Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -62- Meclis

Eski 08-02-2012   #14
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -62- Meclis




Ey Allah'ın kulları, siz hikmet evindesiniz Elbette vasıtalara talip olmanız gerekir O hâlde durmayıp Mabud’unuza yalvarın, kalbi­nizi şifaya erdirecek doktoru, tedavi edecek kimseleri isteyin Eli­mizden tutup O'na götürecek delili talep edin
Hakk’ın terbiyeye muktedir kıldığı kimselere yakın olunuz Hal­ka edep, erkân öğretmesi için Hak Teâlâ’nın vazife verdiği kimseleri arayınız O’nun yakınlık perdedarını bulunuz O’nun kapılarını araş­tırınız
Nefsinize hizmet etmekle yetindiniz Boş arzularınıza uyup kaldınız Tabii isteklerinizin tatminine razı oldunuz
Ben huyunuzu güzel etmeye gayret ederim Hakk'a layık olmanız için kirinizi çıkarmak isterim
Nefsini sevince boğan, dünya sultanları önünde zerreler gibi kü­çülen; onların önünde zelil ve hakir düşen pespayelere uymayınız Onlar Hakk'ın emrettiğini demez, onun yasak kıldığını bildirmez Şa­yet böyle bir şeyi yapacak olsa dahi nefsi, şeytanı için, nifakı için yapar Allah o gibileri yeryüzünden alsın Yeri onların kirinden te­miz etsin
Rabb’imiz, cümle münafığı yeryüzünden ya temizlesin, ya da on­ları ıslah etsin, tevbe nasip etsin ve hidayet versin Şu kimseye kızarım ki, dille “Allah, Allah” der, fakat başkasında kuvvet görür Ey Allah'ı anan, kendini O'nun yanında bilerek an Dilden O'nu anıp, kalbin başkasında olmasın
Bana dost ve düşman aynı görünür Yeryüzünde seçmiş olduğum ne bir dostum, ne de düşmanım var Ama bu hudut, tevhidin sıhhat hâlini bulmasına kadar uzar ve orada kalır Kim ki, tevhid işinde sağlık bulur, halkı aciz görür ve o benim dostum olur Ama benim asıl dostum Allah'a karşı ittikâ üzere olandır Düşmanım ise, Hakk'a karşı isyan bayrağı açandır İşte imanımın dostu ve onun düşmanı
Allah'ım, bu hâlimi gerçeğe ilet Yolumu açık tut Doğru yolda bana sebat ver Verdiğin iyi hâli, bir daha almamak üzere hibe et; emanet olarak verme
Anlatmak istediğim mevzu mühimdir Yalnız kuru dava, boş söz, temenni ile elde edilmez İsimler almak, lakaplar kullanmak, dil gürültüsünü öğrenmiş olmak bir fayda sağlamaz Ancak ihlâsa sahip olmak, riyayı terk etmek ve nefse, şeytana, boş arzulara karşı savaş açmakla olur
Akıllı olunuz Sizde hakiki kalbi bulamıyorum Kalbi erin sahibi­ne karşı irfanı sizde göremiyorum
Nefisleriniz güzelleşmiyor, hayrını ve şerrini öğrenmiyor O, ki­birle dolu, azametle kaplı Hak yol, onun tuttuğu yol değil Hak yolu arayan: “Ben, benim için, benimle” demez
Bu yol, önden sona mahviyet ve yoklukla doludur İmanın zayıflık devresinde: “Allah'tan başka ilâh yoktur” denir, iman tam kuvvetini bulunca, “Senden gayrı ilâh yoktur” sözü ile hitap edilir; çünkü iman müşahede hâlini bulmuştur
Her kim ki, kullara bakar, aradığını onlardan bekler, o Hakk'a karşı kör olur Halka bakan, Hakk'a dair olan bir şeyi göremez, O'nun kapısına varamaz Çünkü Hakk'a hizmet etmiyor, O'nun emrini tut­muyor O'nunla sohbet etmek istemiyor Eğer ki, gençlik çağında Hakk'a hadim olsa, yaşlı devrinde elbet Hak onu kimseye muhtaç kılmaz Kul niçin hizmetinin karşılığını almasın ki, Allah kendini bilip hizmet etmeyenlerin bile ecrini ihsan eder; bilerek kulluk ede­ne neden vermesin?
İman sahibi, yaşını aldıkça, imanını kuvvetlendirir ve halka kar­şı gına duyar; çünkü Hakk'a yaklaşmaktadır Elinde zerresi, bir lok­ması ve bir hırkası dahi olmasa yine kullara el açmaz
Sözlerimi ayık olarak dinleyiniz Kelâmımı arkaya atmayınız Ben halk içinde Hakk'ı yerine getirmek isterim Sözlerimin her biri tecrübenin mahsulüdür
Sizin çoğunuz, Hakk'ın nurundan, İslâm’ın ruhundan mahrum ve onlara karşı perdelenmiş, İslâm iddiasını yapar, ama onun haki­katinden haberi yoktur
Yazıklar olsun size, İslâm’ın yalnız ismi size ne fayda sağlar ki, onun adı ile yetinirsiniz Dıştan şartlarını yerine getirmeye gayret edersiniz, ama hakikatini asla İşiniz hiç bir şeye denge verecek du­rumda değil

* * *


Kadir gecesine ait Hakk'ın sâlih kulları yanında alâmet vardır O kulların bazısı, kadir gecesi meleklerin nur yüzlerini ve ellerinde taşınan velayet nurlarını görür Onlar sema kapılarının nurunu da görürler Hakk'ın varlık yüzündeki nuru da görürler Hak, o gece, yer ehline açıktan tecelli eder
Kul, Hakk'a karşı irfan duygusuna sahip olursa, ilâhî yakınlığın tümünü vergilerin hepsini, ülfetin cümle ahvalini, izzetin bütün şa­şaasını bulur Hepsini alır Hak Teâlâ ara sıra kulu ile arasına perde çeker Sebebi ise, onu denemek, ötelerden onun hâline bakmak ve tecrübe etmek O verilmiş olan bütün hâlleri bazen alır, irfan hâlin­de ve sebat ediyor mu, etmiyor mu bakar Yoksa o hâlleri kaybolduğu için, ters istikamete mi gidiyor? Şayet Mevlâ, onda bir sebat sezerse, tekrar perdeyi aralar, önce ihsan ettiği yüce hâlleri iade eder

Alıntı Yaparak Cevapla