|
Prof. Dr. Sinsi
|
Müslüman Oluş Sıralarınıza Göre İlk Müslümanlar
TALHA B UBEYDULLAH (r anh)
Talha b Ubeydullah Teym oğullarındandır Peygamberi-mizin ata soyu ile Mürre b Kâ’b’ta birleşir
Talha b Ubeydullah annesi Hazrecîlerden Sâ’be b Abdul-lah’tır
Talha b Ubeydullah Hz Ali’nin ve Zübeyr b Avvam’ın doğduğu sene doğmuştur Onlarla akrandı
Talha b Ubeydullah Hz Ebu Bekir gibi kumaş ve elbise satıcısı idi
Talha b Ubeydullah bir yakınının yanında ticaret için Şam’a gitmek iç in yola çıkmıştı Busrâ’ya geldiklerinde bir rahibin manastırından çıkıp:
-İçinizde Harem halkından olan var mı? Diye sorduğunu işitti
Hemen rahibin yanına varıp:
-Ey rahip! Ben sorduğun yerden, Harem halkındanım dedi
Rahipte ona:
-Ey çocuk! Söyle bana? Ahmet zuhur etti mi? Bu konuda sende bilgi var mı? Diye sordu
Talha b Ubeydullah rahibe:
-Ey rahip! Sorduğun kişi, Ahmet kimdir? Dedi
Rahip:
-O Abdülmuttalib’in oğlu Abdullah’ın oğlu Ahmet’tir O Mekke şehri içinde zuhur edecektir Kendisi peygamberlerin sonuncusudur Bir zaman sonra Haremden ayrılıp çıkacak, hurmalık taşlık ve çorak bir yere hicret edecektir
Ey çocuk! Ben sana ona doğru koşmanı tavsiye ederim dedi
Talha b Ubeydullah rahibin bu sözlerinden son derece et-kilendi Busrâ’da daha fazla oyalanmadan Mekke’ye geri dön-dü Mekke’ye gelince hemen:
-Ey Harem halkı! Biz burada yok iken olup bitenlerden ye-ni olan bir şey var mıdır? Diye sordu
Sordukları da:
-Evet vardır Abdullah oğlu Muhammed’ül Emin peygam-berliğe özendi Ebu Kuhafe’nin oğlu da ona tabi oldu dediler
Talha b Ubeydullah orada daha fazla durmayarak hemen Ebu Bekir’in yanına koştu Ona:
-Ey Ebu Bekir! Sen Abdullah’ın oğlu Muhammed’e tabi mi oldun? Diye sordu
Ebu Bekir’de:
-Ey Talha! Ben ona tabi olmuşumdur Sende hiç durma hu-zuruna gir ve kendisine tabi ol Çünkü O insanları hak ve ger-çeğe davet ediyor dedi
Talha Ebu Bekir’e Busrâ’da rahibin söylediklerini haber verdi Hemen birlikte peygamberimizin huzuruna vardılar Talha peygamberimize Busra’daki rahibin sözlerini anlattı Peygamberimiz bu sözlere çok sevindi Talha’ya İslam’ı arz ve teklif etti Kuran-ı Kerim okudu İslam hukukunu anlattı Yüce Allah’ın Müslümanlara vaat ettiği izzet ve şerefleri haber ve-rince Talha b Ubeydullah hemen iman etti ve öğrendiklerini ikrâr ederek sabahladı
İslamiyet’ten önce cahiliye döneminde Araplar arasında okuma yazma bilenler pek az bulunduğu sırada Talha b Ubeydullah okuryazar Mekkeliler arasında idi
Talha b Ubeydullah Aşere-i Mübeşşereden olduğu gibi peygamberimizin kendilerinden razı olarak ayrıldığı altı sahabiden biridir Hz Ömer suikastten sonra öleceğini anla-yınca kendisinden sonra halifelik işini onunla konuşulmasını tavsiye etmiştir Bunun için Talha b Ubeydullah hakkında:
-O; kendileri sağlıklarında cennetle müjdelenen on kişiden biri, İslamiyet’e koşan ilk sekiz kişiden biri, Ebu Bekir eli ile Müslüman olan beş kişiden biri, şura ashabı olan altı kişiden biridir denilmiştir
