08-02-2012
|
#7
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Gafletten Kurtulmak İçin
Asıl yurdun ahiret olduğunu bilmek
Asıl yurdun ahiret olduğunun şuurunda olmayan gaflet içindeki insanlar dünyada sürekli olarak rahat edecekleri daha iyi yerler ve imkanlar ararlar Örneğin dar gelirli, evi olmayan biri hep kiradan kurtulacağı anı düşünür Bir evinin olması onun en büyük idealidir Bu uğurda sıkıntıya girer, ömrünün büyük bir kısmı ev ve diğer ihtiyaçları için taksit ödeyerek geçer Bir başkası apartman dairesinden müstakil eve geçmeyi, bir diğeri ise, geniş arazili bir çiftliğe sahip olmayı düşünür Ama Allah'ın ahirette vaat ettiği cennet mülklerinin varlığına inanmadığı ya da bu ihtimali çok uzak gördüğü için bunlara ulaşmakta en ufak bir çaba bile göstermez Oysa müminler, cennete ve oradaki nimetlere kavuşmak için yarışırlar Allah gaflet içinde dünya nimetlerine sahip olmak için adeta diğer insanlarla yarışarak çaba harcayanları, Kuran'da şöyle uyarmaktadır:
Rabbinizden olan mağfiret ve eni göklerle yer kadar olan cennete yarışın; o, muttakiler için hazırlanmıştır (Al-i İmran Suresi, 133)
Rabbinizden olan bir mağfirete ve cennete (kavuşmak için) 'çaba gösterip-yarışın,' ki (o cennet) genişliği gök ile yerin genişliği gibi olup Allah'a ve Resûlüne iman edenler için hazırlanmıştır İşte bu, Allah'ın fazlıdır ki, onu dilediğine verir Allah büyük fazl sahibidir (Hadid Suresi, 21)
Ahiret yurdunun varlığını kavrayamayan gafil kimselerin ortak özelliği, dünyada tatmin bulacakları yer ve imkanlara sahip olmaktır Bunu büyük bir tutkuyla arzu ederler Fakat elde ettikleri bütün bu değerler onları, sandıkları gibi çok mutlu edip, dertsiz kedersiz yaşamalarını sağlamaz Çünkü dünya hayatında sahip olunan herşey eskiyip çürüyecek, bozulup yok olacaktır Buna kişinin kendi bedeni de dahildir Bu nedenle gaflet içindeki insanlar, sevdikleri ve değer verdikleri şeylere zarar geleceği korkusuyla sürekli tedirgin yaşarlar Kendilerine çok kısa bir süreden başka hiçbir yarar sağlamayacak bu değerlere karşı insanlar Kuran'da şöyle uyarılırlar:
Ey kavmim, gerçekten bu dünya hayatı, yalnızca bir (kısa süreli bir yararlanma) dır Şüphesiz ahiret, (asıl) karar kılınan yurt odur (Mümin Suresi, 39)
Kadınlara, oğullara, kantar kantar yığılmış altın ve gümüşe, salma güzel atlara, hayvanlara ve ekinlere duyulan tutkulu şehvet insanlara 'süslü ve çekici' kılındı Bunlar, dünya hayatının metaıdır Asıl varılacak güzel yer Allah katında olandır (Al-i İmran Suresi, 14)
Kuran'da insanlara dünya nimetlerinin geçici olduğu, asıl nimetlerin ahirette bulunduğu bu ayetlerle açıkça bildirilmiştir
Bu dünyanın geçiciliğinin farkına varmak, gaflet içinde olan bir insanın gafletten kurtulmasına vesile olur İnsan, geçici fayda sağlayan dünya nimetlerine duyduğu tutkulu isteklerden arınır, sonsuz güzellikteki cennet nimetlerini ve Allah'ın rızasını kazanmaya yönelir Allah Kuran'da bu hükmünü şöyle bildirmektedir:
Gerçek şu ki, ebrar olanlar, elbette nimetler içindedirler Tahtlar üzerinde bakıp-seyretmektedirler Nimetin parıltılı-sevincini sen onların yüzlerinde tanırsın Onlara mühürlü, katıksız bir şaraptan içirilir Ki onun sonu misktir Şu halde yarışmak isteyenler, bunun için yarışsınlar (Mutaffifin Suresi, 22-26)
|
|
|