Yalnız Mesajı Göster

Tevbe Manevi Azaları Temizler

Eski 08-01-2012   #1
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tevbe Manevi Azaları Temizler




TEVBE MANEVİ AZALARI TEMİZLER

İnsan nasıl şer'an zâhirî âzâlarını, gerektiği zaman ve belirli usullerle yıkayıp temizliyorsa, tasavvuf ile de -u Zülcelal'in yasakladığı şeylerden arınmak suretiyle manevi temizliğini yapmış olur

1 İnsanın dış temizliği -u Zülcelal' in haram kıldığı ve yasakladığı şeylerden uzak kalmaktır
2 İç temizliği ise hatalı düşüncelerden ve şüphelerden kalbi temizlemektir
3 Manevi temizlik, bir an bile gözünü -u Zülcelal' in rızasından ayırmamak ve kalbinden ' ın varlığından başka hiçbir şeyi geçirmemektir
4 Zâhirî ve bâtınî temizlik is, -u Zülcelal' in hakları yanında, halkın da haklarına riayet etmektir Olduğu gibi görünmek ve göründüğü gibi olmaktır

Bir mürid, kalbini yanlış ve bozuk inanç ve düşüncelerden kin, gurur, ucup, kibir, öfke, çekememezlik, alay, hile, ihanet ve zulüm duygusu, hırs, gıybet, yalan, iftira ve koğuculuktan temizlemesi şarttır Bu kötü ve çirkin duygulardan arınmayan bir kişi tasavvuf yolunda başarılı olamaz

-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

"Nefsini (kötü ve çirkin duygu, düşüncelerden) temizleyenler kurtuluşa ermişlerdir" (Şems; 9)

Tevbe-i Nasuh, insanın hem zâhirî, hem de bâtınî olarak tevbe etmesidir Gizli ve aşikâr, sahibi üzerinde günahların iz ve tesirlerinden bir iz ve leke kalmamasıdır Tevbe-i Nasuh yapmak kime nasip olursa dünya ve ahirette bahtiyar olur

-u Zülcelal ayet-i kerimede şöyle buyurmuştur:

"Ey iman edenler! Tam doğru ve temiz (bir) kalple sahih bir tevbe ile (bir daha günaha dönmemek şartıyla) 'a tevbe edin Böyle yaptığınız takdirde olur ki Rabb'iniz günahlarınızı örter Sizi, altından ırmaklar akan cennetlerine kor" (Tahrim)

İşte bu öyle bir tevbedir ki, insanı günahına rağmen cennete sevkeder Nasuh tevbe ile tevbekâr olan kimsede ne açık, ne de gizli günahtan eser kalmaz Samimi bir şekilde tevbe eden hep Hakk ile meşgul olduğu için nasıl akşamladığına ve sabahladığına aldırış etmez

"Batıda, genişliği kırk yıllık yahut yetmiş yıllık bir kapı vardır -u Zülcelal yerleri ve gökleri yarattığı zaman, kullarının tevbe etmesi için o kapıyı açmıştır Güneş batıdan doğuncaya kadar kapatmayacaktır" (Tirmizi: 3535-3536)

Ata b Halid şöyle buyurmuştur: "Bana ulaşan bilgiye göre, Al-i İmran suresinin:

Zaten günahları, ' tan başka kim bağışlayabilir ki?" (Al-i İmran; 135)

bir de:

"Onlar yaptıklarında bile bile ısrar etmezler" (Al-i İmran; 135)

ayeti nazil olduktan sonra, şeytan naralar atarak ordusunu yardıma çağırdı, başına toprak saçtı ve: "Vay başıma gelenler!" dedi Ordusu karadan ve denizden toplanıp geldi ve onlara: "' ın kitabında bir ayet indi Bundan sonra hiçbir günah ademoğullarından hiç kimseye zarar vermez" diyerek yukarıdaki ayeti onlara bildirdi

Dediler ki:

"Onlara heva ve arzularının kapılarını açarsın, ne tevbeye gelirler, ne de bağışlanmalarını dilerler Bu durumda oldukları halde hak yolda olduklarını sanırlar" Şeytan lain bu duruma razı oldu O halde: Şeytana tabi olmayınız O sizin muhakkak apaçık bir düşmanınızdır" (Yasin; 60)

"Ey iman edenler! ' a ve Resulullah' a itaat ediniz " (Enfal; 20)

emrinin dışına çıkanlar, kendi kötü sonlarını hazırlamışlar ve buna razı olmuşlardır


Alıntı Yaparak Cevapla