Uhud savaşında müşriklerin usta okçularından Malik b Züheyr peygamberimize nişanlayıp bir ok atmıştı Talha b Ubeydullah atılan okun peygamberimize değeceğini anlayınca elini siper etti Ok onun parmaklarına değip elini çolak etti Yine Uhud savaşında bir darbe ile yaralanan peygamberimizi sırtında taşıyıp Uhud kayalığına o çıkardı Peygamberimiz onun hakkında:
-Talha cennet komşuluğunu hak etti Uhud günü yeryü-zünde sağımda Cebrail’den, solumda da Talha’dan başka bana yakın bir kimse bulunmadığını gördüm buyurmuştur
Talha b Ubeydullah bütün savaşlarda peygamberimizin yanında bulundu Hicretin otuz altıncı yılında vuku bulan Cemel vakasında şehit oldu
Kendisi Kuran hafızıydı
Talha b Ubeydullah kısaya yakın orta boylu, enli omuzlu, geniş göğüslü esmer ve çok saçlı idi Saçı ne düz, nede kıvır-cıktı Ağaran saçlarını boyayıp değiştirmezdi Güzel yüzlü idi Burnunun ucu ince, ayakları büyük idi Ayaklarının tabanı düzdü Yürürken hızlı, hızlı yürür, bir yere döneceği zaman bütün vücuduyla dönerdi
Allah (c c) ondan razı olsun
===============
SA’D B EBİ VAKKAS (r anh)
Sa’d b Ebi Vakkas Zühre oğullarındandı Bilindiği gibi peygamberimizin annesi Amine bint-i Vahb Zühre oğulların-dandı Bu nedenle Sa’d b Ebi Vakkas peygamberize dayı düşmekte idi Sa’d b Ebi Vakkas’ın ata soyu ile peygamberi-mizin ata soyu Kilab b Mürre’de birleşmektedir
Sa’d b Ebi Vakkas’ın annesi Ümeyye oğullarından Hamne bint-i Süfyan’dır
Sa’d b Ebi Vakkas Hz Ali, Zübeyr b Avam ve Talha b Ubeydullah ile aynı senede doğmuştur
Sa’d b Ebi Vakkas ok yapıcısı idi Peygamberimizin ok atıcı ashabındandı
Sa’d b Ebi Vakkas bir gece rüyasında karanlıklar içinde hiç bir şeyi görmez, orada burada bocalayıp durur bir halde iken yolunu aydınlatan bir Ay’ın ışığını takip etti Bazı kişilerin bu Ay’a doğru yürür, ona ulaşmak ister gibi olduklarını fark etti Daha dikkatli bakınca bunların Zeyd b Harise Hz Ali ve Hz Ebu Bekir olduklarını gördü
Onlara:
-Oraya ne zaman varıp yetişeceksiniz? Diye sordu
Onlarda:
-O bizim yolumuz üzeredir dediler Sa’d uyanınca doğruca Hıcr makamına gitti Hıcr makamında Kureyş uluları oturur sohbet ederlerdi Sa’d onlardan peygamberimizin İslamiyet’i gizlice davete başladığı haberini alınca hemen yanlarından ayrılıp peygamberimizi aramaya başladı Onu Mekke’nin Ecyad dağında ikindi vakti namaz kılarken buldu Yanına yak-laşıp:
-Ey Muhammed! Sen nelere davet ediyorsun? Diye sordu
Peygamberimiz ona İslamiyet’i arz ve teklif etti Kuran-ı Kerim okuyup İslam şeraitini anlattı Yüce Allah’ın müminlere vaat ettiği izzet ve şerefleri haber verdi
Sonunda:
-Ey Sa’d! Allah’tan başka ilah bulunmadığına ve Muham-med’in Allah’ın kulu ve resulü olduğuna şahadet et buyurdu
Sa’d b Ebi Vakkas hiç tereddüt etmeden:
-Ben şahadet ederim ki Allah’tan başka ilah yoktur ve yine şahadet ederim ki Sen Allah’ın resulüsün diyerek iman edip Müslümanlardan oldu
Sa’d b Eb Vakkas peygamberimizin kendilerini sağlıkla-rında cennetle müjdelediği on sahabiden birisi olduğu gibi kendilerinden razı olarak ayrıldığı altı sahabiden de birisi olup Hz Ömer suikasttan sonra öleceğini anlayınca halifelik işini onunla konuşulmasını tavsiye etmiştir O Şura ashabının beşincisidir
