Prof. Dr. Sinsi
|
Müslüman Oluş Sıralarınıza Göre İlk Müslümanlar
FATIMA BİNT-İ ESED B HAŞİM (r anha)
Fatma bint-i Esed hatun Haşim oğullarındandır Annesi Fatıma bint-i Kays’tır
Fatıma bint-i Esed hatun Ebu Talib’in zevcesi; Talib, Âkil Hz Cafer ve Hz Ali b Ebu Talib’in annesi olup gerek Ebu Talib’le gerekse peygamberimizle soyu Haşim b Abd Menaf’ta birleşir
Kendisi Haşim oğulları kadınları içinde Haşimî erkek sülbünden ilk erkek çocuğu dünyaya getiren kadın olduğu gibi Haşim oğulları içinde halife anası olan ilk kadındır
Fatıma bint-i Esed hatun Mekke’de nübüvvetin yedinci yılında Haşim ve Muttaliboğullarının Beni Haşim mahalle-sinde muhasara altına alındıkları zamanlarda Müslüman ol-muş olup, Allah (c c) yolunda Medine’ye hicret etmiştir
Fatıma Hatun çok iyi halli, ahlaklı, faziletli bir İslam kadını idi Peygamberimiz dedesinin vefatından sonra amcası Ebu Talib’in himayesine girdiği zaman onun elinde büyümüştür
Peygamberimiz onu annesinden sonra annesi olarak bilirdi Bu nedenle peygamberimizin yanında çok büyük itibarı ve mevkii vardı
Peygamberimiz onun için:
-O benim annemdi Kendi çocukları aç dururken önce be-nim karnımı doyururdu Kendi çocuklarının üstleri başları tozlu topraklı dururken o önce benim saçımı başımı tarar, gül yağlarıyla yağlardı O benim annemden sonra annemdi bu-yurmuştur
Fatıma hatun hicretin dördüncü yılında Medine’de vefat etti Peygamberimiz vefat ettiği gün onun için:
-Bu gün benim annem vefat etti buyurdu Sırtındaki göm-leği çıkararak ona kefen olarak sardırdı Cenaze namazı kıl-dırdıktan sonra cenazesi üzerinde yetmiş tekbir aldırdı Kab-rinin dört bir yanını genişletmek ister gibi işaret buyurduktan sonra içine girip uzandı Kabirden çıkarken ağlamaya başladı Gözyaşları kabrin içine damladı
Hz Ömer peygamberimizi o halde görünce:
-Ya Resulallah! Şu kadın için yaptığın şeyleri başkaları için yapmamıştın dedi
Peygamberimizin yanındaki Müslümanlarda:
-Ya Resulallah! Biz senin şu kadına yapmış olduklarını başkasına yaparken görmedik dediler
Bunun üzerine peygamberimiz:
-Amcam Ebu Talib’ten sonra bana bu kadıncağız kadar iyi-liği dokunan bir başka kimse olmamıştır Ona Cennet elbise-lerinden bir elbise giydirilsin diye gömleğimi kefen olarak giydirdim Kabir hayatı kendisine daha yumuşak ve kolay gel-sin diye de kabirde yanına uzandım Cebrail (a s) yanıma gele-rek yüce Rabbim tarafından bu kadın cennetliklerdendir diye haber verdi Yine bana Cebrail (a s) haber verdi ki yüce Allah (c c) meleklerinden yetmiş bine emretmiş ve onun cenaze na-mazını kılmışlardır buyurmuştur
Defin işlemi yapıldıktan sonra peygamberimiz kabre döne-rek:
-Allah (c c) seni yarlıgasın ve hayırla mükafatlandırsın ey annem
Allah (c c) sana rahmet etsin ey annem
Sen benim annemden sonra annem idin
Kendin aç durur, beni doyururdun
Kendin çıplak durur, beni giydirirdin
En iyi nimetlerden kendi nefsini alıkoyar, bana tattırırdın Bunu da ancak Allah (c c) rızasını ve Ahiret yurdunu umarak yapardın
Muhakkak ki Allah (c c) hem diriltir, hem öldürür
Hiç ölmeyen diri olarak kalan yalnız O’dur
Ey Allah’ım! (c c)
Annemden sonra annem olan Fatıma bint-i Esed’i af ve mağfiret et Ona hüccet ve delilini göster ve anlat
Girdiği şu kabrin genişlet
Ben peygamberinin ve benden önceki peygamberlerinin hakkı için duamı kabul buyur ey merhametlilerin en merha-metlisi bulunan yüce Allah (c c) diyerek dua etti
Allah (c c) ondan razı olsun
==================
DIMAD B SALEBET’EL’EZDİ (r anh)
Ezd-i Şenue kabilesinden olan Dımad b Sâlebe nübüvve-tin yedinci yılında umre yapmak için Mekke’ye gelmişti Ken-disi sık sık Mekke’ye gelirdi Bu nedenle peygamberimizin yakın dostlarından birisi idi
Dımad doktorluğa özenen, delilere okuyup iyi etmeye çalı-şan, ilim elde etmeye çabalayan iyi huylu bir zat idi
Dımad umre için Mekke’ye gelince içlerinde Ebu Cehil Utbe b Rebia ve Ümeyye b Halef’inde bulunduğu müşrik ulularının oturdukları bir meclisin yakınlarına indi Ebu Cehil müşrik meclisinin ortasında ayağa kalkmış şöyle demekteydi
-Şu adam topluluğumuzu dağıttı Akıllarımızı akılsızlık ölüp gitmiş çoktan toprak olmuş atarlımızı dalalete düşmüş saydı, ilahlarımızı dil uzattı
Dımad onun bu sözlerini şöyle bir kulak kabarttı
İçlerinde bulunan Ümeyye b Halef’te:
-O şüphesiz deli bir adamdır diye bağırdı
Dımad müşriklerin peygamberimiz için Muhammed delidir dediklerini işitince kendi kendine:
-Ben şu Zatı gidip görseydim, Onu tedavi etseydim belki Allah (c c) ona benim ellerimle bir şifa ihsan ederdi diyerek oradan ayrıldı O gün peygamberimizi aradı ise de bulamadı
Ertesi gün olunca onu aramaya çıktı ve buldu Hemen ya-nına yaklaşarak:
-Ey Muhammed! Ben deliliği tedavi ederim Ben sana bir cinin musallat olup, aklını yitirdiğini duymuş bulunuyorum İstersen Seni de tedavi edeyim Belki Allah (c c) sana bu ko-nuda bir fayda ihsan buyurur
Okumamı istersen gel sana da okuyayım Sen üzerindekini gözünde fazla büyütme Ben sende bulunandan daha ağırını tedavi etmiş bir kişiyim de o da derdinden kurtulmuştur dedi
Peygamberimizde:
-Ey Dımad! Ben aklımı yitirmedim Deli değilim dedi
Bunun üzerine Dımad:
-Ey Muhammed! Kavmin Senin hakkında; akıllarını akıl-sızlık saymak, topluluklarını dağıtmak, onlardan; ölüp, çoktan toprak olup gittikleri halde dalalet içinde bulunduklarını ileri sürmek, ne zamandır ibadet edip durdukları ilahlarını ayıp-lamak gibi bir takım kötü huylardan bahsettiklerini işitmiş bulunuyorum Bütün bunlar kendisinde delilik bulunan adamdan başkası yapmaz dedi
Peygamberimiz Dımad’a şöyle bir bakıp:
-Ey Dımad! O halde dinle ve kendin karar ver buyurup de-vam etti
Hamd Allah’a (c c) mahsustur Biz yalnız ona hamd eder yardımı ve yargılanmayı Ondan dileriz Nefislerimizin şerle-rinden Allah’a (c c) sığınırız Allah’ın (c c) doğru yola eriştirdi-ğini saptıracak yoktur Saptırdığını da doğru yola eriştirecek yoktur
Şüphesiz bilir ve bildiririm ki Allah’tan (c c) başka ilah yoktur O Bir ve Tekdir Onun eşi ve ortağı da yoktur Yine şüphesiz bilir ve bildiririm ki Muhammed (a s) Onun kulu ve resulüdür
Dımad peygamberimizin söylediklerini can kulağıyla din-liyordu Söyledikleri pek hoşuna gitti Peygamberimize:
-Ey Muhammed! Ben şimdiye kadar bundan daha güzel bir kelam dinlememiştim Şu söylerini bana yinele dedi
Peygamberimiz söylediklerini tekrarladı Her tekrarlayı-şından sonra Dımad:
-Ey Muhammed sözlerini tekrarla diyor peygamberimizde tekrarlıyordu
Peyramberimiz sözlerini üç kere tekrarladıktan sonra Dımad:
-Vallahi senin şu sözlerin kadar güzel hiçbir söz işitmedim Şu sözlerin güzelliği, fesahat ve belagati, anlam yüceliği de-nizlerin en dibine kadar varıp dayanmıştır dedikten sonra ila-ve etti
-Ey Muhammed! Söyle bana! Sen nelere davet etmektesin? Diye sordu
Peygamberimizde:
-Boynuna asılı duran putları oradan çıkırıp atmana, eşi ve ortağı olmayan bir ve tek olan Allah’a (c c) iman etmeye ve be-nimde Allah’ın (c c) rasulu olduğuma şahadet getirmeye davet ediyorum buyurdu
Dımad bu kez:
-Ey Muhammed! Şu dediklerini yaparsam bana ne var? Di-ye sordu
Peygamberimizde:
-İçinde bitmek tükenmek bilmez nimetlerin olduğu Cen-netler vardır buyurunca Dımad:
-Ey Muhammed! Ey Allah’ın (c c) resulü! Ben boynumdan putları atıp onlardan uzaklaşarak şehadet ederimki Allah’tan (c c) başka ilah yoktur
O birdir, ortağı ve eşide yoktur
Yine şehadet ederimki Sen Allah’ın (c c) kulu ve resulüsün
Getir ver elini, Sana İslamiyet üzerine beyat edeyim dedi
Peygamberimiz elini uzattı Dımad’ta beyat etti
Beyattan sonra peygamberimiz:
-Ey Dımad! Ey beyatın kavmin adına da mı? Diye sordu
Dımad’ta:
-Ey Allah’ın resulü! Biatım hem kendim, hem de kavmim adınadır dedi
Böylece Dımad hem kendi hemde kavmi adına biat edip Müslüman oldu
Allah (c c) ondan razı olsun
================
TÜFEYL B AMR EL EZDİ (r anh)
Ve
AMR B TÜFEYL EL EZDİ (r anh)
Tufeyl b Amr b Tarif Devs kabilesindendi Kendisi şerefli ve akıllı, itibarlı, konukları çok, hanedan sahibi bir kişi idi Kendisi aynı zamanda bir şairdi Devs kabilesinden olmasına rağmen Kureyşilerden pek çok müttefiki vardı
Peygamberimiz ise bütün baskılara, işkencelere, her türlü kötülüğün kendisine yapılıp durduğunu görmesine rağmen yılmıyor, kavminin içinde bulunduğu dalaletten kurtuluşa davet etmekten geri kalmıyordu
Müşrikler hac ve umre yapmak ya da başka bir maksatla Mekke’ye gelenlere, peygamberimiz için; O bir delidir, O si-hirbazdır ya da kehanet sahibi bir kâhindir derler, bir takım asılsız isnatlarda bulunurlar, olabildiğince kötülerler, sonrada:
-Sakın siz şu adamın yanına gitmeyin Bir şey söylerse din-lemeyin İçimizdeki bazı beyinsizlere yaptığı gibi sizleri de büyülemesin derler, onları peygamberimizden uzak tutmaya çalışırlardı
