Prof. Dr. Sinsi
|
Câminin Fonksiyonları
c) Câminin Adâlet Hizmetlerindeki Yeri: İslâmiyet’in kendine has hukuk sistemi, mescidlerdeki ders halkalarında tâlim edilmiştir Ashâb-ı kirâm hukukî konuları mescidlerde müzâkere ederdi (Dârimî, Mukaddime 51) Hz Peygamber’in minberi, ahkâmın öğretildiği, yanlış hukukî uygulamaların düzeltildiği bir yerdi Meselâ, kendisi “velâ hakkı”yla ilgili yanlış bir uygulamayı minberde dile getirip düzeltmiştir (Buhârî, Salât 70) Asr-ı saâdet’te mescid kazâî faâliyetlerin yürütüldüğü bir mekân olarak da hukuka hizmet etmiştir Dolayısıyla câmiiler, mahkeme ve adliye olarak da kullanılmıştır Bazı âlimler, “Sana o dâvâcıların haberi geldi mi? Hani onlar duvardan mescide tırmanmışlardı” (38/Sâd, 21) meâlindeki âyeti, mescidlerde kazâî faâliyette bulunulabileceğine delil göstermişlerdir Hz Peygamber’in, “Benim şu minberimin dibinde kim yalan yere yemin ederse cehennemdeki yerine hazırlansın!” (Ebû Dâvud, İman 3) meâlindeki hadisi, dâvâlara Mescid-i Nebevî’nin minberi yakınında bakıldığını göstermektedir Nitekim Buhârî’nin naklettiğine göre Hz Ömer ve Mervân’ın dâvâlara baktıkları yer, minberin yanındaydı Aynı rivâyette Buhârî; Şüreyh, Şa’bî, Yahya bin Ya’mer gibi ünlü kadıların/ hâkimlerin mescidde kazâî faâliyette bulunduklarını nakleder (Buhârî, Ahkâm 18) Ayrıca çeşitli kaynaklarda dört halîfenin mescidlerde dâvâlara baktıkları kaydedilmektedir Merkezî yerlerde olması, kuvvetli-zayıf, büyük-küçük her sınıftan insanın çekinmeden oraya ulaşabilmesi yönünden İmam Mâlik, mescidleri kazâ için daha uygun görmüştür Hanefîler de buna yakın bir görüşe sahiptir
Osmanlılar’da ilk zamanlar birine kadılık görevi verildiğinde görev yapacağı yerin câmiine götürülür, tâyiniyle ilgili berat orada okunur ve merâsim yapılırdı Kadılar dâvâları görmek için câmiden otururlardı Bu uygulama daha önceden intikal etmiş bir âdet olmalıdır Çünkü benzer uygulamalar Fâtımîler’de de görülmektedir İstanbul kadıları ise dâvâlara genellikle evlerinde bakmışlardır Ancak mahkeme için özel binalar yapıldıktan sonra da zaman zaman câmilerin bu iş için kullanıldığı anlaşılmaktadır
(Şimdi, bırakın âdâbına ve ahkâmına uyarak câmide hâkimlik yapmayı, nasılsa ayda yılda câmide bir kez namaz kılarken görülen hâkim, irticâ suçu işlemiş sayılacağından, kendi savunduğu kanunlar veya kanunsuzluklarla ne tür durumlara mâruz kalır, düşünün  )
Osmanlılar’da uzun süre devam eden bazı teftiş ve tahkikatlar, halka açık olarak câmilerde yapılmıştır Mescidlerde hüküm verilmekle birlikte, had cezaları bu mekânlarda çok nâdir uygulanmıştır Zira Hz Peygamber (s a s ) mescidlerde had tatbikini ve kısas uygulamasını yasaklamıştır (Ahmed bin Hanbel, III/434; Kütüb-i Sitte Terc c 17, s 322) Bununla beraber, câmide had cezası uygulayanlar olmuştur Nitekim otuz yıldan fazla Kûfe kadılığı yapmış olan İbn Ebû Leylâ, mescidde had uyguladığı için Ebû Hanîfe tarafından tenkit edilmiştir (Serahsi, Mebsût 30/165)
d) Mescidin Askerî Amaçlar İçin Kullanılması: Kur’an’da cihadla ilgili âyetlerin sayısı oldukça fazladır Bunların devamlı olarak namazlarda okunması, müslümanları düşmanla mücâdeleye hazır tutardı Kendisinden önceki birçok peygamber gibi Hz Peygamber’in bir vasfı da ordu kumandanı olmasıdır Bu bakımdan Asr-ı saâdet’te mescid, askerî bir karargâh, bir nevi askerî şûrâ meclisi ve askerî hastahane olarak da görev yapmıştır Hz Peygamber savaştan önce ashâbıyla istişâre eder ve aksine bir vahiy gelmedikçe onların fikirlerine uyardı Uhud Gazvesi öncesinde Mescid-i Nebevî’de böyle bir toplantı yapılmış, çoğunluğun fikri düşmanla şehir dışında karşılaşmak yönünde olduğu için buna uyulmuştur Rasûl-i Ekrem, Cuma namazını kıldırdıktan sonra onları cihada teşvik etmiş ve sabrettikleri takdirde zafer kazanacaklarını bildirmiştir
