Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -62- Meclis

Eski 08-02-2012   #6
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -62- Meclis




Peygamber’in (sav) getirdiğine, yani Kur'ân'a, Sünnet’e devam et, çünkü bir kimse onları bırakırsa zındık olur Ve İslâm bağından kendini salıverir Ateşli darlık ve azap onun ileride hakkı olur Ve dünyada iken umulmadık sıkıntılara düşer
İrfan sahibi, Hakk'ın yakınlık kapısına vukuf peyda edip hüküm­lerin gereğini yapınca, kalbi için Hak tarafından bir başka hâl veri­lir İşbu hâlden sonradır ki: sözü dinlenir ve kendine uyulması caiz olur Bu sebeple Hak'la arasında bağı olmayana ve ilâhî hükümleri yerine getirmeyene uymak caiz olmaz Çünkü esas olan, o ilâhî bağa kavuşmaktır İrfan sahibi, ilâhî bağı, amel ve ihlâsla talikim ederse, Hak katında ona Azim adı verilir
Peygamber (sav) Efendimiz bu manada şöyle buyurdu: “Bir kimse öğrenir, amel eder ve öğretirse melekût âleminde Azim ismi ile çağrılır
Cehaletle uzlet köşene çekilme Halkı kalbinde taşımak suretiy­le uzlet etmek büyük bir fesattır Peygamber (sav) Efendimiz buyurur ki: “Öğren, hayrını şerrini bil, sonra uzlet et
Yeryüzünde bir şeyini ümit ettiğin ve çekindiğin bir kişi kalsa, ibadet köşesinde yalnız oturman doğru olmaz Senin için korkula­cak ve ümit beslenecek tek varlık olmalı, o da; “Allah”!
İrfan duygum yalnız Hak içindir Ve O'nun yolunda, O'na ya­kınlık peyda etmek için çalışırım O'nun dini için ayaklanır, O'nun rızası için yardım ederim Bu uğurda başka şeye aklım ermez

* * *


Doğru zat, dinin acıklı çağrısını duydu Hemen kalbine ve sır­rına emir verdi, onun yardımına koştu
Halk, yasakları çiğnediği, emirleri terk ettiği ve her şeyi arkaya attığı zaman doğru zat, onun, yani dinin nasıl yalvardığını ve Rabb’inden nasıl yardım istediğini işitir Bu işitme sonunda hemen kol­larını sıvar, başını diker, ona yardıma koşar Emirleri yaptırmak, ya­saklardan sakındırmak için elinden gelen gayreti sarf eder Halka nasihat eder, dini, onların benliğine eritip akıtmaya bakar Bu işi, Yaratan’ın kuvveti ile yapar Nefsini, tabiatını, şahsi isteğini ve bil­gisizliğini karıştırmaz Hele nifak hiç yapmaz
İbadet, âdetleri terktir İbadet anında, alışılmış olan dünyalık hiçbir âdet yapılamaz İbadet yerine gidildiği zaman bütün âdetler bir yana atılmalıdır İbadet zamanı, dünya bağlarını iptal ediniz Hal­ka bağlanmayınız Hakk'a bağlanınız Yapamadığınızı yapar gibi göstermeyiniz İyiyi kötüyü seçen Zât'ın gözleri var Taşıdığınız hâle göre o ölçüye vurulmadan hiçbir işiniz kabul olunmaz Benimsedi­ğiniz her şeyi bir yana atınız; onları hesaba katmayınız Ocağa gir­meden, kiriniz, pasınız temizlenmeden durumunuz makbul olmaz İşin kolay olduğunu sanmayın, sizin hemen hepiniz ihlâs iddiasını taşır, ama ölçüye vurulunca nifak hâliniz ortaya çıkar Eğer imtihan olmasaydı, ne iddiacı çıkardı, ne iddiacılar! Bir kimse halim selim olduğunu iddia ederse, karşısına öfke verecek şeyler çıkarılıp dene­nir Cömert olduğunu anlatandan bir şeyler talep edilir Her şeyin ki, varlığı iddia edilir, zıddı ile imtihana sokulur
Hevesi bırakınız, takvaya yapışınız, bütün hâliniz ittikâ üzere olmalı Hak Teâlâ ittikâ sahiplerine sahip olur
Şirki temelinden yıkınız Yanlış hareketlerin en ufak parçasını dahi yapmayınız Kitap ve Sünnet’in bağını tutunuz ve onu elinizden salmayınız Bütün hâlinizi iyi etmeye gayret ediniz Allah, kerimdir Yalnız Hak’tan çekininiz, başkasından korkmayınız Samimi bir kulda, iki korku olmaz
Allah yolcularının korktuğu şeyler yukarı bölümlerde anlatıldı Onlar, dünyada oldukları müddetçe yemede, içmede, giymede, nikâh işlerinde ve bütün yaptıkları işte bir çekinme duygusu taşır Bilhassa haram ve şüpheli şeyleri bir yana atar, helâl olanın da azını alırlar Haramlar için azap varsa, helâl olan için de hesap olduğunu bilirler Onlar her hâllerinde bir ihtiyat sahibi olmuşlardır Zâhidlik hâline ermek için her eşyayı bıraktılar Zâhidlik hâli kemal bulunca mari­fete çevrilir Marifet hâlinde de tam olgunlaşma ilâhî ilimlere kalbolur ve halkın başı üstünde taşınır
Şüphesiz, büyük insanların yanında haram, şüpheli şeyler bu­lunmaz Onların yanında yalnız helâl vardır O da, doğru zatların alıp harcadığı şeylerdir Onlar, haram şeyin adını anmadıkları gibi akıllarına bile getirmezler
Kul dünyayı ve âhireti bir yana atar, Hakk’ın Zât’ından başka şeylere karşı soğukluk duyarsa, kalbi Hak yakınlığını kazanır O'nun lütuf ve iyilik evine girer Bu girişten sonra, maddi geçim için üzün­tü duymaz Yemek, içmek ve diğer işleri için herhangi bir sıkıntıya düşmez Kalbi, bu gibi şeyleri düşünmez olur
Hak yakınlığını bulan zatların kalbi, yakınlık ve ihlâs ilmi ki­tabı ile beraberdir Onların kalbi, her maddi eşyadan fena bulmayı ve Hakk'ın önünde serilmeyi bilir Hâl ki böyle oldu, Hak onları ida­re eder ve başkasına bırakmaz Bu anlatılanlar, yaratılmışın düşün­cesi ötesinde kalır Bu hâller, zahirde görünenlerin çok ötesindedir Hak o kulları yok eder, sonra dilerse diriltir
İlk bilgi, ondan sonra hâsıl olan ilimle kuvvet bulur Cehaletten sonra ilim, sonra ihlâs, sonra ikinci ilim ve ikinci amel Sükûttan sonra konuşmak… Varlığından soyunup O'nunla var olmak… En bü­yük iş

Alıntı Yaparak Cevapla