Sa’d b Ebi Vakkas arkadaşlarıyla birlikte namaz kılarlar-ken üzerlerine baskın yapan müşriklerden birisinin başını bir deve çene kemiğiyle vurup yarmıştır O Allah yolunda ilk kan döken ve yine Allah yolunda ilk ok atandır
Uhud savaşında bin ok atmıştı Peygamberimiz o ok atarken:
-At ey Sa’d! Babam anam sana feda olsun
Allah’ım! Sa’d’ın dualarını kabul et
Allah’ım! Sa’d’ın atışını, okunu doğrult
Allahım! Sana dua ettiği zaman Sa’d’ın dualarını kabul et diyerek dua etmiştir
Sa’d b Ebi Vakkas peygamberimizin gözü özü pek asha-bından ve yiğit süvarilerindendi Piyadeler içinde bulunduğu zaman bile atlı gibi savaşırdı Servetinin tümünü yoksullara dağıtmak isteyecek kadar cömert bir insandı Fakat bu pey-gamberimiz tarafından buna izin verilmemiş ancak servetinin üçte birini dağıtmasına müsaade edilmiştir
Sa’d kardeşi Umeyr b Ebi Vakkas ile Mekke’den Medi-ne’ye hicret etti Bütün savaşlara katıldı Hicretin elli beşinci yılında vefat etti
Sa’d b EBİ Vakkas kısa boylu, kalın ve güçlü gövdeli, bü-yük başlıydı Esmer tenli olup parmakları kalın, saçları kıvır-cık, yassı burunluydu Giyilmesi helal olan Hazz cinsi kumaş-tan elbise giyerdi
Ömrünün sonlarına doğru gözleri görmez olmuştur
Kendisi Kuran hafızıydı
Allah (c c) ondan razı olsun
============
ABDURRAHMAN B AVF (r anh)
Abdurrahman b Avf Zühre oğullarındadır Annesi Şifâ bint-i Avf’ta Zühre oğullarındandır Hem baba hem de anne tarafından soyu peygamberimizin ata soyuyla Kilab b Mürre’de birleşir
Abdurrahman b Avf’ın cahiliyye döneminde ismi Abd-i Amr veya Abdülkâbe iken Müslüman olunca adını Abdurrah- man’a çevirmiştir
Abdurrahman b Avf fil vakasından on yıl sonra doğmuş-tur Dolaysıyla peygamberimizden on yaş daha küçüktü
Abdurrahman b Avf peygamber aleyhisselamın peygam-ber gönderilmeden bir sene evvel yirmi dokuz yaşında iken Yemen’e ticaret için sefer etmiş, Askelân b Avakir’ülhimyerî’ye konuk olmuştu Askelân çok yaşlı gün görüp geçirmiş bir pir-i fâni idi Abdurrahman yanına vardıkça Mekke’den haber sorar:
-Ey Abdülkâbe! İçinizde kendisi hakkında haber ve zikir bulunan Zat zuhur etti mi? Şu içinde bulunduğunuz dininiz hakkında size karşı olan bir kimse var mı? Der;
Abdurrahman b Avf’ta henüz böyle bir haber olmadığın-dan:
-Hayır yoktur diye cevap verirdi
Peygamberimize peygamberlik verildiği yıl içinde Abdurrhman b Avf yine Yemen’e gitmiş onun yanına konuk olmuştu
Askelân b Avakir’ülhimyerî yine aynı soruyu sorunca:
-Evet vardır Muhammed b Abdullah kendisine peygam-berlik geldiğini iddia ile putlarımızı ret ve inkâr etmektedir dedi
Bu sözleri duyunca Askelân’ın gözleri parladı, yüzü güldü Abdurrahman’a:
-Ey Abdülkâbe! Ben sana senin için ticaretten daha hayırlı olan bir müjde ile müjdeleyeyim mi? Diye sordu
Abdurrahman’da:
-Müjdele dedi
Bunun üzerine Askelân:
-Ey Abdülkâbe! Hiç şüphesiz ki Allah senin kavminden kendisinden razı olup seçtiği bir peygamberi ilk ayda gönder-di ve ona kitap verdi O peygamber ki halkı putlara tapmaktan men ve İslamiyet’e davet edecek, hakkı buyuracak ve işleye-cek, bâtıl olan her şeyi de men ve iptal edecektir
O Haşim oğullarındandır
