Prof. Dr. Sinsi
|
Aşk Böyle Yaşanır
41
Yaptığımız bu kaçırma işini övünerek anlatmıyorum Asla ve asla kimseye de tavsiye etmiyorum Bu iş her iki aile için de çok zor Ama bizim başka çaremiz yoktu
- Peki yollar bağlandıysa nasıl gittiniz siz?
Şehirden çıktıktan sonra polisler yolu kesmişler Polisler bizi durdurdu Yanımdaki hanımın aranan İffet olduğunu anladılar Eşkalini tarif etmişler ve bir de nüfus cüzdanını görünce konu açığa çıktı
POLİS BİZE ACIDI
O esnada benim saniyeler içinde öyle bir terim boşaldı ki, oturduğum yer bir anda şırıl sıklam oldu Dişimi sıktım Ne kadar sıktıysam günlerce çenem ağrıdı Kalbim duracaktı korkudan  "Allah'ım sana teslim olduk," diye yalvarmaya başladım
İffet hanıma dönerek;
- Ya siz ne yaptınız? Diye sordum
- Ben çok telâşlanmadım Yani içimde bir rahatlık vardı Artık biz Allah'a teslim olmuştuk Kendi irademizle buraya kadar gelmiştik Bundan sonra da Rabbimiz'e aitti O dilerse çevirir, dilerse de gönderirdi Onun verdiği her şey baş-göz üstünedir
Böyle bir imanı ve böyle bir teslimiyet, sonsuz merhamet sahibi olan Yüce Allah nasıl görmezlikten gelebilir Asla onun şanına yakışmaz tabiî  
Gerçekten olaylar o kadar müthiş bir gerilimle sürüyordu ki, biz de o ara yaşıyormuşçasına büyük bir heyecan duyuyorduk
Merakla;
42
- Sonra? Diye sordum
Polis memuru kimliklerimizi aldı Konuyu tam kavradı
- Dışarı çıkın, dedi
Selami abi ve İffet indiler Benim de o esnada protezlerim takılı olmadığı için inemedim
Polis benim inmediğimi görünce yanıma sokuldu
- Niçin inmiyorsun? Diye kızdı
- Memur bey, dedim Benim gözlerim görmüyor ve ayaklarım da dizimden aşağı kesildi Biz zorla kız kaçırmıyoruz Gördüğünüz gibi kızın yaşı reşit ve kendi isteğiyle geliyor Ben bu halimle nasıl kız kaçırırım?
Sonra bizi teslim ederseniz mutlaka bir kan çıkar Buraların geleneklerini biliyorsunuz Ya beni öldürecekler ya da kızı  Artık sizin insafınıza sığmıyorum Bir kere de görevinizi Allah için yapmayın ne olur?
Memurun gözleri doldu Çok duygulandı Bana hiçbir şey söylemeden, arkadaşıma gitti Biraz konuştular Sonra da yanımıza gelip,
- Haydi Allah yolunuzu açık etsin, dedi Artık bundan sonra korkmayın, basın
Dünyalar bizim oldu "Öldüm öldüm, dirildim" derler ya işte öyle olduk Öldük ve dirildik
Allah razı olsun o polislerden, yoksa mutlaka bir felâket yaşatırdı İffet' in ailesi bizlere  
Büyük Rabbim her yerde darda kalmış kullarına bir yardımcı gönderiyor
43
Sağ olsun Selami abi, bizi İstanbul'a evimize kadar getirdi, bıraktı, biraz da harçlık verdi, sonra döndü, gitti
Böyle iyiliği kim yapar Hızır gibi bir insan, şimdi o da evli, o da İstanbul'da  Zaten bu mağdur halimizin en büyük destekçisi de Selami abi  
Bu arada İffet Hanım yine araya girdi
- Nikahı unuttun, dedi
- Evet unuttum onu Onu da anlatayım
Allah'a şükür biz dini seven ve yaşamak isteyen insanlarız Bir kız kaçırıyoruz ama nikahımız yok Yani o bize haram, biz de ona haramız
Taksiye alır-almaz İffet:
- Ben böyle gidemem, nikah lâzım, dedi
Selami abi de tam o esnada bir caminin yanından geçiyordu Taksiyi durdurdu Gitti cami avlusunda iki şahit bir da imam efendiyi aldı, getirdi Aslında imam oraları bilen bir adamdı ama bizi tanımıyordu veya olgunluğundan dolayı bizi mahcup etmemek için tanımazlıktan geldi
"Böyle bir ortamda ve bu şekilde nikah kıyılmaz ama sizi haramdan kurtarmak için buna mecbur oldum" dedi
