Prof. Dr. Sinsi
|
Ezan
İslâm Konferansı veya başka bir teşkilâtın bünyesinde teşekkül edecek bir kurul, her sene hac organizasyonunu üstlenir ve bunu uygular Her ülkenin çıkardığı hacı adayı sayısına göre kurulda temsil edilecek delegeler hac boyunca sağlanan döviz gelirlerini de organizasyon masrafları olarak kullanabilirler; artan miktarı da o bölgelerin temizlik, nizam ve intizamına, onarımına harcarlar
Mescid-i Aksâ’nın yürekleri yakan durumu, mü’minlerin boy aynası, boy ölçüleri için gösterge  Hıristiyanlık, yahûdilik ve İslâmiyet açısından da kutsal bir kent, etrafı mübarek kılınan belde (17/İsrâ, 1) Oraya hâkim olan, dünyaya hâkim olmuştur denebilecek bir simge ve psikososyal moral ve güç kaynağı
Günümüzdeki durumu belirtmeye gerek var mı bilmiyorum; Fesad, katliam, vahşet, dehşet  Siyonizm ve emperyalizm, sadece Kudüs’ümüzü değil; İslâm âlemini işgal altında tutuyor Kudüs’ün, Mescid-i Aksâ’mızın işgalden kurtulması için çalışmak, tüm gayretimizi seferber etmek, cihad etmek farz-ı ayın
Kıblelerimize Yönelerek Kıyam: Rasûlullah (s a s ) ve ilk müslümanlar Mescid-i Aksâ’yı vahiy gereği ilk kıble kabul ettiler; oraya yönelerek Rablerine kulluklarını yerine getirdiler ilk önce Biz de önce oraya yönelmeli, sonra Kâbe’ye teveccüh etmeliyiz, tefekkür ve görev bilinciyle Hem namazdaki “kıyam”ı, hem de namaz gibi ibâdet ve farz olan küfre başkaldırı anlamındaki “kıyam”ı kıbleler tâyin edecektir Biz de kıblelerimize karşı yönelecek, yüzümüzü Aksâ ve Haram Mescidlerine çevirecek ve oraya doğru “Allahu Ekber!” diyerek kıyama duracağız/kalkacağız
Rasûlullah Mescid-i Haram’dan veya diğer mescidlerden değil; Mescid-i Aksâ’dan çıktı mîrâca Mescid-i Aksâ’ya ayak basarak yükseldi göklere Biz de namazlarımızın mîrâc olmasını istiyorsak, yahûdilerin ayakları altında alçalmak değil de; göklere ve yücelere doğru yükselmek istiyorsak Mescid-i Aksâ’yı asansör veya kaldıraç kabul etmeli, onu merdivenimizin ilk basamağı olarak değerlendirmeliyiz
Mescidlerimiz işgalden kurtulduğu gün Mescid-i Aksâ’mız da kurtulacak, Mescid-i Haram’ımız da Mescidlerin kurtuluşu da Allah’ın evi olan gönüllerimizin işgalden kurtulması ile sağlanacaktır
Kiliseden Câmiye; Câmiden Müzeye: Ayasofya
Ayasofya, Doğu Roma İmparatorluğunun en önemli kiliselerinden biri olarak 537 yılında yapılmıştır 29 Mayıs 1453’te İstanbul’un fethi için şükür namazı burada kılınıp İstanbul’da ilk ezan burada okunarak, fiilen ilk İstanbul câmisi olmuştur Kilise devrindeki adını fetihten sonra da koruyan Ayasofya Câmii, İstanbul’da ilk Cuma namazı kılınan câmi de olmuştur Kiliseden câmiye üç gün içinde tamamen çevrilen Ayasofya, bu sebeplerden dolayı, İstanbul fethinin en büyük sembolü olmuştur
Ayasofya câmiye çevrildikten sonra, Fâtih, vakıf geleneğini sürdürerek, buraya vakıflar tahsis etmiş ve devamlı bakımı için tam 62 görevli tâyin etmiştir O günden sonra tam 481 sene Ayasofya, içinde namaz kılınarak mescidlik gibi ulvî bir vazife görmüştür Câminin vakfiyesini hazırlatan Fâtih, bu câmiyi puthaneye çevirenler için tâ o günlerde lânetler yağdırmıştır Fâtih’in vakfiyesinde şunlar yazılıdır:
“Kim bu vakfiyenin bir şartını değiştirir, fâsid bir te’ville, dalavereyle vakıf hükmünü yürürlükten kast eder ve aslını değiştirir, fürûuna itiraz eder veya bunları yapana yol gösterir ve yardım eder veya kanunsuz olarak onda tasarruf yapmaya kalkar veya sahte evrak düzenleyerek mütevellîlik hakkı gibi şeyler ister, yahut onu kendi hesabına geçirirse haram işlemiş olur, günah kazanır Allah’ın meleklerin ve bütün insanların ebediyyen lâneti onun üzerine olsun Azapları hafiflemesin Kıyâmet gününde yüzlerine bakılmasın Kim bunu işittikten sonra değiştirirse, günahı değiştirenleredir Allah işitendir, bilendir Bu vakfı değiştirmeye, bozmaya girişen kişi ölümü, sekerâtı, kıyâmet sahnelerini ve karanlığını, kabri ve yalnızlığı, münkeri ve heybetini, nekiri ve soracaklarını, âlemlerin Rabbi huzurunda duracakları günü hatırlasın O gün hiçbir kimse, hiçbir şeye sahip değildir O gün bütün işler Allah'a aitttir ”
Ve  Ayasofya, 24 11 1934 tarihli ve 2/1589 sayılı bakanlar kurulu kararı ile müzeye çevrilir Artık Ayasofya’nın sembollüğü farklılaşmıştır Câmilerimizin elden çıktığının, işgal edildiğinin, devletin emriyle kapatılıp, ancak tâğûtî güçler istediğinde lütfen açılmasına izin verildiğinin simgesi  Müslümanların öz yurtlarında esâretinin sembolü 
Merhum Osman Yüksel Serdengeçti Ayasofya için şöyle ağıt yakıyor: “Ey İslâm’ın nuru Ayasofya! Şerefelerinde fethin şerefi ışıl ışıl yanan muhteşem mâbed! Neden böyle bomboş, neden böyle bir hoşsun?! Hani minârelerinden göklere yükselen, tâ mâveradan gelen ezanlar? Hani o ilâhî devir, ilâhî nizamlar? Aysofya ses vermiyor, Ayasofya bomboş, Ayasofya bir hoş!
Hani nerde şu muşteşem minberde, binlerce erin, binlerce gâzinin baş koyduğu şu temiz yerde, şimdi hangi kirli ayaklar dolaşıyor! Ayasofya, Ayasofya! Seni bu hale koyan kim, seni çırılçıplak soyan kim? Hani kubbelerden gönüllere, gönüllerden kubbelere gürül gürül akan, sîneler yakan Kur’an sesleri!  Kur’an sesleri dindirilmiş, müslümanlar sindirilmiş Allah, Muhammed, hulefâ-i râşidîn, bu din ulularının isimleri kubbelerden yerlere indirilmiş!
(Müslim, İman 259; Nesâî, Salât 10) buyurmuştur Yeryüzünde Mescid-i Haram’dan sonra yapılan en eski mescidlerden birisi Mescid-i Aksâ’dır Yapımına Dâvud (a s ) başlamış ve Hz Süleyman tarafından tamamlanmıştır Ayasofya! Ey muhteşem mâbed! Merak etme, Fatih’in torunları yakında seni câmiye çevirecekler Gözyaşlarıyla abdest alarak secdeye kapanacaklar Tehlil ve tekbir sadâları boş kubbelerini yeniden çınlatacak İkinci bir fetih olacak Ozanlar bu fethin destanını yazacak, ezanlar ilânını yapacaklar Sessiz ve öksüz minârelerinden yükselen tekbir sesleri fezâları inletecek Şerefelerin yine Allah’ın ve O’nun sevgili peygamberi Hz Muhammed (s a s )’in şerefine ışıl ışıl yanacak Bütün dünya Fâtih dirildi sanacak Bu olacak Ayasofya, bu olacak! İkinci bir fetih, yeni bir ba’sü ba’delmevt Bu muhakkak  ”
|