08-02-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Kişiliğin Üst Tabakası Ve İşleyişi
A) VİCDAN
"Elini vicdanına koy", "vicdanının sesini dinle" gibi deyişler günlük hayatta sık sık kullanılır İnsanda vicdanın varlığı genellikle ahlâkî davranışlarla birlikte bulunan duygularla belli olur İyi ve kötü olarak değerlendirilen davranışlar karşısında vicdan haz veya nefret, pişmanlık gibi duygular taşır Yaptığı hareketin iyi olduğuna kanaat getiren kimse gönül rahatlığı duyar Kötü olduğuna kanaat getirirse vicdan azabı çeker Yine iyi davranış sergileyen bir başkasına karşı takdir ve hürmet duyguları beslemek, fenalık yapana karşı nefret ve ayıplama şeklinde tepki göstermek vicdanın bir eseridir
Vicdanın doğuştan olduğunu kabul edenlerin yanında, insanın hayatta edindiği tecrübeler sonucu vicdanın kazanıldığını, onun alışkanlıkların bir eseri olduğunu ileri sürenler vardır
Vicdan, kişinin kendisinin ve diğer insanların ortak amaçlarına uygun değer yargıları geliştirebilme melekesi-dir Her normal insanda bu meleke gelişme gösterir Normal dışı tutum ve davranışlar sergileyen kişi bu nitelikten yoksun kalır
Kişilik bütünlüğü içerisinde, doğru ve yanlış kararlarının kaynağını teşkil eden kısma Freud, üst-ben (super-ego) adını verir -Vicdan da bireylerin üst-beninde yer alır Yani süper-ego vicdanı içerir Vicdan, Freud'un zihin şemasında süper-egoyu temsil eder
Kur'an her insanda doğuştan, evrensel bir eğilim olarak vicdanın varlığını kabul eder
İnsanda, yanlış bir iş ve düşünceye niyet ettiği zaman, bu yüzden onu kınayan, azarlayan bir meleke vardır Günümüzde buna vicdan denir Vicdan ve sağduyuya sahip olmayan hiç kimse yoktur İnsan ne kadar olumsuz bir kişilik geliştirirse geliştirsin, vicdanında kötülük yapmamasını ve iyilikte bulunmasını isteyen bir dürtü vardır "Kendini kınayan nefse yemin ederim ki, insan kendisinin kemiklerini biraraya toplayamayacağımızı sanar öyle mi?"
Yüce Allah her nefse bir iyilik kötülük, kâr ve zarar duygusu vermiştir "Ruha ve onu en güzel biçimde şekillendirene, sonra ona kötülük duygusunu da sakınıp iyi olmayı da birlikte ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere daldıran da ziyan etmiştir " Nefse kötülüğünün ve takvasının ilham edilmesi; ona bunların anlatılması, bunların düşünülmesi; birisinin güzel, diğerinin çirkin olduğunun bildirilmesi ve nefse bunlardan dilediğini seçme imkânının verilmesi demektir '
İşlenen davranışın iyi mi kötü mü, doğru mu yanlış mı olduğu konusunda karar verme mercilerinden birisi de vicdandır Vicdan, dışardan bireye etkide bulunan değer yargılarının dışında, bireyin kendi benliğinde, iç dünyasında geliştirdiği bir mekanizmadır
Fakat, Kur'an'ın hitap ettiği vicdan boş, ham ve ilkel bir halde, başka kılavuzu olmayacak şekilde bırakılmış vicdan değildir Dolaysız vicdan hayır ve şer hakkında hüküm verecek kabiliyete sahiptir Fakat vicdanın, verdiği hükümlerde yanılma, hata yapma payı her zaman söz konusudur Kur'an, vicdanı iyinin ve kötünün ölçüsü olarak kabul eder, fakat vicdan tek başına hiçbir zaman değerlerin ve normların kaynağı olamaz
|
|
|