Prof. Dr. Sinsi
|
Takva Bilincinin Müşahhas Örnekleri
3- Allah'ı Hesaba Katma Bilinci:
Peygamberimiz (s a v) buyuruyor ki:
"Şüphesiz haram da bellidir, helâl de Arada insanların pekçoğunun bilmediği şüpheli bazı şeyler olabilir Kim onlardan ittika ederse (korkup sakınırsa) dinini ve ırzını temize çıkarmış olur Şüpheli şeylere dalan, haramlara düşebilir Tıpkı bir koruluğun etrafında sürüsünü otlatan çoban gibi Sürünün o koruluğa girme tehlikesi mevcuttur Dikkat edin, her padişahın bir koruluğu vardır Allah'ın koruluğu ise O'nun haramlarıdır Dikkat edin, bedende bir et parçası vardır O düzgün olursa beden de düzgün olur O bozulursa bedenin hepsi de bozulur Dikkat edin, o et parçası kalptir "
Kur'an'ın "Hudûdullaha/Allah'ın koyduğu sınırlara yaklaşmayın " diye bahsettiği hassasiyet bu olsa gerektir Kur'an, özellikle haram davranışlarla ilgili konularda, 'Allah'ın koyduğu sınırları aşmayın' değil, 'Allah'ın koyduğu sınırlara yaklaşmayın' diye emretmektedir Yaklaşıldığı zaman o sınırların aşılması, çiğnenmesi her zaman mümkündür Allah'ın sınırlarını aşma korkusuyla bunlara yaklaşmamak, nefsi tutmak, haramları işletmemek takva bilincidir
Takva bilincini kuşanmış bir yürek, Müslümanı değil İslâm'ın yasaklarını çiğnemekten, şüpheli şeylerden bile alıkoyabilir Allah'ın mülkünde hangi alanın O'na ait bir koruluk olduğunu ve bu koruluğa yasak olmasına rağmen girmenin ne denli zararlı olduğunu öğretir
Takva, Allah'ı hesaba katma bilincidir Allah (cc) vardır, her yerde hazır ve nazırdır O her şeyi görür ve bilir O'ndan birşey gizlemek, O'nun birşeyi görmemesini istemek mümkün değildir Kulları denetleyen, onların yaptıkları amelleri görevli meleklere kayıt ettiren O'dur Meleklerin tuttukları amel defterini en büyük hesap gününde insanın eline verip de; "Oku kendi kitabını; bugün nefsin senden hesap sorucu olarak yeter " diyecek olan da O'dur
Müslüman bu imanla hareket eder Bu dikkatle yaşar Bu bilinçle amel işler Rabbinin her an kendisiyle beraber olduğunu aklından çıkarmaz Allah için işlenen bütün amellerin dünyada ve ahirette büyük karşılıklarla kendisine döneceğine inanır Vazgeçmediği, tevbe etmediği her bir kötü fiilin de, azgınlık ve isyanın da azap olarak dünyada ve ahirette karşısına geleceğinden emindir
O bilir ki Allah (cc) sevilmeye, şükredilmeye, önünde secde edilmeye ve ibadet edilmeye lâyıktır O bilir ki insanın görevi, yalnızca Allah'a şükürdür O, bu şükür görevini Allah'tan ittika ederek, O'na karşı duyduğu sorumluluk bilinciyle yapmaya çalışır
Hayatının hiçbir anında Allah'ı unutmaz Hep O'nu, O'na ait Rablik özelliklerini, O'nun sevabını ve azabını hesaba katarak yaşar Adımlarını ona göre atar Allahsız bir varlık âlemi asla düşünmez Bilir ki Allahsız bir dünya isteyenler, yeryüzünde istediği gibi hareket etmek isteyen ve kendi hevalarını (aşırı isteklerini) tanrı haline getiren
azgınlardır
Evet takva, kelimenin tam anlamıyla Allah'ı hesaba katarak, O'nun kendisini murakabe ettiğini ve yaptıklarının karşılıksız kalmayacağını düşünerek hareket etme anlayışıdır Bu, 'yapayım, nasıl olsa kimse görmez, kimsenin haberi olmaz' gafletini bir tarafa atıp, 'Bu hatayı yapamam, yapmamalıyım İnsanlar beni görmese de Rabbim görmekte ve O'nun melekleri yaptıklarımı tıpkı bir kamera gibi tespit etmekteler' şuuruna ulaşmaktır
Bu duygu çok güçlü olduğu zaman, insan kolay kolay yanlışa düşmez Bu anlayışa sahip olan kişilerin çok olduğu toplumlarda zulümler ve suçlar en aza iner Çünkü bu bilinç, insanı gizlide ve açıkta, yani her yerde frenler
Bu bilinç, bir iç denetim merkezidir Bundan mahrum olanı dış tedbirlerle, kanun ve polis korkusuyla ne kadar denetleyebilirsiniz? Kanun gücünün ve polis denetiminin ulaşamadığı yerlerde ve anlarda yapılan haksızlıkları, ihlâl edilen hakları nasıl önleyebilirsiniz? Yaptığının hesabını asla vermeyeceğine inanan bir kimseyi faziletli işlere kim yöneltebilir, onun işleyebileceği kötülükleri kim önleyebilir? (Seksenli yıllarda Newyork'ta birkaç saat elektrikler kesilmişti Bu karanlıktan yararlanan Newyorklular'ın mağazalara ve dükkânlara girdiklerini ve kısa zaman içerisinde üç milyar dolayında soygun yaptıklarını o zamanki gazetelerde okumuştum)
Bu bilinçten yoksun kimselere kanunla ve polis zoruyla kimi sevdirebilirsiniz, hangi salih ameli, ne kadar yaptırabilirsiniz? Hangi insan, kanun zoruyla yazın sıcak günlerinde, aç ve susuzken, her türlü nimetler göz önünde, kolaylıkla tadılabilecek bir yerde iken, onlara el uzatmaksızın oruç tutturabilir, nefisleri kontrol altına almayı sağlayabilir? Hangi anlayış, hangi beklenti, hangi teşvik, insanlara en sevdiği mallarının, kazanmak ve biriktirmek için çırpındıkları servetlerinin bir kısmını sırf sevap, yani Allah'tan bir karşılık bekleyerek fakirlere zekât olarak, onların bir hakkı kabul ederek verdirebilir? İnsanları kimsenin ayıplamadığı, kontrol etmediği veya görmediği yerlerde bile güzel davranmaya, iyilik etmeye kim götürebilir?
İnsanoğlu, İslâm'a rağmen henüz böyle bir iç denetim gücü keşfedemedi İnsana bu muazzam iç denetim gücünü 'takva bilinci' kazandırır
|