Prof. Dr. Sinsi
|
Kişiliğin Üst Tabakası Ve İşleyişi
(G)GÜNAH
Günah duygusu, insanların büyük çoğunluğunun tecrübe ettiği evrensel bir olgudur Bu duygu, insanın diğer varlıklardan en farklı yönünü, insan olmanın bir şartını gösterir
İnsanın günah işlemeye eğilimli oluşunun temelinde, kendini toplum içinde, çevrede ve emirler karşısında gösterebilmenin ancak başkaldırma, itaatsizlik ve arzularını tahakkuk ettirmekten geçtiği duygusudur Sadece kendi başına ve tek olma arzusundan kaynaklanan bu tutum gösteriyor ki, günah işlemeyi göze alan kimse temelde ferdiyetçidir
Kur'an'ın öngördüğü kişilikte güdü ve eğilimlerin değerlere göre şekillenmesi zorunludur Eğer bireyin eğilimleri değer yargılarına uymuyor, değerlerin kaynağı olan otoriteye itaat etmiyorsa iki durum söz konusudur: Hata ve günah Hata, insanın câhili olduğu şartların bastırması, insanı tesiri altına alması olayıdır Hataya düşen insan, istemiyerek hataya düşmüştür Hatada, eğilimlerle değerler arasındaki uyum, bilincin payı olmaksızın bozulur "Rab-bimiz, unuttuğumuzda veya hata yaptığımızda bizi hesaba çekme!" İnanılan ve kabul edilen değerleri çiğnemek beşerî istek, irade, arzu, bilinçli olma gibi sorumluluğu gerektiren unsurların katılımıyla günah özelliği kazanır Faili mazur gösterecek hiç bir boşluk ve zayıf nokta söz konusu değildir
Günahkar insan günaha niyetlendiğinde beşerî eğilimlerinin kontrolsüz dürtüsü ile kabul ettiği değerler arasında bir çatışma yaşar İşlenen günahın ardından bu iç çatışması, derûnî bir ahenksizlik, iç burukluğu, pişmanlık, suçluluk hali olarak kendini gösterir Günahı sebebiyle kişi kendini, kendi öz ahlâkî otoritesi olan vicdanı, toplum otoritesi, hepsinden de öte ilâhî otorite tarafından mahkum edilmiş hisseder Bu üçlü mahkeme huzurunda kişi, bunalım ve sıkıntı duyar, suç ve hatasını itiraf ve bunları telâfi etmek suretiyle üzerindeki baskıdan kurtulmak ister Günah duygusunu, normal suçluluk duygusundan ayıran en önemli husus, günah'ın ilâhi otoriteye ve ilâhî kaynaklı değerlere karşı işlenmiş olmasıdır Bu yüzden günah "Allah'ın kanununu çiğnemek" şeklinde tanımlanabilir
Ferdiyetçi, bencil ruh yapısına sahip olmakla birlikte günahkâr ile Allah arasındaki ilişki kesintiye uğramaz Bütün bu olumsuzluklara rağmen, günah işleyen kimse Allah ile münasebetini sürdürür Günah sebebiyle kısmî, geçici bir ayrılığın meydana gelmiş olabileceği düşünülse bile, buna paralel olarak daha önemli bir gerçek devreye girer: Allah'ın merhameti Ve ardından da kulun afv ve bağış talebi, işlenen günah sebebiyle bireyin benliğinde meydana gelen kilitlenmeyi çözen, insanı bir tür fizik ötesi tedirginlikten çekip kurtaran tevbe aşaması  Tevbenin temelinde, günahın etkilerini silmek için gizlice onarma ve telâfi etme, eski bozulmamış seviyeye yeniden yükselme-emeli yatar
Kur'an-ı Kerim'de doğrudan ya da dolaylı olarak günah'olgusuna işaret eden pek çok kavram mevcuttur İsm, zenb, hata', zaleme, sâ'e, ecreme, tağâ, ğavâ, feseka, habu-se, cenefe, fahişe, hûb, hıns, şatata, fucûr, fesâd, israf, zeyğ, nâkıbûn gibi kavramlar suçun özelliğine, türüne, yönüne göre günah olgusunu ifade ederler
Meselâ, "İyilik ve Allah'ın yasaklarından sakınma üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerine yardımlaşmayın " âyetinde "ism" kelimesi bilhassa insanlara yöneltilmiş bir günahı ifâde eder
A Kasapoğlu
|