Tanrı’ya itaatin zorunlu olmadığı gibi bir kanaat uyandırmış, Tanrı’nın insanları nasıl olsa afvetmek zorunda olduğu gibi yanlış inançlara yol açmıştır Halbuki sonsuz rahmet ve mağfiret sahibi Allah, aynı zamanda adalet sahibidir, dilediğini mağfiretiyle afveder, dilediğini adaletiyle cezalandırır Allah’ın mazlumlara olan sevgisi zalimleri cezalandırmayı gerektirir
Diğer yandan, Hıristiyanlıkta “Tanrı sevgidir” inancı yanlış yorumlanarak, Tanrı’nın sadece hayrın yaratıcısı olduğu, şerri ise Şeytan’ın yarattığı çıkarsamasında bulunulmuştur Dünyadaki hadiselere bakan sıradan bir insan şerrin hayırdan daha fazla olduğunu görür ve bunun neticesinde haşa Şeytan’ın Tanrı’dan daha güçlü olduğu zannına katılabilir Nitekim Batı’da ortaya çıkan Satanizm’in temel düşüncelerinden biri şudur: “Eğer Tanrı sadece hayır yaratabilirse, yeryüzününe şerrin hakim olması Şeytan’ın Tanrı’dan daha güçlü olduğunu, dolayısıyla ona tapılması gerektiğini gösterir ” Bu yaklaşım, İslam akaidinin temel esaslarından biri olan hayır ve şerrin Allah’tan geldiğinin inkarının, insanı nasıl yanlış yollara götürebileceğinin güzel bir örneğidir
Diğer yandan “Tanrı sevgidir” inancından hareketle O’nun sadece hayrı yaratabileceği düşüncesi, yeryüzündeki hastalıkları, depremleri, yangınları ve savaşları izah edemeyen birçok Hıristiyan’ı “Tanrı varsa bunlar neden oluyor?” diye şüpheye düşürerek ateizme itmiştir Bu felaketler karşısında Hıristiyan Batılılar, Tanrı’nın ya yok olduğunu veya acze düştüğünü kabul etmek gibi bir ikilem yaşamaktadırlar Şunu unutmamak gerekir ki, Tanrı sevgidir ama aynı zamanda adalettir
Aşağıda, başta Kur’an ve Hadis olmak üzere temel kaynaklara dayanarak, İslam’da doğru tanımlanmış gerçek sevginin insanın ilişkilerini yeniden nasıl yapılandırdığını göstermeye çalışacağız
|