Tufeyl b Amr Mekke’ye geldiğinde müşriklerden bir kısmı hemen yanına varıp:
-Ey Tufeyl! Sen şair, kavmi içinde seyit ve sözü dinlenir bir adamsın Sen bizim şu memleketimize geldin ama aramızdan çıkan şu Adamın işi bizi hayli sıkıntıya soktu Topluluğumuzu ve işimizi darmadağın etti
Şu adamın sözü insanlara bir sihir gibi tesir etmekte, onu dinleyenler büyülenmiş gibi olmaktadırlar
O insanın babası ile arasını açıyor
O insanın kardeşiyle arasını açıyor
O insanın karısıyla da arasını açıyor
Ey Tufeyl! Bizim başımıza gelen şu halin senin ve kavmin-de başına gelmesinden korkmaktayız
Biz sana deriz ki sen sakın Onunla konuşma O sana bir şey söylerse sen onu hiç dinleme Sen onun etkisinden ancak bu şekilde kurtulabilirsin dediler Onu peygamberimizin yanına yaklaşmaktan, söylediklerini dinlemekten sakındırdılar
Tufeyl önceleri peygamberimizin yanına yaklaşmama, söy-lediklerini dinlememe kararındaydı
Peygamberimiz genelde Mescid-i Haramda bulunduğun-dan Mescid-i Harama gittiğinde Onun söylediklerinden bir şey ilişmesin diye kulaklarını pamukla tıkıyor, mümkün ol-duğunca peygamberimizden uzak durmaya çalışıyordu
Fakat müşrikler peygamberimizi kötüleyen sözlerinde öy-lesine ileri götürdüler ki onların bu ısrarcı sözleri Tufeyl’in merakını depreştirdi
Bir sabah tavaf için Mescid-i Harama gittiğinde peygambe-rimizi namaz kılar bir halde gördü Yavaşça gelip arkasında durdu ve okuduklarını dinlemeye başladı Okunanlar çok ho-şuna gitti Bunun üzerine kendi kendine:
-Anan ağlasın ey Tufeyl!
Vallahi ben şair ve akıllı bir adamım Bana sözün güzeli de, çirkini de gizli değildir Doğru ile eğriyi ayırabilecek bir akla da sahibim Benim şu adamın söylediklerini dinlememde ne gibi bir sakınca olabilir? Onu dinlememem için önümde nasıl bir engel var? Vallahi Onun söyledikleri, getirdikleri dinler, güzel ise kabul eder, çirkin ise ret edip bırakırım dedi
Tufeyl b Amr peygamberimiz namazını bitirinceye kadar ardında sessizce bekledi Peygamberimiz namaz bitince oya-lanmadan evine gitti Tufeyl b Amr’da Onu takip etti Pey-gamberimiz evine girince ardından o da girdi Peygamberimiz onu fark edince durdu
Tufeyl b Amr peygamberimize:
-Ya Muhammed! Kavmin bana senin hakkında şöyle söyle söylediler Vallahi senin şu işinden beni öyle korkuttular ki sözünü işitmeyeyim diye kulakarıma pamukla tıkar oldum Sonra Allah (c c) kulaklarımı senin sözlerini işitmeye elverişli kılmış olmalı ki onu çok güzel bir kelam olarak işittim Sen şu işini bana kendi dilinle anlat Eğer ben onu güzel bulursam kabul, çirkin bulursam ret ve iade ederim dedi
Peygamberimiz hemen kapı dibinde ona Kuran okudu İs-lamiyet’i arz ve teklif etti
Tufeyl b Amr (r anh):
-Ey Muhammed! Ben sözün iyisini kötüsünü, güzelini çir-kinin iyi bilen şair bir kimseyim Vallahi ben şu okuduğundan daha güzel bir söz, anlattığın dinden daha adil, daha güzel bir din işitmedim
Ben şahadet ederim ki Allah’tan (c c) başka ilah yoktur Muhammed’de (a s ) Onun kulu ve resulüdür deyip iman etti
Daha sonra peygamberimize:
-Ey Allah’ın Resulü! Ben kavmi içinde sözü dinlenir, itibar sahibi bir kimseyim
Ben hemen kavmimin yanına dönecek ve kendilerini İsla-miyet’e davet etmekten geri durmayacağım
Ey Allah’ın Resulü! Sen benim için Allah’a (c c) dua et de davetimde bana yardımcı olacak bir ayet, bir keramet ihsan buyursun dedi
Bunun üzerine peygamberimiz:
-Ey Yüce Allah’ım! Yeni iman etmiş şu kulun için davetinde yardımcı olacak bir keramet, bir ayet ihsan buyur diye dua etti
Sonra Tufeyl b Amr’a (r anh) dönüp:
-Ey Tufeyl! Sen Allah’ın (c c) izni ile kavminin yanına git İnşallah Rabbim senin için kerametlerinden bir keramet, ayet-lerinden bir ayet nasip edecektir buyurdu
Tufeyl b Amr (r anh) kavminin yanına vardığında vakit geceydi Kavminin oturduğu subaşına bakan yokuşa geldiğin-de iki gözünün ortasında gecenin karanlığında kandil gibi ışı-layan bir nur peyda oldu Fakat bu nur Tufeyl b Amr’ı (r anh) korkuttu Şöyle dua etti
-Ey yüce Rabbim! İhsan buyurduğun şu nuru yüzümden başka bir yere kaydır, başka bir yerle değiştir Kabilem henüz müşriktir Ben şu sapık dinlerinden ayrıldığım için halkım şu bahşetmiş olduğun nuru ilahi bir adaletin cezasıymış gibi sanmalarından korkmaktayım
Bunun üzerine nur yüzünden ayrılıp yolda yürümesine yardımcı olan değneğinin üst ucuna gelip yerleşti