Hz Peygamber, savaş kararlarını genellikle mescidde verir ve bunu minberde ilân ederdi; açılan deftere gönüllülerin adlarını yazdırmalarını isterdi Sefer halinde orduyu donatmak üzere halkı yardıma buradan çağırırdı Bir seriyye göndereceği zaman kumandanına mescidde tâlimat verirdi Nitekim Abdullah bin Cahş’ı Nahle’ye gönderdiğinde onu gizli bir yazılı tâlimatla Mescid-i Nebevî’den uğurlamıştır Orduya bizzat kumanda edeceği zaman, mescidde iki rekât namaz kılar, zırhını giyerek dışarı çıkar ve kapıya getirilen atına binip seferi başlatırdı Kumandanlar sefer dönüşünde mescidde rapor verirlerdi
Mescid-i Nebevî’de barınan, Kur’an’ın kendilerini cihada adamış kimseler olarak tanıttığı (2/Bakara, 273) ashâb-ı Suffe, âni askerî görevler için hazır birlik özelliği taşıyordu Devlet başkanının oturduğu yerin hemen bitişiğinde bulunan ve umûmiyetle ticaret ve toprakla uğraşmayan, en zâhid, en heyecanlı kişilerden oluşan ashâb-ı Suffe, sevkedildikleri hedeflere hemen gider ve görevlerini lâyıkıyla îfâ ederlerdi İlimle cihad birdi, ayrılmaz bir bütündü asr-ı saâdet’te; her âlim aynı zamanda mücâhiddi  
Mescidler sefer esnâsında ordunun mâneviyâtının zinde tutulduğu, gereken tâlimatın ve taktiğin verildiği mekânlar olmuştur Hz Peygamber, askerî seferler sırasında geçtiği bölgelerde ve savaş alanlarının uygun yerlerinde mescidler edinmiştir Bedir’de, Hendek’te ve Tebük Gazvesi’nde bunların örnekleri görülmektedir Tebük Gazvesi sırasında ordunun konakladığı on beş kadar yerde mescid yapılmıştır Bu mescidler mimarî açıdan mütevâzi olmakla beraber fonksiyonları bakımından önemli yapılardı
Mescidlerin askerî fonksiyonları Hz Peygamber’den sonra da devam etmiştir Ordugâh şehirlerinde ve diğer yerleşim birimlerinde valiler ordu kumandanlığı yanında merkezî câmilerde imamlık görevini de yüklenmişlerdir Türkiye’de İstiklâl Savaşında da düşmana karşı ilk toplu hareketin başladığı yerler câmiler olmuştur Meselâ, Mehmed Âkif’in Kastamonu Nasrullah Câmiinde verdiği vaazlar çok etkili olmuştur
5 Mescidlerin Hastahane Olarak Kullanılması: Mescidler, ihtiyaç olduğunda hastahane görevi de üstlenmiştir Hendek Gazvesinde yaralanan Sa’d bin Muâz için Mescid-i Nebevî’de bir çadır kurulmuştu (Buhârî, Salât 59; Müslim, Cihad 67)
6 Tutuk evi, Hapishane Olarak Kullanılması: Gerektiğinde savaş esirleri geçici olarak mescidde muhâfaza edilmiştir Ancak, bununla, esirin İslâmiyet’i kabul etmesi amaçlanmış ve bunda da genellikle başarıya ulaşılmıştır (Buhârî, Salât 83; Müslim, Cihad 59)
7 Mescidler İrşâd Yeridir: Dinin tanımını nasihat olarak yapan Hz Peygamber, insanlara toplu olarak daha çok orada nasihat ederdi Mescidlerin hâlâ şu veya bu şekilde icrâ ettikleri temel fonksiyonlarından biridir irşâd Hutbe, vaaz, sohbet, emr-i bi’l-ma’rûf ve nehy-i ani’l-münker gibi faâliyetler ilk mescidden bu yana dünyanın hemen her yerinde en büyük irşad yerleri olmuştur
8 Mescidler Buluşma ve Görüşme Yeridir: Müslümanlar, mescidlere ibâdet için gittikleri gibi, aynı zamanda aynı bölgenin insanları olarak birbirleriyle buluşup görüşmek, yeni insanlarla tanışıp konuşmak, meselelerini halletmek, birbirleriyle yardımlaşmak için de giderler Mescidler, bu fonksiyonlarını da hâlâ icrâ etmektedir
9 Mescidler İstirahat Yeridir: Mescidler, aynı zamanda müslümanların günlük yorgunluklarını giderebilecek ve istirahat edebilecekleri yerlerdir Peygamberimiz zamanında bazı sahâbîlerin kaylûle denilen öğle uykusu için istirahat etmek, dinlenip uyumak için mescidi kullandıklarını çeşitli rivâyetlerden biliyoruz
10 Mescidler, Nikâh ve Düğün Salonudur: Peygamber Efendimiz, nikâhın mescidde ilân edilmesini istemiştir (Tirmizî, Nikâh 6) Merâsimlerin orada yapılmasını özellikle tavsiye etmiştir (Mescidde, özel günlerde ve bayramlarda eğlenilmesiyle ilgili olarak bkz Kütüb-i Sitte Terc c 6, s 51)
|