Prof. Dr. Sinsi
|
İlmî İ’Câzı
4 Botanik
“Ne yücedir o Allah ki, toprağın bitirdiklerinden, kendilerinden (insanlardan) ve daha bilmedikleri nice şeylerden olan bütün çiftleri O yaratmıştır ” (Yâsîn, 36)
âyeti bütün varlıkların çift yaratıldığını; bunların bir kısmının şimdiye kadar bilindiğini, fakat bilinmeyen pek çoğunun da bulunduğunu haber vermektedir
Nitekim günümüzde, gerek canlı âlemde gerek cansız âlemde, bir yandan son derece büyük (makro), öbür yandan son derece küçük (mikro) sistemlerde, ikili yapıların veya ikili fonksiyonların farkına varılmıştır Hâsılı Kur’ân’ın bildirdiği gerçeklerle günümüz ilmi arasında hiçbir uyuşmazlık bulunmamaktadır
Hulâsa Cenâb-ı Hak, tekliği yalnız kendisine has kıldığı için, cemâdât, nebâtât, hayvanât, cin ve insan ne varsa hepsini çift halketmiştir Meselâ artı elektrik eksi elektriğe akar, ışık yanar; artı bulut eksi buluta akar, yağmur yağar Bu sünnetullâh ve ilâhî kânun, bütün mahlûkâta şâmildir
Kur’ân-ı Kerîm, bitkilerin çift çift yaratıldıklarını bildirir “…Orada (yeryüzünde) bütün meyvelerden çifter çifter yaratan O’dur…” (er-Ra‘d, 3) âyeti bu husûsu açıklamaktadır Dolayısıyla bütün bitkilerin çiçeklerinde erkek ve dişi çifti bulunmakta ve erkeğin dişiyi aşılamasıyla meyveler meydana gelmektedir Yalnız bu döllenme ve aşılanma, rüzgârlar vâsıtasıyladır Henüz günümüzde ulaşılan bu hakîkati, Kur’ân-ı Kerîm, on dört asır önce şöyle haber verir:
“Biz, rüzgârları aşılayıcı olarak gönderdik ve gökten bir su indirdik de onunla su ihtiyacınızı karşıladık…” (el-Hicr, 22)
Rüzgârlar bitkileri aşıladıkları gibi bulutları da aşılamaktadırlar Bu konularda günümüze kadar yapılan ilmî çalışmalarda şu neticelere ulaşılmıştır:
Atmosferde tonlarca ağırlığa sahip olan devâsa yağmur bulutlarını sürükleyen rüzgâr, onların hava ile sürtünmesini temin ederek negatif ve pozitif elektrik yüküyle aşılanmalarına sebep olur Su buharından meydana gelen bulutları rüzgârlar birbirine çarpıştırır Bu çarpışmadan, bulutlarda pozitif-negatif elektron geçişmesi olur; şimşek meydana gelir Rüzgârlar bulutlara elektriği aşılar Aynı zamanda bulutları yükselterek, onların soğuyup yoğunlaşmasını ve içlerindeki su buharının yağışa dönüşmesini sağlar Zîrâ yağmurun yağması için bulutları meydana getiren su buharının soğuması gerekir Bu da, bulutların sıcak denizlerden yatay bir şekilde soğuk kara içlerine taşınması veya yukarılara yükselmesi ile mümkündür
Diğer bir îzah şekli de şudur:
Denizlerin ve diğer suların üzerinde köpüklenme nedeniyle hava kabarcıkları oluşmaktadır Bunlar rüzgârların karadan sürüklediği tozlarla karışarak atmosferin üst tabakalarına doğru havalanır Rüzgârların yükselttiği bu parçacıklar su buharı ile birleşir, su buharı bu parçacıkların etrafında yoğunlaşır Yani bulutların teşekkülü, rüzgârların, havada serbest şekilde bulunan su buharını, taşıdıkları parçacıklarla aşılamaları neticesinde olmaktadır Rüzgârın vazifesi burada bitmez Tonlarca ağırlığa sahip olan bulutların atmosferde Allâh’ın dilediği yere taşınması da rüzgâr sâyesinde gerçekleşir Rüzgârlar olmasaydı bulutlar meydana gelmezdi; geldiğini farz etsek bile, o zaman bulutlar buharlaştıkları okyanusların ve denizlerin üzerine yağacak, yeryüzündeki insanlar, bitkiler ve hayvanlar yağmurdan mahrum kalacak, dolayısıyla hayat da mümkün olmayacaktı Cenâb-ı Hak, her şeyi olduğu gibi, bunu da mükemmel bir şekilde tanzim etmiştir
Sonuç olarak diyebiliriz ki, Kur’ân-ı Kerîm, bir taraftan Allâh’ın insanlara olan nîmetlerini sayarak onları Allâh’a kulluğa dâvet ederken, diğer taraftan da biyoloji, botanik, coğrafya gibi bilimlerin araştırma konuları arasına giren bir ilmî hakîkate, kullandığı husûsî bir kelime olan “لَوَاقِحَ : aşılayıcı” ile işaret etmektedir Bu kelimenin ifade ettiği mânâlardan hareketle, çok önceleri rüzgârların bulutları ve ağaçları aşıladığı söylenmişse de, bunların ilmî îzahları ancak 18 asırdan sonra yapılmaya başlanmıştır
Kur’ân’ın işaret ettiği mânâ ile bugün konuyla ilgili ilimlerin yaptığı açıklamalar arasında güzel bir uyum bulunmaktadır Şu kadar var ki, Kur’ân-ı Kerîm kendi maksadı açısından en uygun olacak bir tarzda konuya temâs etmiş, müsbet ilimler de kendi maksat ve durumlarına göre açıklamalarda bulunmuştur
|