Tufeyl b Amr (r anh) yokuştan inip gelirken kavmi ucunda bir nur ışılayan değneğine bakışmakta, birbirlerine bu nuru göstermekteydiler
Tufeyl b Amr (r anh) ailesinin yanına varıp, orada sabah-ladı
Sabah olunca ihtiyar babası yanına geldi Uzun zamandır ayrı kalıp özlediği oğluna sarılmak istedi Tufeyl b Amr (r anh) babasına engel olarak:
-Ey babacığım! Artık sen benden uzak dur Artık ben sen-den değilim Sende benden değilsin dedi
İhtiyar baba şaşırarak:
-Ey oğulcuğum! Ben ne diye senden uzak durayım? Diye sordu
Tufeyl b Amr (r anh):
-Ey baba! Ben Müslüman olmuş, Muhammed’in (r anh) di-nine girmiş bulunmaktayım Sen ise putlara tapan bir müşrik-sin Dinlerimiz seni benden ayırmaktadır dedi
Bunun üzerine babası:
-Ey oğul! Senin dinin benimde dinimdir dedi
Bunun üzerine Tufeyl b Amr (r anh):
-Ey baba! Sen önce Kelime-i Şahadet getir, sonrada guslet Temiz elbiseler giyin de öyle gel Ben sana bana öğretilenleri öğreteyim dedi
Babası Tufeyl b Amr’ın (r anh) söylediklerini yaptı Keli-me-i Şahadet getirdi; gusletti, elbiselerini temizledi ve İslam şeraitini öğrendi
Tufeyl b Amr’ın (r anh) yanına babasından sonra hanımı geldi
Tufeyl b Amr (r anh) ona:
-Ey zevcem! Sen benden uzak dur Artık ben senden deği-lim, sende benden değilsin dedi
Tufeyl b Amr hanımı bu sözlere şaşırarak:
-Ey Tufeyl! Babam, anam sana feda olsun Ben ne için sendenuzak durayım? Diye sordu
Tufeyl b Amr (r anh):
-Ey hanımım! Ben senin içinde bulunduğun dinden ayrıl-mış, Muhammed’in (a s ) dinine girmiş bulunmaktayım Ben artık Müslümanlardanım dedi
Bunun üzerine hanımı:
-Ey Tüfeyl! Babam anam sana feda olsun Senin dinin be-nim de dinimdir dedi
Bunun üzerine Tüfeyl b Amr (r anh):
-Ey hanımım! O halde sen bir taştan baka bir şey olmayan Züşşera putundan temizlen Onu ret ve inkâr et Eşi ve şeriki olmayan Allah’a ve Muhammed’in (a s ) Onun kulu ve resulü olduğunu ikrar ve tasdik et dedi
Tüfeyl b Amr’ın (r anh) bu sözleri hanımında bir tereddüt meydana getirdi Tüfeyl b Amr’a (r anh) dönerek:
-Ey Tüfeyl! Anam babam sana ve dinine feda olsun Ben şu Züşşera putunun çocuklarıma bir zarar vermesinden korkuyo-rum dedi
Bunun üzerine Tüfeyl b Amr (r anh):
-Ey hanımım! Sen hiç korkma Züşşera putu fayda ya da zarar vermekten aciz taş parçasından başka bir şey değildir Onun çocuklarına bir zarar vermeyeceğine ben kefilim Sen şimdi güzelce gusledip temizl sonrada yanıma gel Resulallah’ın bana öğrettiklerini bende sana öğreteyim dedi
Bunun üzerine hanımı gusledip temizlenmiş, temiz elbise-ler giyinmiş bir halde yanına geldi Tüfeyl b Amr (r anh) ona da İslamiyet’i anlattı Müslüman olmasını teklif etti Hanımı da Müslüman oldu
Tüfeyl b Amr (r anh) kavmini Müslüman olmaya davet etti ama onlar Müslüman olmakta ağır davrandılar Kavminin iman etmede ağır davranmalar, bunun için isteksiz olmaları Tüfeyl b Amr’a (r anh) ağır geldi Mekke’ye peygamberimizin yanına gelerek:
-Ey Allah’ın Resulü! Devs kabilesi Müslüman olma konu-sunda bana galebe çalmıştır Onlar İslamiyet’ten kaçındılar, Allah’a (c c) asi oldular Sen onlar aleyhinde dua et de Allah’ın gazabı üzerlerine insin dedi
Fakat Muhammed (a s ) gazap değil, rahmet peygamberiydi Onun bu sözleri üzerine peygamberimiz ellerini açıp:
-Ey yüce Allah’ım! Sen Devsîlere hidayet nasip eyle diye dua etti Sonra Tüfeyl b Amr’a (r anh) dönüp:
-Ey Tüfeyl! Sen şimdi kavminin yanına dön Onları İslami-yet’e davet ederken yumuşak ve mülayim ol Sakın sert ve kı-rıcı davranma buyurdu
Tüfeyl b Amr (r anh) kavminin yanına dönüp irşat işini devam etti Ancak hicretten sonra; Bedir ve Hendek savaşları geçtikten, Hayber gazası sırasında yetmiş ya da seksen kişilik bir gurup oldukları halde peygamberimizin yanına gidebildi-ler Peygamberimizin yanında savaşa katıldılar Peygamberi-miz onlara Mebrûr parolasını verdi Bundan sonra Ezdîlerin parolası Ya Mebrur oldu Svaş bitince Resulallah onlara Hayber ganimetinden bir pay verdi
Tüfeyl b Amr (r anh) bundan sonra peygamberimizin ya-nından hiç ayrılmadı
Mekke’nin fethinden sonra peygamberimiz Onu Zulkeffeyn putunu yakıp, yıkmakla görevlendirdi O da bu görevini hakkıyla yerne getirdi Zulkeffeyn putu tutuşmuş yanarken Tüfeyl b Amr (r anh) şöyle diyordu
-Ey Zulkeffeyn! Ben sana tapanlardan değilim
Çünkü sen bir ateş parçasıyla tutuşup yanan, sonrada yok olan bir ağaç parçasından başka bir şey değilsin
Sen kuru bir ağaç parçasından başka nesin ki?
Şunu iyi bil!