Sağ olsun nikahımızı kıydı, dua etti Bizi de uğurladı
44
ANNEM-BABAM RAHMETLİ OLDULAR
Tam bir film  İnanılmaz, hayret verici, şaşkınlık uyandırıcı olaylar silsilesi  Hangi taraftan bakarsan bak şaşırmamak mümkün değil  
Tekrar kaldığımız yere döndük
- İstanbul'a gelmiştiniz, diye hatırlattım
- Hocam, İstanbul'a geldik ama asıl maceralar daha yeni başlıyordu, diye konuşmasını sürdürdü, Hikmet  
Onun kendine has tatlı üslubuyla anlatışını can kulağıyla dinliyorduk Artık olaylar bizim için sürpriz değildi Bu aile her olayın üstesinden gelecek bir iman gücüne sahipti
- Evimize geldik Annemin babamın elini öptük Biri evli biri de bekâr iki abim vardı Onlar da geldiler Evli abimin ayrı evi vardı Bekâr abim anne ve babamla birlikte bu gecekonduda oturuyorlardı
Sağ olsunlar hepsi de bize sahip çıktı İffet'e çok değer verdiler
Evimizde geçirdiğimiz ilk hafta içinde, bir gece soba zehirlenmesi oldu Annem-babam ayrı odada, biz de ayrı odada kalıyorduk Biz eve gelince abim çalıştığı inşaatın yatakhanesinde kalmaya başlamıştı
O gece annem ve babam odasında yanan sobadan zehirli gaz çıkmış Kömür sobasıydı
Annemle babam rahmetli oldular Biz de etkilendik ama, çok şükür hayati bir tehlike kalmadı
Böylece anne ve babamı da ahirete yolladık Bu
45
gecekondu da bize kaldı Yalnız başımıza kalmaya başladık
Sağ olsun Selami abi, iyi haberleşelim diye bize bir ev telefonu çektirdi Kendi halimizle Allah'a şükrederek, yaşamaya başladık
İFFET BANA RİSALE-İ NUR OKUYORDU
Çok mutluyuz, ibadetlerimizi yapıyorduk İffet bana Risale-i Nurdan okuyor, birlikte istifade ediyorduk Her şey güllük gülistanlık olmuştu Biraz maddî [sıkıntımız vardı ama, ne yapalım aç kalmıyorduk
Ama Allah'ın imtihanı ve yaşayacağımız maceralar daha bitmemişti
Evleneli bir yıl olmuştu Rabbim bize tatlı bir kız evladı verdi Kızım beş veya altı aylık olmuştu ki, bir gün ev telefonumuz çaldı Telefon da hep benim yanımdadır Ben konuştum Baktım İffet'in babası arıyor Yani bizim kayınpeder
Tabiî çok şaşırdım İkimiz de böyle bir şey beklemiyorduk Hatta hâlâ can kokusu yaşıyorduk
- Oğlum, dedi Allah'ın yazgısı böyleymiş Olan oldu Artık geriye dönülmesinin bir şeye yaramayacağı malum
Siz benim evlâtlarımsınız Bir de çocuğunuz olmuş Et tırnaktan ayrılmaz Sizleri özledik Ben İstanbul'a geleceğim Gelince de sizleri ziyaret edeceğim
İffet'e de selâm edip, kapattı
İkimiz de şok olmuştuk Sevinsek mi, üzülsek mi? gerçekten anlattığı doğru mu, yoksa bize gizli bir oyun mu hazırlıyor? Tam manasıyla şaşkındık Enine
47
46
boyuna düşündük Bir türlü içinden çıkamadık Ben
hemen abilerimi ve Selâmi abiyi aradım Onlar da
"Korkmayın, biz buradayız, size bir şey yapamazlar"
dediler
Yine Allah'a teslim olup, bekledik Kayınpeder geldi Her şey dört dörtlük, güllük gülistanlık gözüküyordu Bize bir sürü hediyeler getirdi On gün bizde yatıp, kalktı Biraz da sağlık problemleri vardı, onunla uğraştı
Derken eve bir telefon geldi İffet'in yengesinden, yani memleketteki yengesinden  
- Annem çok hasta, babam durmasın gelsin İffet de, ben de çok telâşlandık Fakat kayınpederde öyle olağandışı bir değişiklik yoktu Ben bir şeyler sezmiştim, ama ne diyeceksin sesimi çıkaramadım - Kızım seni de götüreyim, dedi, İffet'e Belki ölüm kalım meselesi olur Annen seni bir dünya gözüyle görsün Ne olur ne olmaz Artık barıştık Aramızdaki gerginlik de kalktı Gidelim, biraz kal, sonra da seni getiririm, dedi
