08-02-2012
|
#1
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Hidayet Ve Dalalet Sadece İnanç Esaslarında Mı Olu
Hidayet ve dalalet sadece inanç esaslarında mı olur?
İman en büyük hidayet  Bunun zıddı ise küfür  O hâlde, dalâlet denilince öncelikle küfür anlaşılacaktır Küfür, iman yolundan sapma demektir
“Kim imanla küfrü değiştirirse, şüphesiz dosdoğru yoldan sapmış olur ” ( Bakara, 108 )
Tevhit yani Allahı bir bilmek de başlı başına bir hidayettir Öyle ise şirk yolu da dalâlettir
Şu âyet-i kerimede dalâlet, şirke düşmek mânâsında kullanılmıştır: “Allaha ortak koşan kimse, şüphesiz derin bir sapıklığa düşmüştür ” ( Nisa, 116 )
Ahlâk kavramını çiğneyip, hayvan gibi sadece şehvet peşinde koşmak da doğru yoldan bir sapmadır Ahlâk, hidayet yoludur; edepsizliğin her nevi ise dalâlettir
Şu âyet-i kerimede dalâletin bu çeşidi nazara veriliyor: “Onlar hayvan gibidirler, hatta, yolca ( tuttukları yol itibariyle), daha da sapıktırlar ” (Furkan, 44 )
Başta, materyalizm, tabiatçılık, evrimcilik olmak üzere, İslâma zıt her türlü felsefî akım da birer dalâlet yoludur ve bunlara tabi olanlar da ehl-i dalâlettirler Tarih boyunca nice bâtıl düşünce akımları çıkmış, fakat günümüzde çoğunun mensubu kalmamıştır
İnsanın kul olduğunu, bu âlemde misafir bulunduğunu ve ahirete yolcu olduğunu unutan kimselerde, kulluğun yerini enaniyet ve kibir alır Kendi ruh dünyasını kendi aklıyla şekillendirmeye kalkışan ve sadece nefsinin razı olacağı bir ahlâk anlayışını benimseyen bu gibi insanlar, hak ve hakikatten sapmış ve dalâlet yoluna girmişlerdir
Müminlerin yaptıkları her türlü yanlışlık da, doğru yoldan sapma demektir Ama bu hataları işleyen kimseler, kelime mânâsıyla, dalâlete düşmüş olsalar bile ıstılahî mânâda onlara ehl-i dalâlet denmez Nitekim, miras taksimiyle ilgili bir âyet-i kerime şöyle son bulur:
“Şaşırıyorsunuz diye Allah size açıklıyor Allah her şeyi bilendir ” ( Nisa, 176 )
Âyette, dalâlete düşmekten söz edilmiş, ama tercümesinde “dalâlet” yerine “şaşkınlık” kelimesi kullanılmıştır
Sorularla İslamiyet
Alaaddin Başar (Prof Dr )
|
|
|