Prof. Dr. Sinsi
|
Hesabı Sorulacak Nimetler
Evet, Allah Rasûlü ve Hazreti Ebu Bekir gibi has dairedeki bir kısım arkadaşları, maddî hayat itibarıyla en fakirane yaşayan insanlardı
Hem de onlar bu hale kendi ihtiyarlarıyla razı oluyorlardı Şayet isteselerdi, herkesten daha müreffeh yaşayabilirlerdi
Zira, Rasûl-ü Ekrem Efendimiz sadece kendisine verilen hediyeleri dağıtmayıp yanında bıraksaydı, o günün maddeten en zenginlerinden biri
olabilirdi, ama O öyle yapmayı hiç düşünmedi; ümmetini helâlinden kazanıp zengin olmaya teşvik ettiği halde kendisi hem kıyamete kadar
gelecek olan bütün irşad erlerine örnek olmak hem de âhiret meyvelerini ötelere bırakmak için fakirliği ve zahidâne bir hayatı ihtiyar etti
Öyle ki, bir gün Fazilet Güneşi (aleyhi’s-salatü ve’s-selam) iki arkadaşı ile beraber Ebu Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin evine gitmişti
Evin hanımı onları karşılamış, Ebu Eyyûb Hazretleri de hemen bir hurma salkımı kesip getirmiş, kutlu misafirlerine ikram etmişti
Allah Rasûlü “Bu hurma dalını niye kestin, meyvesinden toplasaydm ya!” buyurunca, ev sahibi,
“Ya Rasûlallah, evime şeref verdiniz; size hem kuru hurmasından, hem tam olgunlaşmayanmdan, hem de olgun tazesinden tattırmak istedim,
onun için dalıyla beraber getirdim ” demişti
Ebu Eyyûb el-Ensâri hazretleri, bu kutlu misafirlerine hurma ikram etmişti ama bununla yetinemezdi
Hemen kalkıp dışarı koşmuş, bir oğlak tutup kesmiş ve sonra onun yarısını kebap yapmış, diğer yansını da suda pişirmişti
Şefkat Peygamberi, sofraya konulan etten bir parça almış, onu bir yufkanın içine koymuş ve
“Ey Ebâ Eyyûb! Bunu Fatıma’ya götür, zira günlerden beri o böyle-sini tatmadı ” buyurmuştu
Ebu Eyyûb da hemen bu emri yerine getirmiş ve tekrar aziz misafirlerinin yanına dönmüştü
Herkes yemeğini yiyip doyunca, Rehber-i Ekmel (sallallahu aleyhi ve sellem) “Serin gölge, ekmek, et, hurma, henüz olgunlaşmamış
hurma, olgun taze hurma ve soğuk su…” demiş; bunları sayarken de mübarek gözleri yaşlarla dolmuştu Sonra sözlerine şöyle devam etmişti:
“Nefsim kudret elinde olan Yüce Allah’a yemin ederim ki, işte bunlar da sorulacağınız nimetlerdendir; Allah Teâlâ
“Sonra o gün size verilmiş olan her nimetten sorguya çekileceksiniz ”(Tekâsür,102/8) buyurmuştur; evet, işte bunlar,
o kıyamet günü sorgulanacağınız nimetlerdendir ”
Peygamber Efendimiz’in bu sözü, orada hazır bulunan Ashâb-ı Kirâm’a öyle ağır gelmişti ki, hepsi derin derin mülahazalara dalmışlardı
Bunun üzerine Müşfik Nebi şöyle buyurdu: “Bu türlü nimetlere rastlayıp da onlara el uzattığınızda “Bismillah” deyin; doyduğunuz zaman da,
“Sonsuz şükürler olsun Allah’a ki bizi doyurdu, nimetlerle serfiraz etti ve lütf u ihsana erdirdi ” diyerek o nimete şükredin ”
Bir başka gün, Enbiyalar Serveri, oruç tutmuştu; iftar edeceği zaman kendisine bir bardak süt getirmişlerdi
Sahabe-i güzin efendilerimiz Rasûl-ü Ekrem’in hoşuna gidebilecek bir şey yapmak için can atarlardı; o gün de ikram edecekleri sütün
içine biraz bal koymuşlardı Peygamber Efendimiz, sütten bir iki yudum alıp balın tadını hisseder hissetmez elindeki kabı mübarek
dudaklanndan uzaklaştırarak, “Bu nedir?” diye sorunca, ‘Ta Rasûlallah, hoşunuza gideceğini düşünerek süte biraz bal karıştırdık!” cevabını
vermişlerdi Bunun üzerine Beyan Sultanı elindeki kaseyi yere koyarak şöyle buyurdu:
“Dikkat ediniz! Ben bunun içilmesini haram kılmıyorum; fakat, bilin ki, kim (yemesinde-içmesinde, giyiminde-kuşamında) Allah için
mütevazı olursa, Allah onu yücelttikçe yüceltir; kim de kibirlenir ve büyüklük taslarsa, Cenâb-ı Hak onu da alçalttıkça alçaltır
Kim iktisatlı hareket ederse, Allah onu zengin kılar; kim de israf ederse, Cenâb-ı Hak onu fakr u zarurete mübtela eyler ,
ve kim Allah’ı çokça zikrederse, Mevlâ-yı Müteâl ondan hoşnut olur ”
Sözün özü; iktisat, insanı kanaatkar kılar; hadis-i şerifin ifadesiyle “Kanaat, tükenmez bir hazinedir ”
ve “Kanaat eden aziz yaşar; tamah eden zillete düşer ” iktisat, berekete ve izzetli yaşamaya vesile olur
İsraf ise, kanaatsizliğe, sürekli hayattan şikayet etmeye, hırsa, riyaya ve ihlassızlığa sebebiyet verir; insanın izzetini
kırar ve onu başkalanna yüz suyu dökmeye mecbur eder Bütün mü’minler iktisat ve istiğna ruhunu hayatlarının esası yapmalıdırlar;
fakat, özellikle de adanmış ruhlar, yeme-içme, giyim-kuşam, ev-bark, araba ve eşya gibi bütün ihtiyaçlarını zaruret çizgisine göre
ele almaya ve her meselede tevazu kaidesine muvafık davranmaya çalışmalıdırlar
M Fethullah Gülen - Ölümsüzlük İksiri -Kırık Testi 7
Sayfa 246-247-248
|