Ey Zühre oğulları! Sizde ona dayı düşmektesiniz Sen elini çabuk tutup dönüşünü çabuklaştır Gidip ona yardımcı ol Kendisine tasdik et ve şu söyleyeceğim beyitleri de kendisine götür dedi
Abdurrahman B Avf Askelân’ın söylediği beyitleri ezber-leyip Mekke’ye döndü Olup bitenleri öğrenmek üzere Ebu Bekir ile buluştu Ona Askelân’ın söylediklerini haber verdi
Bunun üzerine Ebu Bekir:
-Muhakkak ki onun zikrettiği kişi Muhammed b Abdul-lah’tır
Allah onu Resulullah olarak göndermiştir Sen durma he-men ona git dedi Abdurrahman’ı peygamberimize gönderdi Peygamberimiz o sırada Hatice’nin evindeydi Abdurrahman Onu orada buldu
Peygamberimiz onu görünce gülümseyerek:
-Ey Ebu Muhammed! Arkanda ne haber var? Bizim için ne getirdin? Diye sordu
Abdurrahman şaşırarak:
-Ey Muhammed! Şu söylediklerin ne demektir? Dedi
Bunun üzerine peygamberimiz:
-Ey Ebu Muhammed! Bana tevdi etmek üzere alıp getirdi-ğin, o göndericinin benim için seninle gönderdiğini getir ver O sende benim için duran bir emanettir Şüphesiz ki onu gön-deren kişi Hımyer oğulları müminlerinin üstünlerindendir buyurdu
Abdurrahman hayretler içinde kalarak:
-Ey Muhammed muhakkak ki sen Allah Resulüsün Ben şahadet ederim Allah’tan başka ilah yoktur, Muhammed’te Onun kulu ve Resulüdür diyerek iman etti Daha sonra da Askelân’ın gönderdiği sekiz beyitlik şiiri okudu Resulallah şiiri dinledikten sonra:
-Ey Ebu Muhammed! Zaman, zaman öyle müminler bulu-nacak ki onlar beni görmeden inanıp, tasdik edecek; şahadet getireceklerdir İşte onlar benim gerçek kardeşlerimdir buyur-du
Peygamberimiz Abdurrahman B Avf ile konuşup ona ima-na davet ederken yanlarına Osman b Maz’un, Ubeyde b Ha-ris, Ebu Seleme b Abdülesed ve Ebu Ubeyde b Cerrah geldi-ler
Peygamberimiz onlara İslamiyet’i arz ve teklif edip şeriatını bildirdi Kuran-ı Kerim okudu Hepsi de iman edip salih Müslümanlardan oldular
Abdurrahman b Avf ticaretle uğraşırdı ve kısa zamanda zengin olmuştu
Abdurrahman b Avf peygamberimizin sağlıklarında cen-netle müjdelediği on mutlu sahabiden biri olduğu gibi pey-gamberimizin kendilerinden razı olarak ayrıldığı altı sahabiden altıncısıdır
Hz Ömer uğradığı suikast sonucu öleceğini anlayınca hali-felik işini onunla koşulmasını tavsiye etmiş, o da şura asha-bından olmuştur
Abdurrahman b Avf Tebük seferine çıkılacağı zaman ser-vetinin yarısını orduya bağışlamıştı Daha sonra bunun yet-mediğini görünce önce kırk bin altın daha, sonra da kırk bin altın daha harcadı Ayrıca orduya beş yüz at, beş yüz deve de verdi
Bir gece Mısır’dan dönen yüz develik ticaret kervanının tümünü Medineli yetimleri bağışladı
Midine’de hüküm süren kıtlık sırasında Şam’dan gelen buğday, un ve türlü yiyecek yüklü yedi yüz develik kervanını çullarıyla, develeriyle, yükleriyle birlikte sadece Allah rızasını umarak fakirlere bağışlayıvermişti
Medine halkı Abdurrahman b Avf’ın ev halkı gibi idi Ser-vetinin üçte birini onlara ödünç verir, üçte biri ile onların borç-larını öder, kalan üçte birini de içlerinde ihsan edilecek olan-lara ihsan ederdi
Hastalandığında servetinin üçte birini fakirlere dağıtmış sonra da:
-Ey Resulallahın ashabı! Bedir savaşına katılmış olanlardan her kişiye dört yüzer altın dinar verilecektir diye seslendirmiş Hz Osman’da bazı kişilerle birlikte vaat edilen altınları almak niyetiyle Abdurrahman b Avf’ın evine gitmek üzere ayağa kalkmıştı
Onun ayağa kalktığını gören ashaptan bazı kişiler:
-Ey Osman! Sen zengin bir kişi değil misin? Diye sorulun-ca Hz Osman:
-Şu dağıtılan altınlar Abdurrahman b Avf’ın ihsanıdır, sa-dakası değildir demişti
Abdurrahman b Avf o gün Bedir savaşında bulunan yüz kişiye dört yüzer altın dağıttı
Abdurrahman b Avf Kâbe’yi tavaf ederken:ࠍ -Allah’ım! Nefsimin cimriliğinden beni koru diye dua ederdi
Hastalandığında vefat edeceğini zannederek uzun, uzun ağlamış, sebebini soranlara da:
-Ben bana verilenlerin ağırlığı altında ezilmekteyim Mus’ab b Umeyr benden daha hayırlı idi Şehit edildiğinde içine sarılacak bir kefen bulunamamıştı Ben ahiret nasibi dünyada verilmiş insanlardan olmaktan, servet çokluğunun beni tutup arkadaşlarımdan ayırmasından korkuyorum demiş-tir
Bir gün peygamberimizin zevcelerinden ve Müminlerin annelerinden Hz Ümmü Selemen’in yanına giderek:
-Ey Anne! Servetimin çokluğu beni korkutuyor dediği za-man Hz Ümmü Seleme:
-Oğulcuğum! Sende servetini fakirlere dağıt gitsin tavsiye-sinde bulunmuştu
Abdurrahman b Avf bir gece karanlık basınca oturup bü-tün servetini tek tek bir deftere geçirmiş, onları muhacir ve ensar için ayırmış hatta üzerindeki gömleğin, başındaki sarığın bile kimlere verileceğini tayin ve tespit etmiş, servetinden fakirlere dağıtılmak üzere yazmadığı, kaydetmediği tek bir şey bırakmamıştı
Sabah olup peygamberimizin arkasında namaza durduğu zaman Cebrail (a s) peygamberimizin yanına gelerek:
-Ya Muhammed! Yüce Allah Sana buyuruyor ki; Abdurrahman’a benden selam söyle Bu gece yazdığı sadaka defterini kabul edip kendisine geri çevirdim Ona; Allah sada-kanı kabul etti ve kendisi bu hususta hem Allah, hem de Resu-lünün vekilidir Serveti hakkında istediğini yapsın! Evvelce yapa geldiği gibi tasarrufta bulunsun Artık kendisinden he-sap sorulmayacak de ve cennetle müjdele buyuruyor dedi
Abdurrahman b Avf’ın bir günde otuz köle azat ettiği olur-du
Kendisi bunca zenginliğine rağmen çok alçak gönüllü bir kişi idi Öyle ki; köleleri arasında bulunduğu zaman kendisi kölelerinden bilinip ayırt edilemezdi
Vefat edeceği zaman orduya elli bin dinar altın ile bin at bağışladı
Abdurrahman b Avf peygamberimizin yanında bütün sa-vaşlara katıldı Hicretin otuz ikinci yılında vefat etti
Kendisi uzun boylu, kambur bir kişi idi Yüzü güzel, derisi ince, kırmızıya çalar beyaz tenli, iri gözlü, uzun kirpikli idi Burnu bir parça uzundu Uzun boyunlu, büyük avuçlu, kalın parmaklıydı Siyah sarık sarar, kulak yumuşaklarını aşan saç-ları sarığından iki yana dökülürdü
Saçının ve sakalının aklığını boyayıp değiştirmezdi
Allah (c c) ondan razı olsun
===========
EBU UBEYDE ÂMİR B ABDULLAH (r anh)
Ebu Ubeyde Âmir b Abdullah, Ebu Ubeyde b Cerrah ola-rak tanınır Kureyş kabilesinin Hilâl oğullarındandır Annesi Ümeyme bint-i Ganm b Cabir’dir Ebu Ubeyde b Cerrah’ın ata soyu peygamberimizin ata soyu ile Fihr B Malik’te birleşir
