08-01-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Tevbe Manevi Azaları Temizler
Uzun yoldan geliyorum  Kelimelerin bittiği , sözün tükendiği yerden  Kirpiklerimle göğün tozunu eliyorum  Geçmişim hem yârdan , hem serden  
Uzun yoldan geliyorum  Bilsen nasıl yorgunum Yüzüne bakmaya yüzüm yok!  Hani zaman en iyi ilaçtı ? Zamanın açtığı yaralara devâm yok!  Sırtımda yüklü yılların vebâli , Sana dokunmaya mecâlim yok!  
Uzun yoldan geliyorum  Üstüm başım toz içinde  Karşında öyle necis kaldım ki  Sana dair, Senin içinde ; kendime öyle yabancı bırakıldım ki  Unuttum herşeyi bir bir  Verdiğim sözleri , ettiğim o yeminleri , Seni bıraktığım o tozlu rafların yerini  Oysa Sen , hâlâ saklıyordun yaprak yaprak koynunda  Kuru bir salkım leylak çiçeğini  
Uzun yoldan geliyorum  Geçmişim bir yığın siyah ve beyaz  Artık karanlık yanımdan aydınlıklar devşiremiyorum  Her mevsim ayaz  Ve ben Sen'sizlikten kırılıyorum  Ve döküntü duvarlarımda yankılanan bir ses duyuyorum  Ey nâs!  Gözlerinizden akan ne kan ve ne yaş  Bildiğin kir ve pas!  
Uzun yoldan geliyorum  Karanlık , biçilesi bir renk değilmiş gönül libasıma  Gurbet neresi?  Bilemiyorum  Neresi sıla?  Varamadan menzile , gidiyorum ha gidiyorum  Bundan gayri bir âhım kalsın istiyorum , uzayan yollarıma  
Uzun yoldan geliyorum  Kulaklarımda hâlâ o buğulu ses , o hüzünlü tını  Bir çocuğun minicik parmaklarıyla dokunurdum Sana  Yer gök maviye bulanırdı  Mavi , o günlerden hatıra kaldı , hatırlasana  Ama dur!  Unutan bendim öyle değil mi ya  Hani önce yaslardım yüzümü Sana , mis kokunu çekerdim içime ölesiye  Kalbim duracak gibi olurdu hani  Hâlâ bıraktığım yerdesin ve hâlâ aynı râyiha  
Uzun yoldan geliyorum  Beni bir tek Sen anladın  Kalemimden kan damlarken  "Takdire şâyân" aclılarım alkışlanırken , bana bir tek Sen ağladın  Aynaların ardındaki sır Sen'din  Beni bana yalansız bir tek Sen anlattın  
Uzun yoldan geliyorum  Son tâkatimde , elim kapının tokmağında  Bileklerimi kanatmış yılların prangaları  Yine Senin mekânındayım , yine Senin otağında  Bu Kelâmı öyle özlemişim ki  Işıl ışıl o sarı sayfalarda  Kovma kapından n'olur!  Öyle muhtacım ki Sana  
Uzun yoldan geliyorum  Ey Muciz'ul Beyân  Ey Kelâm-ı Kebir  Ey Sultanım'ın sonsuzluğa uzanan mukaddes emaneti  Ey Rabbim'in sarsılmaz ve kopmaz ipi  
Uzun yoldan geliyorum  Son durağındayım şimdi hayatın  Gözlerimdeki son pırıltı Sen ol istiyorum , kulaklarımdaki son tını  Aks-i sedân yankılansın istiyorum içimin şûristan yamaçlarında  Vefasızım , beni affet YARABBİ (alıntı)
Dün geçti, yarın varmı?
Gençligine güvenme,ölen hep ihtiyarmı?
Ya islamda erirsin,yada inkarda çürürsün
Yol mezarda bitmiyor,Girdiğinde Görürsün  
|
|
|