Bizim doğum tarihimiz, senin doğum tarihinden daha es-kidir
Ben senin içini ateşle doldurdum da, o cansız bedenini ate-şe verdim Şimdi küllerin rüzgârda uçuşmakta, seni put sana-rak tapanların gözlerini dolmaktadır
Tüfeyl b Amr (r anh) Zulkeffeyn putunu yaktığı, kül olup rüzgârda savrulup gittiği, yok olduğu zaman onu tapanlardan kalan kimseler hiçbir şey üzerinde bulunmadıklarını anlaya-rak hepsi birden Müslüman oldular
Tüfeyl b Amr (r anh) Medine’ye peygamberimizin yana döndü Peygamberimizin vefatına kadar yanından ayrılmadı Hz Ebu Bekir döneminde Müseylimetülkezzab üzerine gön-derilen orduya oğlu Amr b Tüfeyl (r anh) ile katıldı Yolda bir rüya gördü Rüyasında başının traş edildiğini, ağzından bir kuşun çıkarak uçup gittiğini, sonra bir koca karının gelerek onu karnın içine sokup gözlerden kaybettiğini, oğlu Amr b Tüfeyl’in ise Onu her yerde arayıp durduğunu nice arama-dan sonra bulduğunu görmüştü
Tüfeyl b Amr bu rüyasını kendi kendine yordu Arkadaş-larına:
-Ey arkadaşlarım! Ben bir rüya gördüm ve bu rüyamı kendi kendime yordum
Ben rüyamda başımın traş edildiğini gördüm ki bu başımın kesilip şehit edileceğimi müjdelemektedir
Ben rüyamda ağzımdan bir kuşun çıkıp uçup gittiğini gör-düm ki bu kuş benim ruhumdur Ben muhakkak ki bu savaşta öldürüleceğim
Ben rüyamda bir koca karının beni karnının için soktuğu-nu, gözlerden kaybettiğini gördüm ki bu koca karı arzdır, yer-yüzüdür Ben şehit olarak vefat ettikten sonra kazılan bir me-zara konulup gözden kaybedileceğimi ummaktayım Şehit ola-rak öldürüleceğim içime doğuyor
Ben rüyamda oğlumun ben arayıp durduğunu nice sonra bulduğunu gördüm ki o da benimle beraber savaşa katılacak, bu savaşta yaralanacak fakat daha sonraki bir başka savaşta şehit olacaktır dedi
Tüfeyl b Amr (r anh) rüyaında gördüğü gibi Yemame svaşında şehit oldu Oğlu Amr b Tüfeyl (r anh) ise bu savaşta ağır bir şekilde yaralandı Eli kesildi İyileşince Hz Ömer (r anh) döneminde yapılan Yermük savaşına katıldı, bu savaşta şehit oldu
Allah (c c) onlardan arazı olsun
===========
MEYSERE B MESRUK EL ABSİ
Ebu Talib’in vefatı himaye bakımından peygamberimizi açıkta bırakmıştır denilebilir Müşrikler peygamberimizi daha kolay ulaşıyorlar, çekinmeden istedikleri gibi taciz ve hatta işkence ediyorlardı Peygamberimizde kendisini koruyup kol-layacak müttefikler ramakta fakat himayet talepleri ret edil-mekteydi Her şeye, bütün zorluklara, bütün karşı koymalara rağmen peygamberimiz ısrar ve inatla kendisine yardımcı ola-cak bir kabile aramaya devam ediyor fakat kimi zaman yumu-şaklıkla kimi zamanda sertlikle ret ediliyordu
Günlerden bir gün himaye edip yardım edecek bir kabile bulurum ümidiyle evinden çıktı Dolana dolan Cemre-i Ulaya kadar geldi Burada Benî Abs kabilesi konaklamıştı Peygam-berimiz onların yanlarına vardı
Peygamberimiz devesinde, terkisinde de Zeyd b Harise (r a) bulunuyordu
Peygamberimiz Benî Abs kabilesine İslamiyet’i anlattı on-ları imana ve kendisine koruyup kollayan yardımcılar olmaya davet etti ise de bu teklifi Absîler içinde de kabul görmedi
İçlerinde bulunan Meysere b Mesruk peygamberimizi arka çıkarak:
-Ey kavmim! Siz şu Zatın teklifini kabul ediniz Vallah şu gelen zat bizim nasibimizdendir Biz onu tasdik etmiş kendi-sini develerimizden birine bindirip yurdumuzun ortasına gö-türmüş olsaydık bu görüş yerinde bir görüş olurdu Şan şeref ve bereket yönünden hiç bir Arap kabilesi bizi geçemezdi
Vallahi onun işi muvaffak olacak ve hatta her yere ulaşa-caktır Sizlerde isteyerek yada istemeyerek O’na tabi olacaksı-nız dedi
Fakat diğerleri:
-Ey Mesruk’un oğlu! Vallahi şu görüşün iyi bir görüş de-ğildir Bırak onu! Önlemekte güç yetiştiremeyeceğimiz bir şey-le bizi karşılaştırma dediler
Meysere b Mesruk’un olumlu tavrı ve konuşması peygam-berimizi ümitlendirdi Yanına yaklaşarak:
-Ey Meysere! Ben muhakkak ki Allah’ın (c c) kulu ve resu-lüyüm dedikten sonra Ona İslamiyet’i anlattı
Meysere onu dinledikten sonra:
-Ey kutlu Zat! Vallahi senin şu sözlerinden daha güzeli da-ha nurlusu yoktur Fakat ne yapayım ki kavmim bana muhale-fet ediyor, onları sözlerimin doğrultusuna getirmeye güç yeti-remiyorum Kişi ise kavmi ile birlikte hareket etmek zorunda-dır
Kavmi ona yakın ve yardımcı olursa düşmanları uzak du-rur, yanaşamazlar
Bunun üzerine Resulallah yanlarından ayrıldı
Resulallah yanlarından ayrıldıktan sonra Abs kavmi de yurtlarına gitmek üzere konak yerlerinden ayrıldılar
Yolda giderlerken Meysere onlara:
-Ey kavmim! Vallahi ayağınıza kadar gelen nasibinizi kendi ellerinizle, dillerinizle geri çevirmiş, ret etmiş bulunmaktasınız Eğer onu develerimize bindirip yurdumuza götürse idik nasibimizi de götürmüş olurduk
Sizler yolunuzu Fedek’e doğru çeviriniz Fedek’te ehl-i ki-tap olan Yahudiler oturmaktadır Şu zatın işini birde onlara soralım dedi
Abs kabilesi yollarını Fedek’e çevirdiler Yahudilerin otur-dukları yere vardılar Onlara peygamberimizi tarif ve tavsif ettiler
Yahudiler onları güzelce dinledikten, bazı sorular sorduk-tan sonra önlerine bir Kitap çıkarıp koydular Resulallahın anıldığı yerlere bakıp okudular Bu kitapta şunları yazıyordu:
O peygamber ümmi bir Arap’tır Deveye, merkebe biner Ekmek kırıntılarını yemekle yetinir, fazlasını aramaz Ne uzun nede kısa boyludur Ne kıvırcık nede düz saçlıdır Gözlerinin akında hafif bir kırmızılık vardır Pembe karıştırılmış ak ten-lidir
Yahudiler kitaptakileri okuduktan sonra kendilerine pey-gamberimize soran Absilere dönerek:
-Şu size okuduklarımız kitaplarımızda onun hakkında bulduklarımızdır Muhakkak ki o beklenen ahir zaman pey-gamberidir
O size dinine davet ettiği zaman siz Ona itaat ediniz Onun davetini kabul edip dinine giriniz
Bizler ise Onu kıskanır bu nedenle Ona tabi olmayız Onun eliyle bize büyük belalar gelecektir Araplardan da ona tabi olmayan ya da Onunla çarpışmayan hiç kimse kalmayacaktır Sizler bir an önce ona tabi olanlardan olunuz işte doğru ve isabetli görüş budur dediler
Meysere Yahudilerin sözlerini dinledikten sora ortaya çı-kıp:
-Ey kavmim! Artık iş apaçık ortadadır Sizler o Zata tabi olmada acele ediniz dedi
Bunun üzerine Absiler:
-Önümüzdeki hac mevsiminde yanına gider, Onunla bulu-şur, ona tabi oluruz dediler ve yurtlarına döndüler Fakat Abs kabilesinin ileri gelenleri arasında görüş ayrılıkları çıktı Ço-ğunluğu Resulallah aleyhisselama tabi olmaya karşı çıktı Bu nedenle Abs kabilesinden hiç kimse Resulallah’a tabi olmadı Aradan yıllar geçti Mekke’nin fethinden sonra veda haccı sı-rasında Meysere peygamberimizle karşılaştı ve hemen onu tanıdı
Peygamberimize:
-Ya Resulallah! Sen yıllar önce bir nasip olarak bize gelmiş-tin de biz davetini ret etmiştik Vallahi o günden beri sana tabi olmayı özlemekten geri durmadım Fakat ne yapayım ki şanı yüce Allah (c c) Müslümanlığımı geciktirmemden başkasına razı olmadı O gün yanımda bulunan ve davetini ret eden kişi-lerden sağ kalan bulunmuyor Ey Allah’ın peygamberi! Onla-rın girdikleri yer neresidir? Diye sordu
Peygamberimiz:
-Ey soru soran kişi! Neden bahsettiğini ve neyi sorduğunu anladım Her kim İslamiyet’ten başka din üzerinde ölmüşse o ateş içindedir buyurdu
Bunun üzerine Meysere:
-Hamd olsun o Allah’a (c c) ki beni sayende ateşten kurtardı deyip Müslüman oldu
Allah (c c) ondan razı olsun
====================
SÜVEYD B SAMIT
Evs kabilesinin Amr b Avf oğullarından Süveyd b Sâmıd hac ve umre için Mekke’ye gelmişti
Süveyd’e kabilesi içinde cesareti, şiirleri, yaşlılığı soyu ve şerefiyle Kamil ismi verilmişti
Süveyd b Samid’ın Mekke’ye geldiğni işiten peygamberi-miz hemen yanına geldi ve ona İslamiyet’i anlattı ve ona imana davet etti
Süveyd peygamberimizi dinledikten sonra:
-Ey Muhammed! Benim yanımda bulunanın bir benzeri herhalde Senin yanında da var dedi
Bunun üzerine peygamberimiz:
-Ey Süveyd! Benim yanımda bulunduğu halde senin yanın-da da bulunan o şey nedir? Diye sordu
Süveyd:
-Ey Muhammed! Benim yanımda içinde Lokman’ın hik-metli sözlerinin bulunduğu bir mecmua, küçük bir kitap bu-lunmaktadır dedi
Peygamberimiz:
-Sen onu bana okuyup bildir buyurdu
Süveyd yanında bulunanları peygamberimize okudu Pey-gamberimiz sonun a kadar dinledikten sonra:
-Ey Süveyd! Şüphesiz ki şu getirdiklerin çok güzel sözler-dir Benim yanımda bulunan ise Allah’ın (c c) kalbime indir-diği kelamı olan Kurandır ki O şu söylediklerinden daha gü-zel, ondan daha üstündür Çünkü o bir hidayet bir nurdur bu-yurdu
Peygamberimiz ona Kuran-ı Kerim okudu ve imana davet etti
Kuranın okunması bitince Süveyd peygamberimizin yüzü-ne bakarak:
-Ey Muhammed! Şu dinlediklerim şüphesiz ki çok güzel sözlerdir dedi Ne İslamiyet’i kabul etti, nede ondan uzaklaştı Bir şey söylemeden peygamberimizden ayrılıp kavminin ya-nına Yesrib’e (Medine’ye) döndü Fakat çok geçmeden Buas savaşları sırasında Hazreciler tarafından öldürüldü
Hicretten sonra yakınında bulunanlar:
-Ya Resulallah! Biz onun Müslüman olduğu halde öldürül-düğünü görmüş bulunmaktayız dediler Onun iman ettiğini şahadet ettiler