Ebu Ubeyde b Cerrah Abdurrahman b Avf’ın Müslüman olduğu gün yanındaki arkadaşlarıyla birlikte Müslüman oldu
Ebu Ubeyde b Cerrah okur yazardı O sağlıklarında cen-netle müjdelenen on mutlu ashaptan birisidir
Peygamberimiz onun hakkında:
-Muhakkak ki her ümmetin bir emini vardır Bu ümmetin emini de hiç şüphesiz Ebu Ubeyde b Cerrah’tır buyurmuştur
Ebu Ubeyde b Cerrah Allah yolunda yapılan ikinci Habeş hicretine katıldı Sonra Medine’ye hicret ederek iki hicreti bir-leştirdi Peygamberimizin yanında bütün savaşlara katıldı
Uhud savaşında miğfer demiri peygamberimizin yanağına batmıştı Ebu Ubeyde batan demiri dişleriyle tutup çıkardı Bunu yaparken iki dişi düştü Bu diş eksikliği ona inanılmaz bir güzellik ve mehabet katar, görenleri kendisine hayran bı-rakırdı
Peygamberimizin vefatı üzerine ensardan bazı kişiler halife olacak kişiyi seçmek üzere Benî Saidelerin hurma kurutma yerinde toplanmışlardı Bunu haber alan Hz Ebu Bekir, Hz Ömer ve Ebu Ubeyde b Cerrah hemen oraya koşmuşlardı Ebu Bekir, Hz Ömer ile Ebu Ubeyde b Cerrah’ın ellerinden tuta-rak:
-Ey Ensar! Şu iki kişiden hangisini isterseniz ona biat edi-niz Ben buna razıyım dedikten sonra Ebu Ubeyde b Cerraha dönerek:
-Ey Ebu Ubeyde! İstersen hemen sana biat edeyim Çünkü senin için Resulallahın o bu ümmetin eminidir buyurduğunu işittim dedi
Fakat sonra Hz Ebu Bekir’in halife olmasına karar verildi
Ebu Ubeyde b Cerrah Hz Ömer’in halife olduğu dönemde Şam valisi oldu Hz Ömer ziyaret için Şam’a geldi Kendisini Şam uluları ve ordu komutanları karşıladılar fakat aralarında Ebu Ubeyde yoktu Hz Ömer karşılamaya çıkanlara:
-Kardeşim nerededir? Diye sordu
Fakat oradakiler onun kimi kastettiğini anlayamadılar Bu nedenle:
-Ey Halife! Kardeşiniz kimdir? Diye sordular
Hz Ömer:
-Benim kardeşim Ebu Ubeyde b Cerrah’tır Onu aranızda göremiyorum dedi
Bunun üzerine oradakiler:
-O nerdeyse gelmek üzeredir dediler
Nitekim Ebu Ubeyd devesini binmiş, ipten yularını eline almış olduğu halde gelip devesinden inerek selam verdi Hz Ömer’le musafaha yaptı Hz Ömer Ebu Ubeyde’nin elini öptü Ardından kucaklaştılar
Ebu Ubeyde etraflarına toplanmış halka:
-Artık yanımızdan dağılınız dedi ve Hz Ömer’i evine gö-türdü Evinde bir kılıç, bir kalkan, bir devenin keçe çulu, bir küçük çanak ve eski bir su kırbasından başka eşya yoktu
Hz Ömer şaşkınlıkla:
-Ey Ebu Ubeyde! Senin eşyaların nerede? Ben senin evinde bir keçe, bir küçük çanak ve eski bir su kırbasından başka bir şey göremiyorum dedi
Onun bu sorusuna Ebu Ubeyde:
-Bunlar benim için yeterlidir dedi
Hz Ömer bu kez:
-Sen şu ülkenin emiri ve valisisin Yanında bize ikram ede-ceğin yiyecek var mı? Diye sordu
Ebu Ubeyde kalkıp bir tablanın içinde ekmek kırıntıları ve üzerinde bir parça et bulunan bir kemik çıkarınca Hz Ömer ağlamaya başladı
Bunun üzerine Ebu Ubeyde:
-Ey Müminlerin emiri! Ben sana bir zamanlar muhakkak ki benim üzerime gözlerini sıkıp yaş akıtacaksın Bana kuşluk vakti dinlenecek kadar azıcık şey yeterdir demiştim ya Bu ka-dar şeyde bizim kuşluk dinlenmemize yeterdir dedi
