08-02-2012
|
#47
|
Prof. Dr. Sinsi
|
İlahi Armağan -62- Meclis
Geylânî Hazretleri'ne, Peygamberimiz’in (s a v) yasak ettiği vezinli, kafiyeli duadan sordular Cevap verdi: Allah yapmacık, düzenli, kalıplı bir sürü tekerlemeden ibaret duayı kabul etmez Peygamber (s a v) Efendimiz şöyle buyurdu: “Ben ve ümmetimin müttakî sınıfı tekellüften, yani zoraki, yapmacık işlerden beridir ”
İman sahibinin kalbinde en çok ümit yaşar Çünkü o, defterine baktığı zaman hatasını bulamaz Çünkü o, daima iyi yola gitmiştir Gerek kitaptan, gerekse kitabı okuyandan dinlediği budur O daima iman mihrabından iyi şeyler dinlemiştir İman sahibinin bu hâli, bir ateştir; onda hata bırakmaz, yakar ve yok eder
O iman sahibinin emirler kütüğünde tutulan siciline bakılınca, yapılmadık emir göze çarpmaz, Ama o iman sahibi tam kemal hâlinde değilse bu durum pekiyi olmaz Bir gurura kapılması ihtimali belirir Sonra o gurur yüzünden helak olabilir İman sahibinden bazı hatalar zuhur edebilir Vakit geçmeden hatasını anlar, tevbe ederse kurtulur O ufak hata onun ezelî kısmetinde yazılmıştı İmanı dolayısıyla hiçbir zarar görmez; çünkü ona göre o hata, başına konan bir toz kadar küçüktür Hak Teâlâ ona tevbeyi nasip eder ve kurtarır
Hatanın bu şekle bürünmesi tam manası ile doğru bir iman sahibi için olur Meselâ Âdem'in (a s) hatası gibi Bu hâl, kaide dışıdır Herkeste olmasına imkân yok Dolayısıyla onun gibi olmaya çalışanların işine önem verilmez
İnsanın benliğinde iki istek yaşar, ikisi de birbirine zıttır Biri ilâhî olan zatî irade, öbürü de bunun dışında kalan, Hak Teâlâ'nın zatı dışında olanlara ait irade Burada iradenin manası, bahsi geçen varlıkların kendi istidatlarına göre olan arzulardır
Her iki irade (istek) gerçek yöne sürülebilir ve ıslahı mümkün olur İnsan, dilerse bunu kırk yaşına kadar yapabilir Ondan sonra biraz zor olur Bu hâli hoş anlatan Peygamber (s a v) Efendimizin şu hadîs-i şerifi vardır: “Bir kimsenin yaşı kırkı bulduğunda hayrı şerrinden artık olmazsa cehenneme hazırlansın ”
Bu hadîs-i şerif köktür Manası hayat gerçeklerine uyar
Ey zahirdeki açık beyanı dinlemekten kaçan; iç âlemi görmek, çoktan uçup gitti Artık sütten kesilmen lâzım, yavru değilsin
Mademki Hakk’ın zatından gayri şeylere karşı irfan duygusu beslersin ve onların peşinde gidersin, gerçek işler için yalnız bir hevesin var O da boşa
Nedir bu hâlin? Hep maddî işler peşindesin Bazen hakikaten madde peşine düşersin, bazen de onlara kapılır, zelil ve hakir düşersin Ama sen, bu hâlin belki de farkında değilsin Uyan
Velî kulun baş işareti, kendini Allah'ın varlığı ile zengin bulmak Sonra Allah'ın zatiyle yetinip her şeyi bir yana atmak Ve her nerede olsa Hakk'a dönmek Bir gün olur da nefsin kendine göre bir velayet iddiasına kapılırsa, ona bu huyları say ve haddini bildir Çünkü o bir velî değil, yalancıdır
Bir ilim sahibine, sultanların kapısında dolaşmak yaraşmaz Ancak kuvvetli imana ve ittikâya sahip olurlarsa o zaman zararı olmaz Sonra Hakk'a dair olan bilgisi kuvvetli, zühdü iyi, içi marifet hâli ile tam, Hak'la ünsiyet etmiş olmalı Böyle olursa, padişahların yanına güçlü girer ve sarsılmadan çıkar
Bazı zatlarla sohbet ederdim Bana, olan ve olacak işlerden anlatırdı O bir çocukla gezerdi ve onunla devrin saltanat sahiplerine giderdi Onun bu hâlinden hoşlanmadım Hem o çocukla gezmesini sevmedim, hem de saltanat sahipleri yanına girip çıkması beni tutmadı Kalbime gelen bu hâli anladı Durumu şöyle izah etti: “Bu çocuk kimsesizdir Yolcu konağında yatar, kalkar Onu orada yalnız bırakmak istemem; başına bir kötülük gelebilir O saltanat sahiplerinin yanına gidişim ise, başka bir durum arz eder Benim onlardan bir talebim yoktur Onlara giderim; nasihat eder ve adalet yolunu gösteririm ”
|
|
|