Konu: Ezan
Yalnız Mesajı Göster

Ezan

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Ezan




Mescid-i Haram, Mescid-i Aksâ, Mescid-i Nebevî ve de Ayasofya


Ahmed KALKAN
Mescid-i Harâm: Kur'an'ın bildirdiğine göre "insanlar için inşâ edilen ilk beyt (mâbed)" Kâ'be'dir (3/Âl-i İmrân, 96) Rivâyete göre onun ilk bânîsi Hz Âdem'dir Ebû Zerr'in sorduğu sorular üzerine Hz Peygamber, yeryüzünde ilk mescidin Mescid-i Harâm, ikincisinin ise Mescid-i Aksâ olduğunu açıklamıştır (Buhârî, Enbiyâ 49; Müslim, Mesâcid 1-2) Aynı hadiste aralarının zaman olarak kırk yıl olduğunun belirtilmesi, (kırk sayısının çokluk ve uzaklık bildiren mecaz anlamı kastedilmediyse) Hz İbrâhim ve Hz Süleyman'ın eski temelleri üzerine bunları yenilediklerini göstermektedir Bu mescidlere "beyt" denilmiş, Kâbe için "el-Beyt" (2/Bakara, 125, 127, 158; 3/Al-i İmrân, 96, 97), "Beytü'l-Harâm" (5/Mâide, 2, 97), "Beytü'l-Atîk" (22/Hacc, 29, 33) ifadeleri kullanılmıştır Tarihî bulgulara göre Mekke, Mescid-i Harâm'dan dolayı, eskiçağlardan beri mescidin yeri olarak bilinmekteydi

"Şu mescidimdeki namaz efdaldir" (Bir başka rivâyette:) "Bu mescidimdeki bir namaz, Mescid-i Harâm hâriç bütün mescidlerde kılınan bin namazdan daha hayırlıdır" (Buhârî, Fazlu's-Salât 1; Müslim, Hacc 505; Tirmizî, Salât 243; Nesâî, Mesâcid 7; Muvattâ, Kıble 9)

İslâm’a göre üç mescid yücedir Bunlara özel ziyaret yapmak helâldir: Mescid-i Haram, Mescid-i Aksa ve Mescid-i Nebevî (Müslim, Hacc 74, hadis no: 1338, c 2, s 975; Buhârî, Salâtu Mescid-i Mekke 1, 6, 2/76,77, Savm 67, 2/56; Ebû Dâvud, Menâsik hadis no: 2033, 2/216; Tirmizî, Salât 243, hadis no: 326, 2/148) Mescid-i Haram, yeryüzündeki mescidlerin en faziletlisidir Burada kılınan bir namazın, başka mescidlerde kılınan yüz bin namazdan daha efdal olduğu rivâyet edilmiştir “Mescidimde kılınan bir namaz, Mescid-i Haram hâriç, başka mescidlerde kılınan bin namazdan efdaldir Mescid-i Haram’da kılınan bir namaz da diğer mescidlerde kılınan yüz bin namazdan efdaldir(İbn Mâce, hadis no: 1406) Fazilet bakımından Mescid-i Haram’dan sonra, Mescid-i Nebevî ve ondan sonra da Mescid-i Aksâ gelir

Mescid-Haram, Mekke’de Kâbe’nin bulunduğu alandaki câminin adıdır Hürmet ve saygı gösterilmesi gereken mescid anlamında, “hurmetli mescid” demek olan “el-Mescidu’l-Haram” ismi verilmiştir Bütün müslümanların kıblesidir Buraya Harem-i Şerif de denilir Açık bir alan üzerinde bulunan Kâbe, Makam-ı İbrâhim ve zemzem kuyusu, bu mescidin içindedir Çevre duvarları 547 metredir Bu dört duvarında 9 kapı ve çevresinde 92 kubbe ve 7 minâre vardır

“Mescid-i Haram” Kur’ân-ı Kerim’de 15 yerde zikredilir Asr-ı Saâdet’in ilk yıllarında namazlarda kıble Kudüs’teki Mescid-i Aksâ iken, hicretten sonra 16 ayda, kıble Mekke’deki Mescid-i Haram’a çevrilmiştir (Bkz 2/Bakara, 249-250; 144) Saldırı olmayınca, çevresinde savaş yapılması yasaklanmıştır “Mescid-i Haram’ın yanında onlar, sizinle savaşmadıkça siz de onlarla savaşmayın Eğer orada sizinle savaşırlarsa onları öldürün İşte kâfirlerin cezası böyledir(2/Bakara, 191)

Mescid-i Haram, Emevîler, Abbâsîler, Osmanlılar ve Suudlular zamanında çeşitli tamirler görmüş ve değişikliklere uğramıştır Şimdiki haliyle Kâbe’ye yakın olan kısmın üzeri açık, dış kısımların üzeri kapalıdır

Peygamberimiz, 7 yerin mescid edinilmesini yasaklamıştır Bunlar: zibillik-çöplük, mezarlık, yol kavşakları, güzergâhlar, hamamlar, hayvan ağılları ve Kâbe'nin üstüdür (İbn Mâce, Mesâcid 4) Bu gün Suud yönetiminin, Kâbe'nin tepesine diktiği görkemli krallık sarayı, Beytullah'ı ayak altına alırcasına tepeden bakan yapısıyla Mescid-i Harâm'a büyük saygısızlık olduğu gibi; eğer kral ve çevresindekiler namaz kılıyorlarsa, hadis-i şerif gereği buradaki namazların da geçerli olmayacağını belirtmek gerekir