Hz Ömer gözleri yaşlı:
-Ey Ebu Ubeyde! Şu yalancı dünya senden başka hepimizi aldattı dedi
Ebu Ubeyde b Cerrah Hz Ömer’in halifeliği döneminde hicretin onuncu yılında çıkan Şam-Ürdün Ameves veba salgı-nında vefat etti
Hz Ömer uğradığı suikastten sonra öleceğini anlayınca:
-Eğer Ebu Ubeyde sağ olsaydı kendisine yerimi bırakmak isterdim dediği rivayet edilir
Ebu Ubeyde son derece alçak gönüllü idi Bu konuda:
-İnsanlardan beyaz yada kara, hür veya köle herkesi takva yönünden benden üstün bilirim derdi
Ebu Ubeyde b Cerrah uzun boylu, zayıf bedenli, arık yüz-lü, seyrek sakallı, kambur bir kişi idi
Allah (c c) ondan razı olsun
================
EBU SELEME ABDULLAH B ABDÜLESED (r anh)
Ebu Seleme Abdullah b Abdülesed Mahzum oğulların-dandır Annesi peygamberimizin halası Berre bint-i Abdülmuttalib’tir Peygamberimizin amcası Ebu Leheb’in ca-riyesi Süveybe hatun peygamberimizle beraber Ebu Seleme’yi de emzirmiştir Bu nedenle Ebu Seleme peygamberimizin süt-kardeşi idi
Ebu Seleme; Ebu Ubeyde b Cerrah, Osman b Maz’un, Ubeyde b Haris ve Abdurrahman b Avf ile birlikte peygam-berimizin yanına gitmişlerdi
Peygamberimiz onlara İslamiyet’i arz ve teklif etti Kuran okudu İslam şeraitini bildirdi Hepsi de ayni saatte Müslüman oldular
Ebu Seleme Mekkeliler içinde okuryazar olanlardandı
Allah yolunda yapılan birinci ve ikinci Habeş hicretine zevcesi Hz Ümmnü Seleme Hind bint-i Ebî Ümeyye ile katıldı Sonra Medine’ye de hicret ederek iki hicreti birleştirdi
Peygamberimiz Uşeyre gazasına çıkarken onu Medine’de yerine vekil bıraktı
Ebu Seleme Bedir ve Uhud gazalarına katıldı Uhud gaza-sında yaralandı Hicretin dördüncü yılında şehit oldu Pey-gamberimiz onun hakkında:
“-Allah’ım! Ebu Seleme’yi yarlıga! Onun derecesini hidayete erenlerin içinde yükselt! Arkasında kalanlar içinde Ona Sen halef ol!
Ey Alemlerin Rabbi! Bizi de onu da yarlıga!
Allah’ım! Onun kabrini genişlet ve kendisine orada bir nur ihsan et” diye dua etmiştir
Allah (c c) ondan razı olsun
===========
ÜMMÜLMÜMİNİN
Hz ÜMMÜ SELEME HİND BİNT-İ EBİ ÜMEYYE (r anha)
Hz Ümmü Seleme Hind bint-i Ebî Ümeyye de mahzum oğullarındandı Ümmü Seleme’nin annesi Âtike Bint-i Âmir’dir
Hz Ümmü Seleme kocası Ebu Seleme gibi ilk sıralarda Müslüman oldu Kocası ile birlikte Allah yolunda yapılan bi-rinci ve ikinci Habeş hicretlerine katıldı Sonra Mekke’ye döndüler Kocası Medine’ye hicret etmek istedi ise de Mahzum oğulları onun kocasıyla gitmesine izin vermediler Çocuğu Seleme’yi de elinden çekip aldılar Ümmü Seleme Mekke’de uzun müddet yalnız kaldı Kocasının ve oğlunun ardından ağlayıp durdu Nihayet müşrikler insafa gelip onun kocasının yanına gitmesine izin verdiler
Ebu Seleme Uhud savaşında aldığı yaralar sonucunda şehit olunca Ümmü Seleme dul kaldı Peygamberimiz onu nikâhına aldı Böylece Ümmü Seleme müminlerin annesi olma şerefine erişti
Ümmü Seleme müminlerin anneleri arasında en uzun ömürlüsü, en son vefat edeni olup Hz Hüseyin faciasına kadar yaşamış, faciayı haber alınca üzüntüsünden düşüp bayılmıştı Hicretin altmış birinci yılında vefat ettiğinde seksen dört ya-şındaydı
