Prof. Dr. Sinsi
|
Dünya Yaşamı:
c İbadet Yönünden Geçirilen İmtihan
Öncelikle ibadet kelimesi üzerinde duralım: İbadet
nedir? İbadet kime yapılır? Yapılmazsa sonucu ne olur?
İbadet, Tanrı buyruklarını yerine getirme, O’na en
büyük saygı ve bağlılık göstererek tapınma, anlamını ifade
eder Demek ki, insan kendini yoktan var eden, belirli bir
hayat yaşatan, yaşam süresince beslenip yararlandığı her
türlü rızk ve olanakları kendisine lütfeden Yüce Rabbine
karşı şükran borcu olmaktadır ibadet Zaten Allah Teâlâ da:
“
Ben cinleri ve insanları ancak bana ibadet (kulluk)
etsinler diye yarattım ” (Zariyat Sur /56)
buyurmakla bu
gerçeği belirtmektedir
İbadet, ancak Tanrıya yapıldığı takdirde bir anlam
kazanır ve yapanı da yüceltir İlk insandan bugüne dek halen
yaşayan veya tarihe karışmış dini inanç yelpazesinde sayısız
denecek kadar çok inanç çeşitliliği mevcuttur Kimisi tek
tanrıya, kimisi çok tanrıya, kimisi aya, güneşe, yıldızlara;
kimisi tabiat varlıkları ve putlara; kimisi de, ruhlar ve
şeytanlara tapınmaktadır Atalarından ne miras kalmış ise,
kendileri de aynı tutum içinde yaşayıp giderler Akıllarını
gerçeği bulmada kullanmazlar Şimdi, Allah Teâlâ dışında
kendilerine Tanrı arayan kişilerin, gerek insanlık yararına ve
gerek kendi menfaati için yaptığı doğru davranışın inanç
yönünden bir faydası olabilir mi? Konuya İslâm açısından
bakıldığında zararın ötesinde hiçbir yararı yok olarak
görülür Zararı ise, kendi Yaratanını inkâr etmek veya O’na
ulaşmada başka yaratıkları aracı olarak görmekten
kaynaklanan büyük günah işlenmiş olması Hâlbuki,
kendisini Allah’a kul, Hz Peygambere (s) ümmet kabul
edip yaptığı her doğru davranışında Allah’ın hoşnutluğunu
gözetmesi, onu sonucu mutlu kurtuluşa ulaştırır
İbadet, Allah’a büyük saygı ve bağlılık göstererek
O’nun buyruklarını yerine getirmek olduğuna göre, nelerin
ibadet şemsiyesi altında toplandığına değinelim: Öncelikle
ibadet, bedeni, mali, hem bedeni ve hem de mali olmak
üzere üç grupta toplanır Bedeni ibadetler, namaz kılmak,
oruç tutmak, Allah’a dua etmek, şükretmek, sabretmek,
Allah’a tövbe etmek, muhtaç olanlara hizmet etmek,
insanlara güzel söz söylemek ve bunlara benzer salih
ameller olarak söylenir Mali ibadetler, zekât vermek,
devlete vergisini ödemek, ihtiyaç sahiplerine borç para
vermek, dilenenlere veya iffetinden dolayı dilenemeyen
muhtaçlara sadaka vermek, kurban kesmek gibi davranışlar
bu grubu oluşturur Hem bedeni ve hem de mali ibadetler,
hac ve umre ile mukaddes mekânları ziyaret etmek, uzaktaki
dost ve akrabaları arayıp görüşmek ve bunlara benzer diğer
salih ameller, bu gruptan sayılır
Her ibadet Allah rızası gözetilerek veya niyetiyle
yapılırsa ulvi değer taşır ve makbul kabul edilir Aksi halde
kişiye hiçbir manevi yararı dokunmayan davranıştan öteye
geçemez Bunun açık örneğini Hz Peygamberimizin (s)
döneminde Uhud Savaşı sırasında meydana gelen olaydan
öğreniyoruz:
Uhud Savaşı Hicretin 3 yılında, milâdi 27 Mart 625
