Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -62- Meclis
Ey cemaat! Allah yolcularına yakın durunuz Sözde ve işte onlara uyunuz Onlara hizmetçi olunuz Onlara her ne verirseniz, o sizin için onların yanında saklanır O verdiğinizi yarın size teslim eder Malınızla, canınızla onlara bağlanınız
Rızkının geniş olmasını dilersin, hâlbuki sana kısmet olan gelir Dar rızıklılar arasında yazılmışsan neyi talep edersin? Doğrusu, sana yazılmayanı talep etmektesin Bu hâlin için sana azap gelecek
Dünyalığın ardından daha ne kadar koşacak ve bu yolda hırsa kapılacaksın? Hâl odur ki, yalnız kısmetine yazılanı alabilirsin
Allah yolcuları daima taat üzere olur Kalpleri de bir çekinme duygusu taşır, hâlbuki siz isyan bayrağını çekersiniz Bu durumunuzdan da emniyet hissi duyarsınız Bu aldanışın ta kendisidir Sakının ki, kandırılmayasınız
Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurur:
“Her sanatın ehlini bulunuz ve ondan yardım dileyiniz ” Yapılan ibadet bir sanattır; onun ehli ve ustası da ihlâs sahibi kullardır İhlâs sahipleri, hükmü bilir, işlerini ona göre yaparlar Hakk'a karşı irfan sahibi oldukları için halk arasına katılmışlardır Kalp ve sır adımları ile nefislerinden, mallarından, çocuklarından ve Hakk'ın gayri cümle eşyadan kaçarlar Bünyeleri şehirlerde ve halk arasındadır, ama kalpleri uzaklarda ve yabanlardadır Onlar, kalplerini terbiye edinceye ve semalara uçmak için kanatlarına kuvvet buluncaya kadar, o hâlde devam ederler Onlar, yaptıkları yararlı iş neticesi, kalben uçar, himmet bakımından yüce ve daim Hak katında olurlar Hak, onlar hakkında şöyle buyurur: “Onlar bizim katımızda seçilmiş ve özlenmiş kimselerdir ” (Sâd, 38/47)
İman ki, yakin derecesine çıkar, yakin ki, marifet hâlini alır, marifet ki, ilim olur: İşte o zaman, Aziz ve Celil olan Hak’tan güzellikler gelir Ve sen dilediğini yapar olursun Zengin kişilerden mal alır, fakirlere dağıtırsın Mutfak sahibi olur, kalp ve sır elinle rızıklar taşımaya başlarsın
Ey içi bozuk adam, anlattığımız hâli buluncaya kadar hiçbir iyiliğin olmaz Sana yazık, hiçbir ermişi bulup onun elinde edep sahibi olma yolunu tutmadın Her şeyi inceliği ile bilen, zâhid, ilâhî ahkâmı anlayan birini bulup hâlini düzeltmedin
Yazık sana, karşılıksız bir şey talep eder oldun Dünya ki, bir sürü yorgunluktan sonra ele girer Hakk'ın indinde olanları kazanmak nasıl kolay olur? Hele bir düşün Hak Teâlâ’nın Kur'ân'da anlattığı az uyuyan, çok ibadet eden ve ağlayan kimselerle aranda dağlar var: “Onlar gecenin azını uyur; seherlerde istiğfar ederler ” (ez-Zâriyât, 51/17)
Hak, gerçek kul olduklarını bildiği için ibadet zamanı gelince onları ayıktırır; derin uykuda dahi olsalar uyandıracak kimseyi onlara salar
Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurur: “Allah, yâ Cibril, şunu uyut, sunu da uyandır, diye emir verir ”
Ayıktır onu ki, kulluğunda gerçek yolu tutar, günahtan kaçar Ondan ağırlığı al ve uykusunu dağıt