İffet de şüphelendi babasından Babasından gizli olarak evi aradı, evde kimse telefonu açmayınca, o da bu işin doğruluğuna inanmak zorunda kaldı Ama babasına hiç güvenmiyordu
Hatta bana;
- Ben girmeyeyim Bazı şeylerden dolayı şüpheleniyorum İçimde tarifsiz bir sıkıntı var, dedi
Düşündük İffet kuşkusunda haklıydı Ama ya doğruysa? Ki sonra sorduk gerçekten annesinde hastalık varmış
KAYINPEDER BİZE OYUN YAPTI
Gitmek zorunda kaldı Çocuğu da aldı, babasının meşine düştü Vedalaştık ayrıldık Çok kalmayacak, gelecekti
Evden çıktılar, çok sürmedi belki beş veya altı saat, bilmedin yedi saat sonra Namaz kılıyordum telefon çaldı Telefonu açtım, babası
Çok sert ve küfür dolu bir öfkeyle;
Ulan Hikmet, dedi Beni iyi dinle, benden sana verecek kız yok Onu sana yar etmem Onu öldürürüm yine vermem Bu iş burada bitti Sakın buralara geleyim deme, seni parça parça ettiririm Öfkeyle, küfürle ve tehditle telefonu kapattı Git-I tikleri otobüs mola vermiş, sabrı gelmemiş eve gitmeye, beni mola yerinden aramış
Ne kadar; "İffet'i ver" dediysem de, telefonu yüzüme kapattı
Oturduğum yere yığılakaldım Bu halimle ne yapabilirdim Resmi nikah da olmuştuk Karım ve kızımı da aldı gitti Haydi bakalım, ölür müsün, öldürür müsün?
Artık dünyam karardı, gecem ve gündüzüm zehir oldu Ne yaptığımı bilmez halde, "Yaşayan Ölü" haline geldim
Tam bir yıl bu çetin mücadele sürdü Haber mi göndermedik, araya kimseler mi koymadık Ne kadar ricacı gönderdiysek de kabul ettiremedik El ayak öpe öpe, dilimiz, dişimiz kalmadı
Telefonları da kestiler, seslerimizi bile duyamıyorduk
50
51
- Peki sen böyle mağdursun, ailelerinizden de yardım alamıyorsunuz Ne ile geçiniyorsunuz, ne yiyip içiyorsunuz?
Bu soruya Hikmet, çok ibretli bir cevap verdi - Hocam, bunları yazarsan yanlış anlaşılır Ben bunları herhangi bir ihtiyacım ve talebim için anlatmıyorum Yalnızca aşk sevdasına kapılan genç kızlara ve genç erkeklere ibret olsun diye anlattım O güzel kelimeyi ve güzel duyguları dünya hevesi uğruna basitçe harcamasınlar, diye, dile getiriyorum
Çok şükür geçinip, gidiyoruz Kimseye muhtaç değiliz Rabbim yarattığı kulunun rızkına kefildir
Bazen Selâmi abi veya benim abilerim yardım ediyorlar
HALİMİZE ÇOK ŞÜKÜR
İffet de eli mahir bir hanım, kazak örüyor, çorap örüyor, satıyor, geçinip gidiyoruz
Helalleşip, o evden ayrıldığımda dünyam bin parça olmuştu Ne diyeceğimi, ne söyleyeceğimi bilmez haldeydim Anlatılanlar karşısında, o kadar küçülmüş ve o kadar aciz kalmıştım ki, o iki melek insanın büyüklüğü âdeta beni ezmişti
Hikmet'in son sözleri hâlâ kulağımda çınlıyor Şimdi ben böyle mağdur oldum Fakat asla şikâyetçi değilim Hamdolsun Allah'ıma Hanımı bana hem arkadaş, hem dost, hem de ebedî bir can yoldaşı gönderdi Kızımızla bu mütevazı evde, Allah'ın verdiği ömrü doldurmaya çalışıyoruz Hiç şikâyetçi değiliz ve hiç kimseden bir talebimiz yoktur
Rabbim bir hikmete binaen gözlerimi ve ayaklarımı aldı Ama verdiği o kadar nimetleri var ki, saymakla bitmez Ağız verdi, yiyorum, içiyorum, konuşuyorum Akıl verdi, düşünüyorum El verdi, tutuyorum Evlât verdi, seviyorum Eş verdi, dayanıyorum, teselli buluyorum Daha neler neler  