Mescid-i Nebevî: Rasûlullah (sas)’ın Medine’ye hicretinden hemen sonra ashâbıyla birlikte binâ ettiği mescid Bu mescide, Mescid-i Nebî, Mescid-i Rasûl, Mescid-i Şerif, Mescid-i Saâdet de denilir Bilindiği gibi, devesiyle Medine’ye giren Rasûlullah: “Bırakın deve serbestçe yürüsün” demiş, onun durduğu yerde ikamet edip mescid yapacağını belirtmişti Deve, iki yetim kardeşe ait boş bir arsaya çöktü Rasûlullah’ın devesinin çöktüğü bu arsa sahipleri olan Neccaroğullarından Sehl ve Süheyl hîbe etmek için ısrar ettilerse de Hz Peygamber bunu kabul etmedi ve on dinar karşılığında burayı satın aldı Etrafı çevrili olan bu arsanın hemen bitişiğinde, câhiliyye insanlarının gömülü bulunduğu bir mezarlık vardı Rasûlullah bu mezarlığın kaldırılması istedi Böylece mescidin inşâ edileceği arsa genişletilmiş oldu Ayrıca burada bulunan su birikintisi de yok edildi (Nesâî, Mesâcid 12) Ensar ve muhâcirden gönüllü kimselerin katılımıyla inşâ edilen bu mescid için Rasûlullah, organize etmek, planlarını yapmak, kıble duvarının tesbit ve inşâsı ve bir işçi gibi taş ve kerpiç taşımak şeklinde bizzat katılmıştır

Mescidde namaz kılınan yerin üzeri açıktı Ancak, mescidin ortasında, hurma ağacından yapılan direkler üzerinde, hurma dal ve yapraklarından bir gölgelik yapılmıştı Mescidin doğu tarafında duvara bitişik olarak Rusûlullah (sas)’ın hanımları için odalar inşâ edilmişti Yine bu mescide bitişik olarak, gündüzleri bir eğitim-öğretim yeri, geceleri ise evsiz kimseler ve misafirlerin barınması için “Suffe” denilen üzeri kapalı bir bölüm eklenmişti Medine’de inşâ edilen bu mescid, aynı zamanda, kurulan İslâm devletine ait bütün faâliyetlerin yürütüldüğü bir merkez niteliğinde idi (Nesâî, Mesâcid 20) Birçok kez genişletilen mescid, bazen yeniden inşâ edilmiş, minâreler eklenmiştir

Mescid-i Nebî’de kılınan namaz, diğer mescidlerde kılınan namazlardan çok daha faziletlidir Hadis rivâyetinde buradaki namaz, başka mescidlerde kılınan bin rekât namazdan daha hayırlı ve faziletli (Ahmed Bin Hanbel, I/16, 184; Nesâî, Mesâcid 4) olduğu ifade edilmiştir Bunun içindir ki, hac farîzasını îfa etmek için bu topraklara giden müslümanlar, bir müddet (bu müddet, genellikle 40 vakit peşpeşe namaz kılmak için 8 tam gündür) Medine’de kalarak Peygamber Mescidinde ibâdet etmenin güzelliklerinden faydalanmaya çalışırlar


Mescid-i Aksâ:Kudüs’te eski Süleyman (as) mâbedinin bulunduğu yerde inşâ edilmiş olan câmiye Mescid-i Aksâ denilir “Aksâ”, en uzak anlamına gelir Kur’an-ı Kerim’de isrâ olayıyla ilgili olarak bu mescidden bahsedilir “Kulunu (Muhammed’i), gece vakti, âyetlerimizden bazılarını göstermek için Mescid-i Haram’dan, çevresini mübârek kıldığımız Mescid-i Aksâ’ya götüren Allah, noksan sıfatlardan münezzehtir O her şeyi işitir ve görür(17/İsrâ, 1)

Mescid-i Aksâ’ya “İliya” veya günahlardan temizlenme yeri anlamında “Beytü’l-Makdis, yahut Beyt-i Mukaddes adı da verilmiştir Mescid-i Aksâ’ya “en uzak mescid” anlamındaki bu ismin verilmesi, Mekke’deki Mescid-i Haram’a yaya yürüyüşü ile bir aylık mesafede bulunması yüzündendir Hz Peygamber, mirac gecesinde; “Burak’a bindim, Beytu’l-Makdis’e gittim”

Mescid-i Aksâ, hicretin 16 ayına kadar müslümanların kıblesi idi Hz Ömer devrinde Kudüs fethedilince, oraya giden halîfe gece vakti Beytü’l-Makdis’e girdi ve bütün gece orada namaz kıldı Sabah olunca ezan okutarak cemaatle namaz kıldı Beytü’l-Makdis’in mukaddes hâtırasına bir mescid yaptırdı Bu yapıya Mescid-i Ömer denilir ve asıl Mescid-i Aksâ burasıdır Mescid-i Aksâ diye ziyaret edilen büyük câmi, Kubbetü’s-Sahrâ diye isim alır Dört yandan merdivenlerle çıkılan geniş bir seddin ortasında, sekiz köşeli ve yüksek kubbeli bir binadır Kubbetü’s-Sahrâ’nın bir ziyâret yeri olmasına karşılık, Mescid-i Aksâ, bunun bir ibâdethanesini teşkil eder

Alıntı Yaparak Cevapla