Kendisi Kuran hafızıydı
Allah (c c) ondan razı olsun
==============
OSMAN B MAZ’UN (r anh)
Osman b Maz’un Cumah oğullarındandır Annesi yine Cumah oğullarından Süheylâ bint-i Anbes’tir
Osman b Maz’un Abdurrahman b Avf, Ebu seleme b Abdulesed, Ubeyde b Haris ile birlikte Müslüman oldu
Osman b Maz’un cahiliye devrinde aklı başında olan, iyi huylu kişilerindendi Hiç içki içmez:
Aklımı gideren beni benden aşağı kişilere güldüren şeyi içmem derdi Kendisi ibadete çok düşkündü
Hz Ali ile Ebu Zerr’ül Gıfarî’nin erkekliklerini burdurup inanlardan uzaklaşarak bir yerlere kapanıp kendilerini tama-men ibadete vermeye niyetlendiklerini duyunca oda buna is-teklendi Gidip bu isteklerini peygamberimize bildirdiler Peygamberimiz:
-Sizler böyle yapmayınız Ümmetimin erkeklik burdurması ancak oruç iledir Erkekliğini burduran kimse ümmetimden değildir buyurdu O sırada Sa’d b Ebi Vakkas yanlarındaydı Oda bu konuda şöyle demiştir
-Resulallah aleyhisselam Osman b Maz’unun erkekliğini burdurup ibadet için uzlete, tenhaya çekilme isteğini reddetti Eğer ona izin vermiş olsaydı muhakkak ki bizlerde erkeliği-mizi burdurur uzlete çekilirdik
Osman b Maz’un gece ve gündüzlerini oruç tutmak ve na-maz kılmakla geçirirdi Peygamberimiz bunu haber alınca onu yanına çağırıp:
-Ey Osman! Ben sana güzel bir örnek değil miyim? Diye sordu
Osman b Maz’un da:
-Anam babam sana fedâ olsun ey Resulallah! Bu soruyu bana yönelten sebep nedir? Dedi
Peygamberimiz bu kez:
-Sen gündüzlerini oruçla, gecelerini de namaz kılmakla mı geçiriyorsun? Diye sordu
Osman b Maz’un:
-Evet ya Resulallah! Öyle yapmaktayım dedi
Bunun üzerine peygamberimiz:
-Ey Osman! Öyle yapma Senin üzerinde gözlerinin hakkı var Bedeninin hakkı var Ailenin hakkı var Hem namaz kıl hem yat uyu Hem oruç tut hem de iftar et buyurdu
Bir zaman sonra peygamberimiz Osman b Maz’un’u bir evi kendisine ibadetgâh edinip işine kapandığını duydu Hemen evin kapısına dikilip:
-Ey Osman! Allah beni ruhbanlıkla göndermedi Allah ka-tında en hayırlı din gerçeğe en uygun, uygulaması en kolay olan dindir
Ey Osman! Bize ruhbanlık farz kılınmadı
Ben senin için iyi bir örnek değil miyim? Benden daha iyi Müslüman var mıdır?
Vallahi ben Allah’tan en çok korkanız, ondan en çok sakı-nanız, onun koyduğu kanunları en çok koruyanızım buyurdu
Osman b Maz’un Allah yolunda yapılan birinci ve ikinci Habeş hicretlerine katıldı Bütün Maz’un ailesi Mekke’deki elerini kilitleyip birlikte Medine’ye hicret ettiler Böylece iki hicreti birleştirmiş oldular
Osman b Maz’un bedir savaşı dönüşünde hastalanıp vefat etmiştir Baki mezarlığına defnedilen ilk muhacir Müslüman oldu
Osman b Maz’un vefat edince peygamberimizin cesedinin alnında öpmüş üzüntüsünden gözlerinden akan yaşlar yanak-larını ıslatmıştı
Cenazesi giderken:
-Sen dünyadan hiç bir şeye karışmadan çıkıp gittin ey Os-man buyurdu
Mezarının başına bir taş koyduktan sonrada:
-Osman b Maz’un bizim için ne güzel seleftir buyurdu
Osman b Maz’un orta boylu geniş ve uzun sakallı çok es-mer bir Zat-ı Muhterem idi
Allah (c c) ondan razı olsun
==============
|