08-02-2012
|
#2
|
Prof. Dr. Sinsi
|
Namaz İbadeti
1961 yılında İstanbul Yük İslâm Enstitüsünde tefsir
ve fıkıh dersleri veren Pakistanlı bilim adamı Prof
Muhammed Hamidullah anlatıyor:
“İstanbul’da iken bana Avrupalı bir müzik profesörü
geldi:
-Kuran’ı tetkik ediyorum dedi Kuran şiir değildir
ama onda öyle bir musiki var ki, insanı hayrete düşürüyor
Şiirde bir kelimenin yerini değiştirirsen vezin bozulur,
musiki ve ahengin kaybolduğu derhal anlaşılır Ama
nesirden bir harf, birkaç kelime kaldırsan ahenk bozulmaz
Çünkü ölçü yoktur Kuran şiir olmamakla beraber ondan bir
harf kaldırsan derhal kendine has musikinin aksadığı
görülüyor Bu beşer sözünde olmaz Beşer sözünde böyle
istisnasız tam bir ahenk bulunamaz Bunun için Müslüman
oldum; yoksa ben Arapça bilmem, dedi
1”
Müzik sanatıyla uğraşanların Müslüman oluşlarında,
bilhassa Kuran’ın harika ritim ve ahenginin büyük ölçüde
etkili olduğu görülür Hassas sanatçı kalpleri bu ilâhi
cazibeye takılıp İslâm’ı seçerken kendilerini huzur
ortamında bulduklarını ifade ederler Örneğin Cat Stevens
(Yusuf İslâm), Stewie Wonder ve M Becart bunlardan
birkaçı Pop müzik dünyasının en meşhur gruplarından olan
Boney-M’in iki vokalisti ile grubun menajeri de bu
gerekçeyle Müslüman olurlar
Bir İngiliz âlimi olan A J Arberry de duygularını
şöyle ifade eder:
“Kuran’ı her ne zaman makamla okunurken işitsem,
bana müzik dinliyormuş gibi gelir Bu sürekli melodinin
altında kusursuz bir ritmin ısrarlı temposunu işitiyorum
Tıpkı kalbimin vuruşları gibi  
2
Tekrar o konuya dönelim Arapça bilmeyen,
çevresinde Arapça konuşulmayan, sanatçı olma dışında
başka özelliği bulunmayan bu kişiler, nasıl oluyor da adını
da, dinini de değiştirecek kadar Kuran’ın ritim ve ahengini
yaşamlarının vazgeçilmez bir parçası haline getirebiliyorlar?
Evet! Hayranlık duymuşlardır, çünkü hassas sanatçı kalpleri
ilâhi ahenk ile beşeri ahengin farklılığını kolayca ayırt
etmeğe daha duyarlı bulunmaktadır Diğer bir ifadeyle
dinleme tekniğini iyi kullanan kişilerin duydukları haz ile
sadece kulağa gelen sesi algılamaktan başka gayreti
bulunmayanların hissettikleri ahenk elbette farklı olacaktır
Birincisi haz duyarken, ikincisi sıkıntıdan yakınacaktır
Nedeni, dinleme tekniğinin yeterince kullanılmaması
Örneğin, okuma becerisini ele alalım Kimisi sesli
okur, kimisi sessiz okur; kimisi yavaş okurken kimisi de
hızlı okur Sesli okumada, konuşmada kullandığımız
organlar çalışır Sessiz okumada ise gözle takip edilir ve
anlam beyinde oluşur Bunun gibi dinlemede haz
duyabilmek için gerek şiir olsun, gerek müzik olsun kendini
melodinin akışına verip dikkatini bu noktaya odaklaması
gerekir Bu aşamada melodinin ses tonu ile nefes alış- veriş
biçimi de önem kazanır Ses tonu, konuşma ses ölçüsünü
aşmamalı, çünkü duyu organının sinir hücreleri buna
uyarlıdır; yüksek ses rahatsızlığa neden olur Nefes de
diyafram (karın) kullanılarak burundan alınmalı ve yavaş
yavaş dışarı verilmelidir Böyle bir uygulama ile dikkatin
dağılması da önlenmiş olur
