Yalnız Mesajı Göster

İlahi Armağan -62- Meclis

Eski 08-02-2012   #55
Prof. Dr. Sinsi
Varsayılan

İlahi Armağan -62- Meclis




Daima ferahları arayıp onlarla gitme Mahzunları ara, onlarla ol Gülenle gülme, fakat ağlayanla ağla Yüce himmet sahipleri ile yola devam et Kısmetlerinizi Hakk’ın kapısında yiyiniz O'nun yakınlık eşiğinde kısmetinizi alınız
Sana bir akıl gerek, ama sende yok Ne kadar mümkün olursa, o kadar dünyadan kendini çek Yavrularının geçim derdi sana kalırsa, onlar için dünyalık al, ver, yesinler, kendin için alma
Peygamber (sav) Efendimiz, verilen sadakaları alırdı Ama onu yemez, fakirlere, mücahitlere, düşkünlere verirdi Sonra hanımlarının dairesine gelir: “Bize bir şey geldi mi?” diye sorardı “Yok” denince şöyle derdi: “O hâlde oruç tutuyorum
Bununla nefsine hâkim olduğunu ve bu hâkimiyeti de oruçla anlatırdı Allah'ın velî kulları da böyledir Onlar bütün hâllerini işaretle anlatır Bir velîyi uyku sıcaklığı basar, uyumak isterse, bunu çeşitli yollardan anlatmak isterdi Basamağın sonundaki oda kapısı açıksa, bundan uyumak istediği anlaşılır Evinin dış kapısı açıksa bundan da sahralara çıkmak istediği ve evden uzaklaşıp yabanlarda dolaşmayı arzuladığı anlaşılırdı
Nübüvvet hâlinin bakiye izleri halk arasında vardır Ama onun faydası ve öz manası, evliya kullarının kalbine taksim olmuştur Nübüvvet hâlinin bakiyesi, taam ve şarap olarak Allah yolcularına kaldı
Ey haram ve faiz yiyenler, yanımdan çıkıp gidiniz! Ben, sizin hakkınızda hüküm verip ceza kesemem Ben tevhid ve ihlâs için terbiye ederim
Sizin çokluğunuzu neyleyim? Sizin hiçbir yarar haliniz yok Yaptığınız işler hayır da olsa, şer de olsa, yüzünüzden bağırmakta En iyisi ses çıkarmamak, belki bu sayede o sesler diner, belki de hayra çevrilir Gizli hâllerin iyiye döner, yüzündeki karanlık kaybolur
Bir adam, bu beldeden hacca gitti Dönüşte bana uğradı Ona tevbe etmesini söyledim “Hacdan döndüm; tevbeye ne lüzum var?” deyince şöyle ima ettim: “Anladım, lâkin…”
Sonra o zat zina etti Fuhşa düştü Bir sürü kötülükler etti Gün geldi, o şahıs öldü Namazını kıldırıyordum Sanki tabuttan çıktı, eteğime yapıştı Hâline acındırmak istedi
Şöyle dedim: “İşte seni bu hâle düşmekten almak istedim Fakat anlamadın
Yaptığınız iddialarda ne kadar yalan var ve yalan şahitliğe ne kadar heves ediyorsunuz
Senin önünde bir büyüğün olmalı Ona karşı bir manevî meyle sahip olmalısın Varlığını ona teslim etmelisin Böyle olursan o sana bir kitap verir O sayede tâate karşı zayıf davranmazsın Hayır işlerden geri durmazsın Onun sana vereceği terbiyeyi her zaman yerine getirirsin Ölüm anında ondan istimdat eder, verdiği dersi okursun Kur'an okurken onun tarifi üzerine okur, faydalanırsın
O gün, sizin için şefaat ricasında bulunacağım Çünkü o gün gelecek ve herkes o günün hâlini paylaşacak
Bu ne hâldir, küçüklükten beri tevhid hâlini geliştirmekteyim, ama şu görünen perişan hâlinizde onu yitirecek gibi oluyorum
Sizden bana bir kapı açılsa, içinde bulunduğum hâl, örter Sizi unuturum Sizden ne sevgi, ne de keramet beklerim

Alıntı Yaparak Cevapla