Yalnız Mesajı Göster

Tarihî Hâdiselerle Tebliğ Ve Helâk

Eski 08-02-2012   #3
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Tarihî Hâdiselerle Tebliğ Ve Helâk




b) Hz Salih



Hz Salih (as)'in kavmi de, peygamberlerine isyan etmişlerdi Allah (cc) da, mucize olarak ona bir deve göndermiş ve ona dokunulmamasını istemişti Ne acıdır ki onlar, küstahlık ederek bu deveye dokunmuşlardı Deveye dokunmama, ilk etapta bizim idrak ve anlayış ufkumuzu zorlayabilir Halbuki her devirde insanlar bir kısım mükellefiyetler altındadır Namaz, oruç, zekat bu türden birer mükellefiyet çeşididir Bunlar gibi içki içmeme, zina etmeme, faiz yememe de birer mükellefiyettir Bu mükellefiyetler bu şekilde olduğu gibi, bazen de bir deveye dokunmama şeklinde olabilir Nitekim Hz Salih (as)'in kavmi, böyle bir mükellefiyetle karşı karşıya kalmış ve bu imtihanı kaybetmişlerdi Şems suresi bu hâdiseyi bize şöyle icmâl eder:
"Semud kavmi azgınlığı yüzünden (Allah'ın elçisini) yalanladı Onların en bedbahtı (deveyi kesmek için) ileriye atıldığında Allah'ın peygamberi onlara, "Allah'ın bu devesine ve onun su hakkına dokunmayın" demişti Ama onlar O'nu yalanladılar ve o deveyi boğazladılar Bunun üzerine Rabbileri, de suçlarından dolayı onların üzerine kat kat azap indirdi ve onları yerle bir etti" (Şems, 91/11-14)
Semud kavmi, peygamberleri olan Hz Salih (as)'e baş kaldırdığında, kavminin bu tavrı karşısında, görüyoruz ki Hz Salih (as), onlara sadece sözle bir şey anlatma durumundadır "Ona dokunmayın" diyor Zira ona dokunmak belanın düğmesine dokunmak demekti Ama gel gör ki, kavmi onu dinlemedi ve şekavet maratonunda en önde olan ve tabiî diğerlerini temsil eden birisi, bu bela düğmesine dokunuverdi
Aslında bütün devirlerde bu hep böyle olmuştur Küfre önderlik yapacak birisi çıkar ve diğerleri de yığın yığın onu takip ederler Değişik dönemlerde bizim dinimize dokunanlar da, işte böyle bela ve musibetin düğmesine dokunmuşlardı dokunmuş ve âli bir milleti perişan etmişlerdi Derbeder olmaya yüz tutmuş bir milletin, o günkü zaafları da, Kur’ân'a dokunacak şakilerle başlamıştı Daha sonra şahıslar değişecek ama senaryo aynen devam edecekti Kâbe'yi telvis edecekler zemzemi kirletecekler her devirde olmuştur ve olacaktır da
Ve Semud kavminin şakisi öne atıldı Peygamberin "Durun, yapmayın!" feryadına kulak vermeden deveyi boğazladı Böylece hem bu fiili işleyenler hem de ona sessiz kalanlar, kendi akıbetlerini hazırladılar Allah (cc) da onları derbeder etti ve iyiyi kötüden ayırmayarak hepsini mâzi mezarına gömdü Cismânî olarak bela ve musibete maruz bıraktığı gibi, namlarını da isli-dumanlı hâle getirdi Bazen bu musibet cisme dokunmaz; meselâ mesh, surette değil sîrette olur Böyle bir bela diğerinden daha zor anlaşılır Bu tür musibet, sadece cismaniyete isabet eden musibetten, aslında daha şiddetlidir Ve günümüzde gelen belalar, ekseriyetle bu türden gelmektedir Zannediyorum, serkeşliğin başdöndürücü keyfiyette devam etmesinin bir sebebi de bu; çünkü insanlar, başlarında dönüp duran belanın farkında değiller
Surenin sonunda:
"(Allah, bu şekilde azap etmenin) akıbetinden korkacak değil ya!" (Şems, 91/15) denilmektedir Zira O, mülk sahibidir Mülkünde istediği gibi tasarruf eder
Bu âyetlerin ışığı altında görüyoruz ki, Hz Salih (as)'in mağlup düşmeye yüz tuttuğu bir hengamda ve sözünü dinletemediği bir pozisyonda, Allah (cc) o kavmi helâk ediyor; ediyor ve yerin dibine geçiriyor Zira Allah (cc) bütün kâinatı ve hususen insanı, kendisini bilip tanısın diye yaratmıştır Dünyanın varlık hikmeti budur İnananlar mağlup duruma düşünce, bu hikmet sarsılır Cenâb-ı Hakk da o devrin insanlarını sarsar, bazen de, yukarıdaki misallerde olduğu gibi yerle bir eder Bu, hiçbir zaman değişmeyen ve değişmeyecek olan ilâhî bir kanundur

Alıntı Yaparak Cevapla