Bütün bu nimetler karşısında nasıl şikâyet edeyim 3una hakkımız yoktur Eğer şikâyet edersek, Allah'a karşı edepsizlik etmiş oluruz Bu inanılmaz teslimiyet, bu imanla kulluk anlayışı ve bu deryalar kadar sonsuz şükür karşısında gözyaşlarımı silmekten başka bir şey yapamıyordum
Böyle bir iman kalbe girerse, insanı nasıl bir sabır makamına çıkardığını hayretle müşahade ediyordum, îffet hanımın son sözleri de kendisine yakışır büyüklükteydi:
- Bizim şikâyet etmeye hakkımız yok, diyordu Daha Allah'tan ne isteyelim Ben bu kadar nimetler karşısında Allah'tan bir şeyler istemeye utanırım Çok şükür, şükredecek çok şeyimiz var, şikâyet edecek hiçbir şeyimiz yoktur
EVİ AĞLAYARAK TERK ETTİM
Evi ağlayarak terk ettim Hem de bu kadar imkânlar içinde olmama rağmen, yaptığım hatalara bakıp, utanarak onların sabırları önünde küçülerek  
İki odalı bir gecekondu evinde iki âşık yaşıyordu Bunlar gerçek bir Allah aşığı ve gerçek bir teslimiyet abidesiydiler
Aşk için, her türlü melaneti yapanlara ders veren, iki melek insan yaşıyordu, o evde  
Gitmek zorunda kaldı Çocuğu da aldı, babasının meşine düştü Vedalaştık ayrıldık Çok kalmayacak, gelecekti
Evden çıktılar, çok sürmedi belki beş veya altı saat, bilmedin yedi saat sonra Namaz kılıyordum telefon çaldı Telefonu açtım, babası
Çok sert ve küfür dolu bir öfkeyle;
Ulan Hikmet, dedi Beni iyi dinle, benden sana verecek kız yok Onu sana yar etmem Onu öldürürüm yine vermem Bu iş burada bitti Sakın buralara geleyim deme, seni parça parça ettiririm Öfkeyle, küfürle ve tehditle telefonu kapattı Git-I tikleri otobüs mola vermiş, sabrı gelmemiş eve gitmeye, beni mola yerinden aramış
Ne kadar; "İffet'i ver" dediysem de, telefonu yüzüme kapattı
Oturduğum yere yığılakaldım Bu halimle ne yapabilirdim Resmi nikah da olmuştuk Karım ve kızımı da aldı gitti Haydi bakalım, ölür müsün, öldürür müsün?
Artık dünyam karardı, gecem ve gündüzüm zehir oldu Ne yaptığımı bilmez halde, "Yaşayan Ölü" haline geldim
Tam bir yıl bu çetin mücadele sürdü Haber mi göndermedik, araya kimseler mi koymadık Ne kadar ricacı gönderdiysek de kabul ettiremedik El ayak öpe öpe, dilimiz, dişimiz kalmadı
Telefonları da kestiler, seslerimizi bile duyamıyorduk
50
51
- Peki sen böyle mağdursun, ailelerinizden de yardım alamıyorsunuz Ne ile geçiniyorsunuz, ne yiyip içiyorsunuz?
Bu soruya Hikmet, çok ibretli bir cevap verdi - Hocam, bunları yazarsan yanlış anlaşılır Ben bunları herhangi bir ihtiyacım ve talebim için anlatmıyorum Yalnızca aşk sevdasına kapılan genç kızlara ve genç erkeklere ibret olsun diye anlattım O güzel kelimeyi ve güzel duyguları dünya hevesi uğruna basitçe harcamasınlar, diye, dile getiriyorum
Çok şükür geçinip, gidiyoruz Kimseye muhtaç değiliz Rabbim yarattığı kulunun rızkına kefildir
Bazen Selâmi abi veya benim abilerim yardım ediyorlar
52
Gözleri kör, ayakları kesilmiş, yatağa mahkûm Hikmet ile, imkânsızlıklar içinde boğuşan, iffet sahibi bir İffet vardı o evde  
O evdeki manevî hava insanı çarpıyordu âdeta Kalplerindeki samimiyet, volkan gibi fışkıran iman, o gecekondu evini âdeta bir mabede çevirmişti Çünkü evlerindeki tek süs; Kur'an ve seccade idi Bir de rahlenin üzerinde yan yana duran Risale-i Nur kitapları
Saatlerdir içimizi yakan, dünyamızı acıtan, yüreğimizi dağlayan bu iki insandan çok şey öğrendim ve herkesin de bu derslere ihtiyacı vardı
Allah sizi, hem dünyada, hem de ahirette mutlu ve mesut kılsın Çünkü siz gerçek Hak âşıklarısınız
|