Yalnız Mesajı Göster

Takvanın Boyutları

Eski 08-02-2012   #4
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

Takvanın Boyutları




4-Murakabe ve Takva:

Kur'an, fizyolojik bir ürpertinin yanında, olayların hikmetini sezmekten kaynaklanan endişenin vereceği dehşetten, inanç ve bilinçle oluşan kaygılanma durumundan söz eder Peygamberler, doğal olaylardan korkmayı din edinen toplumlara, onların fizyolojik korkularını dağı­tan mucizelerle gelmişlerdi Hissî mucizeler dönemi, do­ğal olaylardan korkmanın azaldığı Hz Muhammed (sav)'in ça­ğında son bulmuştur Çünkü mucizelerin hikmeti, hissî korku yerine bilme korkusunu, daha doğrusu ilâhî kaygı ve korkuyu öğretmektir Yani Kur'an, duygusal korku yerine bilme korkusunu getiriyor
Gökler ve yer Allah'ın mülküdür O, bu mülkünün Melik'idir Mülkünde yaşayan bütün canlılara her türlü iyiliği ve ihsanı yapmaktadır Sayılamayacak kadar çok ni­met vermekte, rızıklarını yaratmaktadır
Kişi, kendisine iyilik yapan amirinin ikram ve ihsan­larına gereği gibi karşılık verememekten kaygılanır Ku­lun bir ilâhtan korkması da böyledir Bir ilâhî otoriteye inanan kul, O'na ihanet etmekten ve O'nun tarafından cezalandırılmaktan, bu nedenle de ondan gelen nimetleri kaybetmekten korkar
Kur'an, otorite karşısında kötü bir sonuçla, ya da iyi birşeyi kaybetmekle karşılaşan kimsenin bilgisizlik, şüp­he ve acizliğinden kaynaklanan ruh hâlini 'havf, 'rehbet', 'şefkat' ve 'feza" kelimeleriyle anlatıyor
Allah'ın makamından korkmak, O'nun makamına karşı sorumluluk hissi taşımak, O'nun emirlerine aykırı hareket etmekten sakınmak, O'nun öldükten sonra kendi­sini hesaba çekeceğine inanıp o günden ve o günün kötü sonuçlarından korkmak, şüphesiz ki takvanın gereğidir
Allah (cc) şöyle buyuruyor:
"İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için kor­kup sakındıkları (ittika ettikleri), iman ettikleri ve salih amelde bulundukları, sonra korkup sakındıkları ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup sakındıkları ve iyilikte bulundukları takdirde (yasaklanmadan önce) yedikleri do­layısıyla bir sorumluluk yoktur Allah, iyilik yapanları se­ver"
Müslümanlar, iman ettikten sonra salih amel işlerler, günah işledikleri zaman da hemen 'takva' ile kendilerini denetleyerek Allah'a tevbe ederler Burada üç defa tekrar­lanan şey, İslâm'da dinî hayatın üzerine oturduğu sorum­luluk bilinci, yani 'takva'dır Bu bir anlamda 'denetim korkusu'dur
Allah'ı tanıma, sıfatlarını idrak etme, tecellilerini farketme ve O'nun fiillerinin nasıl işlediğini anlama soyut bir iştir Soyut bilgilenme ise derin bir tefekkürü ve dene­tim hissini gerekli kılar Yaratıcının üstün sıfatları oldu­ğunu bilen kimse, ruhî boyutta bir saygı ve korkuyla do­lar İlâhî kudreti fark edemeyenlerin kalbinde böyle derin duygular bulunmaz
Yüce bir makam tarafından denetlenme duygusu, dünyanın gaflete sürükleyen cazibesine karşı zühd, günah­lardan tevbe, ilâhî muhabbet ve ünsiyet telkin eder, dinî gayreti artırır
Kur'an'da bu duygu, 'takva' ve 'haşyet' kelimeleriyle anlatılıyor
Burada korkulup sakınılması gereken bizzat Allah'ın kendisi ve O'nun Rabliğidir Allah'a karşı sorumluluk bi­linci taşıyanlar, kendilerini denetleme, hareketlerini mu­rakabe etme anlayışına sahip olurlar
Her yerde ilâhî tecellileri düşünen, kendisini sürekli Yüce Yaratıcı'nın huzurunda ve denetimi altında bilen, kendisine o Yaratıcı'mn âyetleri okununca derisi ürperen, gizlide ve açıkta günah işlemekten çekinen kimse, 'fikrî korku' taşıyor demektir
Takva bilinci, kulun Allah karşısında dikkatli olması­nı sağlar Kişiye O'nun karşısında günah işlemekten utan­ma ve O'na itaat etmeye çaba gösterme şuurunu kazandı­rır
Kur'an şöyle diyor:
"Siz, her nerede iseniz, O, sizinle beraberdir Allah, yapmakta olduklarınızı görendir"
O kullarını gözetir, onların amellerine şahit olur Ne­rede olurlarsa olsunlar, -ister karada, ister denizde, ister gecede, ister gündüzde, ister evde, isterse çölde- O'nun için hepsi birdir Her şey O'nun görmesi ve işitmesi altın­dadır Sözünüzü işitir, mekânınızı görür, açığınızı ve gizli­nizi bilir
Allah (cc) göğüslerin gizlemekte olduğu şeyleri de bi­lir, açığa vurulan şeyleri de O, sinelerin özünde saklı durandan haberdardır
İnsanı yaratan Allah (cc), ona nefislerinin ne gibi ves­vese verdiğinden haberdardır Çünkü O, insana şahdamarından daha yakındır
Bu duygu ve bilinçle hareket eden mü'min, yanlış yap­mamaya çalışır Rabbinin murakabesi (gözetimi) altında olduğunun şuurunda olan bir Müslüman, O'nun huzurun­da kendisini utandıracak hataları yapmaktan çekinir Ken­dini kontrol eder Onu, mahkemelerin vereceği cezadan, halkın ayıplamasından, polisin korkusundan önce, bu an­layış frenler Bu bilinç, onu gizlide ve açıkta günah işle­mekten, başkalarına zarar vermekten, insanların hakları­na tecavüz etmekten sakındırır
Bu şuuru taşımayan insanlar, polisin ve hapishane korkusunun olmadığı zamanlarda istediklerini yaparlar Onları kötülük yapmaktan hangi sorumluluk duygusu, hangi korku, hangi iyilik düşüncesi alıkoyabilir?
Takva bilinci, kişinin içindeki en zengin, en koruyu­cu, en etkili murakabe duygusudur

Alıntı Yaparak Cevapla