Allah (c c) ondan razı olsun
================
İYAS B MUAZ (r anha)
Evs kabilesinin Amr b Avf oğullarından Süveyd b Sâmıd hac ve umre için Mekke’ye gelmişti
Süveyd’e kabilesi içinde cesareti, şiirleri, yaşlılığı soyu ve şerefiyle Kamil ismi verilmişti
Süveyd b Samid’ın Mekke’ye geldiğni işiten peygamberi-miz hemen yanına geldi ve ona İslamiyet’i anlattı ve ona imana davet etti
Süveyd peygamberimizi dinledikten sonra:
-Ey Muhammed! Benim yanımda bulunanın bir benzeri herhalde Senin yanında da var dedi
Bunun üzerine peygamberimiz:
-Ey Süveyd! Benim yanımda bulunduğu halde senin yanın-da da bulunan o şey nedir? Diye sordu
Süveyd:
-Ey Muhammed! Benim yanımda içinde Lokman’ın hik-metli sözlerinin bulunduğu bir mecmua, küçük bir kitap bu-lunmaktadır dedi
Peygamberimiz:
-Sen onu bana okuyup bildir buyurdu
Süveyd yanında bulunanları peygamberimize okudu Pey-gamberimiz sonun a kadar dinledikten sonra:
-Ey Süveyd! Şüphesiz ki şu getirdiklerin çok güzel sözler-dir Benim yanımda bulunan ise Allah’ın (c c) kalbime indir-diği kelamı olan Kurandır ki O şu söylediklerinden daha gü-zel, ondan daha üstündür Çünkü o bir hidayet bir nurdur bu-yurdu
Peygamberimiz ona Kuran-ı Kerim okudu ve imana davet etti
Kuranın okunması bitince Süveyd peygamberimizin yüzü-ne bakarak:
-Ey Muhammed! Şu dinlediklerim şüphesiz ki çok güzel sözlerdir dedi Ne İslamiyet’i kabul etti, nede ondan uzaklaştı Bir şey söylemeden peygamberimizden ayrılıp kavminin ya-nına Yesrib’e (Medine’ye) döndü Fakat çok geçmeden Buas savaşları sırasında Hazreciler tarafından öldürüldü
Hicretten sonra yakınında bulunanlar:
-Ya Resulallah! Biz onun Müslüman olduğu halde öldürül-düğünü görmüş bulunmaktayız dediler Onun iman ettiğini şahadet ettiler
Allah (c c) ondan razı olsun
==================
IYAS B MUAZ (r anh)
Peygamberimiz Mekke’de İslamiyet’i yaymak için çabalar-ken Yesrib’te (Medine’de) iki kardeş kabile arasında amansız bir savaş hüküm sürmekteydi Evs ve Hazreç kabileleri aynı soydan geldikleri halde birbirleriyle amansızca çarpışmakta idiler
Evsilerin Abdüleşhel oğullarından içlerinde Ebu Hayser Enes b Rafi ve İyas b Muaz’ın da bulunduğu bir grup genç Mekke’ye gelmişlerdi Niyetleri düşmanları olan Hazrecîlere karşı Kureyşîlerle bir ittifak anlaşması yapmak, bunun çarele-rini aramaktı
Peygamberimiz geldiklerini işitince hemen yanlarına gidip oturdu
Onlara:
-Ey Abdüleşhel oğulları! Ben sizlerin Mekke’ye müttefikler bulmak, onlarla anlaşmalar yapmak üzere geldiğinizi işitmiş bulunmaktayım Sağlamak üzere geldiğiniz şeyden sizin için daha hayırlısı yok mudur? Siz arayıp durduğunuz şeyden da-ha hayırlısına davet olunsanız o davete icabet etmez misiniz? Diye sordu
Onun bu sözleri Abdüleşhel oğullarının hemen dikkatini çekti Hemen peygamberimizin etrafında toplanarak:
-Ya Muhammed! Şu söylediğin şey nedir? Diye sordular
Peygamberimizde:
-Ey Abdüleşhel oğulları! Ben Allah’ın üzerinize gönderdiği resulüyüm Allah (c c) beni hiç bir şeyi eş ve şerik koşmadan ibadet etmeye davet edeyim diye kulları üzerine gönderdi ve bana birde Kitap indirdi buyurduktan sonra onlara İslamiyet’i anlattı, Kuran okudu Gençler anlatılanlara ve Kuran’a hayran kaldılar
Henüz pek genç bir yaşta bulunan İyas b Muaz ortaya atı-larak:
-Ey kavmim! Vallahi bize teklif edilen şu iş sağlamaya gel-diğimizden çok daha hayırlıdır demekten kendini alamadı Fakat içlerinde sözü dinlenen kişilerinden olan Ebul Hayser Enes b Rafi yerden bir avuç toprak alıp İyas b Muaz’ın üzeri-ne attıktan sonra:
-Ey İyas! Sen sus Bu konuda bizi kendi halimize bırak Hayatım üzerine yemin ederim ki biz buraya bundan başkası için gelmiş bulunuyoruz Şu kişinin yaptığı teklif bize gerek-mez deyip İyas’ı azarladı İyas’ta susmak zorunda kaldı
Abdüleşhel oğulları Mekke’de umduklarını bulamadan Yesrib’e (Medine’ye) dönmek zorunda kaldılar Döndüklerin-de iki kardeş kabile arasındaki savaşı daha da kızışmış bir halde buldular Bu savaşlar sırasında İyas b Muaz vefat etti Yanında bulunanlar vefat edinceye, ruhunu teslim edinceye kadar yüce Allah’a tevhit, tekbir, tespih ve hamt edip durdu-ğunu işittiler Müslüman olarak vefat ettiğini şahadet ettiler bu konuda hiç bir şüpheye düşmediler
Allah (c c) ondan razı olsun
==================
ES’AD B ZÜRARE (R A)
Ebu Ümame Es’ad b Zürare b Udes Neccar oğullarından-dır
Cahiliye döneminde bile gönlü aydınlanmış kşilerinden birisiydi O putlara tapmaz, Allah’ın bir olduğunu söylerdi Medine’de iken Hanif din üzerinde olan Ebulheysem Malik b Teyyihan ile tevhit inancını konuşurlardı
