Prof. Dr. Sinsi
|
Takva Bilincinin Müşahhas Örnekleri
6- İhsan ve Takva İlişkisi:
İhsan kelimesi, 'hasene' kelimesinden türemiştir ve bütün güzellikleri ve rağbet edilen şeyleri ifade eder
İhsan, güzellik, uygunluk, güzel olan şeyi en güzel şekilde yapmak demektir
İhsan ahlâkının iki yönü vardır:
Birincisi, başkasına iyilik etmek, nimet kazandırmak, yardımcı olmak ve bütün bunları güzellikle yapmak
İkincisi, amelde ihsan, yani birşeyi güzel bir bilgi ile bilmek (meselâ Allah'ı) veya birşeyi güzel bir amelle yapmak
Eğer insanlar hep ihsan üzere olurlarsa, yani hep güzel işler yaparlarsa, davranışlarını 'ihsan' üzere gösterirlerse, bunun karşılığı olarak 'ihsan' görürler, kendilerine güzellikle muamele edilir
İhsan ahlâkı, adaletten daha kapsamlı bir güzel huydur Çünkü adalet anlayışında, karşıdakinin hakkını vermek varken, ihsanda daha fazlasını vermek, daha güzeli ile karşılık vermek anlayışı vardır
Kur'an şöyle diyor:
"Allah'a ibadet edin ve O'na hiçbir şeyi ortak koşmayın Anne-babaya, yakın akrabaya, yetimlere, yoksullara, yakın komşuya, uzak komşuya, yanınızdaki arkadaşa, yolda kalmışa ve sağ elinizin sahip olduklarına ihsan edin (iyilik edin) Çünkü Allah, büyüklük taslayıp böbürlenenleri sevmez "
İhsan sahibi olanlara Allah 'muhsin' diyor ve onları övüyor:
"Kim, din yönünden iyilik edici (ihsan sahibi) olarak yüzünü Allah'a teslim edip dosdoğru İbrahim dinine tabi olan kimseden daha güzel olabilir? Allah, İbrahim'i dost edinmişti "
“Kim Allah (cc)'a ibadetinde ve O'nun kullarına karşı ilişkilerinde güzel davranırsa, o kimse muhsindir (ihsan sahibidir) ”
Meşhur Cibril hadisinde Peygamberimiz ihsanı şöyle tanımlıyor:
"Allah'a O'nu görüyormuşçasına ibadet etmendir Her ne kadar sen O'nu görmüyorsan bile O seni görüyor "
Burada bizzat Allah'ı görmek değil, Allah'ın sıfatlarını, Rabliğini ve azametini göz önünde bulundurmak kastediliyor Mü'min, ibadetini ihsan üzere yapar; yani ibadetin amacına ve hikmetlerine uygun bir şekilde, en güzel şekilde yapar Bu da Allah'ı görüyor gibi bir duygu içerisinde olmakla mümkündür Bu duygu bir anlamda takva bilincidir
"İman edenler ve salih amellerde bulunanlar için ittika ettikleri, iman ettikleri ve salih amellerde bulundukları, sonra ittika ettikleri ve iman ettikleri ve sonra (yine) korkup sakındıkları ve ihsan ettikleri takdirde (yasaklanmadan önce) yedikleri dolayısıyla bir sorumluluk yoktur Allah ihsanda bulunan muhsinleri sever "
Âyetten anlaşılacağı gibi takvanın üçüncü aşaması ihsana kapı açmaktadır Üçüncü mertebede takva, iyice giyilen ve vücudu her bakımdan koruyan elbiseye en ufak bir zarar verecek davranış ve sözden kaçınma hâliydi; şu hâlde, böyle bir elbiseyi giyen insanın her söz ve davranışı ilâhî hükümlere uygun düşeceğinden, o insan muhsin, hâli de ihsan olmuş olur
Gaflet perdesinin yerine takva elbisesini geçiren insan, maddî sınırları aşarak manevî, ruhî âlemde yaşar ve Allah'ı her yerde hisseder, O'nun gücünü her yerde görür; kendini görmese de sürekli O'nun huzurunda bulunduğu duygusuyla O'nu görüyormuşçasına davranır