tarihinde Medine’de Müslümanlarla Mekkeli müşrikler
arasında yapıldı Müşrikler üzerine ilk ok atan Evs
kabilesinden Kuzman adında bir kişi idi Düşmanla karşı
karşıya gelince de kılıcına el atarak onunla da çok işler
başardı; 10 müşriki öldürdü “Ey Evs hânedanı! Siz de,
benim yaptığım, şeref ve şan için çarpışın!” diyerek
müşriklere kılıç salladı, sonra yaralandı
Uhud Savaşından önce, Kuzman’ın adı anıldıkça Hz
Peygamberimiz (s): “O,Cehennemliktir!” diye buyururdu
Kuzman yaralanıp yatağa düştüğü zaman Müslümanlardan
birisi ona: “Ey Kuzman! Seni tebrik ve Cennetle tebşir
(müjde) ederim Vallahi, bugün senin uğradığın musibet
sana Allah’tandır ” demişti Kuzman , “Ne diye tebşir ve
tebrik ediyorsun Vallahi ben, kavmimin gayretinden başka
bir maksatla çarpışmadım Böyle olmasaydı
çarpışmazdım!”dedi Yaranın sancısı şiddetlenince
çantasından çıkardığı okla kolunun damarını keserek intihar
etti Haber Hz Peygamberimize (s) ulaşınca
“Allah’u
Ekber! Ben gerçekten Allah’ın kulu ve Rasûl’u olduğuma
şahadet ederim ” diyerek önceki haberin doğruluğunu
belirtti (12)
Bu yaşanmış tarihi olayın kritiği yapıldığında;
-Kuran’a göre savaşmak her Müslüman’a farz
kılınmış, gaziler yüceltilmiş, şehitler ise Allah’ın salih
kullarına dâhil edilip Cennette Peygamberlerle beraber
bulunacakları müjdelenmiştir Hangi şehitler? Allah için
niyet edip O’nun rızasını kazanmak üzere savaşan şehitler
Dikkat edilirse, Kuzman, Allah rızası için değil, mensubu
bulunduğu kabilenin şan ve şerefini yüceltmek niyetiyle
savaştığı;
-Sabretmek de bir ibadettir Kuzman yaranın acısına
dayanamayıp okla kolunun damarını keserek intihar
etmiştir Yani İslâm dininin kesinlikle yasakladığı kötü bir
davranışta bulunmuştur Allah’ın verdiği canı, ancak kendisi
alacaktır Buna, kişinin kendisi dâhil hiçbir kimse yetkili
değildir Bu nedenle Hz Peygamberimiz (s) hakkında
Cehennemlik olduğunu ifade ettiği;
-Bu olay, aynı zamanda Hz Peygambere (s) ait kesin
hükümlerin, kendinden değil ilâhi kaynaklı olduğunu
kanıtladığı, görülür
Yine bu olay, geleceğe yönelik askerlik hizmetini
tamamlamak üzere aile ocağından ayrılan Müslüman
gençlerin, Allah rızasını gözeterek niyet yapmalarının
gerekliliğini zorunlu kılmaktadır Örneğin, <Yüce Allah’ım!
Senin rızan için askerlik hizmetimi tamamlamak üzere
gidiyorum Hakkımda hayırlı kıl ve kolaylaştır!> şeklinde
veya içinden geldiği gibi niyet ve dua yapmalıdır Yapmasa
ne olur? Yapılmadığı takdirde, hizmetinin manevi yararını,
yani sevabını elde edemez Kanıt mı isteniyor! İşte yanıtı:
Hz Ömer (r a ) anlatıyor: Resûlullah (s) buyurdular ki,:
“
Ameller niyetlere göredir Herkese niyet ettiği şey
vardır   (Buharı, Bed’ul Vahy:1,Nikâh:5)
Bu nedenle diyoruz ki;
Allah’ın rızasını, hoşnutluğunu dilemeden; şan ve
şeref için veya başkaları “desinler!” diye nefisten
kaynaklanan büyüklük gururunun heyecanı ile yapılacak her
türlü hizmet, kişiye, sevap yerine günah kazandırır Bu, aynı
zamanda kişinin yaşamını değerlendiren bir imtihan olur
Süleyman GÜNVER
|