Es’ad b Zürare Akabe’de peygamberimizle buluşup İsla-miyet’ten kendilerine teklif edilenleri hemen kabul ve tasdik edip Müslüman olan beş kişinin içinde idi Diğer arkadaşları gibi oda Yesrib’e (Medine’ye) dönüp kavminin yanına vardığı zaman peygamberimizi anlatmaya, kavmini İslamiyete davet etmeye koyuldu Onun ve arkadaşlarınıngayretleri sayesinde Yesrib’teki (Medine’deki) bütün ensar evlerinden içinde peyamberimizin anılmadığı, İslamiyetin açıklanmadığı tek bir ev dahi kalmadı
Es’ad b Zürare Medinede yakın arkadaşı Ebulheysem Ma-lik b Teyyihan ile buluştuğunda ona Müslüman olduğunu açıkladı ve İslamiyet hakkındaki sözlerini anlatıp kendisini İslamiyete davet etmiş Ebulheysem de:
-Ben de seninle birlikte şahadet ederim ki o Resulallahtır diyerek müslüman olmuştu
Esad b Zürare birinci ve ikinci Akabe beyatlarında kabile-sinin temsilcisi olrak bulunmuş, ilk defa Medine’de Benî Be-yaza’ların Nakiulhadamat’da bulunan hurma kurutma yerinde Müslümanları bir araya toplayıp namaz kıldıran ve Cuma için toplayan olmuştur
Hicretten sonra hıçkırık hastalığına tutularak vefat etti
Allah (c c) ondan razı olsun
===================
AVF B HARİS (R A)
Avf b Haris b Rifaa Malik b Neccar oğullarındadır Annesi Benî Mazn b Neccar oğullarından Fatıma bint-i Amr b Atıyye’dir
Avf b Haris Akabe’de peygamberimiz ile buluşup Onu ve getirdiklerine tasdik ve iman eden beş kişinin içinde idi Diğer arkadaşları gibi o da kavminin yanına döndüğünde pey-gamberimizi anlatmaya onlara İslamiyet’e davet etmeye ko-yuldu
Onun ve arkadaşlarının sayesinde ensar evlerinden içinde peygamberimizin anılmadığı, İslamiyet’in açıklanmadığı ev kalmamıştır
Avf b Haris Akabe beyatlarında bulunmuş kardeşleriyle birlikte Bedir savaşına da katılmış Ebu Cehil tarafından şehit edilmiştir
Allah (c c) ondan razı olsun
=================
RAFİ B MALİK (R A )
Rafi b Malik b Aclan Hazrec oğullarındandır Annesi de Hazrec oğullarından Maviye bint-i Aclan’dır
Rafi b Malik cahiliye döneminde Araplar arasında okuma yazma bilenler çok az olduğu halde o okuryazardı Kendisi iyi yüzme bilir, iyi ok atardı O kavminin kamillerindendi
Rafi b Malik Akabe’de peygamberimiz ile buluşup Onu ve getirdiklerine tasdik ve iman eden beş kişinin içinde idi Diğer arkadaşları gibi o da kavminin yanına döndüğünde peygamberimizi anlatmaya onlara İslamiyet’e davet etmeye koyuldu
Onun ve arkadaşlarının sayesinde ensar evlerinden içinde peygamberimizin anılmadığı, İslamiyet’in açıklanmadığı ev kalmamıştır
Rafi b Malik Akabe beyatlarında bulunmuş Uhud sava-şında şehit olmuştur
Allah (c c) ondan razı olsun
================
KUTBE B AMİR (R A)
Kutbe b Amir b Hadide Selime oğullarındandır Annesi Zeyneb bint-i Amr b Sinan’dır
Kutbe b Amir Akabe’de peygamberimiz ile buluşup Onu ve getirdiklerine tasdik ve iman eden beş kişinin içinde idi Diğer arkadaşları gibi o da kavminin yanına döndüğünde peygamberimizi anlatmaya onlara İslamiyet’e davet etmeye koyuldu
Onun ve arkadaşlarının sayesinde ensar evlerinden içinde peygamberimizin anılmadığı, İslamiyet’in açıklanmadığı ev kalmamıştır
Kutbe b Amir Akabe beyatlarında bulundu Bedir, Uhud, Hendek ve diğer bütün savaşlarda peygamberimizin yanında bulundu ve kahramanca savaştı
Bedir savaşında yüreklerin ağızlara geldiği sıralarda iki saf arasına bir taş atıp; vallahi şu taş kaçmadıkça bende kaçmaya-cağım demiş ve verdiği sözü tutmuştur Uhud savaşında dokuz yerinden yaralanmış, Mekke’nin fethinde Selime oğullarının sancağını taşımıştır
Kendisi ashabın sayılı okçularındandı
Allah (c c) ondan razı olsun
===================
UKBE B AMİR (R A)
Ukbe b Amir b Nabi Hazrec oğullarındandır Annesi Se-lime oğullarından Fükeyhe bint-i Seken b Zeyd’tir
Ukbe b Amir Akabe’de peygamberimiz ile buluşup Onu ve getirdiklerine tasdik ve iman eden beş kişinin içinde idi Diğer arkadaşları gibi o da kavminin yanına döndüğünde peygamberimizi anlatmaya onlara İslamiyet’e davet etmeye koyuldu
Onun ve arkadaşlarının sayesinde ensar evlerinden içinde peygamberimizin anılmadığı, İslamiyet’in açıklanmadığı ev kalmamıştır
Ukbe b Amir birinci Akabe beyatında bulunmuş Bedir, Uhud, Hendek ve diğer savaşlara peygamberimizle birlikte katılmış, Bedir ve Uhud savaşlarında miğferine yeşil bezden bir alamet bağlayarak dikkati çekmişti
Ukbe b Amir Yemame savaşında şehit oldu
Allah (c c) ondan razı olsun
=================
|