Uyut onu ki, yalancıdır, içi dışına uymaz Hep batıl içinde bulunur Lanet halkasına takılmıştır Bütün ağırlığı onun üzerine yık İbadet için kalkanlar arasında onun yüzünü görmek istemiyorum
İkinci manası da şudur: Şunu kaldır, o sevgi ehli ve Hakk'a talihtir Sevginin baş şartı yoruluncaya kadar aramak ve bu yolda yorulmaktır Öbürünü de uyut Çünkü o tarafımızdan sevilmiştir Sevilmenin icabı rahata ermek olur Uyusun ve istirahat etsin O karanlığı ziya ile açtı, ahitleri yerine getirdi Ve o sevgi babında gerçeği buldu O ki, Hakk'a karşı olan ahdini yerine getirdi, Hak da onun iyiliğini ve hoşluğunu diledi Çünkü Hak, her darda kalmışa yardım eder
Allah yolcuları, kalp adımları ile Hakk'a azıcık yol alınca, ayık zamanlarında göremedikleri birçok acayip şeyleri rüyada görmeye başlarlar Kalpleri ve sırları öyle hikmetli işler bulur ki, O'na ayık hâlde ermeleri mümkün olmaz
Onlar, oruç tuttu, namaz kıldı Nefislerinin arzusunu kırmak ve ibadet çeşitlerini yapmak suretiyle cenneti buldular Bunu ki buldular, bir başka emir alırlar Bundan başka yol lazım onlara ki, o, Hakk'ın yoludur
Onlar, kulluğu daha çok kalpten yapar, Hakk'a böyle varırlar, O'na vasıl olunca yerli olur, durumlarını açıktan görmeye başlarlar
Bir kimse, yaptığı işin niçin ve ne olduğunu bilirse, o yolda, gücünü, kuvvetini harcamaktan çekinmez Bilhassa Hak yolda ve Hakk'ın taatinde çalışmaktan hiçbir yorgunluk duymaz
İman sahibi, esas gayesine varıncaya kadar rahat ummasın Onun gayesi Rabb’i olduğuna şüphe yoktur Rahat bekleyen, O'na vasıl olmanın yolunu aramalı Yazık, Beni dilediğini iddia edersin, ama Benden, şenin için zuhur eden şeye karşı tuhaf bir hâl alırsın Bu hâlde, Benden sana ne fayda gelir? Davanda yalancısın
Bir müridin, hocası önünde sarık, gömlek, altın ve mal gibi şeyler için bir iddiası olamaz Yemesi için emir verdiği kabından alır ve yer Kendinden geçer, efendisinin verdiği emre intizar eder O bilir ki, efendisi her işi için emri Hak’tan alır Her müridin iyiliği efendisinin elindedir ve çözülen bağlarını o bağlar
Efendini itham etmekte isen, bir daha ona yakın olma Onu ithama kalkarsan, onunla oturmak artık sana yakışmaz Bir hasta ki, doktorunu itham eder, doktorun vereceği ilâç onun nesine yarar? Hiçbir işine yaramaz ve hastalıktan da beri olamaz
Bir kimsenin halk arasında zâhidlik durumu doğru olursa, halk ona rağbet eder Sözleri halka fayda sağlar, bakışları onlara hoş gelir
Halkı Hakk'ın verdiği bilgi ile ölçer, O'nun ihsan ettiği marifet duygusu ile görürsen, onların maddi vasıfları sana görünmez İns, cin ve melek senin için önem taşımaz Kalbine bir başka isim verilir Sır âlemin, keza bütün maddi sıfatlardan soyunur Vücudun, Âdemoğulları âdeti gereğince bir kabuk sayılır İlim ve irfanla dolarsan, bütün maddi yapılar, kalbinden ve sırrından uzak olurlar Sana hikmetler gelir Üzerine hikmet gömleğini giyer, nefsine ait işleri onunla görürsün Halka ait işleri ise, Rabb’inin emrine uyarak yaparsın Daha sonra, rabbânî ve ilâhî bir ilme erer, onları kalbine ve sırrına libas yaparsın
|