Yalnız Mesajı Göster

Korku Hissi Ve Takva İlişkisi:

Eski 08-02-2012   #2
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Korku Hissi Ve Takva İlişkisi:




b- Korku ve Ümit Arasında:


Kur'an'da her ne kadar korku duygusunu ifade eden kelimeler ve bunlarla beraber yoğun bir korku atmosferi yer alsa da, bu durum ilâhî davetin asıl hedefi değildir İs­lâm, daveti eksenine korku duygusunu esas olarak almaz
Kişiyi 'muttaki' yapabilecek 'korkup sakınmayı' tavsiye ettiği gibi, Allah'ın makamından ve O'nun suçlulara verebileceği cezalardan korkma hissinin yanında 'umut' duygusu, O'nun affını, bağışını ve yardımını umma unsu­ru da İslâm'da yer almaktadır,
Allah'ı sevme, O'nun makamından korkma ve O'nun bitmez tükenmez rahmetinden ve hazinelerinden birşeyler umma duygusu imanın gereğidir Bunlar iç içedir ve birbirlerini tamamlarlar Allah'ın azameti, rubûbiyyeti, ilâhlığı karşısında ürpermeyen, korkmayan ve çekinme­yen şüphesiz ya inkarcıdır, ya da imanında gaflettedir Bu­nun yanında O'nu sevmeyen, ya da O'ndan ilâhlığına ya­kışır şeyler beklemeyen de aynı durumdadır
Allah'ı gereği gibi takdir eden ve takva bilinciyle hare­ket eden kimse, bir taraftan ruhunun manevî açlığını do­yurur, bir taraftan kendini zarar verecek şeylerden koru­maya alır Diğer taraftan da Allah'tan birşeyler umma se­viyesine kavuşur
"Düzene konulmasından (ıslahından) sonra yeryüzün­de fesat çıkarmayın; O'na korkarak ve umut taşıyarak dua edin Doğrusu Allah'ın rahmeti muhsinlere (iyilik yapan­lara) pek yakındır"
"Onların yanları (gece namazına kalkmak için) yatak­larından uzaklaşır Rablerine korku ve ümitle dua ederler ve kendilerine rızık olarak verdiklerimizden infak eder­ler
Müslüman hiçbir zaman Allah'ın azabından emin olmaz Amellerinin kabul edileceğinin, kurtulmuş kişiler­den olacağının ve günahlarının bağışlanacağının garantisi­ni de veremez
O, kendisine emredilenleri Rabbinin razı olacağı bir şekilde yerine getirmeye çalışır Yasaklanan şeyleri, sade­ce Rabbi ona yasakladığı için yapmamaya dikkat eder Kendisini azaptan ve gücünü aşan sıkıntılardan korumak için 'takva elbisesine' bürünür Ölüm gelinceye kadar ihlâslı bir şekilde, kibirlenmeden, tam bir teslimiyetle Rabbine ibadet eder Sonra da Kur'an'dan aldığı cesaretle Rab­binin Rahman ve Rahim sıfatlarına sığınır O'nun merhametinden, bağışından, affedici oluşundan ve iyiliklere (hasenelere) çok çok karşılık vereceğinden ümitvar olur As­la Allah'ın rahmetinden ümit kesmez Bilir ki, ancak dalâlette olanlar O'nun rahmetinden ümit keserler Çünkü onların rahmet ummaya bir yüzleri yoktur
Takva sahibi mü'minler devamlı korku ile umut (havf ile recâ) arasındadırlar Bir taraftan Allah'ın azabından korkarlar, diğer taraftan O'nun rahmetini umarlar Hangi­sinin daha ağır basacağı hiç de önemli değildir Bu, yemek mi daha lüzumlu, yoksa su mu, sorusuna benzer Cevap acıkan için başkadır, susayan için başka Korku da ümit de kalbi tedavi eden ilaçtır Birbirlerine olan üstünlükleri kalpteki hastalığa göredir Kalpte Allah'ın cezasına aldırmama hastalığı varsa, ilaç korkudur Allah'ın rahmetin­den ümit kesme hastalığı varsa, ilaç ümittir İnsanın haya­tında isyan daha fazla ise onun için korku hissi daha önemlidir Böyle bir his, insanı itaate, ibadete, şehvetleri törpülemeye, hatalardan uzak durmaya yöneltebilir
Bu noktada, korku hissi ile 'takva' arasında bir ilgi bu­lunur Birşeyden çekinmek, ondan gelebilecek zarardan sakınmak, başlangıçta korku unsurunu da bünyesinde ba­rındırır Bu endişe ile hareket eden, sakındığı şeye karşı gereken tedbirlerle kendini korumaya alır
Kur'an'da söz konusu edilen korku duygusunun asıl maksadı beşerî taşkınlıkları engellemektir O hâlde kalp­teki korku, bu taşkınlıkları durduracak kadar olmalıdır Ümit duygusunun maksadı ise, korku karamsarlığa dönüştüğü zaman bu hâli kendisine çekerek korkunun mik­tarını ayarlamaktır Buna göre ümit de, korkuyu kendi se­viyesine çekecek kadar olmalıdır
Korku ve ümit insanda hassas ruhî dengeler kurar Bu denge de kıyamet gününde insana fayda verecek olan 'se­lim kalb'in, en önemli özelliklerinden biridir Çünkü o daima korku ile ümit arasındadır; ne Allah (cc) hakkında kötü zan besleyecek kadar ümitsiz, ne de şımaracak kadar ümitvar


HKerim Ece

Alıntı Yaparak Cevapla