Muhsinler (ihsan sahipleri), bütün işlerini Allah'ın razı olacağı şekilde güzel ve takvaya uygun yaparlar Onlar, çirkin, bayağı, kötü, zararlı ve faydasız amellerden, faaliyetlerden uzaktırlar Muhsin olanlar, insanlar içerisinde güzel davranışların, işleri güzel yapmanın sembolüdürler
"Göklerde ve yerde olanlar Allah'ındır; öyle ki, kötülükte bulunanları, yapmakta oldukları dolayısıyla cezalandırır, ihsan edenleri (güzel davranışta bulunanları) de daha güzeliyle ödüllendirir (onlara ihsan eder ) Ki onlar (muhsinler), ufak tefek günahlar dışında, günahın büyük olanlarından ve çirkin utanmazlıklardan (lememden) kaçınırlar Şüphesiz senin Rabbin, mağfireti geniş olandır Sizi topraktan inşa ederken ve siz annelerinizin karınlarında cenin halinde iken sizleri çok iyi bilen O'dur Öyleyse kendinizi temize çıkarıp durmayın O, ittika edenleri (sakınıp korunanları) daha iyi bilendir "
Takva kavramı, başka âyetlerde batılı bırakıp uzaklaşma anlamında kullanıldığı gibi, Allah (cc) rızasının şartı olan inanca uygun olumlu davranışı inançla birlikte yürütme şeklinde de kullanılmıştır Şu âyetlere bir bakalım:
"  Eğer iman eder ve ittika ederseniz (korkup sakınırsanız) sizin için büyük bir ecir vardır "
"Kendilerine bir yara isabet ettikten sonra, Allah ve Rasûlünün çağrısına uyanlar, hele onlardan iyilik (ihsan) yapanlar ve ittika edenler (korkup sakınanlar) için büyük ecir vardır "
"Eğer ihsanda bulunur (iyilik eder) ve korkup sakınırsanız, şüphesiz Allah, yapmakta olduklarınızdan haberi olandır "
"Eğer (arayı) ıslah eder ve korkup sakınırsanız, bilin ki Allah şüphesiz bağışlayıcıdır, merhamet edicidir "
Yukarıya aldığımız birinci âyette iman, ikinci ve üçüncü âyette ihsan, dördüncü âyette ise ıslah, tümüyle takvanın karşılığı olarak kullanılmıştır Takva kelimesi, terk ve uzaklaşma anlamını ifade ederken olumlu bir davranışı da belirtmektedir
Kur'an, insanın Allah katında iyi muamele görebilmesi için takva bilincini şart koşmakla birlikte, ona salih ameli de eklemektedir Burada görüldüğü gibi salih amel, iman ve tasdikle, ihsan ve ıslahla sergilenebilmektedir
O hâlde takva sahibi muttaki, Allah katında değerli olabilmek için günahları, Kur'an'ın çirkin gördüğü davranışları ve batıl inanışları terk eden kimse demektir Böyle bir kimse takvayla birlikte salih amele yönelir ve Allah'ın hidayetine uyar
Batıl inançları, Kur'an'ın çirkin dediği işleri ve kötülükleri terk etmek için, güçlü bir azime, keskin bir iradeye, devam eden bir sabıra ihtiyaç vardır Takva ahlâkına sahip kimseler bu özellikleri taşırlar ve salih amel işlemeyi sürdürürler Böylece onların bu çabalarının Allah katında bir değeri olur
İnsan, takvaya yaklaştıkça ve ittika anlayışıyla yaşadıkça 'ihsan' derecesine ulaşır Allah da kendisinden hakkıyla ittika eden ve bu ihsan ahlâkına ulaşan 'muhsinlerle' beraberdir
"Şüphe yok ki Allah, ittika edenlerle (korkup sakınanlarla) ve muhsinlerle (iyi davrananlarla) beraberdir "
"Allah (cc) ihsan eden (iyilikte bulunan ve güzel davranan) kullarını sever "
İhsan eden muttakilerin makamı ise cennetteki pınar başlandır
"Şüphesiz muttaki olanlar, Rabblerinin kendilerine verdiğini alanlar olarak cennetlerde ve pınar başlarındadırlar Çünkü onlar, bundan önce ihsanda (güzel davranışta) bulunanlardı "
|