08-02-2012
|
#19
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -62- Meclis
Bazı büyüklerin yanına vardım, çeşitli hatıralar anlatıyorlardı İçlerinden biri bana:
“Şu hâlleri seviyor musun?” dedi Sevdiğimi söyledim Devam etti:
“Ben her zaman oruç tutarım ve yalnız seher vakti iftar ederim Buranın yemekleri de hoş şeyler değil; onlardan sakın ”
Sırr-ı Sakatî, Cüneyd-i Bağdâdî'yi anlatırdı Onun hâlinden bahseder ve bizzat Peygamber (s a v) Efendimiz’in nurundan alarak Hakk'a kelâm ettiğini işaret ederdi Ve onun, Peygamber’i (s a v) rüyada gördüğünü: “Ancak emrimiz dâhilindeki şeyleri kabul ettin!” dediğini anlatırdı
Onlar Hazret-i Peygamber’in ruhaniyetinden istimdat ederek konuşurdu Ama sen bir başka hâlde konuşursun Bir şeyin sözünü edersin, fakat işin ondan hayli uzak Ve çömlek karası…
Ben, yalnız Hak’tan korkarım, yalnız O'ndan bir şeyler beklerim Yerdekiler, göktekiler, dünya ve öbür âlemin sakinleri bana bir iyilik veya kötülük yapamaz Zaten onlardan böyle bir şey ummam
Bazı büyüklere:
“Rabb’ini görüyor musun?” diye sordular
“Görüyorum!” cevabını aldılar Görüş şeklini sorunca da şöyle anlattı:
“O'nu görmesem yerimde duramam O'nun varlığı gözlerimi kaplar, gözlerim öylece Rabb’imi görür O cennette nasıl görülmesini diliyorsa, burada da öyle görüyorum Gözlerim, O'nun varlığını, sıfatını, ihsanını, lûtfunu, iyiliğini ve esirgemesini görür ”
Ebu'l-Kasım Cüneyd şöyle derdi: “Benim sofi grubu ile işim yok Esas mesele insanın kendi varlığından arınmasıdır O olunca kalben Hakk'a sefir olur Hiç kimse sofi olamaz Olması için Peygamber (s a v) Efendimiz’i rüyada görmesi, ondan emirleri ve yasakları öğrenmesi icap eder Bu hâli bulunca, kalbi yücelere çıkar, sırrı temiz olur ve şahın kapısına varır Eli, Peygamber (s a v) eli ile bir olur ”
|
|
|