Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -62- Meclis

Eski 08-02-2012   #44
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -62- Meclis




Ey evlat! Bir defa da olsa Yaratan'ı itham etme Hataya düşebilirsin, doğru da yapabilirsin Kabahati yalnız özünde bul ki, işlerin düzele
İyiliğin ve kötülüğün şeklini İslâm çizer, yalnız akılla bulunmaz Bunlar da zahire taalluk eden şeylerdir Bir de iç âlemin düzelmesini âmir olan şeyler var ki, o da kalpten gelir Onları da kalp emreder Kalbin vereceği fetva din âliminden gelen fetvadan daha ağır olur Din âlimi içtihat eder, ona göre fetva verir Ama kalp, kolay yollara sapmayı istemez, biraz ağır şart koşar Ama bu kalp bütün hatadan beri olursa… Ki böyle bir kalp, Hak Teâlâ'nın bizzat rızasını ve muvafakatini ister Kalbin verdiği fetvaya uymak, ilmin hikmetle karışık fetvasıdır
Siz önce, hükümlere bağlanınız Sonra ilme bakınız; her şeyin aslını belleyiniz İlmin kölesi olsanız da, esas hükmü mana cihetiyle elden bırakmayınız
Daima Hakk'a boyun eğiniz O'nun emirleri önünde benliğinizden geçiniz Bu zahir şekilde beyan edilen ilmi alınız ve hikmetler âleminde sohbete giriniz
Hangi hakikat olursa olsun, İslâm dini onun gerçek oluşuna şahadet etmezse, o bir şaşkınlıktır
Hakikat ehlinin yanına girdiğin zaman oturdukları yere oturmalısın ve yediklerini yemelisin
Gizlide ve aşikârede Allah Teâlâ'ya şükrediniz
Ey şu ülkenin halkı, sizin içinde bulunduğunuz hâl, benim için kötüdür, ama siz de benim hâlimi kötü bilmektesiniz Biz, birleşmesi güç olan iki zıt gözükürüz Aranızda, semâvât sahibinin kudret ve kuvveti ile yaşarız Kalplerimiz için karar yok oldu, bir yerde duramaz oldu
Gençliğin, Hâlık'ı darıltmakla geçip gitti Hanımını, çocuğunu, komşunu ve zamanın sultanını hoş tutmayı istersin, hatta yaparsın Ama melekleri, Aziz ve Celil olan Hakk'ı darıltırsın Hâlbuki yolculuk O'nadır
Ölüm emrine icabet senin için kafidir Orada babalara analara rastlayacaksın Eşini, dostunu ve sultan olarak yaşayanları orada bulacaksın Onlardan tek kişi size: “Kıyamet ne zaman kopar?” diye sormaz; çünkü her ölünün kıyameti de beraber kopmuştur, Allah'ın velî kulları O’nun yakınlığında olur ve Hakk'a izafetle yaşar
O büyük zatlar, bu âlemde birçok yönden öldüler İlk defa haram işlere girmekle öldüler İkinci defa da şüpheli işleri bıraktılar Üçüncü olarak mubah olanı bıraktılar Dördüncüde, helâl olanı attılar Beşincide ise, Mevlâ Teâlâ'dan gayri her şeyi bir kenara atmak suretiyle benliklerinden geçip gittiler
Bu maddî eşyayı bırakıp kaçan ölüler, onlara bir daha talip olmaz, yakın olmak bile istemezler Sanki onlar, manen bir başka hâle geçmiş ve suretleri yok olmuştur Sonra onları Hak diriltmiştir Onların ruh âlemlerindeki akışı ve duruşu, Allah'ın yüce adı ile olur
Kalpler kader denizinde yüzmeye devam ederse, durak yerleri, O'nun yakınlığına ve ilim otağına varır
Ayıklık bir hizmettir Uyku bir vuslat âlemidir; bir kul namaz anında uyursa, Hak Teâlâ onu meleklere överek gösterir
Bu bünye bir kafes, ruh ise onun içinde bir kuştur
Halkın cümlesi, bir irfan sahibi katında sinek kadar küçük, ufak bir arı kadar hafiftir Ve ipek kurdu gibi tartısızdır O büyük zatların ahvali kolay anlaşılır cinsten değildir Onları anlayabilmek için çok akıllı olmanız icap eder
Hak Teâlâ'ya kim kafa tutar? O'nu yok etmeye kim yanaşır? Böyle şeyi aklına alan akılsızdır, ahmaktır Yahut helak olmaya mahkûmdur
Bir kimse sana gelir: “Neyin varsa, Allah yolunda dağıt!” derse o senin dostundur
Daimî bir fakir sayılan şu halkın malına göz atmayana yakın ol
Çalış, ileriye geçmeye bak İslâmiyet’in mücerret manasını taşımanla sana yeter, denmez
Ne zaman gerçeği yapacak ve gerçek yolda çalışacaksın Her ne zaman bende bir hareket görseniz, kalbime ateş düştüğünü anlayınız Ve şu kudsî hadisi hatırlayınız: “Ey dünya, dostlarıma ilk anlarında acı ol; ta ki, seni sevmeyeler Son demlerinde ise hizmetçi ol; seninle uğraşıp yorulmayalar
İsa Peygamber’in yanında kıyametten söz edildiğinde, yavrusunu yitiren ana gibi bağırır, ağlardı ve şöyle derdi: “Sessiz oturmak yakışmaz
Senin içine hiç aşk ateşi düşmedi Aşk yoluna girmeye yanaşmadın Sende his namına kalan hiçbir şey yok; yokluk içindesin
Büyük zatlar, dünyada fazla kalmaktan korkar Çünkü sonucun nereye varacağını bilmezler Bugün iyi sayılan hâlin, yarın değişmesi ihtimali onları korkutur
Hacetini halkla bitirme hevesine düşme hâli, Rahman olandan kapalı olmak; boş arzuların, nefsin, tabiî isteğin ve şeytanın insan benliğine galip gelmesi sonunda olur
Her kim bu dünyanın mekrinden emin olur, ona tapılanırsa büyük bir bilgisizlik içindedir, cahildir

Alıntı Yaparak Cevapla