Dinleme tekniği denen bu uygulama ile kişi
melodinin akışına kendini verip ritimli ve ahenkli ses
titreşimlerinin sinir hücrelerini terapi yapmasına olanak
sağlayabilirse haz duyulması gerçekleşmiş olur! Kişi bu
konuma geldiği zaman kalpten doğan titreşimlerinin bütün
vücuda dalga dalga yayıldığını hisseder Bunun sonucu
olarak haz dediğimiz iyimser duygu bütün benliği sarar
Demek ki, dinlenen bir melodiden haz duyulabilmesi
için;
-Ritim ve ahengin bulunması,
-Ses tonunun, konuşma ses ölçüsünü aşmaması
(konuşma ses tonu 40-60 desibel arasında),
-Dikkatin dinlenene odaklanıp takip edilmesi,
-Dinlemeye başlanınca diyafram kullanılarak
burundan nefes alıp yavaş yavaş dışarı verilmesi,
gerekecektir
Kuran’ın okunuşunda kendine özgü bir ritim ve
ahenk bulunması nedeniyle dinleme tekniğine göre okunuş
takip edilirse kesinlikle haz duyulacaktır Esasen, Allah’ın
Hz Peygamberimiz şahsında tüm Müslümanlara buyruğu da
bu yöndedir:
” Biz onu okuttuğumuz zaman, onun
okunuşunu takip et ”(Kıyamet Sur/18) Yani, dikkatini bu
noktaya topla ve okunuşu içinden takip et ki haz
duyabilesin Nitekim Peygamberimizden nakledilen bir
hadis de şöyledir:
“İbn-i Mes’ud anlatıyor: Nebi(S A V)” bana Kuran
oku,” deyince :
Ya Resullah, Sana mi okuyacağım? Hâlbuki Sana
inzal buyuruldu, dedim
Rasûl-i Ekrem (S A V ):
Ben, Kur’an’ı başkalarından dinlemeyi daha çok
severim, buyurdu”( Müslim, Kitabu salatil-müsafirin ve
kasriha-247 (800
)
Peki, neden başkalarından dinlemeyi
daha çok seviyor? Kur’an’ın makamla okunmasının verdiği
hazdan yararlanmak için, değil mi? Evet!  
Hac ve Umre amacıyla Mekke’de bulunup Kâbe’de
namaz kılan hacılar unutulmaz anı olarak o günlerini
nakledip hatıralarını yenilerler Düzgün ve akıcı Arapça şive
ile namazda okunan Kuran ve yapılan dualar cazibe odağı
olur Özellikle ezberde olup anlamı bilinen ayetlerin
okunuşunu takip ederken ritim ve ahengin titreşimleri
kalpten doğup bütün vücuda yayıldığı hissedilir
Namazlarda okunan ”Fatiha suresi” sonrası hep birden sesli
olarak (Hanefi Mezhebi dışındakiler) amiiiiiiiin denilmesi
de aynı heyecanı yaşatır Dahası, Beytullah (Allah’ın evi)
olarak bilinen Kâbe’nin etrafında tavaf yaparken mukaddes
bir mekânda bulunmanın vermiş olduğu heyecan içerisinde
okunan dualarda da aynı haz hissedilir Çoğu kez bazı hacı
adaylarının şu samimi itiraflarına tanık olunur: “Buraya
gelirken içimde bir endişe vardı; kalabalık ve sıcak ortamda
rahatsızlığım daha da artarsa, mukaddes görevimi nasıl
tamamlarım, diye! Fakat buraya geldikten sonra, ne baş
ağrısı ne dizlerin ağrısı ve dermansızlığı, ne de kalp
çarpıntısı kaldı Boş yere endişelenmişim Allah’a şükür!
Mukaddes bölgenin manevi gücü ile şimdi kendimi daha iyi
hissediyorum ”derler
Medine’de, Peygamberimizin yanı başında, Onun
mescidinde cemaatla namaz kılmak da psikolojik açıdan son
derece heyecan verici ve zevkli bir ibadet olmakta Böyle
bir ortamda okunan Kur’an’ın ritim ve ahengini takip ederek
dinlemek mutluluk vermekte insana
|
|
|